|  | Kompozisyonda Anlatım Şekilleri |  | 
|  11-01-2008 | #1 | 
| 
Equinox   |   Kompozisyonda Anlatım ŞekilleriHerhangi bir konuyu konuşmaya veya yazmaya başlamadan önce (bilgilendirmek, yönlendirmek, inandırmak, yanlışları düzeltmek, anlayışları değiştirmek, duyguları, güzellikleri paylaşmak, heyecanlandırmak, eyleme geçirmek vb  gibi) hedefler ve amaçlar belirlenir  Bu amaçları gerçekleştirmek için sadece birikim yeterli olmaz  Bilginin, birikimin, deneyimin önemli olması kadar bunların muhataba anlatılış biçimi ve üslûbu da önemlidir  Konuya uygun olmayan bir anlatım biçimi, plânlanan hedeflere ulaşmayı güçleştirir  Esasen edebî türlerin ayrı ayrı adlandırılmasında bu üslûp farkının önemli bir payı vardır  Meselâ; düşünce yazıları başlığı altında toplanabilen makale, deneme, fıkra, sohbet gibi türler üslûp farklılıkları sebebiyle ayrı ayrı adlandırılmıştır  Anlatılmak istenenler için hangi tür seçilirse seçilsin ifade; mutlaka doğru, açık, duru, yalın ve etkili olmalıdır  Ancak bu özellikleri taşıyan bir anlatım, (okuyucu veya dinleyici) nazarında başarılı olur  Yukarıda etkili ve güzel bir yazı yazabilmek için nelerin bilinmesi gerektiği üzerinde durduk  Şimdi, konuya en uygun anlatım biçimini doğru seçebilmek için belli başlı anlatım biçimleri ve bunların özellikleri üzerinde duralım: 1  Açıklama 2  Tartışma 3  Kanıtlama 4  Hikâye etme (Öyküleme) 5  Tasvir etme 6  Konuşmalı anlatım (Diyalog) 7  Özlü anlatım 8  Manzum anlatım Açıklama Açıklama, herhangi bir şey hakkında okuyucuya (veya dinleyiciye) ayrıntılı bilgi (veya haber) vermek, bir şeyi öğretmek gerektiği zaman kullanılan bir anlatım biçimidir  Okuyucu veya dinleyicinin zihninde beliren kim, ne, nasıl, niçin, ne zaman gibi soruların cevapları açıklama yoluyla verilerek üzerinde durulan konu açıklığa kavuşturulur  Açıklama biçimi atasözleri, öz deyişler, seçme mısralar gibi özlü sözlerin yorumunda daha çok kullanılır  Makale, deneme, sohbet, eleştiri vb  gibi edebî yazılarda da yeri geldikçe açıklama yoluna başvurulabilir  Konunun açıklanmasında tanımlama, karşılaştırma, örnekleme, sınıflandırma gibi yollardan da yararlanmak mümkündür  Herhangi bir özlü sözü açıklamak gerektiği zaman önce, verilen sözdeki kelimelerin anlamları üzerinde durulur  Özlü sözlerde kelimeler, çoğunlukla gerçek anlamları dışında, (mecaz anlamlarıyla) kullanıldığı için bu anlamın doğru tespit edilmesi ve buna göre sözün doğru anlaşılması çok önemlidir  Konu bu şekilde belirlendikten sonra yukarıda anlatılan kompozisyon yazmada kullanılacak plâna göre düşünceler açıklanır  Tartışma Tartışma, herhangi bir konuda, okuyucuyu (veya dinleyiciyi) kendi gibi düşünmeye yönlendirmek ve onların yanlış kanaatlerini değiştirmek isteyen yazarların başvurduğu anlatım biçimidir  Bu yöntem çok yaygın olarak kullanılan bir anlatım biçimi olmasına rağmen, genellikle açıklamayla birlikte kullanılır  Tartışmadan amaç yanlış anlayışları ortadan kaldırmaktır  Bu anlatım biçiminde önce, değiştirilmek istenen düşünce ele alınır, daha sonra örnekleme, açıklama, karşılaştırma gibi yollarla düşüncenin yanlışlığı bir anlamda ispatlanmaya çalışılır  Açık oturum, panel, forum, münazara, makale gibi türlerde tartışma biçimi daha çok kullanılır  Doğruluğu herkesçe kabul edilen konular üzerinde tartışmak yersizdir  Farklı anlayışların bulunduğu, birbirine zıt konular tartışma için daha uygundur: Turizmin gelişmesinde doğal güzellikler mi önemlidir, tesisler mi önemlidir? Flört, kişiyi hayata hazırlar mı, hazırlamaz mı? Ekonomik gelişmede tasarruf tedbirleri işe yarar mı, yaramaz mı? gibi  Tartışmada, savunulan konuyla ilgili ayrıntılı bilgi sahibi olunmalı, nesnel davranılmalı, konu saptırılmamalı ve amacından