08-17-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Takiyüddin
1521 yılında Şam'da doğan Takiyyüddin, Mısır ve Şam'da döneminin tanınmış hocalarından fıkıh, hadis ve tefsir dersleri aldıktan sonra ders vermek üzere yine Mısır'a atandı Bundan sonra Takiyüddin iki kez İstanbul'a gitti ve yine Mısır'a döndü İstanbul'a ilk gidişinde Ali Kuşçu'nun torunu Kutbeddinzade Muhammed Efendi gibi bilge kişilerle dostluk kurdu ve bilgisini artırdı Müderris olarak geri döndüğü Mısır'dan ikinci kes İstanbul'a geldi Edirnekapı'daki Medreseye atanmasına karşın kabul etmeyerek tekrar Mısır'a döndü Mısır'da kadılık yapmakta olan Abdülkerim Efendi, eski gökbilimcilerden kalma risaleleri verdiği Takiyüddin'e gerekli gözlem aletlerini ve aletlerin yapımlarına ilişkin bilgileri de vererek matematik ve gökbilimle ilgilenmesini sağladı Gökbilim konusundaki deneyimini ve yetkinliğini artıran Takiyüddin 1570 yılında üçüncü kez İstanbul'a geldi
Takiyüddin'in İstanbul'a yerleştiği 1570 yılına kadar, gökbilimle ilgilenmek amacıyla rasathane kurulmamış olduğundan, gökbilimle ilgili bilgiler eskiden kalma Arapça ve Farsça kitaplardan öğrenilmekteydi Gözlemle ilgili hesaplar da eskiden hazırlanmış olan gözlem kataloglarından yararlanılarak yapılıyordu Bu gözlem kataloglarına dayanılarak yapılan hesaplar doğru sonuçlar vermekten uzaktı Yeni bir gözlem kataloğu düzenlenmesi için bir rasathane kurulması gerekiyordu Takiyüddin, matematik ve gökbilim konusundaki yeteneğine büyük önem veren Hoca Sadettin Efendi'nin yardımlarıyla Padişah III Murat'tan rasathanenin kurtulması için izin, yer ve ödenek aldı Kendiside rasathanenin müdürlüğüne atanarak inşasına da nezaret etmekle görevlendirildi Bugün, Cihangir Tophane sırtlarında kurulmuş olan İstanbul Rasathanesi'nin yapımına kesin olarak ne zaman başlandığına dair kanıt niteliğinde her hangi bir belge bulunmamasına karşın, rasathanenin aletleri ve yapımı tamamlanmamış da olsa 1575-1580 yılları arasında gözleme açık olduğu kesindir
Rasathanede Kullanılan Ölçüm Araçları
Takiyüddin'in İstanbul Rasathanesi'nde ölçüm yapmak için kullandığı belli başlı dokuz alet inşa ettiği saptanmıştır Bunlardan Zâ-tül-Halâk gökcisimlerinin ekliptiğe göre enlem ve boylamlarının bulunmasında kullanılmaktaydı Bu aletin ilk tanımı usturlap adıyla Batlamyus'un Almagest'inde verilmiştir Takiyüddin'de bu aleti özgün halindeki gibi altı halkalı olarak düzenlemiştir Bunlardan ikisi eşit çaptadır ve birbirlerine dik olarak sabitlenmişlerdir Birbirine dik olan bu halkalardan biri ekliptiği diğeri kutuplar halkasını belirtir Aletin üzerine küçük boylam halkası, büyük boylam halkası, meridyen halkası ve enlem halkası olarak adlandırılan dört halka daha takılır ve enlem halkasının yüzeyine iki doğrulayıcı yerleştirilir Zât-ül-Halâk'la Güneş ve Ay ufuk çizgisi üzerinde bulunduğu zaman gözlem yapılarak Ay'ın ekliptikteki enlem ve boylamı, saptanabilir Zât-ül-Halâk kullanımında asıl güçlük, gözlem anında aleti gökyüzündeki konumuna oturtmaktır Yıldızların ekliptik enlem ve boylamlarını saptamak için zodyak üzerindeki takımyıldızlara ait bazı yıldızların ekliptikal boylamlarının bilinmesi gerekir
