Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Genel Konular

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
7elarâf

7-El-A'râf

Eski 08-24-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

7-El-A'râf




A'râf sûresi Mekke'de inmiş olup, 206 (ikiyüzaltı) âyettir 46 ve 48 âyetlerde A'râf'ta yani cennet ve cehennem ehli arasındaki yüksek bir yerde bulunan insanlardan söz edildiği için sûreye bu ad verilmiştir

Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'ın adıyla

1 Elif Lâm Mîm Sâd

2 (Bu), kendisiyle insanları uyarman, inananlara öğüt vermen için sana indirilen bir kitaptır Artık bu hususta kalbinde bir şüphe olmasın

3 Rabbinizden size indirilene (Kur'an'a) uyun O'nu bırakıp da başka dostların peşlerinden gitmeyin Ne kadar da az öğüt alıyorsunuz!

4 Nice memleketler var ki biz onları helâk ettik Azabımız onlara geceleyin yahut gündüz istirahat ederlerken geldi

5 Azabımız onlara geldiğinde çağırışları, "Biz gerçekten zalim kişilermişiz" demelerinden başka bir şey olmadı

6 Elbette kendilerine peygamber gönderilen kimseleri de, gönderilen peygamberleri de mutlaka sorguya çekeceğiz!

7 Ve onlara (olup bitenleri) tam bir bilgi ile mutlaka anlatacağız Biz, onlardan uzak değiliz

8 O gün tartı haktır Kimin (sevap) tartıları ağır gelirse, işte onlar kurtuluşa erenlerdir

9 Kimin de tartıları hafif gelirse, işte onlar, âyetlerimize karşı haksızlık ettiklerinden dolayı kendilerini ziyana sokanlardır

10 Doğrusu biz sizi yeryüzüne yerleştirdik ve orada size geçim vasıtaları verdik Ne kadar da az şükrediyorsunuz!

11 Andolsun sizi yarattık, sonra size şekil verdik, sonra da meleklere, Âdem'e secde edin! diye emrettik İblis'in dışındakiler secde ettiler O secde edenlerden olmadı

12 Allah buyurdu: Ben sana emretmişken seni secde etmekten alıkoyan nedir? (İblis): Ben ondan daha üstünüm Çünkü beni ateşten yarattın, onu çamurdan yarattın, dedi

13 Allah: Öyle ise, "İn oradan!" Orada büyüklük taslamak senin haddin değildir Çık! çünkü sen aşağılıklardansın! buyurdu

14 İblis: Bana, (insanların) tekrar dirilecekleri güne kadar mühlet ver, dedi

15 Allah: Haydi, sen mühlet verilenlerdensin, buyurdu

16 İblis dedi ki: Öyle ise beni azdırmana karşılık, and içerim ki, ben de onları saptırmak için senin doğru yolunun üstüne oturacağım

17 "Sonra elbette onlara önlerinden, arkalarından, sağlarından, sollarından sokulacağım ve sen, onların çoklarını şükredenlerden bulmayacaksın!" dedi

18 Allah buyurdu: Haydi, yerilmiş ve kovulmuş olarak oradan çık! Andolsun ki, onlardan kim sana uyarsa, sizin hepinizi cehenneme dolduracağım!

19 (Allah buyurdu ki) : Ey Adem! Sen ve eşin cennette yerleşip dilediğiniz yerden yeyin Ancak şu ağaca yaklaşmayın! Sonra zalimlerden olursunuz

20 Derken şeytan, birbirine kapalı ayıp yerlerini kendilerine göstermek için onlara vesvese verdi ve: Rabbiniz size bu ağacı sırf melek olursunuz veya ebedî kalanlardan olursunuz diye yasakladı, dedi

21 Ve onlara: Ben gerçekten size öğüt verenlerdenim, diye yemin etti

22 Böylece onları hile ile aldattı Ağacın meyvesini tattıklarında ayıp yerleri kendilerine göründü Ve cennet yapraklarından üzerlerini örtmeye başladılar Rableri onlara: Ben size o ağacı yasaklamadım mı ve şeytan size apaçık bir düşmandır, demedim mi? diye nidâ etti

23 (Adem ile eşi) dediler ki: Ey Rabbimiz! Biz kendimize zulmettik Eğer bizi bağışlamaz ve bize acımazsan mutlaka ziyan edenlerden oluruz

24 Allah: Birbirinize düşman olarak inin! Sizin için yeryüzünde bir süreye kadar yerleşme ve faydalanma vardır, buyurdu

25 "Orada yaşayacaksınız, orada öleceksiniz ve orada (diriltilip) çıkarılacaksınız" dedi

26 Ey Adem oğulları! Size ayıp yerlerinizi örtecek giysi, süslenecek elbise yarattık Takvâ elbisesi İşte o daha hayırlıdır Bunlar Allah'ın âyetlerindendir Belki düşünüp öğüt alırlar (diye onları indirdi)

27 Ey Âdem oğulları! Şeytan, ana-babanızı, ayıp yerlerini kendilerine göstermek için elbiselerini soyarak cennetten çıkardığı gibi sizi de aldatmasın Çünkü o ve yandaşları, sizin onları göremeyeceğiniz yerden sizi görürler Şüphesiz biz şeytanları, inanmayanların dostları kıldık

28 Onlar bir kötülük yaptıkları zaman: "Babalarımızı bu yolda bulduk Allah da bize bunu emretti" derler De ki: Allah kötülüğü emretmez Allah'a karşı bilmediğiniz şeyleri mi söylüyorsunuz?

