09-04-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Merdûd:
MERDÛD:
1 Reddedilen, kabûl edilmeyen
Bir kimse, dinde olmıyan bir şey, bir yenilik meydana çıkarırsa, bu şey merdûddur (Hadîs-i şerîf-Hadîka)
Allahü teâlânın düşmanlarını sevmek, insanı Allahü teâlâdan uzaklaştırır Teberrî etmedikçe, tevellî olmaz; yâni düşmandan uzaklaşmadıkça, dosta dostluk olmaz Düşmanlık, düşmanlara yapılmalıdır Dostlara düşmanlık merdûddur (İmâm-ı Rabbânî)
"Peygamber efendimizi rüyâda gördüm Hazret-i Ebû Bekr-i Sıddîk da yanında idi Resûlullah efendimiz buyurdu ki: "Yâ Ebâ Bekr! Ahmed'in (İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin) makbûlü (Kabûl ettikleri, beğendikleri) benim makbûlümdür ve Allahü teâlânın makbûl üdür Ahmed'in merdûdünü ben ve Allahü teâlâ sevmeyiz " (Ahmed Fârûkî)
İnsanoğlu son nefeste rûhunu teslim edeceği zaman, susayarak ve yüreği yanıp tutuşarak dört yanına bakar İnsan bu hâldeyken, şeytan fırsat bulup, îmânını almak için, başının ucuna gelir O merdûd, elinde bir kadeh tutar İçinde buzlu su, hastanın ba şının ucunda o kadehi çalkalar ve; "(Hâşâ) Âlemlerin yaratıcısı yoktur dersen, bu suyu sana veririm" der (İmâm-ı Gazâlî)
2 Allahü teâlânın huzûrundan kovulmuş, reddedilmiş mânâsına, şeytan
|
|
|