uzaklaştırılmamalıdır   Kanıtlama Ortaya atılan herhangi bir konu, düşünce, görüş veya yargıyı okuyucuya (veya dinleyiciye) kabul ettirmek için başvurulan anlatım biçimine kanıtlama (ispat yoluyla anlatım)denir  Bu anlatım biçimi -genellikle- makale, deneme, fıkra, eleştiri gibi yazılı türlerle; konferans, açık oturum, münazara gibi sözlü kompozisyonlarda kullanılır  Kanıtlamada önce, kişiye ait düşünceler (yargılar, kanaatler    ) ortaya konur, sonra bu kanaatlerin doğruluğunu ispatlayacak delillerden, belgelerden de yararlanılarak dinleyici veya okuyucu ikna edilir  Bu anlatım biçiminde bir başka üslûp olarak da önce yazarın katılmadığı zıt düşünceler söylenir sonra bunların yanlışlığı belgeleriyle ispatlanır  Hikaye Etme Yaşanmış veya yaşanması mümkün olayların anlatıldığı hikâye, roman, tiyatro, hatıra, seyahat, biyografi gibi türlerde en fazla kullanılan anlatım biçimidir  Yaşanan veya tasarlanan olay, hikâye plânındaki sıraya göre birinci veya üçüncü kişinin ağzından yazılı veya sözlü olarak anlatılır  Bu anlatım biçiminde düşünceyle olay iç içe verilir ve her şey hareket hâlinde anlatılır  Hikâye etmede olay, temel unsur olarak kullanılır  Yer, zaman ve kahramanlar diğer unsurlardır  Bu anlatım biçimi, yukarıdaki edebî türlerde kullanıldığı gibi yemek tarifleri, problem çözümleri, deney anlatımları gibi bilgilendirme veya beceri kazandırmayı amaçlayan anlatımlarda da kullanılabilir  Tasvir Etme Tasvir, Arapça bir kelime olup, herhangi bir varlığın rengini, kokusunu, tadını, görünüşünü, özelliklerini    anlatma ve canlandırma (bir anlamda yazıyla resmetme) demektir  Çevremizde bulunan hemen her şeyi, her olayı tasvir yoluyla anlatmak mümkündür   Tasvir başlı başına bir edebî tür olmadığı hâlde roman ve hikâye gibi eserlerde olayların, varlıkların, mekânın anlatımında vazgeçilmez bir yoldur  Tasvirin başarısı yazanın iyi gözlem yapmasına, duyulardan olabildiğince yararlanmasına, kendinden bir şeyler katmasına ve plânlı olmasına bağlıdır  Eşyayı veya manzarayı sadece dış görünüşüyle, bir sıraya koymadan uzun uzadıya, gelişigüzel anlatmak okuyucuyu sıkar, bıktırır  Tasvir edilenler karşısında duyulan hislerin anlatıma dahil edilmesi, tasvire canlılık katar, ruh verir  Dış dünyayı beş duyusuyla algılayan yazar, tasvir ederken duyularından yararlanır, benzetmeler yapar, kendi hislerini, öznel değerlendirmelerini de tasvire katar; ama bunda aşırılığa gitmez  Yazıyı dağınıklıktan kurtarmak ve okuyucunun anlatılan yeri veya nesneyi zihninde daha kolay canlandırmasını sağlamak için, konunun özelliğine göre, anlatılanı (yukarıdan aşağıya, aşağıdan yukarıya, uzaktan yakına, yakından uzağa, soldan sağa, genelden özele, özelden genele, dışarıdan içeriye, içeriden dışarıya, büyükten küçüğe    gibi) bir sıraya koymak gereklidir  İnsanı konu alan tasvire portre denir   Tasvir örnekleri HOROZ  Yerde bir şey bulup “gıt gıt” diye çağırması, beni hiddetlendiren bir yalandı  Yiyecek bir şey buldu mu kendi yutardı  Yenmeyecek, yutulmayacak bir taş, bir kum parçası buldu mu hemen tavuğa ikram: − Gıt, gıt, gıt!     Ömer Seyfettin KÖHNE KAMYON   Y  K  Karaosmanoğlu  Tiyatro eserlerinin tamamı bu anlatım biçimiyle kaleme alınır  Açık oturum, panel, forum, münazara, mülâkat ve röportaj gibi uygulamalar da diyalog tarzında yapılır  Hikâye, roman, sohbet, fıkra gibi türlerde anlatıma canlılık kazandırmak ve okuyucunun dikkatini çekmek için yeri geldikçe konuşmalı anlatımdan yararlanılır  Konuşmalı anlatımda aşağıdaki hususlara dikkat edilir: a) Kişilerin konuşmaları kendi karakterlerine, toplumdaki yerlerine, mesleklerine uygun ve tabiî olmalıdır  Öğretmenin bir öğretmen gibi, annenin bir anne gibi, doktorun da bir doktor gibi    konuşturulması