|  | Kütahya - Eskişehir Savaşı |  | 
|  08-21-2012 | #1 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Kütahya - Eskişehir Savaşıİkinci İnönü Zaferi'nden bir süre sonra, Refet Paşa'nın, komutası altındaki birlikler üzerinde etkisinin azaldığını ve birliklerin kendisine karşı güvenlerinin sarsıldığının anlaşılması üzerine Fevzi Paşa ve İsmet Paşa Refet Paşa'nın karargahına gittiler  Mustafa Kemal Paşa da buraya geldi  Başkomutan bu cephenin birleştirilmesini belirtti  Güney Cephesi Batı Cephesi'ne bağlandı ve Komutanlığına İsmet Paşa getirildi  M  Kemal Paşa bundan sonra bir formül bularak bu işi çözmeye çalıştı  Buna göre, İsmet Paşa yalnızca Batı Cephesi Komutanı olacak, Genelkurmay Başkanlığı'nı bırakacaktı  Fevzi Paşa Genelkurmay Başkanı olacak ve Milli Savunma Bakanlığı'nı bırakacaktı  Bu Bakanlığa da Refet Bey getirilecekti  Fakat Refet Bey Genellkurmay Başkanı olmayı istedi ve Bakan olmayı kabul etmedi   Yunanlılar Birinci ve İkinci İnönü Savaşları'nda uğradıkları yenilgiden sonra kaybolan prestijlerini ve daha önce de gördüğümüZ, Türkler'i Sevr'i kabule zorlamak için daha güçlü bir saldırıya hazırlandılar  General Papulas II  İnönü Savaşı öncesi, saldırı için elindeki kuvvetin yeterli olmadığını bildirmişti  Bu savaşlar Yunanlılara, Türk Ordusu'nun, sandıkları kadar zayıf olmadığını, disiplinli ve dirençli olduğunu ve her geçen gün daha da kuvvetlendiğini göstermişti  Ayrıca uyguladıkları strateji de yanlıştı  Yunan Genelkurmayı yeni bir strateji hazırladı  Yunan Kralı seferberlik ilan etti ve Yunanistan bütün kaynaklarını, varını yoğunu ortaya koyarak iki ay süreyle yeni saldırıya hazırlandı  Yeni saldırı planına göre Yunan ordusu, Uşak ve Bursa gruplarınu, kuşatıcı bir ilerleyişle, meydan savaşı sahasında birleştirecek ve Türk Ordusu iki ateş arasına alınıp, yok edilecekti  İnönü Savaşlarında denedikleri cepheden taarruzdan vaz geçtiler  Bu yeni plânla ve seferberlik sonucu elde edilen kuvvetlerle Türk Ordusu'nu yok edeceklerine kesinlikle inanıyorlardı  Bu amaçla daha Haziran başından itibaren önlemler almaya başaladılar  Bir Yunan savaş gemisi 9 Haziran'da, Türk Ordusu'un önemli bir ikmal limanı olan İnebolu'yu topa tuttu  Diğer yandan Yunan Kralı Konstantine, yanında prensler ve danışmanlarıyla Atina'dan hareket ederek, "Yunanlılık fikrinin yenilmez kuvvetine  " güvenerek 13 Haziran'da İzmir'e geldi  İzmir'de "Bizans'a ve Ankara'ya  " tezahüratıyla karşılandı  Bu arada İtilaf Devletleri arabuluculuk yaparak, İzmir'in Türklere verilmesini önerdiler  Fakat Yunanistan, kabul edilmiş bulunan Sevr'i savunacağını belirterek öneriyi red etti  Genel seferberlik sonucu Yunanlıların kuvveti Anadolu'da 11 tümene ulaştı  Genel seferberlik sonucu bu büyük kuvvetle Türkleri yok edeceklerine kesinlikle inanıyorlardı  Kral bu inançla 7 Temmuz'da cepheye hareket etti   Yunanistan bu hazırlıkları yaparken Türkiye seferberlik ilan edemedi  Kısıtlı kaynakları dolayısıyla ordunun *****, cephane, giyecek, yiyecek, ilaç, taşıt gereksinimlerini karşılayamıyordu  Almanya ve İtalya'dan ***** alınması için girişimde bulunuldu, fakat parasızlık yüzünden işler gecikiyordu  Amerikalılar ise ***** satmaya yanaşmıyorlardı  Türk Ordusu dört grup halinde toplanmıştı   