lidif
|
Türkiye yi Sevmek İçin 50 Neden
Kuyumcu ustaları
Kökü Urartulara kadar varan Anadolu kuyumculuğu en has ustalarını da yine bu topraklardan çıkarmıştır Bu yüzden bir kuyumcuya zanaatkâr demek yanlıştır; çünkü onların hepsi birer sanatkârdır Mardin den, Trabzon dan, Diyarbakır dan, Van dan yani bu toprağın dört bir yanından çıkar bu sanatkârlar Ermeni, Türk, Süryani olurlar; ama adlarının sonuna mutlaka usta koyarlar Çünkü usta olmayanın foyası ortaya çabuk çıkar 
 
Şener Şen
İnsanımızda ne varsa, onda da vardır Bizden biridir Güldürürken ağlatır, ağlatırken güldürür "Züğürt Ağa"mız, "Çıplak Vatandaş"ımız, "Namuslu"muz, "Eşkıya"mız, "Muhsin Bey"imiz  "Hababam Sınıfı"nın çapkınlığa, kurnazlığa soyunurken her seferinde başını derde sokan beceriksiz jimnastik öğretmeni Badi Ekrem i unutmak mümkün müdür? Bıkmadan seyreder, elinde topuyla yandan yandan yürürken, bir yandan genç güzel öğretmene göz süzüşüne kahkahayı basarsınız Son yıllarda yaş aldıkça daha da bilgeleşti Karakter rollerine başrol değeri kazandıran, dayanılmaz ağrılarına rağmen müzikalde oynama cesareti ve isteğini gösteren oyuncumuzdur o Her nevi özveriyi göze alarak sahneye çıkmıştır Son yıllarda bayağı azalttı oynadığı filmlerin sayısını
 
Hababam Sınıfı
Nostaljik tutkumuz Defalarca okunan masallara doymayan çocuklar gibi, biz de doyamayız Hababam Sınıfı na Yavaşladığında ağlatan, hızlandığında güldüren efsane müziği; Tarık Akan, Halit Akçatepe, Adile Naşit, Kemal Sunal, Şener Şen ve Münir Özkul a ne çok yakışır  Okul otoritesini bize, yaramazlığı otoriteye sevdirir Hababam Sınıfı Yeni versiyonları ise ancak eskilerine sevgimizi artırır
 
Galata Kulesi
Bir uçuş düşünün masalı Eski İstanbul un kanıtı Ceneviz mirası Kuleye çıktınız mı tüm şehir 360 derece ayaklarınızın altındadır Ağlayanlar, gülenler, suçlular, masumlar, ilgisizler, sevgisizler, sevgililer Haykırmamak için zor tutarsınız kendinizi! "Hey İstanbul ben de buradayım!" diye Ve işte o an anlarsınız Hazerfen i, neden süzülmek istedi İstanbul un tepesinde  
 
Yaşar Kemal
Edebiyatıyla, romanlarıyla bir yandan insanları sevmeyi öğretti, bir yandan da doğanın güzelliklerini tam da bunları yitirmeye başladığımız yıllarda tekrar fark etmemizi sağladı Sonuçta insandan ve doğadan uzaklaşmış hayatımızın ne kadar yoksullaşmakta olduğunu düşünmemizi sağladı Yaşar Kemal, antik çağlardan beri insanı ve doğayı sevmeden kendimizi yitirip gideceğimizi fark etmemizi sağladı ve böyle devam ediyor
 
İnsan
"Ben Tanrı Misafiriyim"
Kapı tık tık tıklatılır Tanrı misafiri gelmiştir Galiba bir tek Türkiye ye Tanrı misafiri gelir Türkler, bu dünyada misafir olduklarını iyi bilir En azından bilmeleri gerekir Mevlânâ dan Müslüm Gürses e, hepsinin söylediği bu değil midir? Rakı kebap efsanesi kadar, Türk misafirperverliği de bilinir Beş çayı misafirine börek açan anneden Şeker Bayramı şekeri reklam ailesine, güney ellerinde yüzünü güneşe vermiş kahve köşesi dedesinden "bozuk yoksa kalsın abla" minibüs şoförüne, dar sokaklarda hâlâ gazoz kapak oynanan mahallelerinden Doğu sokaklarında şiir şiir bakan veletlerine ve de Ferrari sine LPG takan bilgelerine tabii  "Bir başkadır benim memleketim insanı" diyerek, seviyor insan Türkiye yi  
  