gerekir b) Konuşmalar, okuyucuyu bıktıracak derecede uzatılmamalıdır  c) Cümleler, konuşma dilinin özelliklerine uygun biçimde düzenlenmelidir  d) Sözün gelişinden kimlerin konuştuğu açıkça anlaşılıyorsa gereksiz açıklamalara ve ayrıntılara yer verilmez  e) Karşılıklı konuşmalar, konuşma çizgisiyle (―) gösterilir  (Amerikan tipi yazılarda konuşma çizgisi kullanılmamakta, bunun yerine konuşmalar, tırnak işareti içinde verilmektedir  ) Konuşma çizgisinin her zaman paragrafa konması gerektiği unutulmamalıdır  Bir kişinin sıra kendindeyken peş peşe söylediği cümlelerin her biri için konuşma çizgisi tekrarlanmaz  Konuşanın değiştiğini, sözün başkasına geçtiğini göstermek gerekince, konuşma çizgisi tekrar konur  Konuşmalı anlatım örnekleri NE ALIRSINIZ?  Yokuşun sonundaki lokantadan bir garson seslenir: − Buyurun beyim, ne alırsınız? Yahya Kemal tebessümle: − Evlat, müsaade edersen bir nefes alacağım  * * *    Başka bir taşra vilâyetinin pazar yerinde iki memur konuşuyor: − Ayıp oldu be Şükrü kardeş  Akşama kadar fır dolandık şu Fil Hamdi’yi yakalayamadık  − Şu adam olmasın? − Belki de odur  Soralım  Adamın yanına giderler: − Bayım, senin adın ne? − Mustafa    Birbirinin kulağına: − Mustafa, diyor  − Hamdi diyecek değil ya    Adını saklıyor  − Aklı sıra bizi kandıracak  − Bayım, biraz gelir misiniz? Aziz Nesin, Fil Hamdi Nasıl Yakalandı?  Okuyan veya dinleyen üzerinde çabuk, kesin ve güzel bir etki bırakan bu anlatım biçimine deyimlerde, atasözlerinde, özdeyişlerde ve bazı manzum parçalarda rastlanır   Özlü anlatım örnekleri Ø Avcı ne kadar al bilse, ayı o kadar yol bilir  (Al: Hile) (Atasözü) Ø Hayvan ölür, semeri kalır; insan ölür, eseri kalır  (Atasözü) Ø Rüzgâr eken fırtına biçer  (Atasözü) Ø Söz var, iş bitirir, söz var, baş yitirir  (Atasözü) Ø Bir memleketin, bir memleket halkının düşmanlarından zarar görmesi acıdır  Fakat, kendi ırkından, büyük tanıdığı ve başlarında taşıdığı insanlardan vefasızlık, felâket görmesi ondan daha acıdır  (Atatürk)   (Atatürk)  Doğru bir söz fakat aklı da başa yaş getirir  (Cenap Şahabettin)   (Nizamî)  (Mevlânâ) Dostunun yüz karası, düşmanının maskarası  (Mehmet Âkif) Anladım işi, sanat, Allah’ı aramakmış, Marifet bu, gerisi yalnız çelik çomakmış  (Necip Fazıl) Manzum Anlatım Duygu, düşünce ve hayâllerin belli nazım türleriyle (genellikle) ölçülü ve kafiyeli olarak kulağa da hoş gelecek biçimde ifadesine manzum anlatım denir  Günümüzde, şiirlerde ve bazı tiyatro eserlerinde bu anlatım biçimi kullanılmaktadır  Diğerleriyle karşılaştırıldığında az olmakla birlikte manzum hikâyeler, masallar ve mektuplar da vardır  Örnekler BENİM BUNDA KARARIM YOK Benim bunda kararım yok, ben bunda gitmeğe geldim Bezirgânım matâım çok; alana satmağa geldim  Ben gelmedim dava için; benim işim sevi için Dostun evi gönüllerdir, gönüller yapmağa geldim  Dost esriği deliliğim, âşıklar bilir neliğim Değşürüben ikiliğim birliğe bitmeğe geldim  Ol hâcemdir ben kuluyam, dost bağçesi bülbülüyem Ol hâcemin bahçesinde şâd olup ötmeğe geldim  Bunda biliş olan canlar anda bilişirlerimiş Bilişüben hâcemile hâlim arz etmeğe geldim  Yûnus Emre âşık olmuş; ma’şûka derdinden ölmüş Gerçek erin kapısında hâlim arz etmeğe geldim Yunus Emre GÖNÜL Bağından her güzel bir gül seçerdi, Bundan mı sarardın soldun, ey gönül? Kadınlar geçerdi, kızlar geçerdi, Bir zaman aşk için yoldun, ey gönül! Dünyaya baksan da gülümser gibi Uzuyor hayatın bir keder gibi, Ellerde dolaşan kadehler gibi Yıllarca boşaldın, doldun, ey gönül! Çare yok, matemin çok derinse de, Hasretin tükenmez yaşın dinse de   Gençliğin hoş geçti, eğlendinse de Sanmam ki bahtiyar oldun, ey gönül! Faruk Nafiz Çamlıbel 
				__________________ 
 | 
|   | 
|  | 
|  |