Yunan Ordusu'nu gücü, son duruma göre, 10 piyade tümeni, bir bağımsız tümen bir bağımsız süvari tugayı, 7 bağımsız piyade alayı ve lojistik ve muharip kuvvetlerden oluşuyordu  Bu kuvvet 136  142 insan, 66  300 tüfek, 825 makinalı, 460 top ve 3  100 süvari idi  Ayrıca deniz kuvvetleri ve hava kuvvetleri de oldukca iyi durumda idi   Türk Ordusu'nun insan mevcudu 120  000 kadardı  60  103 tüfek, 423 ağır makinalı tüfek, 162 top, 4 uçak vardı  Nakliye işleri kağnı arabasıyla yapılıyordu  İkinci İnönü Savaşı'nda elde edilen ***** ve cephane de Türk Ordusu tarafından kullanılıyordu  Orduyu Sevk ve idare yetkisi Genelkurmay Başkanlığı'na verilmiş idi  Meclis Başkanı M  Kemal ise, bütün *****lı kuvvetlerin başı idi   Yunan saldırısı 10 Temmuz 1921 tarihinde başladı  Türk Ordusu'nun sol kanadına yapılan bu saldırıları başarıyla genişledi  Afyon (13 Temmuz), Kütahya (17 Temmuz), Eskişehir (19 Temmuz) Yunanlıların eline geçti  Yunan Ordusu'na 2l Temmuz'da yapılan Türk karşı saldırısı ise başarısızlıkla sonuçlandı M  Kemal ordunun daha iyi şartlarda döğüşmesi için, İsmet Paşa'ya "Sakarya'nın doğusuna çekilebilineceği" tavsiyesinde bulundu  Savaş Türk Ordusu'nun aleyhine gelişiyordu  Ordunu yeniden düzenlenmesi için on günlük bir zamana gereksinim vardı  Batı Cephesi Komutanlığı Yunan Ordusu'nun *****, cephane, ateş gücü bakımından ve insanca üstün olduğunu belirterek Genelkurmay Başkanlığı'na, ordunun Sakarya'nın batısına çekilmesi gerektiğini bildirdi  17 Temmuz'da cepheye gelen Mustafa Kemal Paşa'nın direktifine uyularak, Türk Ordusu daha fazla yıpranmadan Sakarya'nın batısına çekilmeye başladı  Böylece M  Kemal'in, ordunun yeniden düzenlenmesi için on günden fazla bir zaman kazanması ve büyük toprak kayıplarına rağmen Yunan Ordusu ile aranın açılması ve Yunanlıların bu açığı kapamak için düzenlerinin bozulmasını hazırlayan düşüncesi gerçekleşti  Böylece Eskişehir-Kütahya Savaşları 15 Temmuz'da Yunan başarısıyla sonuçlandı  Fakat 14 Ağustos'ta Yunanlıların Sakarya'dan yeniden saldırıya geçtiği tarihe kadar Türk Ordusu zaman kazanmış oluyordu   Yunanlılar Türk Ordusu'nun işinin bittiğini, geriye kalan enkazının tamamen yok edilmesinin uzun sürmeyeceğini zan ediyorlardı  Yunan Kralı gerçek durumu ancak 29 Temmuz'da Kütahya'da yapılan toplantıda öğrendi  General Populos "Türkler yok edilmemiştir, yalnız kayıpları çoktur  Amacın elde edilmesi için Ankara ve Kızılırmak'a kadar ilerlemek lazımdır  Türkler Eskişehir'den çekildikten sonra barış istemediler  " diyerek gerçeği anlattı  Bir çok Yunan generali Türk Ordusu'nun bozularak kaçtığını düşünürlerken Prens Andreas, Türklerin düzenli bir şekilde çekildiklerini belirtiyordu   Türk Ordusu'nun yenilgisi ve geri çekilmesi çok pahalıya mal oldu  Yunan Ordusu yine Türk köylesini yakarak, halkı süngüleyerek, kadınlara tecavüz ederek, yaralı Türk askerlerinin karınlarını deşerek, sağlamlarını ise birbirlerine bağlayıp, yakarak, halkın elindeki yiyecek ve her şeyini alıp açlığa ve sefalete mahkum ederek ilerledi  Türk Ulusu'nu yıldıracağını sandığı bu şiddet, tam tersine Türk Ulusu'nun kin ve nefretle dolmasını hazırladı   Bu yenilgi ve geri çekilme ile büyük arazi parçasının düşmana kaybedilmesi ve Yunan Ordusu'nun burada yaptığı