29 De ki: Rabbim adaleti emretti Her secde ettiğinizde yüzlerinizi O'na çevirin ve dini yalnız Allah'a has kılarak O'na yalvarın İlkin sizi yarattığı gibi (yine O'na) döneceksiniz

30 O, bir gurubu doğru yola iletti, bir guruba da sapıklık müstehak oldu Çünkü onlar Allah'ı bırakıp şeytanları kendilerine dost edindiler Böyle iken kendilerinin doğru yolda olduklarını sanıyorlar

31 Ey Adem oğulları! Her secde edişinizde güzel elbiselerinizi giyin; yeyin, için, fakat israf etmeyin; çünkü Allah israf edenleri sevmez

32 De ki: Allah'ın kulları için yarattığı süsü ve temiz rızıkları kim haram kıldı? De ki: Onlar, dünya hayatında, özellikle kıyamet gününde müminlerindir İşte bilen bir topluluk için âyetleri böyle açıklıyoruz

33 De ki: Rabbim ancak açık ve gizli kötülükleri, günahı ve haksız yere sınırı aşmayı, hakkında hiçbir delil indirmediği bir şeyi, Allah'a ortak koşmanızı ve Allah hakkında bilmediğiniz şeyleri söylemenizi haram kılmıştır

34 Her ümmetin bir eceli vardır Ecelleri gelince ne bir an geri kalırlar ne de bir an ileri gidebilirler

35 Ey Adem oğulları! Size kendi içinizden âyetlerimi anlatacak peygamberler gelir de kim (onlara karşı gelmekten) sakınır ve kendini ıslah ederse, onlara korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir

36 Ayetlerimizi yalanlayanlar ve büyüklenip onlardan yüz çevirenler var ya, işte onlar ateş ehlidir Onlar orada ebedî kalacaklardır

37 Allah'a iftira eden ya da O'nun âyetlerini yalanlayandan daha zalim kimdir! Onların kitaptaki nasipleri kendilerine erişecektir Sonunda elçilerimiz (melekler) gelip canlarını alırken "Allah'ı bırakıp da tapmakta olduğunuz tanrılar nerede?" derler (Onlar da) "Bizden sıvışıp gittiler" derler Ve kâfir olduklarına dair kendi aleyhlerine şahitlik ederler

38 Allah buyuracak ki: "Sizden önce geçmiş cin ve insan toplulukları arasında siz de ateşe girin!" Her ümmet girdikçe yoldaşlarına lânet edecekler Hepsi birbiri ardından orada (cehennemde) toplanınca, sonrakiler öncekiler için, "Ey Rabbimiz! Bizi işte bunlar saptırdılar! Onun için onlara ateşten bir kat daha fazla azap ver!" diyecekler Allah da: Zaten herkes için bir kat daha fazla azap vardır, fakat siz bilmezsiniz, diyecektir

39 Öncekiler de sonrakilere derler ki: Sizin bize bir üstünlüğünüz yok O halde siz de yaptıklarınıza karşılık azabı tadın!

40 Bizim âyetlerimizi yalanlayıp da onlara karşı kibirlenmek isteyenler var ya, işte onlara gök kapıları açılmayacak ve onlar, deve iğne deliğine girinceye kadar cennete giremiyeceklerdir! Suçluları işte böyle cezalandırırız!

41 Onlar için cehennem ateşinden döşekler, üstlerine de örtüler vardır İşte zalimleri böyle cezalandırırız!

42 İnanıp da iyi işler yapanlara gelince -ki hiç kimseye gücünün üstünde bir vazife yüklemeyiz- işte onlar, cennet ehlidir Orada onlar ebedî kalacaklar

43 (Cennette) onların altlarından ırmaklar akarken, kalplerinde kinden ne varsa hepsini çıkarıp atarız Ve onlar derler ki: "Hidayetiyle bizi (bu nimete) kavuşturan Allah'a hamdolsun! Allah bizi doğru yola iletmeseydi kendiliğimizden doğru yolu bulacak değildik Hakikaten Rabbimizin elçileri gerçeği getirmişler" Onlara: İşte size cennet; yapmış olduğunuz iyi amellere karşılık ona vâris kılındınız diye seslenilir

44 Cennet ehli cehennem ehline: Biz Rabbimizin bize vadettiğini gerçek bulduk, siz de Rabbinizin size vadettiğini gerçek buldunuz mu? diye seslenir "Evet!" derler Ve aralarından bir çağrıcı, Allah'ın lâneti zalimlerin üzerine olsun! diye bağırır

45 Onlar, Allah yolundan alıkoyan ve onu eğip bükmek isteyen zalimlerdir Onlar ahireti de inkâr edenlerdir

46 İki taraf (cennetlikler ve cehennemlikler) arasında bir perde ve A'râf üzerinde de herkesi simalarından tanıyan adamlar vardır ki, bunlar henüz cennete giremedikleri halde (girmeyi) umarak cennet ehline: "Selâm size!" diye seslenirler

47 Gözleri cehennem ehli tarafına döndürülünce de: Ey Rabbimiz! Bizi zalimler topluluğu ile beraber bulundurma! derler

48 (Yine) A'râf ehli simalarından tanıdıkları birtakım adamlara seslenerek derler ki: "Ne çokluğunuz ne de taslamakta olduğunuz büyüklük size hiçbir yarar sağlamadı

49 Allah'ın, kendilerini hiçbir rahmete erdirmeyeceğine dair yemin ettiğiniz kimseler bunlar mı?" (ve cennet ehline dönerek): "Girin cennete; artık size korku yoktur ve siz üzülecek de değilsiniz" (derler)

50 Cehennem ehli, cennet ehline: Suyunuzdan veya Allah'ın size verdiği rızıktan biraz da bize verin! diye seslenirler Onlar da: Allah bunları kâfirlere haram kılmıştır, derler

51 O kâfirler ki, dinlerini bir eğlence ve oyun edindiler de dünya hayatı onları aldattı Onlar, bu günleri ile karşılaşacaklarını unuttukları ve âyetlerimizi bile bile inkâr ettikleri gibi biz de bugün onları unuturuz

52 Gerçekten onlara, inanan bir toplum için yol gösterici ve rahmet olarak, ilim üzere açıkladığımız bir kitap getirdik

53 (Fakat onlar), Onun tevilinden başka bir şey beklemiyorlar Tevili geldiği (haber verdiği şeyler ortaya çıktığı) gün, önceden onu unutmuş olanlar derler ki: Doğrusu Rabbimizin elçileri gerçeği getirmişler Şimdi bizim şefaatçılarımız var mı ki bize şefaat etsinler veya (dünyaya) geri döndürülmemiz mümkün mü ki, yapmış olduğumuz amellerden başkasını yapalım? Onlar cidden kendilerine yazık ettiler ve uydurdukları şeyler (putlar) da kendilerinden kaybolup gitti

54 Şüphesiz ki Rabbiniz, gökleri ve yeri altı günde yaratan, sonra Arş'a istivâ eden, geceyi, durmadan kendisini kovalayan gündüze bürüyüp örten; güneşi, ayı ve yıldızları emrine boyun eğmiş durumda yaratan Allah'tır Bilesiniz ki, yaratmak da emretmek de O'na mahsustur Alemlerin Rabbi Allah ne yücedir!

