Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
basörtüsü, imam, sütçü

Sütcü İmam Ve Basörtüsü

Eski 08-24-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Sütcü İmam Ve Basörtüsü






SÜTÇÜ İMAM (RIdvan Hoca)

Yaşadığımız günlerin ne kadar sıkıntılı olduğunun hepimiz farkındayız Baskı ve dayatmaların günden güne arttığını, daha bir gün ışığına çıktığını görüyoruz Ve iste tam burada biz de yüzümüzü tarihe dönüp ayakta kalmanın, tavır almanın örneklerini karıştırıyoruz Oradan ilham alarak daha bir tutarlı, daha bir kararlı ve daha bir bilinçli bir şekilde ilerliyoruz

Başörtüsü son on beş senedir gündemden düşmeyen bir mesele Buna karşı uygulanan yasaklamalar, sarfedilen sözler ve hakaretler bize ister istemez Maraş'ı ve Sütçü İmam'ı hatırlatıyor Kurtuluş Savaşı'nda işgalci güçlere karşı yurdun her tarafında direnişe geçen Anadolu halkı gerçekten de bir destan yazmıştır Dün nasıl dedelerimiz işgalci batılı devletlerle karşı karşıya kaldılarsa bugün de bu ülkenin asılları ve gerçek sahipleri olan bizler kökleri olmayan, batici zihniyetin dayatmalarıyla karşı karşıyayız

Sütçü İmam, bir sembol olmuştur Bir inanç mücadelesinin timsali haline gelmiştir Onun, inancı adına kim ne yapmışsa o dönemde, hepsi de Sütçü İmam adıyla anılmıştır Bu bilgi eksikliği, aslında fazla önemli de değildir Önemli olan, en olumsuz ve imkânsız bir durumda, güçlülere, silahlılara, galiplere teslim olmamak; kimlik ve kişiliğinden taviz vermemek ve karşı koyma iradesine de sahip bulunmaktır

Bu noktada isimler, resimler ikinci planda kalmaktadır Çünkü imanının haysiyetini, hürriyet bilincini, istiklal aşkını, ne pahasına olursa olsun yaşatmak isteyenlerin en büyük hedefleri, Allah’ın rızasını kazanmaktı Fedakârlıklarının ücretini, sadece Allah’tan beklemişlerdi

İşte, her yolu ve metodu deneyerek canlı tutmamız gereken milli mücadele ruhu bu idi O güzel insanlar, sadece hizmeti düşünmüşler, gerektiğinde yarını hiç hesaba katmadan, maddî-mânevî bütün varlıklarını ortaya koymuşlardır

Birinci Dünya Savaşı sonunda, Osmanlı yenilmiş ve silahını bırakmıştı Yaralı aslanın güçsüz ve çaresiz kalması üzerine, galip devletler Anadolu’yu çeşitli bahanelerle işgal etmeye başlamıştı Aslında bu işgaller, yapılan ateşkes antlaşmasına aykırıydı Ancak, batılı devletler, asırlardır aradığı fırsatı yakalamışken, Anadolu’nun boğazını sıkmayı istiyorlar, antlaşma filan dinlemiyorlardı Çünkü maddeci Batı’nın çocukları, sadece kuvvetten anlardı

Maraş da, İngilizlerce işgal edilmişti Fakat kısa bir zaman sonra, aralarındaki paylaşma planına göre, şehir Fransızlara devredilecekti Maraş, Ermeni emellerini daha çok gözeten Fransızlara veriliyordu Zira, Maraş ve özellikle Zeytun bölgesi, o dönemlerde Ermenilerin önemli merkezlerindendi Fransızların geleceği günlerde, Ermenilerin ileri gelenlerinden olan Hırlakyan, onlara görkemli bir karşılama töreni hazırlamak ister Zaten gelen Fransızların bir bölümü de, Fransız üniforması giymiş Ermenilerdir

İşgalci Fransız birliğini karşılamak üzere harekete geçen Hırlak, hemen Abdal Halil Ağa’yı çağırtır Halil Ağa, şehirdeki bütün davulcu esnafının temsilcisidir Hırlak, durumu Halil Ağa’ya anlatır ve şehrin bütün; davulcularını, zurnacılarını, Fransızlara bir karşılama yapmak üzere istediğini söyler Hırlak, ısrar eder Ancak; teklif, ısrar, hatta tehdit, netice alamaz Sonunda Halil Ağa’ya para teklif eder Abdal Halil Ağa para teklifini de geri çevirir Çaresiz kalan Hırlak da, kesenin ağzını inanılmaz şekilde açar ve der ki:

“Halil Ağa! Eğer bu teklifime evet dersen, davulunun içini altınla doldururum!” Abdal Halil Ağa’nın bu teklife cevabı, kitaplık çapta bir cümledir “ÇALAMAM AĞAM, BU DİN BAHSİ!” Maraş Milli Mücadelesi’nde, davulcu esnafını temsil eden Halil Ağa’nın seslendirdiği izzet-i İslam, bugün kimin nasibidir?

