|  | Kozmostaki Varlığımız |  | 
|  08-20-2012 | #1 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Kozmostaki VarlığımızKuantumdaki varlığımızın anlaşılmasını engelleyen unsurlar: Birincisi; “ego”dur, o şahsın bedensel kimliğinin gerçek olmayan ifadesidir   İkincisi; Ego şahsın düşüncesinde oluştuğundan gerçeği görmesini sınırlar  Üçüncüsü; Ego’nun sadece maddesel olmayan bir kabul sayılması  Şahıs bir beden ve zihinden ibaret olmayan bütündeki ‘MUTLAK’ varlıktır  Dördüncüsü; Şahıs şuuruyla sadece gerçeğin karşıtı olan madde tarafını görür  Madde olmayan ruhunun ayrı olduğuna inanır ki aslında ruhu onu evrene bağlayanıdır  Şahıs ne evrenin bir parçası nede tamıdır  Şahsın fiziki varlığı bütün evrenin içindedir  Fiziki olmayan ruh varlığı ise kozmostaki bütündür  Kozmos evreni vareden zekadır  Ruh bir bütün ise fiziki tarafı olamaz çünkü fiziki beden de bütünün içinde yer alır  Beşincisi; Şahıs görülen ve görülmeyen, fiziki ve fiziki olmayan taraflarıyla kendi bütünüdür  Hayal ve hakikat düşleriyle kendi kendinin kaynağını yapar  Fakat insan kendisi kaynak olmadığı gibi kaynaktanda ayrı değildir  Yani insan hiçbirşeyden ayrı olmayan ve her şeyle bir olan bütündür  Altıncısı: Birleşikliği açan kuvvet, duygular ötesindeki sevgiyi yaşamaktır  Çünkü sevgi fizik içinde fizik olmayandır  Fakat bütüne olan bağı tamamlar  Diğer yandan korku bütünden ayrılığı ifade eder  Bu yüzden insan her şeyin kendi kaynağı olduğunu bilmelidir  Kim kimden korkabilirki  Yedincisi; Kişi kendi değerini kaybedemez, inanışını devam ettirir gider  Buna rağmen kişiyi bütünden ayrı görmek yanlıştır  Sekizincisi; Fiziki varlığın doğuştan beri yanlış tanımlanmadan doğuyor  Çünkü korku v  s  gibi duygular hayali olmasına rağmen düşünceyle gerçekleşmesi ve onu kendi yarattığının farkında olmaması  Sadece O düşünce ve inançları yaratanın dış dünyadaki ifadesidir  Halbuki değişme içte olur  Dokuzuncusu; Şahsın iç dünyası olan düşünce, duygu ve şahsiyet gibi şeylerle dış dünyasındaki olaylara karıştığı işlerden ayrı değildir  Çünkü şahsın dış dünyasındakilerde iç dünyasını yansıtanlardan başka bir şey değildir  Sadece bir şeyin iki yüzüdür  Dıştakilerin değişmesini istemek iç’in değişmesine yol açar  Olaylar kendiliğinden oluşmaz, sadece isteğe uyarlar  Onuncusu; Şahsın fiziki varlığı, zaman ve mekana uymakla sınırlıdır  Fakat şahsın fiziki olmayan yanı daima vardır  Çünkü zaman ve mekan anlayışı insanın içindedir  Geçmiş ve hal de olduğu gibi geleceği de kapsar  Onbirincisi; Zihinler arasında uyum olabilmesi için her seviyedekilerin birbirine zıt düşmemesi gereklidir  Onikincisi; Herkesin şahsi düşünceleride zaman ve mekanla sınırlıdır  Çünkü fiziki beden içinde yer alır  Fakat yüksek şuurdaki zihin beden içinde olmadığından zaman ve mekan ötesinde çalışır  İşte şahsın gerçek zihni ve zekası budur  Onüçüncüsü; Yüksek şuur daima vardır, iç güdüsü olarak zihin sakin iken işitilir  Sükunet bozulduğunda şuur onun yerini doldurur  Çünkü fiziksel bağıyla şuur hayal ve egosuyla yüksek şuurla bir ahenk içine giremez  Bu yüzden yüksek şuur şuurun aktivitesine karışamaz  Fakat uyum içinde olmaya her zaman