Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Genel Kültür & Serbest Forum > ForumSinsi Ansiklopedisi

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
hikayesi, kabenin

Kabe'nin Hikayesi

Eski 08-21-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kabe'nin Hikayesi




Kabe'nin hikayesi yeryüzünde yapılan ilk mabed, ibadet yeri Müslümanların kıblesi, namazda döndükleri cihet, taraf Mekke-i mükerreme şehrinde Mescid-i Haramın ortasında dört köşeli taştan yapılmış bir odadır Müminler hac ibadetini yapmak için dünyanın her tarafından burayı ziyarete gelirler Yeryüzünün en kıymetli yeri Kabedir


Kabe, görünüşte dünyadaki evlerden biridir Hakikatte ise ahirettendir Kabe, dünya ve ahireti kendinde toplamıştır Kabe, Beytullah (Allahü tealanın evi)tır Rabbimizin üstün ve faziletli kıldığı eşsiz yerdir Kabeyi, yeryüzüne adem aleyhisselamın inşa ettiğini Muhammed el-Ezraki, Ahbaru Mekke adlı eserinde şöyle anlatmaktadır:


adem aleyhisselam yeryüzüne indirilmesi sebebiyle çok üzülüyor ve günlerini ağlamakla geçiriyordu Onun üzüntüsüne melekler de ortak oluyorlardı Bir defasında adem aleyhisselam secdedeyken; "Ya Rabbi! Bana ne oldu ki, artık meleklerin seslerini, senin zatını tesbih ve takdis etmelerini duyamıyorum Onları göremiyorum" diye arz edince, cenab-ı Hak buyurdu ki: "Ey adem! Senden sadır olan zelle, meleklerin tesbihini işitmene manidir Ancak benim yeryüzünde bir beytim vardır Sen onun temelini bulup üzerine bir beyt bina et Beni takdis ve beytin etrafını tavaf et Ey adem! O beyti Mekkede kıldım Evladından her kim beytime gelip, sadece benim rızamı isterse, bizzat beni ziyaret eden misafirim gibidir Bunları şanıma layık bir şekilde ağırlarım ve bütün ihtiyaçlarını gideririm!"


adem aleyhisselam, Allahü tealanın bu emri ile Serendip Adasından Mekkeye doğru yürümeye başladı Bir melek kendisine yol gösteriyordu Mekke-i mükerremenin bulunduğu yere gelince, Allahü teala ona yardımcı melekler gönderdi Melekler, Beyt-i Mamurun tam hizasına gelecek şekilde yedi kat yere kadar varan bir temel kazdılar Kazılan bu temele toprak seviyesine kadar otuz kişinin ancak kaldırabileceği büyüklükte taşlar yerleştirdiler Sonra Allahü teala melekler vasıtasıyla bu temelin üzerine bir beyt indirdi Bu beyt, Cennet yakutlarından bir yakut olup, parıl parıl parlıyordu İndirilen bu beytin biri şark (doğu), diğeri garb (batı) olmak üzere iki kapısı vardı Beytullahın içinde ayrıca nurdan kandiller yakılmıştı Kandillerin çanakları Cennetin külçe altınlarındandı ve etrafında yıldız gibi parlayan beyaz yakutlar diziliydi Hacer-ül-Esved de bunlardan biriydi Hacer-ül-Esvedin daha sonra günahkar kimselerin el sürmesiyle karardığı rivayet edilmiştir Böylece Beyt-ül-Mamurun tam altına gelecek şekilde yeryüzünde de Beytullah, yani Kabe-i muazzama inşa edilmiş oldu


Bazı rivayetlere göre Cennetten gelen bu Beytullah (Kabe-i muazzama) adem aleyhisselamın vefatından sonra tekrar göklere kaldırıldı adem aleyhisselamın evlatları önceki temellerin üzerine taştan ve çamurdan bir bina yaptılar Bu bina, Nuh aleyhisselam zamanındaki tufana kadar zaman zaman tamir edildi ve tufanda yıkıldı


