|  | İngiltere Şeyhülislamı Abdullah Quilliam |  | 
|  08-23-2012 | #1 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   İngiltere Şeyhülislamı Abdullah QuilliamYaklaşık yirmi sene önce elime “Dîn-i İslâm” isminde Osmanlıca bir kitap geçti  Merak edip okudum ve onu lâtin harflerine aktardım  Bazı yazılarımda da ondan iktibaslar yaptım  Bu kitap, 1856’da İngiltere’nin Liverpol şehrinde doğmuş olan William Henry Quilliam’ın idi  Kitapta Quilliam Müslüman olduktan sonra İstanbul’a geldiğini ve Müslümanların Halifesi, Sultan 2  Abdülhamid’i ziyaret ettiğini yazıyordu  Ertuğrul Düzdağ bana arşivinden William’ın hakkında araştırma yaptığım günlerde onun İstanbul’a geldiğinde çekilen ve dergilerde çıkan bir fotoğrafının fotokopisini de vermişti  Abdullah William Quilliam’ın akıbeti ne olmuştu, bunu çok merak ediyordum  Dokuz sene önce İngiltere’ye gittiğimde arkadaşlarımdan onun hakkında bilgi istedim; fakat tatmin edici bilgilere ulaşamadım  Son İngiltere seyahatimde ise önce İngiliz mühtediye Betûl (Batool Al Toma) Hanımefendi’den bazı bilgiler aldım; sonra da Liverpol’daki araştırma merkezine gittim   William, saat imalatçısı bir babanın ve ev hanımı bir annenin evlâdı idi  Dedesi John Quilliam deniz kuvvetlerinde tanınmış bir kaptandı  Köklü bir aileden gelen Henry daha küçük yaşlarda güzel konuşması ve zeki tavırlarıyla dikkat çekmeye başlamış  Öğretmenlerinin tavsiyesi üzerine hukuk okumuş  1882’de Cezayir ve Fas’a yaptığı bir iş seyahati Henry’e Müslümanların hayat tarzlarını tanıma fırsatını verecekti  Bu seyahatinde Henry, Müslümanların hiç de kendine anlatıldığı gibi vahşi, medeniyetten uzak, ilkel insanlar olmadığını gördü  Aksine Müslümanlar kendini medenî gören birçok Avrupalı’dan çok daha ufku geniş ve engin bir kalb kültürüne ve mânevî iklime sahiplerdi   Bu seyahat esnasında gördükleri, yaşadıkları, Henry’nin dünyaya bakışını değiştirdi  1887’de William Henry Müslümanlığı seçti  Daha 31 yaşındaydı, İslâm ve Müslümanlık için yapmayı plânladığı çok şey vardı  1889’a kadar seyahat için gittiği bu coğrafyada kaldı ve İslâm hakkındaki bilgisini geliştirdi  Arapça öğrenmiş ve İslâm’ın temel prensiplerini akademik seviyede anlatabilecek kadar derin bir müktesebâta ulaşmıştı  Artık hayatında tek istediği şey, kendi memleketindeki insanlara da tecrübesini aktarmak ve karanlıktaki ruhlara aydınlığa giden yegâne yolu gösterebilmekti   1889’da doğduğu topraklara, döndü ve yaptığı ilk iş evini İslâmî bir merkez ve mescit hâline getirmek oldu  Annesine ve oğluna İslâmiyet’i anlattı  Annesi 63 yaşında Müslümanlığı kabul etti  Arkasından doktor olan oğlu da Müslüman oldu   1890 yılında bir arkadaşı, Müslümanların başı ve aynı zamanda Osmanlı Sultanı olan Sultan 2  Abdülhamid’i ziyaret etmesini söyledi  1890 yılının sonbaharında İstanbul’da 2  Abdülhamid Han ile görüştü  Sultan, İngiltere’den gelen bu pırıl pırıl insanı hürmet ve ihtimamla karşıladı  Bir devlet reisi gibi ağırladı  Bir hafta misafir etti ve saltanat kayığı ile İstanbul’u gezdirdi  Gideceği vakit kendisine hediye ve ulufelerle birlikte bir padişah fermanı verdi  Bu fermanda Padişah ve Halife-i Rûy-i Zemin 2  Abdülhamid Han; William Henry Quilliam’ın Britanya’nın Şehülislâmı vazifesine getirildiğini ve isminin de bundan sonra Abdullah Quilliam olduğunu ifade etmiştir  William Henry bu onurlu vazifeyi kabul etti   O günden sonra Devlet-i Âliye’nin bir memuru olduğunu göstermesi açısından kafasından Osmanlı fesini