Nakîbül Eşrâf |
|
|
#1 |
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Nakîbül Eşrâfdüzenle-tarihMayıs 2006 ilk olarak Abbasi halifesi Mütevekkil zamanında ihdas edilen kurum Bu zamandan itibaren diğer İslâm devletlerinde nikâbet teşkilatı varlığını sürdürmüştür Osmanlı Devleti`nde de ilk olarak sâdât nikâbeti Sultan Yıldırım Bayezid zamanında Mayıs 1400 tarihinde tesis edilmiştir İlk Nakîbü`l-eşrâf da Seyyid Ali Nata b Muhammed olmuştur Ondan sonra oğlu Seyyid Zeynelabidin babası gibi seyyid ve şeriflere nâzır olmuştur Nakîblik, Abbasi 750 ile 1258 yılları arasında hüküm süren Abbasi Devleti'ni kuran ve Hz Muhammed'in amcası Abbas'ın soyundan gelen hanedana verilen isim![]() Fatih Sultan Mehmed zamanında bir ara kaldırılmışsa da, Fatih Sultan Mehmed (1432 - 1481) 29 Mart 1432'de Edirne'de doğdu Babası Sultan İkinci Murad, annesi Huma Hatun'dur Fatih Sultan Mehmed, uzun boylu, dolgun yanaklı, kıvrık burunlu, adaleli ve kuvvetli bir padişahtı II Bayezid devrinde yeniden ihdas olunmuş ve son devirlere kadar varlığını devam ettirmiştir Bu tarih nezâret olarakkuruluş tarihidir Yoksa Osmanlının kuruluşundan itibaren seyyid ve şeriflerin önemininolmadığı anlamına gelmez Nakîbü`l-eşrâflık, ilmiye sınıfının en üst seviyesine çıkan seyyidlere veriliyordu Nakîbü`l-eşrâflar, kadılar gibi belirli bir süre için görevlendirilmiyor, uzun yıllar iş başında kalıyorlardı Resmi giysileri, konakları ve kendilerine hizmet eden adamlarıyla saygın bir yer tutuyorlardı![]() Sultan İkinci Bayezid sekizinci Osmanlı padişahı Fatih Sultan Mehmed’in iki oğlundan büyüğüdür 1447 yılında doğdu Küçük yaştan itibaren tam bir ihtimamla yetiştirilen şehzade Bayezid, devrin en kıymetli alimleri elinde tahsil gördü Yedi yaşındayken, Hadım Ali Paşa nezaretinde Amasya valisi oldu 1473 Otlukbeli Savaşına sağ kol kumandanı olarak katıldı Babası Fatih, 3 Mayıs 1481 tarihinde sefere giderken Gebze’de vefat edince, 20 Mayıs 1481’de tahta çıktı![]() Osmanlı Devleti`nde nakîbü`l-eşrâflar hakkında ilk biyografik eser Ahmet Rıf`at Efendi`nin Osmanlı Devleti, 13 yüzyıl sonlarından 20 yüzyılın ilk çeyreğine değin varlığını sürdüren Türk devleti Anadolu'da kurulmuş, sınırları tarihi boyunca çok değişmekle birlikte en geniş döneminde bugünkü Arnavutluk, Yunanistan, Bulgaristan, Yugoslavya, Romanya ye Akdeniz'in doğusundaki adaları, Macaristan ve Rusya'nın bazı kesimlerini, Kafkasya, Irak, Suriye, Filistin ve Mısır'ı, Cezayir'e kadar tüm Kuzey Afrika'yı ve Arabistan'ın bir bölümünü kapsamıştır![]() Devhatü`n Nukabâ adlı eseridir Bu eser 1500`lü yıllardan itibaren 1800`lüyıllara kadar Nakîbü`l-eşrâf olarak görev yapan toplam 62 kişinin biyografisini vermiştir ![]() Nakîbü`l-eşrâfın başlıca görevi, Hz Peygamberin soyundan geldiklerine ilişkinellerinde belgeleri bulunan seyyid ve şeriflere tanınmış olan ayrıcalıkları korumaktı ![]() Nakîbü`l-eşrâflar, eyalet, sancak ve diğer yerleşim birimlerindeki kaymakamlıkları vasıtasıyla bütün seyyid ve şeriflerin isimlerini kapsayan defterleri tutarlardı "Şecere-i Tayyibe" denilen bu defterlerde Peygamber soyundan geldiklerini belgeleyenlerin soy kütükleriyle birlikte bulundukları şehir, siyâdet veya şerâfet silsilesi, evladı, ahval ve ahlakı, ikametgâhı, görevi ve durumları kayıtlı idi ![]() Seyyid ve şeriflerin kanunlara aykırı tutum ve davranışları görüldüğünde veya herhangi bir suç işlediklerinde, İstanbul`da Nakîbü`l-eşrâf, taşralarda ise nakîbü`l-eşrâf kaymakamları