Hamsi
"Hamsi balık değil, ayrı bir mahlukattır "
Karadeniz de bu sözü sık sık duyarsınız Hamsi sadece sofraları süslemekle kalmaz Şarkılar, türküler, fıkralar, atasözleri onunla doludur Hamsisiz bir öğün düşünülemez Kahvaltıda yenir, reçeli bile vardır  Buğulamasını, kızartmasını, pilavını, dolmasını yemeğe doyamazsınız Artık çiftlik çuprası ve çiftlik levreğinin işgal ettiği İstanbul ve Ankara da da, lüks lokantalarda bile deniz tadını veren ender balıklardan biridir  Sonbaharın başında denizin soğumasıyla birlikte sahile eder Şölen marta kadar sürer Ucuzdur, fakir yemeğidir  Ama zenginin sofrasından da eksik olmaz 
 
Antalya
Hadrianus Kapısı nı geç, aşağı doğru yürü  Nefesini tut İstersen yivli minareden in, eski limana çıkarken nefesini tut İster Kemer e uzan, ister Belek e  Beydağı orada hep, merak etme Bu kadar mı cömertliği tutmuş Tanrı nın, bundan mı hafifçe mahcubuz denizsiz ülkelilere, ondan mı bağırlara basarız onları da hiç gitmek istemezler  Güzel Antalya Bizim cennet bahçemiz, vizesiz
 
Orhan Pamuk
Askeri darbenin üzerinden henüz iki yıl geçmişti İnce yapılı, hafif kambur duruşlu, dağınık saçlı genç adam -romancı olmaya karar verdikten yedi yıl sonra- kitapçı vitrinindeki romanına bakıyordu: "Cevdet Bey ve Oğulları " Cevdet Bey in ardından "Sessiz Ev", "Beyaz Kale", "Kara Kitap", "Yeni Hayat", "Benim Adım Kırmızı", "Öteki Renkler", "Kar" ve "İstanbul" geldi Ama en çok "Yeni Hayat" romanının ilk cümlesiyle sevdik onu: "Bir gün bir kitap okudum ve hayatım değişti " Milletçe tam olarak tadına varamasak da Nobel, artık onun sayesinde Türk edebiyatının
 
Türk kahvesi
Üç vakte kadar gelecek umutlarımız saklıdır telvesinde Aşkımız, paramız bir Türk kahvesi içimi sonrası beliriverecektir fincanın içinde Aslında adı Türk kahvesidir ama Yemen den gelmiştir bilindiğine göre Dini ortamlarda, gece zikirlerinde uyarıcı olarak kullanılmıştır ilk önce Kahve, 1550 li yıllarda İstanbul a geldiğinde, Tahtakale de hemencecik bir de kahvehane açtırır kendine Türk kahvesi denilmesinin nedeni aslında pişirme yöntemidir Pişirilip servis edilen Türk kahvesinin tortusu fincanın dibinde kalır Zaten çok sevdiğimiz, hiç değilse ahir hayatta bir kere de olsa baktırdığımız kahve falının oluşması da bundan, bu "bizim" olan ritüelden değil midir?
 
Türk kadınları
Nâzım Hikmet in şiirinde dediği gibi, onlar "Bizim kadınlarımız   Anamız, avradımız, yârimiz  " Hiç yaşamamış gibi öldüler evet, bilmedik çoğunu, görmedik, duymadık Sofradaki ekmeği kendi yemeyip çocuklarına veren annelerimiz Beyaz tenlerinde ruhumuzu dinlendirdiğimiz sevgililerimiz Belki de bizim gibi çok az ülkede kadın, sadece kadın olduğu için, dışlanıp, horlandı Onlar, buna inat, güçlerini kendilerinden alarak, yükseldi Kimi Sabiha Gökçen gibi göklerde istikbalimiz oldu Kimi kadınımızın dillere destan güzelliğini dünya önünde tescil ettirdi, Azra Akın gibi Geniş yüreğiyle sokaktaki sahipsiz çocuklara, hastalara, yaşlılara da ilk önce onlar koştu Eşlerinin başarılarının arkasında dururken gururla, bir taraftan başarı listelerine girdiler

