|  | Felsefeye Bakış Ve Tenkidi |  | 
|  08-17-2012 | #1 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Felsefeye Bakış Ve TenkidiCemal Doğan onların küfür ve ilhad bataklığı içerisinde boğulmasına sebep olmuşlardır  Bu açıdan "Felsefeden neş'et eden küfür bürûdet gibi bütün eşyayı birbirine ayrı gösterir ve birbirine düşman nazarıyla baktırır  Bu bakış neticesinde küfre düşmüş insanın ruhunda düşmanlık, kin, vahşet, hırs olduğu gibi, nefsini kabul etme ve nefsine itimadı vardır  Bu sırra binaendir ki; dünya hayatında bazen galibiyet inançsızlarda olur  Ve keza inançsız dünyada yaptığı bütün hasenatın, iyiliklerin mükâfatını bütünüyle görür  Felsefeden doğup onun bünyesinde gelişen inançsızlık İç ve dışı, iyiliği ve kötülüğü birbirinden ayırmaz ve insanı elmastan kömür derecesine indirir'" (29) der  Aliyy-ül Kârı ise felsefe hususunu açıklarken "Felsefi asılları düşündüm de hastaya şifa, susamışa serinlik getirecek bir şey göremedim" (30)diyerek hakkı teslim etmiştir  Felsefenin şerrinden insanları korumak için felsefe öğrenen Kelam ilmi üstadlarından Fahreddin-i Râzî bu dünyadan göçerken söylediği şu son sözü felsefenin buudunu ve kametini ne güzel anlatır! "Ben kocakarıların dini üzerine ölüyorum" (31)  Fahreddin-i Râzî'ye bunu söyleten şüphesiz ki felsefenin kendi içinde düştüğü korkunç çelişkilerdir  Bunu şu ifadelerde rahatça görebiliriz  "Bir şeyi yaratanı yarattığı şeyin içinde olursa, aralarında tam bir münasebet olur ve bu durumda yaratıklar adedince yaratıcıların çoğalması gerekir  Felsefe eşyayı bir yaratıcıya bağlamadığından böyle muhallere düşer  O halde yaradan yaratık İçinde olamaz  Olur demek felsefenin bataklığında boğulmuş Panteizm (Allah ile âlemi bir ve aynı sayan felsefi görüş) görüşünün tuzağına düşmek olur ki, insanın ruh ve kalbini allak bullak edip, içinden çıkılmaz labirentlere iter (32)  Muhtelif ve hatta birbirine zıt sistemlerden teşekkül etmiş felsefe, tabiatı, cemiyeti ve düşünceyi açıklamak iddiasında bulunduğundan hâdiseleri mutlak bir determinist (zorunlu sebeb-sonuç ilişkisi) görüş içinde ele alarak bir takım kanunlara bağlamaya çalışır" (33)  Zorunsuzluk ve hür iradeyi kabul etmeyip, fizikî, ruhî ve ahlâki bütün olayları birtakım zaruri sebebler zincirinin zaruretle tayin ettiğini iddia ile bu sebebler zincirine karşı bizim irademizin hiç bir tesiri olmadığı için hâdiselerin meydana gelişinde şahsi nüfuzu inkar eder ve hâdiselerin meydana gelişini sebeblerin kuvvetine atfeder" (34)  Bu inanç insanda hiç bir ölçü bırakmayacağından ne yapacağı iyiliklerden mükâfat ve ne de yaptığı kötülüklerden mücâzat insan için önemli olmayacak ve cemiyet bununla târumâr olacaktır  Paskal "filozofların değil, peygamberlerin haberini verdiği Allah (cc)    O'na talibim" (37) diyerek filozofların gösterdiği yolun sığlığını