11-21-2008
|
#1
|
GöKKuŞaĞı
|
Kuş Tüyü Öğütler

Gözünü bu satırlardan bir an kaldır ve kuş tüyünün düşüşünü hayal et Hem havada asılı kalıyor, hem iniyor gibidir  Çok uzaktan geliyor gibi ama çok yakın gibi durur
Gökten yere düştüğü halde, düştüğünü hissettirmez sana kuş tüyü  Belki de hiç düşmez kuş tüyü Hayır, hayır düşüyor değildir Belki de kendisi yere doğru inmeyi, yere konmayı tercih ediyor gibidir Hani yağmur gibi  Düşüyor değil indiriliyor Öyle ki, bir kuş tüyünün inişini seyrederken, sayısız göklerden sayısız tüylerin düştüğü duygusuna kapılırsın, kuş tüyü yere indiğinde henüz düşüşünü tamamlamadığını hissedersin Doğru; düşmez aslında kuş tüyü, iner gibidir, indirilir ve hep indirilir Meleklerden kopmuş gibi, melekler gibi Şimdi de uykun gelir mi kuş tüyünü duyunca? Yoksa uyanır mısın tatlı ve gerçek bir rüyaya? İşte sana kuş tüyü gibi hafifçe dokunan öğütler  İstersen bırak düşsün, istersen havada öylece asılı kalsın Sen bilirsin
Sevmeyi öğren:
Sevdikçe varlığının kâinatla toplandığını görürsün
Sevince, kendini kendinden öte taşırsın Sevince kalbine yeni ve sonsuz kanatlar takarsın Sevince, mavi bir deniz olur kalbin; hiç bilmediğin kıyılara varırsın
Bağışlamayı öğren:
Bağışladıkça dostlarının sayısını onla çarpmış olursun Bağışlamak kalbinin yükünü azaltır Bağışlayınca, kalbine batan dikenler güle döner Bağışlayınca önce kendini bağışlamış gibi olursun, nefretin ve kinin yükünü omzundan atarsın
Pişmanlık duymaktan korkma:
Pişmanlığını itiraf ettikçe hatalarının küçük, anlaşılır ve bağışlanabilir parçalara bölebildiğini görürsün Pişmanlık sancısını göze aldığın sürece, hatadan dönmenin lezzetini de yaşamaya başlarsın Pişmanlık içtenliğin sınamasıdır İçtenliği olmayanlar pişman olamazlar Pişman olmayanlar içtenlik kazanamazlar
Hatırlamayı öğren:
Hatırladıkça, sevgilerinin karekökünü bulup, onlardan hüznü çıkardığını fark edersin Hele de çocukluğunu çok hatırla ki, hiç endişesiz mutlu olduğun anları yeniden yaşa Mutlu olmayı beceremeyen biz büyüklere içimizdeki çocuk mutluluğun sadelik ve hırssızlıkla ilgili olduğunu fısıldar Dur ve dinle çocuğunu
Değer vermesini öğren:
Değer verdikçe sevgilerin küpünü bulup, onları mutlulukla çarpabildiğini görürsün Değer vermeden geçirdiğin günün güneşi hiç doğmamış gibidir Değerini bilmediğin eşyaya hiç sahip olmamış gibisindir Değerini bilmediğin dostların sana göre hiç yaşamamış gibidir Değer vermesini öğrendiğinde, hayatın sahihleştiğini fark edersin Daha yavaş yürürsün ama adımlarını yere sıkı basarsın
İltifat etmesini öğren:
İltifat ettikçe, insanlarla arandaki en kısa mesafenin bir tebessümün resmettiği eğri bir çizgi olduğunu görürsün İltifat etmek yalan konuşmak demek değildir İltifat, muhatabının görmek istediğin yere ulaşması ve oradan öte geçmesi için temennide bulunmaktır
Özür dilemesini öğren:
Özür diledikçe nefretin ve öfkenin sonsuza bölündüğünü, böylece dargınlıkların limit sıfıra giderken yok olduğunu fark edersin Ayrıca bak: Pişmanlık duymaktan korkma öğüdü
Aşktan korkma:
Böylece bir üçgenin iç açılarının toplamının 180 dereceyi aşıp, bütün yamukları kendi içinde barındırabildiğini görürsün Aşk pürüzleri yok eder; dikenleri gül eder, acıları haz eyler
Ara sıra hüzünlen:
Hüznün kalbine dokunmasına izin ver Böylece bütün mutlulukların ve zevklerin sonunda ayrılık çizgisine teğet geçip geri döndüğünü görürsün Hepimiz ayrılıkların kuşattığı bir adada şimdilik yaşayan fanileriz Hüzün, faniliğin ince sızısını kalbine hissettirdiği için, seni ebediyete komşu eder Hüznünü öldürürsen ölümü anlayamadığın gibi hayatı da anlayamazsın
Ve bir gün öleceğini bil:
Kesinlikle öleceksin ve öldüğün gün anlayacaksın ki, yaşadığın hayat, paydası sonsuzluk olan basit bir kesirden ibaretmiş Kesrin payında ne olursa olsun, ne kadar çok şey biriktirmiş olursan ol, hepsi son işlemde sıfıra eşitlenir Kesrin üzerine, yani bu dünyaya, sonsuzluk cinsinden bir şeyler koyman gerekiyor Yoksa elde var sıfır
Her gün yeniden uyan:
Uyanmayı sadece gözünü açmak olarak bilen için, bir şafak vakti ne kadar da sıradandır Hayranlık duygusunu her gece iki göz kapağının ardına sakladığı gözleri gibi her daim uykuda bırakan için, bir gün doğumu sabahın körü olasıca karanlıktır Kulluk heyecanını avucunda tutamadığı bir kor gibi savurup söndüren için, bir seher vakti eğreti ve tanımsız bir vakitsizliktir Haydi, aç gözlerini  Aç gönlünü  Şimdi ve burada var olduğunu fark et Var edildiğini fark et Buraya, bu sabaha bir insan olarak gönderildiğini bil Bu sabahın senin için, sana özel olarak yaratıldığını fark et Uyan  Güneş senin için doğuyor  
ALINTı 
__________________
Bıçak soksan gölgeme, Sıcacık kanım damlar
Girde bak bir ülkeme: Başsız başsız adamlar
NFK
GaLiBa Bu GeCe YaĞMuRDa GöKKuŞaĞı MiSali GüLeRKeN aĞLaMaNıN ZaMaNı
|
|
|