Kabenin tufandan sonra İbrahim aleyhisselama kadar yeri belirsiz olup yalnız bulunduğu saha bilinmekteydi Bu bölge kırmızı topraklı ve sel sularının yükselemeyeceği kadar tümsek bir tepe durumundaydı Yeri kesin bilinmemekle beraber, insanlar Kabenin o bölgede olduğunu biliyorlardı Yeryüzünün çeşitli memleketlerinden zulme uğramış, kederli, sıkıntılı, dertli ve Allahü tealaya sığınmak isteyen kimseler bu bölgeye gelip dua ederler, maksatlarının hasıl olduğunu görünce geri dönerlerdi İbrahim aleyhisselamın, Beytullahı yeniden yapmasına kadar, bu bölgeye olan hürmet ve saygı devam etti


İbrahim aleyhisselam, Allahü tealanın emriyle Kabe-i muazzamayı yapmak için Mekkeye gitti Oğlu İsmail aleyhisselamı ve Hacer validemizi yıllar önce oraya bırakmıştı Hazret-i İbrahim, oğluİsmail aleyhisselam ile Zemzem Kuyusunun başında karşılaştılar Senelerdir hiç görüşemeyen baba-oğul, sevinçle birbirlerine sarılıp hasret giderdiler Zemzem kuyusunun başında oturdukları zaman İbrahim aleyhisselam; "Ey İsmail! Allahü teala, bana kendi zatı için bir beyt yapmamı emrediyor Sen de yardım eder misin?" buyurdu İsmail aleyhisselam da; "Elbette yardım ederim" diye cevap verdi İbrahim aleyhisselam; "Ya Rabbi! Kabeyi nerede yapayım?" diye sual etti Cenab-ı Hak; "Biz sana onun yerini göstereceğiz"buyurdu Bir rivayete göre Kabenin yerini Cebrail aleyhisselam gösterdi Böylece İbrahim aleyhisselam, oğlu İsmail ile birlikte temel kazmaya başladı adem aleyhisselam zamanında kazılan temeli buldular Aynı temel üzerine, Kabeyi inşa etmeye başladılar Cebrail aleyhisselamın tarifine göreİbrahim aleyhisselam, binayıİsmail aleyhisselamın getirdiği taşlarla yapıyordu Nihayet Kabenin duvarları yükseldi ve yukarıya taş yetişemez oldu Bunun üzerine büyükçe bir taş getirdiler İbrahim aleyhisselam bu taşa basarak duvarı örmeye devam etti Mübarek ayağının izi çıkan bu taşa Makam-ı İbrahim dendi Kabede tavaf namazı bu taşın bulunduğu yer olan Makam-ı İbrahimde kılınır Binanın yapımında, melekler, taş getirmede İsmail aleyhisselama yardım ettiler Sıra Hacer-ül-Esvede gelince İbrahim aleyhisselam; "Ey İsmail! İyi bir taş getir ki, hacılara işaret olsun!" buyurdu İsmail aleyhisselam bir taş getirdi İbrahim aleyhisselam; "Bundan daha iyi bir taş getir" deyince, Ebu Kubeys Dağından; "Cebrail aleyhisselam tufanda bana bir taş emanet etti Gel onu al!" diye bir ses işitti Bunun üzerine Hacer-ül-Esved taşı, Ebu Kubeys Dağından alınıp, Kabedeki yerine yerleştirildi


Baba-oğul, Kabeyi yapıp bitirince, Bakara suresi 127 ayet-i kerimesinde mealen bildirildiği gibi; "Ya Rabbi! Bizden bu hayırlı işi kabul et! Muhakkak ki sen, duamızı işitici, niyetimizi bilicisin" diye niyazda bulundular