hiç çıkarmadı  Osmanlı memurlarının giydiği esvabı giyerek İngiltere’de dolaştı  Zîrâ o artık Devlet-i Âliye’nin ve Halife-i İslâm’ın bir memuru idi   Quilliam hayatını, İslâm’ı İngiltere’de anlatmaya adamıştır  Önce işe çevresinden başladı  Mescit hâline getirdiği evini daha sonraki yıllarda bir vakfa dönüştürdü ve bu vakıf üzerinden İngiltere’nin çeşitli yerlerinde mescit ve camiler açmaya başladı  Önceleri çok mütevazı gayretler ile başlayan bu hizmet, çok çabuk netice vermeye başladı   Her geçen gün Müslüman olan İngilizlerin sayısı arttı  Durumdan rahatsız olan bir kısım medya William Henry Quilliam’i, Osmanlı casusluğu ve döneklikle suçladı  William Henry vesilesiyle Müslüman olanlara o yıllarda medyanın alay maksatlı verdiği bir isim vardı: “Turn to Turk  ” (Türk oldu, Türk’e döndü) Bu alaycı ifade daha sonraları Müslüman olan İngilizler tarafından benimsendi  Bugün Müslüman olan 15  000 civarındaki İngiliz artık kendilerine “Turn to Turk” denmesinden hoşlanır ve kendilerini ifade ederken bu kelimeyi özellikle kullanır   William Henry 1932 yılında vefat ettiğinde geride hidayetine vesile olduğu 600’ü aşkın Müslüman İngiliz bırakmıştır  Bugün İngiltere’deki Müslüman İngilizler vefa borçlu oldukları Abdullah Quilliam’ı her yıl düzenledikleri bir anma gecesiyle yâd ederler  Anma gecesine katılan erkeklere girişte Osmanlı fesi dağıtılır  Zîrâ Abdullah Quilliam hayatı boyunca bu fesi çıkarmamıştır   Bu seneki anma günlerinde bir sürpriz yaşandı  Abdullah Quilliam’ın torunu olan hanımefendi dedesinin yaptığı işleri dinledikten sonra, Türk olan eşinin de kendisinde bıraktığı olumlu intibalar neticesinde İslâmiyet’i seçti  Her hâlde vefatının 74  yılında Abdullah Quilliam’a bundan daha güzel bir hediye takdim edilemezdi   Liverpol’daki araştırma merkezinde Akbar Ali ve diğer vazifelilerle görüştük  Akbar Ali’nin anlattığına göre; Abdullah Quilliam’ın vakfettiği bina, daha sonra belediyenin eline geçmiş  Uzun seneler evlendirme dairesi olarak kullanılmış  Mescit kısmını arşiv odası yapmışlar  Akbar Ali’nin kızının nikâhı da orada kıyılmış  Akbar Ali, kızının nikâh merasiminde yaşadıklarını şöyle anlattı: “Camiye git ve belgeleri getir, dediklerinde şaşırmıştım  Ama niçin arşiv odasına ‘câmi’ dediklerini o zaman bilmiyordum  Sonradan buranın Abdullah Quilliam’ın İslâmiyet’i yaymak için aldığı binanın namaz kılınan bölümü olduğunu anladım  O, buradaki saldırılardan sonra Türkiye’ye gidince, bina belediyeye intikal etmiş  Şimdi bu binayı belediye bize 125 seneliğine ücretsiz olarak verdi  Yalnız şart olarak hemen restore etmemizi istiyor  BBC ile ortaklaşa, Abdullah Quilliam ve bu binayı tanıtıcı bir program yaptık    Torunu da konuştu    ” Akbar Ali bize BBC’ ile yaptıkları programı videodan seyrettirdi  Binadaki ay yıldızlar hâlâ duruyor    Binanın câmi kısmında bir org vardı  Bunun sebebini Akbar Ali şöyle açıkladı: “Abdullah Quilliam zâten şairdi  Yeni Müslüman olan, kiliseler de müziğe alışkın İngilizlere, org ile güzel İlâhî ve na’tlar söylüyor ve onların câmiyi yadırgamamalarını istiyordu  ” Akbar Ali 1908’de dört yüz kişinin yumurtalar atarak camiye saldırmasında gazetelerin rolünün büyük olduğunu belirtiyor  Benden Quilliam’ın “Dîn-i İslâm” kitabını ve İstanbul’daki dergilerde çıkan fotoğraflarını istediler  Onlar, bir Türk’ün Abdullah Quilliam üzerine doktora çalışması yapıp hem İngiltere, hem de Türkiye dönemlerini iyice ortaya çıkarmasını arzuluyorlar  | 
|   | 
|  | 
|  |