tarafından yargılanır, gerekli cezaya çarptırılırlardı Yöneticiler vekadılar bu işe karışamazlardı Halktan ayırt edilmeleri için başlarına yeşil sarıksarmaları mecburi idi ![]() Nakîbü`l-eşrâf kaymakamları, İstanbul`dan Nakîbü`l-eşrâf`ın sadrazama mektupla arzı neticesinde atanırlardı Genellikle bir yıllık süre için atanan nakîbü`l-eşrâfkaymakamlarının atanmaları mektuplarında, doğrudan kaymakam atanan kişiye hitap edilmekte olup, seyyidlerin üzerlerine kaymakam olarak tayin edildikleri bildirildikten sonra, göreve tayin edildikleri tarih yazılır ve daha sonra görecekleri işler açıklanırdı Seyyidlerin haklarının korunması, "arûsiyye" ve "tevcihiyye" gibi vergilerin aldırılmaması, bunlara hürmet edilmesi, sahte seyyidlik iddiasında bulunanlara müsaade edilmemesi, seyyidlerin tespit edilerek İstanbul`a bildirilmesi ve bunların halktan ayırt edilebilmeleri için yeşil sarık ve cüppe giydirilmesi gibi yapacakları işler açıklandıktan sonra, Nakîbü`l-eşrâf`ın imzası ile tamamlanan atama mektuplarının, Isparta Şerâ??iyye siciline kaydedilmesi ile birlikte atama işlemi de tamamlanmış olmaktaydı ![]() Atanan nakîbü`l-eşrâf kaymakamları, Nakîbü`l-eşrâf`ın sancak merkezlerinde uygun gördüğü kadılardan, müderrislerden, eski nakîbü`l-eşrâf kaymakamlarından veya eşraftan birisi oluyordu ![]() Seyyid ve şerif oldukları belgelerle ispatlanmış olan bu kişilere toplum tarafından çok büyük saygı, sevgi ve itibar gösterilmiştir Aynı zamanda devlet de onlarıvergi verme ve benzeri bütün kamu yükümlülüklerinden muaf tutmuştur Kendilerindenönceki Türk ve İslâm devletlerindeki yerleşmiş uygulama gibi, Osmanlı Devleti`nde de sâdât-ı kirâm askeri sınıfından addedilmiştir Örneğin, XVI yüzyılda HamidSancağı`nda vergiden muaf olanlar arasında şerifzâde, âl-i Rasul ve seyyidlerin de yer aldığı görülmektedir Toplam 26 adet olarak sâdât-ı kirâmın vergiden muaf olduğukayıtlara geçmiştir ![]() XVIII yüzyılda, nakîbü`l-eşrâf kaymakamlarının bir kısmı da birtakımyolsuzluk işlerine karışmaktaydılar Bazı kazalarda, nakîbü`l-eşrâf kaymakamları"harc-ı maâ??kûl", "devriye", "tevcih", "sâdât akçesi", "arûsiyye" isimleriyle tekâlif-i şakka gibi sonradan uydurulan vergiler toplamaya başlamışlardı 24 Eylül-3 Ekim 1759tarihinde Rumeli ve Anadolu`daki kadılara , nâiblere ve nakîbü`l-eşrâf kaymakamlarına gönderilen bir fermanda, nakîbü`l-eşrâfların seyyidlerden sorumlu oldukları, uygunsuz hareketlerinde onları yakalamaları, seyyidlik iddialarında bulunanları derhal İstanbul`a göndermeleri, alınan haksız vergilerin hemen iade edilmesi ve bu işlerin takibinde Nakîbü`l-eşrâf Seyyid Mehmed Emin Efendi`nin yetki sahibi olduğu açıklanmıştır Odönemde, bu gibi haksız yere para tahsil edilmesini yasaklayan Vezir-i Azam Mehmed Ragıb Paşa`nın da mektubu mevcuttur Bu makale, online kullanıcı topluluğu tarafından oluşturulan ve düzenlenen özgür ansiklopedi projesi Wikipedia'nın Türkçe versiyonu Vikipedi'deki Nakîbül eşrâf maddesinden kopyalanmıştır Bu makale, GNU Özgür Belgeleme Lisansı ilkeleri kapsamında özgürce kullanılabilir İstanbul, Marmara Bölgesi'nde il ve Türkiye'nin en büyük kenti Tarih boyunca çeşitli imparatorluklara başkentlik yapan, 133 milyar dolarlık yıllık üretimiyle Dünyada 34 sırada yer alır Türkiye'nin kültür ve finans merkezidir İstanbul, 41° K, 29° D koordinatlarında yer alır Marmara kıyısı ve İstanbul Boğazı (Boğaziçi) boyunca, Haliç'i de çevreleyecek şekilde Türkiye'nin kuzeybatısında kurulmuştur![]() |
|
|
|