ortaya koymuş ve tek kurtuluş yolunun vahyi esas alan tevhid görüşünün olabileceğini beyan etmiştir  Hayatının belli bir- dönemini felsefeyle uğraşmakla geçiren İmam-ı Gazâlî de aklı esas alarak hâdiselere çözüm aramaya başlamış, sonunda şu meşhur sözünü söylemek mecburiyetinde kalmıştı  "Aklı gerdim, ip gibi oldu, kopacak dereceye geldi, kendimi peygamberin ruh feyzine atarak kurtuldum" (36)  Buradan hareketle felsefenin mahiyetini meydana çıkararak insanları onun şerrinden korumak için şöyle bir muhasebeye varmıştır  "Bilgilerimi inceleyince, beş duyu ile onlardan başkasını kesin bulamadım  Kendi kendime "güçlüğün halli için apaşikar dayanaklar lazım gelir  Bu dayanaklar beş duyudur  Ama şimdi de şu neticeye vardım; gölgeye bakıyoruz da kımıldamıyor zannediyoruz, bir saat sonra ise yerinde olmadığını görüyoruz  Yıldızları lira kadar küçük görüyoruz, geometriden öğreniyoruz ki dünyamızdan büyükler  Duyular vasıtasıyla elde edilen bilgileri sonradan akıl öyle yalanlıyor kî; savunmasına imkan yok  Bundan sonra şöyle demeye başladım  "Duyulara güven kalmadı, itimad edilse (on üçten çoktur) (bir şey aynı zamanda hem var hem yok olamaz) gibi kaidelere itimad edilecektir  O zaman duyuların bana şöyle dediğini işitir gibi oldum; "iyi ama akıl geldi beni reddettin, akıl gelmemiş olsaydı beni tasdikte devam edecektin  İhtimal aklın ötesinde başka bir kuvvet daha vardır ki; o açığa çıkacak olsa aklı hükümsüz bırakacak  Böyle bir kuvvetin zahir olmaması, onun imkânsız olmasına delâlet etmez" (37)  Görülüyor ki; felsefenin dayandığı akıl kendi kendisinin âciz kaldığı noktalan itiraftan başka bir şey yapamıyor (38)  Felsefenin bu noktada yapacağı tek şey vahye dayanıp, içinden çıkamadığı mes'elelere onun ışığıyla yol bulmaktır  Vahye istinad etmeyen felsefenin ne yapabileceğini ya da ilk filozoflardan günümüze kadar ne yaptığını anlatması bakımından şu kıymetli hüküm gerçekten çok orijinaldir  "Felsefe eski yunanda bir hamlede bugün bile pek az alışılmış bir yüksekliğe ulaşıverdi  En zor mes'elelerin hepsine birden el attı  Öyle mes'eleler ki Pisagor'dan  Eflatun'dan, Sokrat'tan başlayarak Kant'a yahud Bergson'a kadar asırlar zarfında bir biri arkasından gelen bütün filozoflar halletmeye muvaffak olamamışlardır "'(39)  Elhasıl: Felsefe çıkmazlar atmosferi olarak daima önümüze gelebilecek mahiyettedir  Bu açıdan inanmış insan tevhidi çizgiyi yakalayarak felsefeden gelebilecek her türlü şüphe ve tereddüde sed çekmesini bilmelidir  Çünkü bu bilinmediği takdirde çeşitli kılıklara bürünebilen felsefenin tuzağına düşmek İhtimal dâhilindedir  İbrahim Şinasi'nin: "Feylozof ol kişidir kim nerede olsa heman, Uyar elbette zamana, ona uymazsa zaman" dediği gibi o her kılığa bürünebilir (40)  İnsanlar için iki türlü düşünce vardır  Birincisi taklidi veya tahkiki bir şekilde