|  | Hilafet Halifelik Kurumunun Oluşması Ve Tarihsel Evrimi |  | 
|  08-20-2012 | #1 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Hilafet Halifelik Kurumunun Oluşması Ve Tarihsel Evrimi[b]Halifelik kurumunun oluşması ve tarihsel evrimi622-750 yılları arasında İslam Devleti Hilafet'in oluşması ve Dört Halife Devri İslam öncesi Arap toplumundaki sosyal ve siyasal örgütleniş kabileler düzeyindeydi  Bu düzensiz yapı, İslam öncesi Arap toplumundaki kaos ve güvensizlik ortamının sebebiydi  Birbiri ile sürekli savaşan kabilerden kurulu toplum her türlü gelişmeden ve ilerlemeden uzaktı  İslam, başlangıcından beri bu kabile düzenine ve kabile değerlerine karşı mücadele etmiştir  Arap toplumu, onun ölümünden sonra, dağılıp kabile düzenine geri dönme tehlikesi ile karşı karşıya kaldı  Bu çözülmeyi önlemenin tek yolu, Muhammed'in ardılını seçerek iç çatışmaların önüne geçilmesi ve bütünlüğün sağlanmasıydı  İlk halife seçilen Ebu Bekir, sahte peygamberlerle mücadele ederek içeride birliği sağlamış ve Arapların eski düzene geri dönmesinin önüne geçmiştir  Ayrıca, daha önce kabileler arası savaşlarda harcanan ve Arap toplumuna zarar veren enerjiyi, dışarıya yani Bizans ve Sasani üzerine çevirerek İslam toplumu'nun fetih ve cihat amacında birleşmesini sağlamıştır  Ebu Bekir'den sonra gelen halife Ömer ise, bir yandan dış fetihlere (Mısır, Kudüs, İran, Horasan) devam ederek Arap dünyasının bölünmesini engellemiş, bir yandan da örgütlenmesini geliştirmiştir  İslam toplumu, Ömer döneminde devlet halini almıştır  Daha sonra İslam siyas yapılanmanın ilk düzenli örnekleri Ömer döneminde görülür  Üçüncü halife Osman döneminde fetihler aynı hızda devam etmiş ve ilk kez İslam dünyası denizlerde kendini göstermeye başlamıştır  Fakat, Ebu Bekir ve Ömer döneminde bastırılan kabile çekişmeleri, Osman döneminde tekrar yüzeye çıkmaya başlamıştır  Emevi ailesinden gelen Osman'ın kendi kabilesinden olanlara devlet görevlerinde ayrıcalıklar tanıması, yüzeye çıkan bu çatışmaların sonucudur  Osman'ın bu davranışı, İslam dünyasını bölecek olan olayların ilk tohumunu atmıştır  Nitekim bu ayrılık İslam'daki siyasi mezheplerin ortaya çıkışına neden olmuştur  Kısa zamanda meyvesini veren bu ayrılık tohumları, Osman'ın hilafetinin kanlı bitmesine yol açmıştır  Kendi iktidarına karşı Kufe'de başlayan isyan dalgası, zamanla Mısır ve Basra'ya da sıçramıştır  Osman 656 yılında evine yapılan saldırıyla öldürülmüştür  Saldırıyı yapanın kim olduğu üzerinde kesinlik olmadığı halde, bu cinayetin İslam dünyası'ndaki karışıklıkların ve mezhep ayrılıklarının kapısını araladığı kesindir  Sonraki halife olan Ali döneminde, temeli İslam öncesi kabile çatışmalarına (başta Emevi-Haşimi rekabeti olmak üzere) kadar uzanan iç karışıklıklar daha da büyüdü ve Muaviye taraftarları (Emeviler) ile Ali taraftarları arasında savaşa dönüştü  Savaş meydanında Ali'nin askerlerinin galip gelmesine rağmen yapılan görüşmelerde Ali bu üstünlüğü kaybetti  Kısa bir süre sonra Ali'nin Harici Abdurrahman bin Mülcem tarafından öldürülmesiyle birlikte Emevi ailesi, hilafeti ele geçirmiş oldu  Emevi ve Abbasi Dönemleri Ali'nin öldürülmesi, Emevilerin hilafeti elde etmesi için bir engel kalmadığını gösteriyordu  Ali'nin oğlu Hasan'ın çekilmesi ve küçük oğlu Hüseyin'in