55 Rabbinize yalvara yakara ve gizlice dua edin Bilesiniz ki O, haddi aşanları sevmez

56 Islah edilmesinden sonra yeryüzünde bozgunculuk yapmayın Allah'a korkarak ve (rahmetini) umarak dua edin Muhakkak ki iyilik edenlere Allah'ın rahmeti çok yakındır

57 Rüzgârları rahmetinin önünde müjde olarak gönderen O'dur Sonunda onlar (o rüzgârlar), ağır bulutları yüklenince onu ölü bir memlekete sevkederiz Orada suyu indirir ve onunla türlü türlü meyveler çıkarırız İşte ölüleri de böyle çıkaracağız Her halde bundan ibret alırsınız

58 Rabbinin izniyle güzel memleketin bitkisi (güzel) çıkar; kötü olandan ise faydasız bitkiden başka birşey çıkmaz İşte biz, şükreden bir kavim için âyetleri böyle açıklıyoruz

59 Andolsun ki Nuh'u elçi olarak kavmine gönderdik Dedi ki: Ey kavmim! Allah'a kulluk edin, sizin ondan başka tanrınız yoktur Doğrusu ben, üstünüze gelecek büyük bir günün azabından korkuyorum

60 Kavminden ileri gelenler dediler ki: Biz seni gerçekten apaçık bir sapıklık içinde görüyoruz!

61 Dedi ki: "Ey kavmim! Bende herhangi bir sapıklık yoktur; fakat ben, âlemlerin Rabbi tarafından gönderilmiş bir elçiyim

62 Size Rabbimin vahyettiklerini duyuruyorum, size öğüt veriyorum ve ben sizin bilmediklerinizi Allah'tan (gelen vahiy ile) biliyorum

63 (Allah'ın azabından) sakınıp da rahmete nâil olmanız ümidiyle, içinizden sizi uyaracak bir adam vasıtasıyla size bir zikir (kitap) gelmesine şaştınız mı?"

64 Onu yalanladılar, biz de onu ve onunla beraber gemide bulunanları kurtardık, âyetlerimizi yalanlayanları da suda boğduk! Çünkü onlar kör bir kavim idiler

65 Ad kavmine de kardeşleri Hûd'u (gönderdik) O dedi ki: "Ey kavmim! Allah'a kulluk edin; sizin O'ndan başka tanrınız yoktur Hâla sakınmayacak mısınız?"

66 Kavminden ileri gelen kâfirler dediler ki: Biz seni kesinlikle bir beyinsizlik içinde görüyoruz ve gerçekten seni yalancılardan sanıyoruz

67 "Ey kavmim! dedi, ben beyinsiz değilim; fakat ben âlemlerin Rabbinin gönderdiği bir elçiyim

68 Size Rabbimin vahyettiklerini duyuruyorum ve ben sizin için güvenilir bir öğütçüyüm

69 Sizi uyarmak için içinizden bir adam vasıtasıyla Rabbinizden size bir zikir (kitap) gelmesine şaştınız mı? Düşünün ki O sizi, Nuh kavminden sonra onların yerine getirdi ve yaratılışta sizi onlardan üstün kıldı O halde Allah'ın nimetlerini hatırlayın ki kurtuluşa eresiniz"

70 Dediler ki: Sen bize tek Allah'a kulluk etmemiz ve atalarımızın tapmakta olduklarını bırakmamız için mi geldin? Eğer doğrulardan isen, bizi tehdit ettiğini (azabı) bize getir

71 (Hûd) dedi ki: "Üzerinize Rabbinizden bir azap ve bir hışım inmiştir Haklarında Allah'ın hiçbir delil indirmediği, sadece sizin ve atalarınızın taktığı kuru isimler hususunda benimle tartışıyor musunuz? Bekleyin öyleyse, şüphesiz ben de sizinle beraber bekleyenlerdenim!"

72 Onu ve onunla beraber olanları rahmetimizle kurtardık ve âyetlerimizi yalanlayıp da iman etmeyenlerin kökünü kestik

73 Semûd kavmine de kardeşleri Salih'i (gönderdik) Dedi ki: Ey kavmim! Allah'a kulluk edin; sizin O'ndan başka tanrınız yoktur Size Rabbinizden açık bir delil gelmiştir O da, size bir mucize olarak Allah'ın şu devesidir Onu bırakın, Allah'ın arzında yesin, (içsin); ona kötülük etmeyin; sonra sizi elem verici bir azap yakalar

74 Düşünün ki, (Allah) Âd kavminden sonra yerlerine sizi getirdi Ve yeryüzünde sizi yerleştirdi: Onun düzlüklerinde saraylar yapıyorsunuz, dağlarında evler yontuyorsunuz Artık Allah'ın nimetlerini hatırlayın da yeryüzünde fesatçılar olarak karışıklık çıkarmayın

75 Kavminin ileri gelenlerinden büyüklük taslayanlar, içlerinden zayıf görülen inananlara dediler ki: Siz Salih'in, Rabbi tarafından gönderildiğini biliyor musunuz? Onlar da Şüphesiz biz onunla ne gönderilmişse ona inananlarız, dediler