Tavla
Eğer zar tutmayı bilmiyorsan, düşeş atarsın, yek gelir inadına Hayat gibidir tavla, umduğunu değil, bulduğunu oynatır adama Şans oyunudur derler ya, aldanmayın söyleyenlere Çünkü tavla, çok olasılıklı bir strateji oyunudur Gürültücü ve kahkahacıdır Hızlı oynanır Bir tek, koltuğunun altına alan bozulur oyunun sonunda ya; ona da vuslat bir başka bahara 

Bayramlar
Bayramlar eskiden tekdüze hayatlarımızda bir keyif; siyah beyaz yaşamlarımıza renk; yoksulluğumuza bir avuntuydu O yüzden eski bayramlar çocukluğu hatırlatır; hüzünlüdür biraz Şimdi, bayramlar eski ihtişamından yoksun Ama onun da çaresini bulduk: Tatiller  Hele ki 9 günlükleri  Söylesenize kuzum, böyle tatil kaç millete nasip ki?

Orhan Gencebay
"Sevgili Gönül dostlarım"
"Sevgili Gönül dostlarım, Ben Orhan Gencebay Yıllardır size seslenen, dertlerinizi, acılarınızı sizlerle paylaşan, sizlerle ağlayıp sizlerle gülen, alkışlarınızla, ilginizle büyüyün Orhan Gencebay Gücünü sizden alan  " der Orhan Gencebay, 1998 tarihli, okkalı çift CD li klasikleri girişinde Bu klasikler gibi Orhan Gencebay da bir klasiktir Külttür, babadır, kibardır, doğudur, Batı dır, köylüdür, şehirlidir, "Şikâyeti Yaratana" bir müzik filozofudur  "Besteleri kimimizin gençliğimize, anılarına, kimimizin doğup büyümesine ve yaşamasına eşlik edebilmiş", Türkiye gibidir Türkiye, Orhan Baba için de sevilir

Kebap
Şiş kebap - rakı  Uzun yıllar ülkemize gelen turistler, bu ikiliyi dillerinden düşürmedi Bırakalım onlar kebabı şişle sınırlandırsın Biz biliyoruz ki kebabın yüzlerce çeşidi var Ve ne mutlu ki her restoran giderek uzmanlaştı Artık Adana sı, Antep i, Kilis i, Urfa kebabını en özgün tadıyla yiyebileceğimiz onlarca güzel mekân var

İzmir in kızları
Diyor ki Cahit Külebi 
İzmir in denizi kız
Kızı deniz
Sokakları hem kız
Hem deniz kokar!
Peki nedir İzmir in kızlarını ayrıcalıklı kılan? Hemen söyleyelim: Her daim bakımlıdırlar ama sadece dışı güzel değildir İzmir kızlarının, içleri de güzeldir Akdeniz in hemen dibinde yaşarlar; ama ne ani öfkelenir, ne hemen unuturlar Bir de İzmir in kızları hayattan alabildikleri kadar keyif almak ister Alamazlarsa  "Ziyanı yok bugün olmaz belki yarın" derler  Hayal gibidir biraz da İzmirli kızlar; her aradığında bulamazsın onları; her bulduğunda da alamazsın 

Mavi yolculuk
Mavi gezinin yapılabileceği mevsim, haziran ayından ekim sonuna dek uzanır Yaz ayları açık havada, güvertede yatmak için en elverişli aylarsa da, güz ayları denizlerin en sakin ve balığın en bol olduğu zamanlardır 

Rakı
Tekerlekten sonraki en yararlı ve yaratıcı, en eşitlikçi buluş  Bir içecek, el kadar yeşilliğin üstündeki gazete kâğıdına da, süt beyazı kolalı keten örtüye de bu kadar mı yakışır? Balığa da, maviye de, camsız meyhaneye de  Dilleri bülbül eder, milleti şair eder, alfabemizin az kullanışlı harfini abad eder  Aman saki  Canım saki  Doldur doldur da verr 