Kerbela'da öldürülmesi ile iktidar tamamen Muvaiye ve Emevi ailesine geçmişti  Fakat, muhalefeti yok edememişlerdi, başta Irak ve Horasan olmak üzere birçok yerde Muaviye'nin hilafetini meşru bulmayanlar vardı  Muaviye ile birlikte hilafet, Roma geleneğine dayalı bir veraset anlayışına dayandırıldı  Böylece Hilafet, bir saltanat halini aldı  Emeviler döneminde Arap-İslam Toplumu, Arap İmparatorluğu biçimini aldı  Devlet örgütlenmesi, Bizans ve İran modellerinden etkilenerek yapıldı ve başarılı, etkili bir bürokrasi kuruldu  Bu dönemde hilafet, tamamiyle siyasi önderlik biçimini aldı ve Abbasiler iktidara gelinceye kadar ruhani önderlik niteliğine sahip olmadı  Emeviler iktidara kanlı çıkmıştı, inişleri de benzer şekilde oldu  Emevi karşıtı Şii ve Harici muhalefet, Emeviler'in sonunu getirdi  750 yılında Abbasilere yenilen Emeviler, İslam dünyasının önderliğini Abbasilere kaptırsalar da, Emevi hanedanı İspanya'ya kaçarak orada devam edecekti  Abbasiler döneminde hilafet, hem siyas, hem de ruhani önderlik biçimini aldı  Ama siyas otorite hızla kaybedilecek ve halife ruhani önder olarak kalacaktı  Abbasiler döneminde orduyu oluşturan Türkler devlet yönetiminde etkili oldular ve uzun vadede halifenin siyasi otoritesinin çöküşünü hazırladılar  10  yüzyıla gelindiğinde Abbasi halifesi, Irak dışındaki topraklarda yönetimi, çoğu Türk kökenli yerel komutanlara ve valilere kaptırmıştı  945'te Şii Büveyhioğulları'nın Bağdat'ı ele geçirmesi, halifelik makamının siyas otoritesinin sonunu getirdi  Bu tarihten sonra halife sadece ruhani önder olarak devam etti  Halife'nin tek siyas gücü, menşur vererek Müslüman liderlerin hükümdarlığını onaylamaktı  Moğollar'ın 1258 yılında Bağdat'ı alması, halifenin Mısır'a, Memluk himayesine kaçmasına yol açtı  Aslında, Moğol Hanı Hulagu'nun tek yaptığı, çoktan işlevini yitirmiş bir kurumu ortadan kaldırmak oldu  Memluk Himayesi Dönemi Hilafet, Bağdat'ın düşmesinden (13  yy) Osmanlılar'ın Mısır'ı ele geçirmesine (16  yy) kadar Mısır'da Memluk Himayesinde yaşadı  Bu dönemde halife, hiçbir siyasi yetkiye sahip değildir  Dini törenlerde protokolde bulunmasının yanında hiçbir etkisi olmamıştır  Osmanlı Himayesi Dönemi Daha çok bilgi için: Halifeler listesi Osmanlı Padişahı Yavuz Sultan Selim'in 16  yy başında Mısırı alıp Memluklara son vermesiyle son Abbasi Halifesi 3  Mütevekkil Osmanlı'nın başkenti Kostantiniye(İstanbul)şehrine gelmiştir  O dönemde Safevilerle yapılan mezhep mücadelesinde Osmanlıya güç kazandırmak için halifeliğide Osmanlıya kazandırmak isteyen Yavuz Sultan Selim son Abbasi Halifesini himayesi altına almıştır  Osmanlı İmparatorluğu son Abbasi halifesinin ölümünden sonra Abbasi hanedanından yeni bir halife çıkmasını engellemiş ve halifeliğin kendisine geçmesini sağlamıştır  Batılı kaynaklar özellikle 19  yyda 2  Abdülhamit dönemindeki Osmanlı dış politikasının meşruluğunu zedelemek için Osmanlının hilafet makamına sahip olmadığından bahsetmişlersede bu durum tamamen dönemin koşullarından dolayı ortaya atılmış bi yanıltmadır  Ayrıca Osmanlı Padişahları sahip oldukları halifelik makamından 19  yy a kadar yararlanmamaları haliifeliğin kendilerinde olmamalarından değil, Osmanlının padişahlık makamını daha önemli görmesidir  Kaynak : Wikipedia | 
|   | 
|  | 
|  |