Kabe-i muazzama, İbrahim aleyhisselamdan sonra zaman zaman yıkılıp yeniden inşa edilmiştir Bu inşaların biri de, Resulullah efendimize peygamberliği bildirilmeden önce olmuştur Sevgili Peygamberimiz o zaman otuz beş yaşlarındaydılar Yağmur ve seller Kabenin duvarlarını iyice yıpratmıştı Ayrıca çıkan bir yangın hasara sebeb olduğundan binayı yeniden yapmak lazımdı Bunun üzerine Kureyş Kabilesi, Kabeyi, İbrahim aleyhisselamın yaptığı temele kadar yıkıp yeniden inşa etmeye karar verdiler Lüzumlu malzeme ve parayı temin etmeye çalıştılar Fakat toplananlar, ihtiyaca cevab vermekten uzak olup, Kabeyi, İbrahim aleyhisselamın oturttuğu temel üzerinden yapacak miktarda değildi Kendi aralarında istişare ettiler Kabenin temelinin bir tarafını kısaltmak, topladıkları malzeme mikdarınca taştan bir bina yapmak için karar aldılar Hilal şeklindeki Hatim denilen küçük duvar ile, Kabe arasını boş bırakıp, dört köşe, kuzey duvarını altı arşın bir karış (bir arşın = 68 cm) içerden başladılar Diğer duvarları, eski temelin üzerine inşa etmeye devam ettiler Bir sıra taş, bir sıra tahta ile duvarlar örülüyordu İstemedikleri kimseleri içeri sokmamak için, sel sularını bahane ederek Kabe kapısını yer seviyesinden bir insan boyu yüksekten başladılar Kabenin içini, kapının eşiği seviyesine kadar toprakla doldurdular Hacer-ül-Esvedin konulacağı yere kadar binayı yükselttiler Fakat Hacer-ül-Esvedi yerine yerleştirmek hususunda ihtilafa düştüler Her kabile bu şerefe kavuşmak istediğinden, aralarında büyük bir anlaşmazlık çıktı Abdüddaroğulları; "Bu işi bizden başkası yaparsa kan dökeriz" diyerek meydan okudular Dört-beş gün süren bu anlaşmazlık sebebiyle, neredeyse kan akıtılacaktı Bu sırada Abdülmuttalibin dayısı ve yaşlı bir zat olan Huzeyfe bin Mugire; "Ey Kureyş topluluğu! Anlaşamadığınız iş hakında hüküm vermek üzere, şu kapıdan ilk girecek zatı aranızda hakem yapın" diyerek, Kabeye açılan Beni Şeybe Kapısını gösterdi Oradakiler bu teklifi kabul ettiler ve işin en nazik anında bu işi halledecek kimseyi beklemeye başladılar Nihayet kapıdan; doğruluğunu, üstün ahlakını son derece takdir ettikleri ve El-Emin, yani hep kendisine güvenilir dedikleri Muhammed aleyhisselamın geldiğini gördüler Hep birden; "İşte El-Emin! Onun hükmüne razıyız" dediler Durum, Sevgili Peygamberimiz Muhammed aleyhisselama anlatılınca, bir örtü istedi Onu yere sererek Hacer-ül-Esvedi örtünün üzerine koyup; "Her kabileden bir kişi bir ucundan tutsun" buyurdu Taşı, konulacağı yere kadar kaldırttı Sonra kendisi taşı kucaklayıp yerine koydu Böylece çıkmak üzere olan büyük bir çarpışmanın önlendiğini gören kabileler, bu hareketten memnun kaldılar


Kapı yüksekliğini dört arşın bir karış yaparak binayı tamamladılar ve tavanının düz yapılmasını tercih ettiler Üzerine yağacak yağmurların akması için kuzey taraftaki duvara bir tane de oluk (Altın Oluk) yaptılar Bina tamamlandığında ellerinde bir miktar malzeme arttı Onunla da kuzey tarafta kalan, yapamadıkları temel üzerine yüksekliği az bir duvar yaptılar Böylece Hatim denilen hilal şeklindeki duvar meydana geldi Bu duvar ile kuzey duvarı arası Kabeye aittir, yani Kabenin içidir Onun için tavaf yapılırken Hatimin dışından dolaşılır Hatimin içinde namaz kılmak pek kıymetlidir İsmail aleyhisselamın kabr-i şerifi de Hatimdedir


683 (H 64) senesinde Hüseyn bin Numeyr es-Sekuninin Mekke kuşatması sırasında Kabe tamamen yandı Bu zamanda Abdullah bin Zübeyr hazretleri, Hacer-ül-Esvedi gümüş bir bağ ile bağladı


Abdullah bin Zübeyr Peygamber efendimizin hazret-i aişeye buyurduğu; "Senin kavmin, Beytullahın binasını kısalttılar Maddi imkanları kafi gelmedi de Hatim tarafından birkaç arşın yer bıraktılar Eğer senin kavminin zamanı küfre yakın olmasaydı, Kabeyi yıkar, bıraktıkları kısmı İbrahimin (aleyhisselam) yaptığı ilk temel üzerine inşa ederdim Beytullaha ayrıca, yer seviyesinden iki kapı da yapardım Biri şark (doğu), diğeri garb (batı) kapısı olurdu İnsanlar şark kapısından girer, garb kapısından çıkarlardı" hadis-i şerifine uygun olarak Kabe-i muazzamayı yeniden yaptırmaya başladı BöyleceKabe, İbrahim aleyhisselamın yaptığı temel üzerine yapılmış oldu Kapılar yer seviyesine indirildi Hacer-ül-Esvedi yerine, Abdullah bin Zübeyrin oğlu Ubbad ile Cübeyr bin Şeybe yerleştirdi Kabeye, Mısırda dokunan iyi cins bir kumaş ile örtü yapıldı