Yeşilçam sineması
Kimler gelip geçti o beyaz perdenin önünden Kara Murat ı, Tarkan ı, yakışıklı esas oğlanları, aşkından, hicranından ince hastalığa tutulan güzel kızları  Kendi derdimizi, aşkımızı mutlu sonlarında unuttuğumuz bizim sinemalarımız Aşklarıyla oturup ağladığımız âşıklar, sonra bizi birbirimize bağlayan Münir Özkul lu, Adile Naşit li aile melodramları Ve Kemal Sunal lı, Halit Akçetepe li komediler  Kimi zaman Aliye Rona lar, Erol Taş lar oldu, sinirlenip kızdığımız İyisiyle, kötüsüyle, trajik ve komiğiyle Türk sineması, bu toprakları çok güzel anlattı 
Nazım Hikmet
Memleketimi seviyorum
Çınarlarında kolan vurdum, hapishanelerinde yattım /Hiçbir şey gidermez iç sıkıntımı/memleketimin şarkıları ve tütünü gibi /Memleketim /Bedreddin, Sinan, Yunus Emre ve Sakarya,/kurşun kubbeler ve fabrika bacaları/benim o kendi kendinden bile gizleyerek/sarkık bıyıkları altından gülen halkımın eseridir /  /Memleketim /Ankara Ovası nda keçiler/kumral, ipekli, uzun kürklerin pırıldaması /Yağlı, ağır fındığı Giresun un /Al yanakları mis gibi kokan Amasya elması,/zeytin/incir/kavun/ve renk renk/salkım salkım üzümler/ve sonra karasaban/ve sonra kara sığır/ve sonra ileri, güzel, iyi/her şeyi/hayran bir çocuk sevinciyle kabule hazır,/çalışkan, namuslu, yiğit insanlarım/yarı aç, yarı tok/yarı esir

İstiklal Caddesi 
Bağırış, çağırış, aşk ilanları, aşk kavgaları, koşuşmalar, kaçışmalar, uyanıklar, şaşkınlar, sokak çalgıcıları, tramvay kovalayanlar, kilise çanları, kitapçılar, kafeler, barlar, müzik dükkânları, sinemalar, tarih kokulu binalar, sarhoşlar, seyyarlar, polisler, gösteriler, kalabalıklar, yalnızlar, mutlular, mutsuzlar  İstiklal de zamanın akışı, o an yaşadıklarınızdan başka şeylere konsantre olma olasılığınızı oldukça azaltır Bu enerjiyi dünyanın hiçbir yerinde bulamazsınız

Sokak kedi ve köpekleri 
Şefkati onlardan öğrendik Büyüklerimiz, "Yaklaşma ısırır" dese de başlarını okşamaktan vazgeçmedik Yuvarlanmalarını, oynaşmalarını, yalanmalarını kıskandık Trafikle yaşamayı, çöp kovalamayı, restoran müşterilerine şirinlik yapıp yemek kapmayı onlar istemedi Çetin sokakların, sıkıcı mahallelerin muhteşem renklerine sahip çıkacağız

Tarkan 
"Kıl Oldum Abi" şarkısıyla kimileri onu sevmemiş, kimileri de yeşil gözlerine meftun olmuştu Sezen Aksu nun desteğiyle çıkan ikinci albümü "Şıkıdım", bir anda genç şarkıcıyı zirveye yerleştirdi Yakışıklılığı, güzel sesi, kıvrak dansı, yurtdışı hayalini gerçekleştirmek için gösterdiği çaba hep takdir edildi Ama onu insanların gözünde asıl büyüten, skandallar karşısında gösterdiği dimdik tavrı oldu En ağır suçlamalar karşısında bile "Yaptıklarımın hata olduğunu düşünmüyorum Bu hayat benim, günahıyla ve sevabıyla  " deyişi, Tarkan ı Türk halkının gözünde bambaşka bir yere oturttu
 
Sarı tabelalar
İnsana, bir ömrüm daha olsa  Yok yok, bir fazlası bile yetmez  Birkaç ömrüm olsa  Beni asıl hedefime ulaştıran ana yoldan sapsam  Şu sarının vaat ettiklerine uzansam  Eski hayatlara ilişsem Zenginleşsem  Hayal kursam  Öğrensem  Tekrar kapayınca arabamın kapısını derin bir oh çeksem  Toprağa daha farklı baksam  " dedirten sarı tabelalar, bitmek bilmez bu ülkede Rize de, Mardin de, Ankara da, Ege de, güneyde  Sınırsızca karşımıza çıkar  Binlerce yıldır mesela Amasya da bir kral mezarını işaret eder, ya da dünyanın en eski mumyalanmış askerini  Çok hikâyeleri saklar  