76 Büyüklük taslayanlar dediler ki: "Biz de sizin inandığınızı inkâr edenleriz"

77 Derken o dişi deveyi ayaklarını keserek öldürdüler ve Rablerinin emrinden dışarı çıktılar da: Ey Salih! Eğer sen gerçekten peygamberlerdensen bizi tehdit ettiğin azabı bize getir, dediler

78 Bunun üzerine onlarrı o (gürültülü) sarsıntı yakaladı da yurtlarında diz üstü dona kaldılar

79 Salih o zaman onlardan yüz çevirdi ve şöyle dedi: Ey kavmim! Andolsun ki ben size Rabbimin vahyettiklerini tebliğ ettim ve size öğüt verdim; fakat siz öğüt verenleri sevmiyorsunuz

80 Lût'u da (peygamber gönderdik) Kavmine dedi ki: "Sizden önceki milletlerden hiçbirinin yapmadığı fuhuşu mu yapıyorsunuz?

81 Çünkü siz, şehveti tatmin için kadınları bırakıp da şehvetle erkeklere yanaşıyorsunuz Doğrusu siz taşkın bir milletsiniz"

82 Kavminin cevabı: Onları (Lût'u ve taraftarlarını) memleketinizden çıkarın; çünkü onlar fazla temizlenen insanlarmış! demelerinden başka bir şey olmadı

83 Biz de onu ve karısından başka aile efradını kurtardık; çünkü karısı geride kalanlardan (kâfirlerden) idi

84 Ve üzerlerine (taş) yağmuru yağdırdık Bak ki günahkârların sonu nasıl oldu!

85 Medyen'e de kardeşleri Şuayb'ı (gönderdik) Dedi ki: Ey kavmim! Allah'a kulluk edin, sizin ondan başka tanrınız yoktur Size Rabbinizden açık bir delil gelmiştir; artık ölçüyü, tartıyı tam yapın, insanların eşyalarını eksik vermeyin Düzeltilmesinden sonra yeryüzünde bozgunculuk yapmayın Eğer inananlar iseniz bunlar sizin için daha hayırlıdır

86 Tehdit ederek, inananları Allah yolundan alıkoyarak ve o yolu eğip bükmek isteyerek öyle her yolun başında oturmayın Düşünün ki siz az idiniz de O sizi çoğalttı Bakın ki, bozguncuların sonu nasıl olmuştur!

87 Eğer içinizden bir gurup benimle gönderilene inanır, bir gurup da inanmazsa, Allah aranızda hükmedinceye kadar bekleyin O hakimlerin en iyisidir

88 Kavminden ileri gelen kibirliler dediler ki: "Ey Şuayb! Seni ve seninle beraber inananları memleketimizden kesinlikle çıkaracağız veya dinimize döneceksiniz" (Şuayb): İstemesek de mi? dedi

89 Doğrusu Allah bizi ondan kurtardıktan sonra tekrar sizin dininize dönersek Allah'a karşı yalan uydurmuş oluruz Rabbimiz Allah dilemiş başka, yoksa ona geri dönmemiz bizim için olacak şey değildir Rabbimizin ilmi her şeyi kuşatmıştır Biz sadece Allah'a dayanırız Rabbimiz! Bizimle kavmimiz arasında adaletle hükmet! Sen hükmedenlerin en hayırlısısın

90 Kavminden ileri gelen kâfirler dediler ki: Eğer Şuayb'e uyarsanız o takdirde siz mutlaka ziyana uğrarsınız

91 Derken o şiddetli deprem onları yakalayıverdi de yurtlarında diz üstü donakaldılar

92 Şuayb'ı yalanlayanlar sanki yurtlarında hiç oturmamış gibiydiler Asıl ziyana uğrayanlar Şuayb'ı yalanlayanların kendileridir

93 (Şuayb), onlardan yüz çevirdi ve (içinden) dedi ki: "Ey kavmim! Ben size Rabbimin gönderdiği gerçekleri duyurdum ve size öğüt verdim Artık kâfir bir kavme nasıl acırım!"

94 Biz hangi ülkeye bir peygamber gönderdiysek, ora halkını, (peygambere baş kaldırdıklarından ötürü bize) yalvarıp yakarsınlar diye mutlaka yoksulluk ve darlıkla sıkmışızdır

95 Sonra kötülüğü (darlığı) değiştirip yerine iyilik (bolluk) getirdik Nihayet çoğaldılar ve: "Atalarımız da böyle sıkıntı ve sevinç yaşamışlardı" dediler Biz de onları, kendileri farkına varmadan ansızın yakaladık

96 O (peygamberlerin gönderildiği) ülkelerin halkı inansalar ve (günahtan) sakınsalardı, elbette onların üstüne gökten ve yerden nice bereket kapıları açardık, fakat yalanladılar, biz de ettikleri yüzünden onları yakalayıverdik

97 Yoksa o ülkelerin halkı geceleyin uyurlarken kendilerine azabımızın gelmeyeceğinden emin mi oldular?

98 Ya da o ülkelerin halkı kuşluk vakti eğlenirlerken kendilerine azabımızın gelmeyeceğinden emin mi oldular?

99 Allah'ın azabından emin mi oldular? Fakat ziyana uğrayan topluluktan başkası, Allah'ın (böyle) mühlet vermesinden emin olamaz

100 Önceki sahiplerinden sonra yeryüzüne vâris olanlara hâla şu gerçek belli olmadı mı ki: Eğer biz dileseydik onları da günahlarından dolayı musibetlere uğratırdık! Biz onların kalplerini mühürleriz de onlar (gerçekleri) işitmezler

101 İşte o ülkeler Onların haberlerinden bir kısmını sana anlatıyoruz Andolsun ki, peygamberleri onlara apaçık deliller getirmişlerdi Fakat önceden yalanladıkları gerçeklere iman edecek değillerdi İşte kâfirlerin kalplerini Allah böyle mühürler

102 Onların çoğunda, sözünde durma diye bir şey bulamadık Gerçek şu ki, onların çoğunu yoldan çıkmış bulduk

103 Sonra onların ardından Musa'yı mucizelerimizle Firavun ve kavmine gönderdik de o mucizeleri inkâr ettiler; ama, bak ki, fesatçıların sonu ne oldu!