katliam halk ve ordu üzerinde büyük moral çöküntü yarattı  Seferberlik ve ikmal bakımından verimli topraklar elinden çıkmış oldu  Orduda asker kaçagı olayları artmaya haşladı  Ordunun savaş gücü azaldı  Artık savaşlar topyekün savaşa dönüşmüştü  Türk Ulusu ölüm kalım savaşı vermekteydi   Fakat tarihe Fevzi Paşa 'nın 22 Temmmuz 1921'de "İlerleyen Yunan Ordusu mezarına yaklaşıyor  " demesi bile Meclisteki heyecanı engelleyemedi  Ordunun başarılı bir savaş verdiği günlerde, Meclis'teki hava nasıl yumuşuyor, hoşgörü ve cömertlik artıyorsa, yenilgi karşısında ise sert eleştiriler, suçlamalar, komutanlar aleyhinde suçlamalar başlıyordu  Bu yenilgi İstiklal Savaşı'nın en kritik anlarından birinin yaşanmasına yol açtı  M  Kemal'in 24 Temmuz'da gizli oturumda Meclis kürsüsünden Ankara'nın gerekirse boşaltılacağından söz etmesi büyük heyecan yarattı  M  Kemal Paşa'ya karşı olanlar "Ordu nereye gidiyor, ulus nereye götürülüyor? Bu hareketin elbette bir sorumlusu vardır; o nerededir? Onu göremiyoruz  Bugünkü acı ve feci durumun gerkek sorumlusunu ordunun başında görmek isterdik  " diyorlardı  Fevzi Paşa Genelkurmay Başkanı olarak tek sorumlunun kendisi ve hesap vermeye hazır olduğunu söylemesine rağmen Meclis'te ki heyecan yatışmadı   Bu yazı Türk Ulusal Kurtuluş Savaşı serisinin bir parçasıdır: Türk Kurtuluş Savaşı serisi aşağıdaki aşamalardan / başlıklardan oluşmaktadır: 30 Ekim 1918 tarihinde Osmanlı hükümetince imzalattırılan Mondros Ateşkes Antlaşması İtilaf devletlerince yalnız savaş sonrasında yapılan gizli antlaşmalarda belirtilen yerleri işgal hakkını vermemekte, aynı zamanda şu iki önemli hükmü de öngörmekteydi   (i)Boğazlar bölgesi işgal altına alınacak ve (ii)İtilaf devletleri güvenliklerini tehlike altında gördükleri bölgeleri de işgal edebileceklerdi  İşta I  Dünya Savaşı'nın galip devletleri, anlaşmalarda sözkonusu edilen "[ İngiliz işgalleri Fransız işgalleri İtalyan işgalleri Yunan işgalleri İzmir'in işgal edilmesi İzmir'in işgaline tepkiler Ermeni ve Gürcü işgalleri Mustafa Kemal'in İstanbul'a gelmesi Mustafa Kemal'in Anadolu'ya gönderilmesi Amasya Genelgesi Erzurum Kongresi Balıkesir Kongresi Alaşehir Kongresi Sivas Kongresi Amasya Protokolü Kuvay-i Milliye Mustafa Kemal ve Temsil Heyeti Ankara'da Son Osmanlı Meclisi İstanbul'un işgali TBMM'nin kuruluşu Düzenli ordunun kurulması İlk anayasanın kabulü İstiklâl Marşı'nın kabulü Cephelerin kurulması İç Cephe - Ayaklanmalar Doğu Cephesi Trakya Cephesi Güney Cephesi Batı Cephesi Ordunun teşkilatlandırılması I  İnönü Savaşı   II  İnönü Savaşı  Kütahya - Eskişehir Savaşı   Sakarya Meydan Muhaberesi   Büyük Taarruza hazırlık   Büyük Taarruz ve Başkomutanlık Meydan Muharebesi   Paris Konferansı   Gümrü Barış Anlaşması   Londra Konferansı   Moskova Antlaşması   Kars Antlaşması   Ankara Antlaşması   Mudanya Ateşkes Antlaşması   Lozan Barış Antlaşması   Kurtuluş Savaşı'nın yöntemi   Kurtuluş Savaşı'nın kaynakları   Başkomutanlık Kanunu   Büyük Millet Meclisinin yapısı   Tekalif-i Milliye Emirleri   Kurtuluş Savaşı ve dış ilişkiler   İstiklal Mahkemeleri   Azınlık Dernekleri   Zararlı Dernekler   Yararlı Dernekler   Misak-ı Milli   İstanbul Hükümeti'nin Mustafa Kemal'e karşı mücadele kararı | 
|   | 
|  | 
|  |