Milli Takım
O altın golün üzerinden 5 yıl geçmiş  İlhan Mansız ın Senegal e attığı o gol, ezilmişliğimizi bir fiskede savurdu ve bizi dünya üçüncülüğüne taşıdı O gün yeni bir devir başladı Kendimizle barıştık Biz de Niko dan Can a, Lefter den Metin Oktay a bu formayı ıslatan herkese teşekkür edelim dedik
 
Bodrum
"Yokuş başına geldiğinde Bodrum u göreceksin sanma ki sen geldiğin gibi gideceksin Senden öncekiler de böyleydiler akıllarını hep Bodrum da bırakıp gittiler" Cevat Şakir Kabaağaçlı / Halikarnas Balıkçısı
 
Boğaziçi
Kokusu, vapurları, martıları, köprüleri, yalıları  "Mehtabı hoş, güneşi hoş, gülü hoş Boğaziçi  "Herkesi eder sarhoş" diye şarkısı bile vardır İçinden deniz geçen şehir, ya da kenarlarında şehir olan deniz  Erguvanları, gülleri, aşklarıyla Boğaz, bu ülkenin en büyülü yeridir  
 
Mardin
Müslüman ından Süryani sine, Yakubi sinden Yezidi sine farklı mezheplerin yıllardır bir arada yaşadığı, Mezopotamya ile Anadolu arasındaki köprü Mardin Onu özel yapan ise, hem başta saydıklarımız hem de binlerce yıllık tarihi taş evleri, hanları, medreseleri, cami ve kiliseleriyle açık hava müzesi oluşu Zaten yalnızca biz değil, kenti "Dünya Mirası Listesi"ne alan UNESCO da böyle düşünüyor 
 
Şarap
Ne Kaliforniya, ne Fransa bağları  Mağrur olmasınlar  "Hep bir halli Turhallıyız/ Biz bize benzeriz/ Yüz bin kerre tövbe eder/ Gene şarap içeriz  " Hangi dilde var? Kapadokya dan Tokat a, Midyat tan Akhisar a bağlar ve bağbanlar  Hem çok şehirli, hem her yerli  Rafine beylere, utangaç hanımlara  
 
Hamam
Hamamı ikiye ayırmak gerekir: Erkek ve kadın hamamı  Osmanlı da, genç kızlar nazardan korunsun diye, ellerinin sandal ağacı yağlarıyla ovulduğu gizli, sırlı bir alandır kadınlar hamamı Erkekler hamamında ise ortam farklıdır Burada, hamamın altında yanan ateşi tutan külhanbeylerinin ve tellakların sözü geçer Şimdilerde turistik meze kıvamında sunulsa da, yüzyıllarca aşka, sabra, sırlara, şakalara ev sahipliği yapmıştır Hamamlar aynı zamanda entrikaların, hırsın, dedikodunun, yani günahların da ev sahibidir
 
Sezen Aksu
Geçen yaz, Türkiye de yayın yapmaya hazırlanan bir yabancı kanal, "Sezen Aksu çalamayız" diyecek oldu da, memleket ayaklandı Harici tüm müzik istasyonları ve Türkçe televizyonlar bir anda Sezen in şarkılarıyla çınlattı ortalığı Bu sevgi uğultusu karşısında dili tutulan kanalın geri adımları birbirine dolandı Dünyada kaç şarkıcı böylesi bir yanıta mazhar olabilir? Yıllar önce kaybettiğimiz Ümmü Gülsüm gibi; ninni de söylese, undergrounda da girse, önünü ilikleyerek dinlemiştir onu bu halk Herhangi bir şarkısıyla anısı olmayan yok gibidir Acının beden, sevincin rehber öğretmenidir Dersine devamsızlık yapan görülmemiştir