Takiyüddin'in rasathanede kullandığı önemli araçlardan biri de Libne'dir Libne basit olarak çeyrek daire şeklindedir ve gökcisimlerinin meridyen, doğrultusunda yüksekliklerini ölçmekte kullanılır Bu aletle gökcisimlerinin ekvatoral koordinatları saptanabilir Takiyüddin ortaçağ boyunca kullanılan Libne'nin bir varyasyonunu kendisi için inşa etmiştir Takiyüddin Libne yardımıyla gökcisimlerinin yüksekliğini gözleyerek, gözlem yerinin enlemi bilindiğinden gökcisminin deklinasyonunu ve Güneş'in meridyen düzleminde en büyük ve en küçük yüksekliğini gözleyerek de ekliptiğin eğimini hesaplamıştır
Takiyüddinin kullandığı üçüncü aletin adı Zâtü's-Semt ve’l-İrtifâ’dır Bu alet eski İslam gökbilimcileri tarafından Şam’da da kullanılmıştır Zâtü’s-Semt ve’l-İrtifâ, silindirik bir kule üzerine yatay bakır bir halka ve bu halkanın üzerine aynı çaplı bakırdan dikey bir yarım halka konulmasıyla elde edilir Bu bakır yarı halkanın üzerinde derece ve dakika bölümleri işaretlenmiştir Yatay halka da başlangıcı meridyende olmak üzere 360 dereceye bölünmüştür Yarım halkanın merkezindeki bir eksen etrafında dönebilen ve yatay halka üzerinde kayabilen ikişer delikli iki küçük doğrulayıcı bulunur Zâtü’s- Semt ve’l-İrtifâ’yla güneş gözleniyorsa, cetvel yarı halka, yarı halka da yatay halka üzerinde kaydırılarak alet, Güneş ışınları yarı halkanın merkezine düşecek biçimde ayarlanır Bu yöntemle gözlem zamanı için Güneş’in yüksekliği yarı halka üzerinden ve azimutu da yatay halka üzerinden okunur
Zâtü’s- Semt ve’l- İrtifâ ortaçağ gökbilimcilerinin geliştirdiği bir araçtır Bu alet günümüzde kullanılmakta olan teodolitin ilkel ve büyük boyutlu halidir Alet gökcisimlerinin her konumunda kullanılabilmektedir Takiyyüddin Zâtü’s- Semt ve’l- İrtifâ’yı Merkür ve Venüs gezegenlerinin Güneş’ten en uzakta bulunduğu zamanki konumu ile diğer gökcisimlerinin yükseklik ve azimutlarını bulmakta kullanmıştır
Zat-ü’s- şu’beteyn Takiyüddin’in kullandığı dördüncü alettir Alet oluşmaktadır İlk cetvel, bulunan eksenler etrafında dönebilecek şekilde düşeyleştirilir Cetvelin üst ucunda bir çiviye asılan çekül yardımıyla düşeyliği kontrol edilir İkinci cetvel birincinin üst ucuna takılmıştır Böylece hem düşey düzlem içinde rahatça hareket edebilir hem de birinci cetvel boyunca açılmış oyuğa girebilir Bu cetvel üzerinde gözlemi kolaylaştırıcı iki doğrulayıcı bulunur Üçüncü cetvel ikincinin aksine birinci cetvelin alt ucuna bağlanmıştır İkinci cetvel ölçüm için hareket ettirildiğinde, üçüncü cetvel de onunla birlikte ve aynı düzlemde hareket eder İkinci cetvelin hareketi sırasında alt uç, üçüncü cetvel üzerindeki bölümlü yüzeyde hareket eder ve üç cetvel bir üçgen oluşturur Üçüncü cetvel diğer iki cetvelden daha uzundur Birinci ve ikinci cetveller birbirlerine dik hale geldiklerinde, üçüncü cetvel hipotenüs konumundadır Takiyüddin Zât-ü’s- şu’beteyn’i betimlerken bazı bilim adamlarının üçüncü cetvel yerine bir daire yayı kullandıklarını ancak, cetvelin daha kullanışlı olduğunu belirtiyor