104 Musa dedi ki : "Ey Firavun! Ben âlemlerin Rabbi tarafından gönderilmiş bir peygamberim

105 Allah hakkında gerçekten başkasını söylememek benim üzerime borçtur Size Rabbinizden açık bir delil getirdim; artık İsrailoğullarını benimle bırak!"

106 (Firavun) dedi ki: Eğer bir mucize getirdiysen ve gerçekten doğru söylüyorsan onu göster bakalım

107 Bunun üzerine Musa asasını yere attı O hemen apaçık bir ejderha oluverdi!

108 Ve elini (cebinden) çıkardı Birdenbire o da seyredenlere bembeyaz görünüverdi

109 Firavun'un kavminden ileri gelenler dediler ki: Bu çok bilgili bir sihirbazdır

110 O,sizi yurdunuzdan çıkarmak istiyor Ne buyurursunuz?

111 Dediler ki: Onu da kardeşini de beklet; şehirlere toplayıcılar (memurlar) yolla

112 Bütün bilgili sihirbazları sana getirsinler

113 Sihirbazlar Firavun'a geldi ve: Eğer üstün gelen biz olursak, bize kesin bir mükâfat var mı? dediler

114 (Firavun): Evet hem de siz mutlaka yakınlarımdan olacaksınız, dedi

115 (Sihirbazlar), Ey Musa sen mi (önce) atacaksın, yoksa atanlar biz mi olalım? dediler

116 "Siz atın" dedi Onlar atınca, insanların gözlerini büyülediler, onları korkuttular ve büyük bir sihir gösterdiler

117 Biz de Musa'ya, "Asanı at!" diye vahyettik Bir de baktılar ki bu, onların uydurduklarını yakalayıp yutuyor

118 Böylece gerçek ortaya çıktı ve onların yapmakta oldukları yok olup gitti

119 İşte Firavun ve kavmi, orada yenildi ve küçük düşerek geri döndüler

120 Sihirbazlar ise secdeye kapandılar

121 "Âlemlerin Rabbine iman ettik" dediler

122 "Musa'nın ve Harun'un Rabb'ine " dediler

123 Firavun dedi ki: "Ben size izin vermeden ona iman mı ettiniz? Bu, hiç şüphesiz şehirde, halkını oradan çıkarmak için kurduğunuz bir tuzaktır Ama yakında (başınıza gelecekleri) göreceksiniz!

124 Mutlaka ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama keseceğim, sonra da hepinizi asacağım!"

125 Onlar da : ''Biz zaten Rabbimize döneceğiz"dediler

126 Sen sadece Rabbimizin âyetleri bize geldiğinde onlara inandığımız için bizden intikam alıyorsun Ey Rabbimiz! Bize bol bol sabır ver, müslüman olarak canımızı al, dediler

127 Firavun'un kavminden ileri gelenler dediler ki: Musa'yı ve kavmini, seni ve tanrılarını bırakıp yeryüzünde bozgunculuk çıkarsınlar diye mi bırakacaksınız? (Firavun): "Biz onların oğullarını öldürüp, kadınlarını sağ bırakacağız Elbette biz onları ezecek üstünlükteyiz" dedi

128 Musa kavmine dedi ki: "Allah'tan yardım isteyin ve sabredin Şüphesiz ki yeryüzü Allah'ındır Kullarından dilediğini ona vâris kılar Sonuç (Allah'tan korkup günahtan) sakınanlarındır"

129 Onlar da, sen bize (peygamber olarak) gelmeden önce de geldikten sonra da bize işkence edildi, dediler (Musa), "Umulur ki Rabbiniz düşmanınızı helâk eder ve onların yerine sizi yer yüzüne hakim kılar da nasıl hareket edeceğinize bakar" dedi

130 Andolsun ki, biz de Firavun'a uyanları ders alsınlar diye yıllarca kuraklık ve mahsül kıtlığı ile cezalandırdık

131 Onlara bir iyilik (bolluk) gelince, "Bu bizim hakkımızdır" derler; eğer kendilerine bir fenalık gelirse Musa ve onunla beraber olanları uğursuz sayarlardı Bilesiniz ki, onlara gelen uğursuzluk Allah katındandır, fakat onların çoğu bunu bilmezler

132 Ve dediler ki: "Bizi sihirlemek için ne mucize getirirsen getir, biz sana inanacak değiliz"

133 Biz de ayrı ayrı mucizeler olarak onların üzerine tufan, çekirge, haşere, kurbağalar ve kan gönderdik; yine de büyüklük tasladılar ve günahkâr bir kavim oldular

134 Azap üzerlerine çökünce, "Ey Musa! sana verdiği söz hürmetine, bizim için Rabbine dua et; eğer bizden azabı kaldırırsan, mutlaka sana inanacağız ve muhakkak İsrailoğullarını seninle göndereceğiz" dediler

135 Biz, ulaşacakları bir müddete kadar onlardan azabı kaldırınca hemen sözlerinden dönüverdiler

136 Biz de âyetlerimizi yalanlamaları ve onlardan gafil kalmaları sebebiyle kendilerinden intikam aldık ve onları denizde boğduk

137 Hor görülüp ezilmekte olan o kavmi (yahudileri) de, içini bereketle doldurduğumuz yerin doğu taraflarına ve batı taraflarına mirasçı kıldık Sabırlarına karşılık Rabbinin İsrailoğullarına verdiği güzel söz yerine geldi Firavun ve kavminin yapmakta olduklarını ve yetiştirdikleri bahçeleri helâk ettik

138 İsrailoğullarını denizden geçirdik, orada kendilerine mahsus birtakım putlara tapan bir kavme rastladılar Bunun üzerine: Ey Musa! Onların tanrıları olduğu gibi, sen de bizim için bir tanrı yap! dediler Musa: Gerçekten siz cahil bir toplumsunuz, dedi