Allah (cc)'ın gönderdiği hakikatlere yükselerek saadet-i dareyni kazanabilme yolu olan tevhid yolu, ikincisi ise aklın verilerinden başka birşey tanımayarak ve duygularıyla idrak edemediği büyük oluşlardan daima şüphe ederek fikir anarşisine düşme yolu olan felsefenin yolu  "Bu yolun çeşitli bölümleri mevcuddur  Bunlar birinci yola atlayarak kurtulmazlarsa hepsi de girdikleri çıkmazdan çıkamayan kaybetmişler zümresinden olur  Yaratıcının yol seçmede serbest bıraktığı insanoğlu bu iki yoldan birine mutlaka uymak durumunda kalır  Bu yolların dışında kalan ancak çocuklar, deliler ve bunaklardır" (41)  Ne mutlu tevhid yolunu yakalayıp kurtuluşa koşanlara    KAYNAKLAR: 1  Yeni Lüğat    Abdullah Yeğin  2  El-Kur'ân ve'! Felsefe    M"  Yusuf Musa sf  15  3  Kur'ân-ı Kerim Allah'ı Nasıl Tanıtıyor    Dr  Veli Ulutürk, sf  289  4  İman ve Aksiyon    N  Fazıl Kısakürek, sf  50 5  Felsefi Doktrinler Sözlüğü    S  Hayri Bolay  Bunalım Felsefesi maddesi  6  İnsanoğlu Kendini Arıyor    M  Said Çekmegil, İstanbul 1965  7  Felsefi Doktrinler Sözlüğü    S  H  B  Materyalizm sf  162 8  Mesnevi-i Nuriye    sf  70  9  Felsefe Tarihi M  Balaban  sf  44  10  Felsefe Tarihi M  Balaban, sf  46  11  Sözler    sf  567  12  El-Munkızu'l Min'ed Dâlal  Gazali, sf  14  13  El Bürhan-ul Müeyyed    Seyyid Er-Rîfai  sf  81  14  Felsefede ilmi Metod    Benrant Russel, sf  17  15  İman ve Aksiyon    Necip Fazıl Kısakürek, sf  5O  16  Mesnevi Nuriye    sf  76-77-78  17  Düşünceler ve Sohbetler, Burhan Toprak, sf  51  İ8  Hak Dili Kur'ân Dili    E  Hamdı Yazır, 6  cild sf  3824  19  İslam    Ahmed Hamdi Akseki, sf  151  20  Mesnevi-i Nuriye    sf  168  21  Mesnevi-i Nuriye    sf  215  22  Bergson ve Manevi kudret   Prof  M  Sekip Tunç,3-4  23  Mesnevi-i Nuriye    sf,24, 24  Fusûs-ül Hikenı ver Talikam aleyh    Ebu'l-Alâ Afifi sf  128  25  Mesnevi-i Nuriye    sf  142  26  İnsanoğlu Kendini Anyor    M  Said Çekmeği!, sf  60  27  Felsefi Doktrinler Sözlüğü    S  H  B  bkz  Nirvana md  28  Mesnevi-i Nuriye    sf  57  29  Mesnevi-i Nuriye    sf  68  30  Ehli Sünnet İnanışlarının Değişmez Metinleri    A  Şeref Güzelyazıcı sf  9  31  Ehli Sünnet inanışlarının Değişmez Metinleri    A, Şeref Güzelyazıcı sf  9  32  Mesnevi-i Nuriye    Sayfa 120  33  Felsefi Doktrinler Sözlüğü    S  Hayri Bolay, Dialektik maddesi sf  58  34  Felsefi Doktrinler Sözlüğü    S  Hayri Bolay Determinizm maddesi sf  46  35  Cinnet Müstatili    N  Fazıl Kısakürek  sf  146  36  Ihya-yı Ulumiddin    İmamı Gazali, cilt  1  37  Hakikat Yollarında Sapıklıktan Kurtuluş, sf  5, Said Çekmeğil  38  İnsanoğlu Kendini Arıyor    M  Said Çekmegil  sf  62  39  İnsanlar Uyanın    A  Carrel, sf  66  40  Batı Tesirinde Türk Şiiri    Kenan Akyüz  sf  15  41  İnsanoğlu Kendini Arıyor    Said Çekmegil  sf  87-88   | 
|   | 
|  | 
|  |