hazırdır  Maalesef şahıs farkında olmadan yüksek şuur tarafından zihne yaptığı ikazlara aldırmaz ve ona karşı gelerek ayırımcılık yapar  Yaşadığı hayal aleminden gerçeği görememektedir  Ondördüncüsü; Fiziksel şuur yüksek şuurla uyumlandığında yüksek şuur kontrole sahip olur  Ancak çakraların açılmasıda o zaman mümkündür  Bu zaman şahıs illüzyon çemberinden çıkar, egosundan kurtulup özgür olur  Bunun gerçekleşmesi için şahsın tabiat kanunlarını olduğu gibi kabullenmesi gerekir  Ancak böylelikle evrensel enerjiyi kullanabilir  Onbeşincisi; Evrensel enerji evrenin sonsuzluğu içindedir  Fiziki olmadığı halde fiziki değişikliklere sebep olur  Doğru tatbikle “hastaları iyileştirir  ” Zihinlerdeki düşünceleri etkileme yeteneğindedir  Onaltıncısı; Çakralar fiziki bedendeki enerji merkezleridir ve evrensel enerji bu merkezler aracılığıyla bedene transfer olur  Böylelikle değişimler meydana gelir  Bu enerji akışı ancak yüksek şuurun müsadesiyle mümkündür  Çakraların evrensel enerjiyle tembihlenmesi üniversal kanunları kabullenmek demektir   Ancak böylece yüksek şuurla ilk anlaşma meydana gelir  Onyedincisi; Çakraların kapalı olması şahsın illüzyon seviyesinde olduğunu gösterir  Bu onun egosuyla yüksek şuurunun ayrı olduğuna işaret eder  Aynı zamanda evrensel enerjinin içinde olmasına rağmen o enerjiden ayrıdır  Fakat bu gerçek değildir sadece farkındalığın eksikliğidir  Ancak açık fikirli olunduğunda çakralar açılabilir  Böylece şahıs gerçek tabiatıyla birleşerek ahenk kurabilir ve yüksek şuuru ona evrensel enerjiyi kullanma imkanını sağlar  Onsekizincisi; Bundan sonra zaman ve mekan kavramı kendiliğinden açılır  Yüksek şuur kontrolünü devam ettirir  Evrendeki sonsuz bilgiler ihtiyaca göre alınmaya başlar  Yüksek şuur zihnin aktiv halidir ve bilgiyi işleme koyarak evrensel enerjiyi kullanarak fiziki değişiklikler yapar  Şuur ise fiziki bedenle sınırlı olduğundan evrensel enerjiyi etkileyemez   Ondokuzuncusu; Yüksek şuurla uyumlanıldıktan ve çakralar açıldıktan sonra şahıs asıl varlığını kavrayarak ışık yoluna girer  Böylece aktiv hale gelen yüksek şuur ikinci anlaşmayla asıl gerçek görünüm açığa çıkar  Üniversal anlayışa açılan şahıs bilgisinin bir parçası olduğunu bilmesine rağmen kendini anlamaya karşı çıkan istekleride olabilir  Fakat ego’sundan doğan endişeleri asıl gayeye ulaşmasını engeller  Yirmincisi; Şahsın yüksek şuuru etki müsadesi verildiğinde bağlandığı her şey en iyi ve ahenkli bir şekilde sonuçlanır  Çünkü işi meydana getiren lokal değil evrensel enerjidir  O da neyin en doğru şekilde sonuçlanacağını bilir  Halbuki şuur bildiğini zannetsede o bedenle sınırlıdır  Yirmibirincisi; Düşünceler çok kuvvetli ve yaratıcıdır  Bedenli şuurun yarattığı sadece hayal ve illüzyondur  Yüksek şuurla anlaşma yaptığı takdirde kurduğu ahenkle doğruyu görebilir  Yüksek şuurun içten ve dıştan verdiği hiçbirşeyle çekişmesi olmaz  Çünkü sonuç evrende ahenkle planlanmıştır  Onun için şahıs kendi mantığındaki tahmin ve kararından kaçınmalıdır  Yirmiikincisi; Bütün hastalıklar ego’nun yarattığı gerçek dışı düşüncelerin yalnış algılanan illüzyonlarıdır  (birinci sebep) Yirmiüçüncüsü; Çakraların