139 Şüphesiz bunların içinde bulundukları (din) yıkılmıştır, yapmakta oldukları da bâtıldır

140 Musa dedi ki: Allah sizi âlemlere üstün kılmışken ben size Allah'tan başka bir tanrı mı arayayım?

141 Hatırlayın ki, size işkencenin en kötüsünü yapan Firavun'un adamlarından sizi kurtardık Onlar oğullarınızı öldürüyorlar, kadınlarınızı sağ bırakıyorlardı İşte bunda size Rabbiniz tarafından büyük bir imtihan vardır

142 (Bana ibadet etmesi için) Musa'ya otuz gece vade verdik ve ona on gece daha ilâve ettik; böylece Rabbinin tayin ettiği vakit kırk geceyi buldu Musa, kardeşi Harun'a dedi ki: Kavmimin içinde benim yerime geç, onları ıslah et, bozguncuların yoluna uyma

143 Musa tayin ettiğimiz vakitte (Tûr'a) gelip de Rabbi onunla konuşunca "Rabbim! Bana (kendini) göster; seni göreyim!" dedi (Rabbi): "Sen beni asla göremezsin Fakat şu dağa bak, eğer o yerinde durabilirse sen de beni göreceksin!" buyurdu Rabbi o dağa tecelli edince onu paramparça etti, Musa da baygın düştü Ayılınca dedi ki: Seni noksan sıfatlardan tenzih ederim, sana tevbe ettim Ben inananların ilkiyim

144 (Allah) Ey Musa! dedi, ben risaletlerimle (sana verdiğim görevlerle) ve sözlerimle seni insanların başına seçtim Sana verdiğimi al ve şükredenlerden ol

145 Nasihat ve her şeyin açıklamasına dair ne varsa hepsini Musa için levhalarda yazdık (Ve dedik ki): Bunları kuvvetle tut, kavmine de onun en güzelini almalarını emret Yakında size, yoldan çıkmışların yurdunu göstereceğim

146 Yeryüzünde haksız yere böbürlenenleri âyetlerimden uzaklaştıracağım Onlar bütün mucizeleri görseler de iman etmezler Doğru yolu görseler onu yol edinmezler Fakat azgınlık yolunu görürlerse, hemen ona saparlar Bu durum, onların âyetlerimizi yalanlamalarından ve onlardan gafil olmalarından ileri gelmektedir

147 Halbuki âyetlerimizi ve ahirete kavuşmayı yalanlayanların amelleri boşa çıkmıştır Onlar, yapmakta oldukları amellerden başka bir şey için mi cezalandırılırlar!

148 (Tûr'a giden) Musa'nın arkasından kavmi, zinet takımlarından, böğürebilen bir buzağı heykelini (tanrı) edindiler Görmediler mi ki o, onlarla ne konuşuyor ne de onlara yol gösteriyor? Onu (tanrı olarak) benimsediler ve zalimler oldular

149 Pişman olup da kendilerinin gerçekten sapmış olduklarını görünce dediler ki: Eğer Rabbimiz bize acımaz ve bizi bağışlamazsa mutlaka ziyana uğrayanlardan olacağız!

150 Musa, kızgın ve üzgün bir halde kavmine dönünce: "Benden sonra arkamdan ne kötü işler yapmışsınız! Rabbinizin emrini (beklemeyip) acele mi ettiniz?" dedi Tevrat levhalarını yere attı ve kardeşinin (Harun'un) başını tutup kendine doğru çekmeye başladı (Kardeşi): "Anam oğlu! Bu kavim beni cidden zayıf gördüler ve nerede ise beni öldüreceklerdi Sen de düşmanları bana güldürme ve beni bu zalim kavimle beraber tutma!" dedi

151 (Musa da) Ey Rabbim, beni ve kardeşimi bağışla, bizi rahmetine kabul et Zira sen merhametlilerin en merhametlisisin! dedi

152 Buzağıyı (tanrı) edinenler var ya, işte onlara mutlaka Rablerinden bir gazap ve dünya hayatında bir alçaklık erişecektir Biz iftiracıları böyle cezalandırırız

153 Kötülükler yaptıktan sonra ardından tevbe edip de iman edenlere gelince, şüphesiz ki o tevbe ve imandan sonra, Rabbin elbette bağışlayan ve esirgeyendir

154 Musa'nın öfkesi dinince levhaları aldı Onlardaki yazıda Rablerinden korkanlar için hidayet ve rahmet (haberi) vardı

155 Musa tayin ettiğimiz vakitte kavminden yetmiş adam seçti Onları o müthiş deprem yakalayınca Musa dedi ki: "Ey Rabbim! Dileseydin onları da beni de daha önce helâk ederdin İçimizden birtakım beyinsizlerin işlediği (günah) yüzünden hepimizi helâk edecek misin? Bu iş, senin imtihanından başka bir şey değildir Onunla dilediğini saptırırsın, dilediğini de doğru yola iletirsin Sen bizim sahibimizsin, bizi bağışla ve bize acı! Sen bağışlayanların en iyisisin! (Hz Musa'nın, kavmini temsilen seçip Al lah'ın huzuruna getirdiği kimseler, Allah ile kendi arasındaki konuşmayı işitince, onunla yetinmediler ve: ""Ey Musa, Allah'ı açıkca görmedikçe sana asla inanmayacağız"" dediler Bunun üzerine orada şiddetli bir deprem oldu ve bayılıp düştüler Hz Musa, Allah'a yalvardı da bu afet kaldırıldı)

156 Bize, bu dünyada da iyilik yaz ahirette de Şüphesiz biz sana döndük" Allah buyurdu ki: Kimi dilersem onu azabıma uğratırım; rahmetim ise her şeyi kuşatır Onu, sakınanlara, zekâtı verenlere ve âyetlerimize inananlara yazacağım