Rasathane’de kullanılan aletlerden beşincisi Rub-ı mıstar’dır Aletin şekli dörtte bir dairedir Aletin tahta olduğunu anlatabilmek için Rub-u Deffe (tahta kuadrant) adı verilmiştir rub- ı mıstar’ı yapmak için 4,5 m uzunluğunda üç tahta cetvel alınır Bunlardan ikisi aralarındaki açı 90° olacak şekilde uç kısımlarından birbirine eklenir Yarıçapı 4,5 m olan dörtte bir çember yayıyla boşta kalan iki uç birleştirilir ve üçüncü cetvel bir ucu daire yayının orta noktasında, bir ucu kuadrantın tepe noktasında olmak üzere sisteme eklenir Bu üçüncü cetvelin tam ortasından geçirilen bir eksenle sistem yer düzlemine dik bir sütuna sabitlenir Sistemin düşeyliğini sağlamak ve yükseklik açısını ölçmek için kuadrantın tam merkezine bir çekül asılır Böylece gökcisimlerinin yükseklik açıları dereceli yay üzerinde okunabilir
Rasathanede kullanılan altıncı alet Zatü’1-ceyb’dir Zat-ü’s-şu’beteyn gibi iki cetvelden yapılmıştır Aynı uzunlukta iki cetvel bir eksen etrafında hareket edebilecek şekilde uçlarından birbirine tutturulmuş ve merkezden başla***** 60’a kadar bölümlenmişlerdir Cetvellerden birinin üzerinde, kolay gözlem yapabilmek için, iki doğrulayıcı ve bölümlemenin son çizgisine de bir çekül yerleştirilmiştir Bazen çekül yerine üçüncü bir bölümlü cetvel konur Bu durumda yıldızın yüksekliğinin sinüsü bu cetvel üzerinden okunabilir
Zatü’1-evtar Takiyüddin’in kullandığı aletlerden yedincisidir Takiyüddin kendi buluşu olduğunu söylediği bu aleti Güneş’in ekinoks noktasına geldiği anı saptamak için kullanmıştır
Takiyüddin’in buluşlarından biri de Müşebbehetü bi’1-monatık’dır Bu alet yardımıyla iki yıldız arasındaki açısal uzaklıklar ölçülebiliyordu Müşebbehetü bi’1-monatık yardımıyla Koç takımyıldızı içinde bulunan iki yıldızın açısal uzaklığı da ölçülmüştür
Rasathane’de kullanılan son alet Bengam’dır Bengam gökbilim gözlemlerinde Takiyüddin’in kullandığı astronomik bir saattir Astronomik bir saatin bulunuşu ve gözlemlerde kullanılması ölçümlerin duyarlılığını artırması açısından son derece önemli bir gelişme olmuştur
Takiyüddin’in günümüze ulaşan elyazmaları incelendiğinde, içerdikleri bilgilerin o dönem gökbilimi hakkında sağladığı veriler yanında farklı bir önemi olduğu da görülür
İstanbul Rasathanesi ilginç bir yıkım yaşamasına rağmen, yıkımın nedenine ilişkin fazlaca veri elde edilememiş Ancak, rasathanenin yıkılışında 1577 yılında gözlenen kuyrukluyıldızın ve 1578’de baş gösteren veba salgınının nedeni olarak gösterilmesinin, daha da ileri giden çevrelerce Takiyüddin ve rasathane personelinin meleklerin bacaklarını gözlediği yolundaki söylentilerin, şüpheleri artırdığı söyleniyor Şeyhülislam Kadızade Ahmet Şemsettin Efendi’nin de bu görüşleri desteklemesi üzerine, padişahın verdiği emirle, Rasathane 1580 yılında Kılıç Ali Paşa’ya yıktırılıyor
Takiyüddin’in Ondalık Kesirleri Trigonometri ve Astronomiye uygulamıştır
takiyüddin ışık ilmi ile de uğraşmış ve optik konusuna başarılı çalışmalar yapmıştır
|
|
|