 
Mizah dergileri
Makro Paşa, Merhum Paşa, Malum Paşa, Akbaba yla başlayan Türkiye nin muhalif mizah serüveni, Oğuz Aral ın Türk halkına güzelliği Gırgır la sürdü Aral, Türk mizah dergiciliğini sokaktan topladığı yeteneklerle tekrar sokağa saldı, mizahı Türkiye de yeniden bir mesele yaptı Rivayet odur ki, ölmez eseri Gırgır ın piyasaya sürüldüğü cuma günleri, tüm İstanbul derginin renklerine bürünürmüş Bir zamanlar haftalık yarım milyon tirajı bulan bu dergi, hayattayken Mikrop ve Limon un tahkimiyle; sonrasında Leman ın yaşattığı anısıyla literatürü tayin etmiştir Bugünse minimalist mizahıyla Penguen ve yeni parıldamaya başlayan Fermuar da siyasi iktidarın adım atamayacağı sanat kuleleri haline geldi 
Karadeniz yaylaları
Muhteşem bir manzara, temiz hava ve sevecen espri dolu insanlar İşte Karadeniz yaylalarının vazgeçilmezleri  Karadenizliler sıcakların başlamasıyla, sahilleri terk eder, yaylaya çıkar, tulum çalar, türkü söyler, horon teper 
Büyük mutluluktur, bulutların üstünden aşağıya bakmak 
Yağmur, sis, bulut yakışır Karadeniz yaylarına, ayrı bir güzellik katar  En ünlüleri Ordu nun Çambaşı, Giresun un Sis Dağı, Trabzon un Uzungöl, Rize nin Ayder, Artvin in Kafkasör yaylasıdır
Ama Karadeniz de neredeyse her ilçenin bir yaylası, her yaylanın ayrı bir şenliği vardır Hepsi birbirinden güzel ve eğlencelidir  

Futbol geyiği
Bir kere yönetim bu işi bilmez  Eğer o da teknik direktörse! Yanlış yerde oynatıyor adamı! Türkiye de her on kişiden on ikisinin sinemacı olduğunu söyleyen Aziz Nesin bilememiş bu durumu, memlekette her on kişiden yüz kişi teknik direktördür  Sınıf ayrımından, mide krampından, eğitimdeki eşitsizlikten, dil yaresinden, pabuç pahasından, küresel ısınma belasından  Can kurtarır yani  Hafifletir  Kendini önemli hissettirir  Kaldığı yerden devam ettirir  Ayni cümleler bu kadar mı çekici gelir? Eşsizdir  Burun kıvıranlara ise cevabımız net: Bırakın bu işleri, devlet su işleri 

Ankara da dostluk
Kravatları ve gömlekleriyle aslında bir memur kentidir Ankara Bu kimilerine tekdüze gelir; ama onlar, Ankara nın dostluklarını bilmeyenlerdir Bürokratik kimliğine tezat, sıcacık bağlar vardır insanlar arasında Ufak tefek şeyleri geçin, bir ömrü paylaşır onlar Ankaralı olup da Ankara da olamayan, en çok dostlarını özler
İşkembe/Kokoreç
Gün aydınlanıp da bitmeyince muhabbet, işkembecide alırız soluğu  Bol sarımsak, bol acı, sirke ve muhabbet  Şirden, damardan tuzlama  Bir de şu sakatat familyasından kokoreç var tabii Sokak aralarında bize göz kırpan büyük lezzet AB yolunda vermeyeceğimiz tek ödün!
 
İstanbul Modern
Genelde sevilmez liman semtleri; üstelik kültürel elite dair bir iz de görülmez liman semtlerinde Ama biz Türkler, elitin de her türlüsünü liman semtine bulaştırmayı başarmışızdır ki bunu müsebbibi İstanbul Modern dir İstanbul Modern, 2004 te İstanbul Karaköy Limanı 4 No lu Antrepo da açılmış bir modern sanatlar müzesidir Bir yandan da Aya İrini yle 1868 de başlayan Türk müzecilik serüveninin zirvesidir 
 
Cem Yılmaz
Cem Yılmaz, Türkiye nin neşesidir Allah onu bu milletin başından eksik etmesin 
 
Türk girişimcisi
Vapurlarda, tren istasyonlarında, otobüs garlarında Türk pazarlaması ve reklamcılığının tohumları atıldı Bir de her sokağın köşesinde şaşırttı bizi Türk girişimcisi, "Nasıl bu kadar ucuz olur?" diye Pazarlarda "ikizlere takke" (sutyen) diyerek güldürdü bizi En ıssız en kervan geçmez yol kenarında, bal ve yemiş satarak cesaretini kanıtladı İç Anadolu daki yol kenarında ya da Los Angeles ta sunset strip te "Mavi"nin billboard unu gördüğümüzde anlarsınız işte: "Çok güzel oluyoruz!"
 