157 Yanlarındaki Tevrat ve İncil'de yazılı buldukları o elçiye, o ümmî Peygamber'e uyanlar (var ya), işte o Peygamber onlara iyiliği emreder, onları kötülükten meneder, onlara temiz şeyleri helâl, pis şeyleri haram kılar Ağırlıklarını ve üzerlerindeki zincirleri indirir O Peygamber'e inanıp ona saygı gösteren, ona yardım eden ve onunla birlikte gönderilen nûr'a (Kur'an'a) uyanlar var ya, işte kurtuluşa erenler onlardır

158 De ki: Ey insanlar! Gerçekten ben sizin hepinize, göklerin ve yerin sahibi olan Allah'ın elçisiyim Ondan başka tanrı yoktur, O diriltir ve öldürür Öyle ise Allah`a ve ümmî Peygamber olan Resûlüne -ki o, Allah'a ve onun sözlerine inanır iman edin ve O'na uyun ki doğru yolu bulasınız

159 Musa'nın kavminden hak ile doğru yolu bulan ve onun sayesinde âdil davranan bir topluluk vardır

160 Biz İsrailoğullarını oymaklar halinde oniki kabileye ayırdık Kavmi kendisinden su isteyince, Musa'ya, "Asanı taşa vur!" diye vahyettik Derhal ondan oniki pınar fışkırdı Her kabile içeceği yeri belledi Sonra üzerlerine bulutla gölge yaptık, onlara kudret helvası ve bıldırcın eti indirdik (Onlara dedik ki) "Size verdiğimiz rızıkların temizlerinden yeyin "Ama onlar (emirlerimizi dinlememekle) bize değil kendilerine zulmediyorlardı

161 Onlara denildi ki : Şu şehirde (Kudüs'te) yerleşin, ondan (nimetlerinden) dilediğiniz gibi yeyin, "bağışlanmak istiyoruz" deyin ve kapıdan eğilerek girin ki hatalarınızı bağışlayalım İyilik yapanlara ileride ihsanımızı daha da artıracağız

162 Fakat onlardan zalim olanlar, sözü, kendilerine söylenenden başkasıyla değiştirdiler Biz de zulmetmelerinden ötürü üzerlerine gökten bir azap gönderdik

163 Onlara, deniz kıyısında bulunan şehir halkının durumunu sor Hani onlar cumartesi gününe saygısızlık gösterip haddi aşıyorlardı Çünkü cumartesi tatili yaptıkları gün, balıklar meydana çıkarak akın akın onlara gelirdi, cumartesi tatili yapmadıkları gün de gelmezlerdi İşte böylece biz, yoldan çıkmalarından dolayı onları imtihan ediyorduk

164 İçlerinden bir topluluk: "Allah'ın helâk edeceği yahut şiddetli bir şekilde azap edeceği bir kavme ne diye öğüt veriyorsunuz?" dedi (Öğüt verenler) dediler ki: Rabbinize mazeret beyan edelim diye bir de sakınırlar ümidiyle (öğüt veriyoruz)

165 Onlar kendilerine yapılan uyarıları unutunca, biz de kötülükten men edenleri kurtardık, zulmedenleri de yapmakta oldukları kötülüklerden ötürü şiddetli bir azap ile yakaladık

166 Kibirlenip de kendilerine yasak edilen şeylerden vazgeçmeyince onlara: Aşağılık maymunlar olun! dedik

167 Rabbin, elbette kıyamet gününe kadar onlara en kötü eziyeti yapacak kimseler göndereceğini ilân etti Şüphesiz Rabbin cezayı çabuk verendir Ve O çok bağışlayan, pek esirgeyendir

168 Onları (yahudileri) gurup gurup yeryüzüne dağıttık Onlardan iyi kimseler vardır, yine onlardan bundan aşağıda olanları da vardır (Kötülüklerinden) belki dönerler diye onları iyilik ve kötülüklerle imtihan ettik

169 Onların ardından da (âyetleri tahrif karşılığında) şu değersiz dünya malını alıp, nasıl olsa bağışlanacağız, diyerek Kitab'a vâris olan birtakım kötü kimseler geldi Onlara, ona benzer bir menfaat daha gelse onu da alırlar Peki, Kitap'ta Allah hakkında gerçekten başka bir şey söylemeyeceklerine dair onlardan söz alınmamış mıydı ve onlar Kitap'takini okumamışlar mıydı? Âhiret yurdu sakınanlar için daha hayırlıdır Hâla aklınız ermiyor mu?

170 Kitab'a sımsıkı sarılıp namazı dosdoğru kılanlar var ya, işte biz böyle iyiliğe çalışanların ecrini zayi etmeyiz

171 Bir zamanlar dağı İsrailoğullarının üzerine gölge gibi kaldırdık da üstlerine düşecek sandılar "Size verdiğimi (Kitab'ı) kuvvetle tutun ve içinde olanı hatırlayın ki korunasınız" dedik

172 Kıyamet gününde, biz bundan habersizdik demeyesiniz diye Rabbin Adem oğullarından, onların bellerinden zürriyetlerini çıkardı, onları kendilerine şahit tuttu ve dedi ki: Ben sizin Rabbiniz değil miyim? (Onlar da), Evet (buna) şâhit olduk, dediler

173 Yahut "Daha önce babalarımız Allah'a ortak koştu, biz de onlardan sonra gelen bir nesildik (onların izinden gittik) Bâtıl işleyenlerin yüzünden bizi helâk edecek misin?" dememeniz için (böyle yaptık)

174 Belki inkârdan dönerler diye âyetleri böyle ayrıntılı bir şekilde açıklıyoruz

175 Onlara (yahudilere), kendisine âyetlerimizden verdiğimiz ve fakat onlardan sıyrılıp çıkan, o yüzden de şeytanın takibine uğrayan ve sonunda azgınlardan olan kimsenin haberini oku

176 Dileseydik elbette onu bu âyetler sayesinde yükseltirdik Fakat o, dünyaya saplandı ve hevesinin peşine düştü Onun durumu tıpkı köpeğin durumuna benzer: Üstüne varsan da dilini çıkarıp solur, bıraksan da dilini sarkıtıp solur İşte âyetlerimizi yalanlayan kavmin durumu böyledir Kıssayı anlat; belki düşünürler

177 Âyetlerimizi yalanlayan ve kendilerine zulmetmiş olan kavmin durumu ne kötüdür!