Kabenin bu hali, Halife Abdülmelik bin Mervanın Mekke valiliğine tayin ettiği Haccac bin Yusuf zamanına kadar devam etti Haccac, halifeye mektup yazıp Kabeyi eskisi gibi yapmak istediğini bildirdi Kabul edilince kuzey duvarını yıkıp, Hatimi dışarıda bıraktı Garb kapısını kapattı Şark kapısını yükseltti Böylece Kabe-i muazzama bugünkü hale geldi


Bundan sonra Kabe artık tekrar yıkılıp yapılmadı Ancak zaman zaman Osmanlı sultanları tamirat ve tezyinatlar yaptılar Mesela 1612 senesinde Sultan Birinci Ahmed Han, ****en bin Osmanlı altını harcayarak tamirat yaptırmış, bundan on sekiz sene sonra oğlu Dördüncü Murad Han, pekçok altın sarfederek tamir ve tezyinatta bulunmuştur


Kabe-i muazzama, Mescid-i Haramın ortasında, dört köşe taştan bir oda olup, 17 metre yüksekliktedir Kuzey duvarı 8,8, güney duvarı 7, doğu duvarı 11,9 batı duvarı 12,8 metre uzunluğundadır Doğu ve güney duvarları arasındaki köşede Hacer-ül-Esved taşı vardır Hacer-ül-Esvedin yüksekliği, yere nazaran bir metreden fazladır Taş, hacıların ellerini, yüzlerini sürmeleri ve öpmeleri sebebiyle çukurlaşmıştır Kabenin doğu duvarında bir kapı vardır Kapı yerden 1,7 m yükseklikte olup, eni 1,7, boyu 2,7 metredir Duvarlarının iç yüzü ve zemini renkli mermerlerle kaplıdır


Kabenin dört köşesine Rükn denir Şama karşı olan köşeye Rükn-i Şami, Bağdata karşı olana Rükn-i Iraki, Yemen tarafında olana Rükn-i Yemani, dördüncü köşeye de Rükn-i Hacer-ül-Esved denir Rükn-i Iraki hizasında; yedisi mermer, diğer basamakları ağaçtan 27 basamaklı, minare merdiveni gibi yuvarlak olan merdiveni, Osmanlı sultanlarından İkinci Mustafa Han yenilemiştir Kapının sağ tarafında çukur ve tavana kadar yükselen üç direk bulunmaktadır Kabenin dış yüzü ipekten siyah bir perde ile örtülüdür Kapının perdesi yeşil atlastır


Zemzem Kuyusu, Mescid-i Haram içinde, hacer-ül-Esved köşesi karşısında ve köşeden 8 m uzakta bir odada olup, 18 m yüksekliğinde taştan yapılmış bir bileziği vardır Sultan Birinci Abdülhamid Hanın yaptırdığı bu odanın zemini mermer döşeli ve duvarlara doğru meyillidir


Dünyada Mekke-i mükerremede bulunan Kabeden başka ikinci bir Kabe yoktur ve burası yeryüzünün en kıymetli yeridir


Kabeyi tavaf etmenin fazileti hakkında sevgili Peygamberimizin pekçok hadis-i şerifi vardır Bunlardan birkaçı şöyledir:


Kim Beytullahı tavaf ederse, Allahü teala, bunun her adımına bir sevab yazıp, bir günahını siler


Bu beyt, İslamın direğidir Kim bu beyti ziyaret etmek maksadıyla hac veya umre yapmaya çıkarsa, (bu yolda) öldüğü takdirde, Allahü teala onu Cennetine koymayı, sağ kaldığı takdirde ganimet ve mükafatla memleketine döndürmeyi taahhüd eder


Kaynak: Rehber Ansiklopedisi

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.