İstanbul un kuleleri
Bizim için en yüksek bina 1980 ler ortasında gösterilen "Kartallar Yüksek Uçar" dizisindeki Karayolları nın 12 katlı binasıydı İstanbul Zincirlikuyu da yükselen bu bina, artık Levent-Maslak hattında yer alan gökdelenler içinde ufacık kalıyor Hızla "modernleşmeye" başladığımız, 1990 ların ortasından beri, sıra sıra onlarca gökdelen yükseldi İstanbul semalarına Yeni gökdelenler, yeni alışveriş merkezleri ve bütün bunlar yeni insanlar yarattı Belki de Türkiye nin son 20 yılda geçirdiği değişimi, ekonomik büyümeyi görmek için istatistiklerdeki renkli grafiklere değil, şehrin modern mahallesi Levent teki gökdelenlerin yüksekliğine bakmamız gerekiyor
 
Diziler
"Perihan Abla"nın Kuzguncuk taki küçük hayatında; Çengelköy ün "Süper Baba"sında; "İkinci Bahar"ın "aşkın yaşı olmaz" duygusunda; "Asmalı Konak"ın hayallerinde; "Hırsız Polis"in imkânsız aşkında, bizi televizyon başına geçiren "insani" bir şeyler vardı Hikâye ne olursa olsun, merkezinde hep sevgi vardı Ve iyiler hep kazandı 
 
Yüz yıllık rekabet: Fenerbahçe-Galatasaray derbisi   
 
Çarşı Tempo ya karşı
Maç günleri Beşiktaş Çarşı için şenlik günüdür Dillerde eski yeni tezahüratlar Akar İnönü ye coşkulu kalabalık Pankartları ise gündeme kayıtsız kalmaz: Kah ırkçılığa karşı "Hepimiz Et oyuz" kah gelecek için "Çarşı nükleer sanrale karşı" derler Her ne kadar erkek adam renkli takım takım tutmaz deseler de, futbol kültürümüze büyük renk katarlar F Bahçe-G Saray derbisi onların Türkiye yi sevmesi için bir neden değildir Yani Çarşı, Tempo nun 44 maddesine de karşı
 
Çay simit
Taşfırından yeni çıkmış, meşe odunuyla pişirilmiş, buharıyla elimizi, ağzımızı yakan simitlerin yanında semaverlerde demlenmiş kıpkırmızı bir çayı reddeden muhtemelen Türk değildir Bir yerlerde çay demliyse, yakınından mutlaka bir de simitçi geçiyordur Eğer geçmiyorsa, orası da Türkiye değildir

 
Şehir hatları vapuru
Bir İzmir ve İstanbul ayrıcalığı  İstanbul Büyükşehir Belediyesi nin, yeni modeline tek başına karar vermekten ürktüğü  Katılımcı hemşerilerin çokluğuna bakan bir yabancının "Ne aktif bir halk  Seçimler böyle demek  " yanılgısına düşeceği narin kuğular onlar  Gelin gibi süzülürler  Kordon Boyu ndan Karşıyaka ya geçerken, karaya kurumla bakarlar  Güzel İzmir artık kendileridir çünkü  Adalara, Modalara, Kavaklara, Fenerlere götürürler  Elli yaşını aşmış koca bebekleri hâlâ heyecanlandırarak  "Taa uzaktan bak bak Paşabahçe  Bu da Fenerbahçe  " dedirtir, soylu burunlarından tanınırlar  Oyun gibidir yolculuk, çay, tarak ve toka satışları  Düdüklerini kıskanan martılar korosu eşliğinde, hep güzel yerlere götürürler 
 
Mevlânâ
"Sevgide güneş gibi ol, / dostluk ve kardeşlikte akarsu gibi ol, / hataları örtmede gece gibi ol, / tevazuda toprak gibi ol, öfkede ölü gibi ol, / her ne olursan ol, / ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol  "
2007 yılı UNESCO tarafından Mevlânâ yılı olarak kabul edildi
 
Kenterler
Devlet himayesine sığınmadan, özgür tiyatro yapabilme adına; önüne çıkan tüm engellere rağmen, bir Türk kadın oyuncunun sanatına duyduğu aşkla günümüze kadar direnen yegâne tiyatro olduğu için  Kenterler bir okul ve ekoldür Cumhuriyet in sanata bakan çağdaş ve aydınlık yüzüdür

Atatürk
Onun hakkında uzun uzun yazmaya gerek yok Yukarıda sıraladığımız Türkiye yi sevmek için 49 nedene ve aklımıza gelip de yazamadığımız daha binlercesine onun sayesinde sahibiz  Her şeyi sana borçluyuz
|