178 Allah kimi hidayete erdirirse, doğru yolu bulan odur Kimi de şaşırtırsa, işte asıl ziyana uğrayanlar onlardır

179 Andolsun, biz cinler ve insanlardan birçoğunu cehennem için yaratmışızdır Onların kalpleri vardır, onlarla kavramazlar; gözleri vardır, onlarla görmezler; kulakları vardır, onlarla işitmezler İşte onlar hayvanlar gibidir; hatta daha da şaşkındırlar İşte asıl gafiller onlardır

180 En güzel isimler (el-esmâü'l-hüsnâ) Allah'ındır O halde O'na o güzel isimlerle dua edin Onun isimleri hakkında eğri yola gidenleri bırakın Onlar yapmakta olduklarının cezasına çarptırılacaklardır

181 Yarattıklarımızdan, daima hakka ileten ve adaleti hak ile yerine getiren bir millet bulunur

182 Âyetlerimizi yalanlayanları, hiç bilmeyecekleri yerden yavaş yavaş helâke götüreceğiz

183 Onlara mühlet veririm; (ama) benim cezam çetindir

184 Düşünmediler mi ki, arkadaşlarında (Muhammed'de) delilik yoktur? O, ancak apaçık bir uyarıcıdır

185 Göklerin ve yerin hükümranlığına, Allah'ın yarattığı her şeye ve ecellerinin yaklaşmış olabileceğine bakmadılar mı? O halde Kur'an'dan sonra hangi söze inanacaklar?

186 Allah kimi şaşırtırsa, artık onun için yol gösteren yoktur Ve onları azgınlıkları içinde şaşkın olarak bırakır

187 Sana kıyameti, ne zaman gelip çatacağını soruyorlar De ki: Onun ilmi ancak Rabbimin katındadır Onun vaktini O'ndan başkası açıklayamaz O göklere de yere de ağır gelmiştir O size ansızın gelecektir Sanki sen onu biliyormuşsun gibi sana soruyorlar De ki: Onun bilgisi ancak Allah'ın katındadır; ama insanların çoğu bilmezler

188 De ki: "Ben, Allah'ın dilediğinden başka kendime herhangi bir fayda veya zarar verecek güce sahip değilim Eğer ben gaybı bilseydim elbette daha çok hayır yapmak isterdim ve bana hiçbir fenalık dokunmazdı Ben sadece inanan bir kavim için bir uyarıcı ve müjdeleyiciyim"

189 Sizi bir tek candan (Âdem'den) yaratan, ondan da yanında huzur bulsun diye eşini (Havva'yı) yaratan O'dur Eşi ile (birleşince) eşi hafif bir yük yüklendi (hamile kaldı) Onu bir müddet taşıdı Hamileliği ağırlaşınca, Rableri Allah'a: Andolsun bize kusursuz bir çocuk verirsen muhakkak şükredenlerden olacağız, diye dua ettiler

190 Fakat (Allah) onlara kusursuz bir çocuk verince, kendilerine verdiği bu çocuk hakkında (sonradan insanlar) Allah'a ortak koştular Allah ise onların ortak koştuğu şeyden yücedir

191 Kendileri yaratıldığı halde hiçbir şeyi yaratamayan varlıkları (Allah'a) ortak mı koşuyorlar?

192 Halbuki (putlar) ne onlara bir yardım edebilirler ne de kendilerine bir yardımları olur

193 Onları doğru yola çağırırsanız size uymazlar; onları çağırsanız da, sukût etseniz de sizin için birdir

194 (Ey kâfirler!) Allah'ı bırakıp da taptıklarınız sizler gibi kullardır (Onların tanrılığı hakkında iddianızda) doğru iseniz, onları çağırın da size cevap versinler!

195 Onların yürüyecekleri ayakları mı var, yoksa tutacakları elleri mi var veya görecekleri gözleri mi var yahut işitecekleri kulakları mı var (neleri var)? De ki: "Ortaklarınızı çağırın, sonra bana (istediğiniz) tuzağı kurun ve bana göz bile açtırmayın!"

196 Şüphesiz ki, benim koruyanım Kitab'ı indiren Allah'tır Ve O bütün salih kullarını görüp gözetir

197 Allah'ın dışında taptıklarınızın ne size yardıma güçleri yeter ne de kendilerine yardım edebilirler

198 Onları doğru yola çağırmış olsanız işitmezler Ve onları sana bakar görürsün, oysa onlar görmezler

199 (Resûlüm!) Sen afyolunu tut, iyiliği emret ve cahillerden yüz çevir

200 Eğer şeytanın fitlemesi seni dürterse hemen Allah'a sığın Çünkü O, işitendir, bilendir

201 Takvâya erenler var ya, onlara şeytan tarafından bir vesvese dokunduğunda (Allah'ın emir ve yasaklarını) hatırlayıp hemen gerçeği görürler

202 (Şeytanların) dostlarına gelince, şeytanlar onları azgınlığa sürüklerler Sonra da yakalarını bırakmazlar

203 Onlara bir mucize getirmediğin zaman, (ötekiler gibi) onu da derleyip getirseydin ya! derler De ki: Ben ancak Rabbimden bana vahyolunana uyarım Bu (Kur'an), Rabbinizden gelen basîretlerdir (kalp gözlerini açan beyanlardır); inanan bir kavim için hidayet ve rahmettir

204 Kur'an okunduğu zaman onu dinleyin ve susun ki size merhamet edilsin

205 Kendi kendine, yalvararak ve ürpererek, yüksek olmayan bir sesle sabah akşam Rabbini an Gafillerden olma

206 Kuşkusuz Rabbin katındakiler O'na kulluk etmekten kibirlenmezler, O'nu tesbih eder ve yalnız O'na secde ederler

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.