Tek dişi kalmış olan medeniyetin çocukları Maraş’ı işgal ederler ama haysiyetleri, inançları, ruhları işgal edemezler Daha işgalin ilk günlerinde, Ermenilerin de teşvikiyle şımarıklıklar başlar Bu cümleden olarak, üç Fransız askeri, Uzunoluk hamamından çıkan hanımlara sarkıntılık etmeye kalkarlar Bu Osmanlı hanımefendilerinin çarşaflarına, peçelerine, yani örtülerine saldırırlar Bu çirkin manzarayı görenler, hemen müdahale ederlerse de, şımarık işgalcilerin duracakları yoktur Tam tersine, daha da terbiyesizleşirler

Yolun karşısında bir fukara sütçü dükkânı vardır Ve o dükkânda bir yiğit Osmanlı Adı, İmam’dır O, dükkânda süt satar Ama sütten beyaz ve berrak bir iman ve vicdanı var ki, onu asla hiçbir fiyata pazarlamaz Her Osmanlı insanı gibi, ilmihal bilgisi vardır, Kur’an okumayı bilir Dinine, diyanetine bağlıdır Bu sebeple de, yanıbaşındaki caminin fahri görevlisidir Müezzinlik yapar, gerektiğinde namaz kıldırır Evet o yiğit yürek kişi, SÜTÇÜ İMAM’dır

Sütçü İmam, hamamdan çıkan hanımların zor durumda kaldıklarını görür O gün için inanç ve namus timsali bildiği örtülerine el atılmıştır O da tabancasına el atar ve hemen yolun karşısına atlar Haddini bilmeyen işgalcilere tabancasındaki mermileri boşaltır Fransızlardan biri ölür, ikisi yaralı olarak kaçıp giderler Böylece, Maraş, kahramanlığını tescil ettirecek yola girmiş bulunur

İşgalciler, her zaman olduğu gibi, kendi saldırganlarını cezalandıracak yerde, Sütçü İmam’ın peşine düşerler Sütçü İmam, danıştığı ileri gelenlerin sözünü dinleyerek, hemen şehirden uzaklaşır ve ulaşımı zor olan Bertiz köylerine yollanır Sütçü İmam Ermeni ve Fransızlar tarafından sürekli arandı Bulunması için de Kahramanmaraş Hükümeti çok sıkıştırıldı Bütün çabalarına rağmen Sütçü İmam bulunamadıSütçü İmam'ın bu unutulmaz kahramanlığından dolayı halk adeta birbirine kenetlenerek kardeş oldu

:-025 :-025Birlik ve beraberliğin en güzel örneği bundan sonra da yaşandı Sütçü İmam olayı, Kahramanmaraş harbinde de yeni bir ışık, yeni bir zafer yolunu açmış olduFransız askerlerinin ölmesi, Fransızlarla Ermeniler arasındaki sıkı ilişkiyi daha da artırdı Fransız asayişinin bozulmasına Türk düşmanı Ellik Ermenileri sebep oldu Çünkü Fransızlar; Türklerin bu kadar vatan ve namusuna sadakatle bağlı olduklarını bilmiyorlardı

Artık ok yaydan çıkmış, azgınlaşan düşmana karşı silahlı mücadeleden başka çare kalmadığı anlaşılmıştır Fakat halk hem yorgun ve çaresiz, hem de herşeye rağmen sabırlıdır

Osmanlı insanı, terbiyesi gereği, kaba kuvvete, isyana, vurdu-kırdıya alışkın değildir Ancak mukaddeslerine saldırı oldu mu, bunu da her çareye başvurarak önlemek ister Bu mukaddeslerin biri de hürriyetin ve bağımsızlığın sembolü olan bayrağımızdır

Nihayet bir gün, işgalciler, Ermeni kışkırtmasıyla, bu büyük hatayı da yapar, bayrağımıza hakaret ederler Hırlak, şehre hâkim olan konağında, o akşam büyük bir balo tertip etmiştir İşgalciler yemiş-içmişler, sıra dansa gelmiştir Fransız komutan ilk dansı yapmak üzere harekete geçer Ancak komutanın; niyeti, güzelliği ve kültürüyle ünlenmiş olan evin kızıyla dansı başlatmaktır

Fransız komutan bu isteğini açıklar Ancak evin kızı kabul etmez Gerekçesi, onun müthiş bir Osmanlı düşmanı olduğunu gösterir Der ki:

- “Kusura bakmayın Komutan, sizinle dans edemeyeceğim” Komutan, hiç beklemediği bu reddin gerekçesini anlamak isteyince de, şu cevabı alır:

- “Siz gelip bu şehri işgal ettiniz Yani Maraş’ın hakimi oldunuz Hakimiyetin sembolü ise, bayraktır Oysa ki, siz de gördünüz, hala Maraş Kalesi’nde Türk bayrağı dalgalanmaktadır Bu bayrak orada asılı durduğu sürece sizinle dans edemem! Ne zaman Fransız bayrağı orada dalgalanmaya başlarsa, ben de sizinle o zaman dans edebilirim

Fransız komutan, Kale’deki bayrağın indirilmesi ve yerine kendi bayrağının çekilmesi için emir verir Ve böylece Ermeni kızıyla dansetme şansını yakalamış olur

O gecenin gündüzünde, Maraş halkı, son derece üzgündür O güne kadar görmedikleri bir hal ile karşı karşıya kalmışlardır Kimsenin ağzını bıçak açmaz Ama konuşan haysiyetli aydınlar vardır O gün elden ele, yayınlanan bir bildiri dolaşır Bu bildiri, bayrak olayına karşı harekete geçmeyi istemektedir Bunun için de herkesi ULUCAMİ’ye çağırmaktadır

O gecenin gündüzü, bir yaslı ve puslu gündüzdür Ama o gün, aslında mü’minlerin bayramı olan, mübarek Cuma günüdür Cuma namazı için sessiz ve üzgün kalabalıklar bu tarihi mabede akın ederler

Cuma namazı vakti gelmiş ve ezan okunmuştur Ses bayrağımız ufuklarda yankılanmıştır ama hemen yukarıdaki Kale burcunda dalgalanan ayyıldızlı bayrak yerinde yoktur

Kalabalık cemaatin suskunluğu, Rıdvan Hoca’nın hutbesiyle heyecana dönüşür Hoca, cemaatin da teklifiyle şöyle seslenir:

“Ben bugün burada size Cuma namazı kıldıramayacağım Çünkü cumanın bir şartı da, hür ve serbest olmaktır Halbuki şimdi hürriyetimizin ve istiklalimizin timsali olan bayrağımız yerinden indirilmiştir Ya bayrağımızı yeniden yerine asarsınız, ya da Cuma namazı kılamazsınız!”

Bu an, sessiz cemaatin bir anda, yerinden fırladığı ve Allah Allah sedalarıyla Kale yamaçlarına tırmandığı andır

İşte Maraş Kalesi o andan sonra asla bayraksız kalmamıştır Herhalde o Cuma namazının lezzeti de bambaşka olmuştur

Maraş’ı kahraman yapan daha nice destan vardır anlatacak İşte bu destanların bir küçük yâdı, hatırası, merasimi, bir halk töreni halinde kutlanırBuna da bizim bir kısım basınımız katlanamaz Hem de, 70 yıldır kutlanan bir yıldönümü dillere dolanır, Fransız düşmanlığı olarak yorumlanır “Cumhurbaşkanı’nın önünde kara çarşaflı tören!” başlığı atılır

Fransız dostluğu adına, artık bu tür törenlere son verilmesi istenir Fransızlar da çok geçmeden Ermeni soykırımı iddialarını resmen onaylayarak bize olan dostluklarını gösterirler

Anadolu Milli Mücadelesi’nin bir canlı örneğidir Maraş’ın kahramanlığı Asla unutulmamalıdır, unutturulmamalıdır

Sütçü İmam bizim için bir semboldür Ve tarihimize özellikle de yakın tarihimize baktığımız zaman böyle sembol şahsiyetleri çokça görüyoruz Şapkayı giymeyip canini feda eden İskilipli örneği, sarığını çıkartmayıp zalimlerden hiçbir zaman eman dilemeyen Said Nursi örnegi, başörtüsünün çıkarılmasından bahsedilen şu günlerde ne kadar da anlamlıdır Tarihimizdeki bu ve buna benzer bir çok hadise bize haksızlık karşısında susmamayı, tavır sahibi olmayı; din, namus, can, mal, akıl gibi beş temel özgürlüğü savunmaktan ödün vermemeyi öğütlüyor

Tavizkarlığın, kaçışmaların, kılıf bulmaların yaygınlaştığı şu dönemde yüzümüzü seksen yıl öncesine çevirip Sütçü İmamlarin anlamlı ve yürekli çıkışlarını fark etmeliyiz

Sütçü İmam’lar yaşadı mı diye tereddüt edecek günler gelmemelidir Bunun için, hatıralarına sahip çıkılmalı, temsil ettikleri ruh daima canlı, hem de capacanlı tutulmalıdır Bizi bugün de, soygundan, sömürüden ve her türlü ahlaksızlıktan koruyan o ruhtur

Allah cc rahmet eylesin, mekânI cennet olsun

(Çeşitli sitelerden alıntılar yapılarak hazırlanmıştır)

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.