açılması evrensel anlayışı kabullenince birinci sebep engelini siler  İleriye doğru atılan adımda yalnışlar görülerek red edilir  Çünkü yüksek şuur evrensel enerjiyi kullanmaya müsaade vermiştir  Artık bu enerji evrensel boyutundan fiziki boyutuna geçmektedir  Böylece hastalıkların sebebi geriye döndürülmüş olur  Yirmidördüncüsü; Uyumlanmayla şuur, yüksek şuura itaat etmeye yönelir  Bilinçsiz muhakeme açık görüşüyle zihin evrensel varlığı idrak eder  Artık şuurun görüş ortamı yüksek şuurun ortamında birleşmiştir   Bu IŞIK ortamında tam bir bütünleşmedir  Yirmibeşincisi; Şahıs ışık olduğunun idrakine varmıştır  Bu onun asıl sonsuz varlığıdır  O ışınlandığında ego’nun karanlığı yok olur  Artık kainatın bir parçası olduğu ve kainatında onun bir parçası olduğu gerçeğini kavramıştır  O zaman diğer parçalarlada temas halinde bir bütün olduğunu bilir  Bu bütünlük ortamında ışınlanan daimi ve sonsuzdur  Yirmialtıncısı; Işınlanma idraki şahsın yüksek şuurunun asıl gerçeği yansıtmasıdır  Sonsuz olan varlığın o gizli zihin içindeki bilgileri içerir  Bu Ben O’ yum farkındalığıdır  Yirmiyedincisi; Bütün yukarki açıklamalar doğru gerçeği işaretler  Onları kullanın fakat takılıp kalmayın  Siz gerçeksiniz, fakat gerçeğin fazlası olamazsınız  Anlatılanlar size yolunuzu göstermek içindir  Bütün bağımlıklardan ve yalnış anlayışlardan serbest kalmalısınız  Yirmisekizincisi; Ayırım diye bir şey yoktur  Bütün evrendeki gelişimler tek bir oluşumun ifadesidir  Mutlak irade bir kişiye ait değildir  Çünkü kişi bütün-den ayrı değildir ve sonsuzdur  Kişi bu sonsuzluğun içinde hürdür  Yirmidokuzuncusu; Ego kuvvet kullanılarak yok edilemez  Mücadele ona sahip olmadığı gücü verir  Diğer yönden evrenselliğin kabulüyle kaybolmayan anahtara sahip olabilirsiniz  Bu anahtarla yüksek şuurunuz iç güdünüzle size rehberlik eder  Rehberi takip ederek O’na ulaşabilirsiniz  Bazen kendi yüksek şuurunuz bedensiz rehberlere aracı olarakta bilgi aktarırlar  Onlarda evrendeki aynı bütünü tamamlayanlardır  Otuzuncusu; Gittiğin yol BEN farkındalığının idrak yoludur  Değişen sen değil sadece vizyonundur  Yaratılalıberi devam edegelen kendi yalnış görüntü inancından vazgeç  O zaman gerçek varlığını keşfedebilirsin   “Sen evrenin kaynağındaki EVRENSEL ENERJİ-IŞIK-YÜKSEK ŞUUR-RUH’sun” Müçteba Erkman | 
|   | 
|  | 
|  | Kozmostaki Varlığımız |  | 
|  08-20-2012 | #2 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Kozmostaki VarlığımızSn  KonstMadame, Alıntıyı paylaşım için teşekkürler  Gerçekten Kuantum fizigi bizi soyuttan somuta, Subjektiften objektife    kısaca anlaşılamayanı  bilinene çevirerek, Daha ayagı yere basan bir inanç temeli oluşturmamızda büyük bir aşamayı gerçekleştirecek gibi görünüyor  Her dinde veya manevi felsefede açık-kapalı şekilde ifade edilen,Herşeyin bir Sonsuz-zeki enerjiden oluştugu, dolayısı ile var olan ne ise külliyyen enerji oldugu ve aslında ''O''oldugu gerçegi Kuantumla ortaya çıkmaktadır  Kuantum,aynı anda insana hem kendini,hem de; Rabbini bilmeyi saglayan bir fizik ilmi olarak, gelecekte daha saygın ve yaygın bir konumda olacaktır diye düşünmekteyim  | 
|   | 
|  | 
|  |