08-23-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Leibnizcilik -Lokayata - Makinecilik
Leibnizcilik
Leibniz'in ve çömezlerinin felsefesi
Leibniz'in esas öğrencisi Christian Wolff'tur (1679-1754) Wolff, Leibniz'ciliği yaymak istemiş, fakat bu felsefeyi basitleştirmek ve bozmaktan kaçmamıştır Leibniz'in diğer bir öğrencisi, Gottlieb Hansch'dır (1683-1752) Bu düşünür, Leibniz doktrinin ruhuna daha bağlı kalmış ve Wolff'un yorumlamasına karşı çıkmıştır
Leibniz'in etkisi, özellikle bilim alanında ve XVIII yy ın ilk yarısında Newton'un etkisiyle birlikte görüldü Filozofun felsefi düşüncesi ise, ancak XVIII yüzyılın sonundan itibaren Avrupa'ya yayıldı
Lokayata
Maddeci Hint öğretisi Kimi yazarlara göre eski Hint maddeciliği çarvaka öğretisinin geliştirilmişi sayılan ve kimilerince de çarvaka deyimiyle anlamdaş olarak kullanılan lokayata deyimi Hint felsefesindeki sağlam ve ilerici maddeci akımı adlandırır
Lokayata öğretisine göre evrende her şeyin kendisinden oluştuğu ilk madde topraktır; su, hava, ateş gibi öğeler evrimle ondan oluşmuşlar ve evrenin ilk maddesel dört öğesini meydana getirmişlerdir Bu öğeler kendilerine özgü atomlardan meydana gelir Atomlar değişmez ve parçalanmazlar İlksizden beri vardırlar ve sonsuza kadar varkalacaklardır
Canlı varlıkları, bilinç ve duyu ergenlerine kadar, bu atomlar meydana getirmişlerdir Canlıların ölümüyle bu atomlar doğaya karışır ve yeni birleşimlere girerler Bilgi algısaldır, duyu ögenleriyle algılanır, duyularla algılananın dışında hiç bir bilgi olamaz Tanrı, ruh, ruhgöçü vb gibi tinsel varsayımların tümü saçmadır
Makinecilik
Evrensel düzende fiziksel yasaların temelliliği anlayışı Evrensel düzende fizik yasalarının temelliği anlayışı, antikçağın Leukippos Demokritos kaynağından yola çıkıp en yetkin biçimine Descartes öğretisinde kavuşmuştur Bu yüzden Dekartçılığa bir açıdan, Dirimselcilik karşıtı olarak Makinecilik de denir Descartes doğayı fizik yasalarıyla işleyen bir düzen olarak görüyordu
Cansızlar ve canlılar bu fizik yasalarıyla deviniyorlardı Devim, basınç ve çarpmadan meydana gelen ve yer değiştirten bir olguydu Her şey yer kaplıyor ve yer değiştiriyordu Bu mekanik düzende ne rastlantı, ne de doğaüstü etkiler vardı Canlılar da maddesel varlıklardı, demek ki özdeğin yasalarına, eşdeyişle fizik yasalarına bağlıydılar
Dirimselcilerin ileri sürdükleri gibi canlı ergenlikte bir yaşam gücü düşlemek, temelsiz bir varsayımdı Doğa, bitki, hayvan ve insan aynı mekanik yasalarla işliyorlardı Ruh, bütün bunların içinde sadece insanda vardı ama o da insanın maddesel yanı olan bedeni etkileyemez ve devindiremezdi İnsanın us ve iradesiyle yaptığı hareketler, beden hareketleri değil, ruh hareketleriydi Kan dolaşımı, beslenme soluma vb gibi beden hareketleri, cansızlarda ve insandan başka canlılarda olduğu gibi aynı mekanik yasalara bağlı mekanik hareketlerdi
Descartes'ın bu maddeci ikiciliğiyle ilk kez, bütün ortaçağa egemen olan Aristotelesçiliğe karşı çıkılıyordu Çünkü, skolastik felsefede büsbütün güçlenen Aristoteles anlayışına göre bedeni devingen ruhtu 'Descartes, bu ikiciliğiyle, ruh ve bedeni birbirinden kesin olarak ayırmış; bir yanıyla maddeciliği geliştirirken öteki yanıyla ruhçuluğu geliştirmiştir Descartes'ın ve Dekartçılığın ilerici yanma karşı gerici yanı, büyük yanılgılar taşır Her şeyden Önce makine insan tasarımı, insan kavramının bozulmasına dayanmaktadır İnsanın makineye benzer hareketleri de vardır, ama insan hiç bir zaman bu hareketleriyle insan değildir
İnsan, asla mekanik hareket yasalarıyla davranmaz ve yaşamaz Kaldı ki mekanik yasalar somut makinelerin dışında varbulunan ve incelenen yasalardır, metal makinelerin bile dışında olan bu yasalar nasıl somut makinelere indirgenebilir ve hele nasıl somut insanın iç yasaları olarak ele alınabilir? Descartes'ın ve Dekartçılığın bu makineciliği, makineler bilimi anlamındaki çağdaş makinecilik anlayışıyla karıştırılmamalıdır Aynı kavramın bu iki farklı anlamı arasında hiç bir ilişki yoktur
|
|
|