Prof. Dr. Sinsi
|
Kopyasını İzlediğimiz..
KOPYASINI İZLEDİĞİMİZ
Odanızın penceresinden dışarıdaki manzarayı seyrettiğinizde, hayatınız boyunca aldığınız telkinden dolayı, bu manzarayı gözlerinizle gördüğünüzü zannedersiniz Oysa gerçek böyle değildir Çünkü siz gözlerinizle dışarıdaki bir manzarayı görmezsiniz Siz, beyninizin içinde oluşan manzaraya ait görüntüyü görürsünüz Bu bir tahmin ya da bir felsefe değil, bilimsel bir gerçektir
Görme olayının nasıl gerçekleştiği hatırlandığında bu konu daha açık olarak anlaşılacaktır Göz, sadece, kendisine ulaşan ışığı, retinasındaki hücreler sayesinde elektrik sinyaline çevirmekle HAYATIMIZgörevlidir Bu elektrik sinyali ise, beyninizdeki görme merkezinize ulaşır Daha sonra bu elektrik sinyalleri, pencerenizden gördüğünüz manzaranın görüntüsünü oluştururlar Sonuç olarak, görüntünün oluştuğu yer beyninizdir
Ve siz beyninizin içindeki manzarayı görürsünüz, evininizin dışındaki manzarayı değil Örneğin yandaki resimde, pencereden bakan insanın gözüne dışarıdan "ışık" ulaşmaktadır Bu ışık, gözdeki hücreler tarafından elektrik sinyaline dönüştürülerek, bu insanın beyninin arka kısmında yer alan küçücük görme merkezine gelir
Ve bu elektrik sinyalleri, beyinde bir manzara görüntüsü oluşturur Gerçekte, beynimizin içi açılsa, burada bu manzaraya ait bir görüntü bulamayız Ancak, beynimizin içindeki bir şuur, beyne gelen elektrik sinyallerini manzara olarak algılar Peki beynin içinde, gözü, göz hücreleri, retinası olmadan, elektrik sinyallerini bir manzara olarak algılayan şuur nedir, kime aittir?
Aynı durum şu anda okuduğunuz site için de geçerlidir Gözlerinize gelen ışığın elektrik sinyallerine çevrilerek beyninize ulaşması sonucunda, beyninizde bu sitenin görüntüsü oluşur Yani site şu anda sizin dışınızda değil, içinizde, beyninizin arka kısmındaki görme merkezinizdedir Bir kitap okuduğunuzda, kitabın sertliğini elinizde hissediyor olduğunuz için kitabı dışınızda zannedebilirsiniz Oysa, bu sertlik hissi de aynı görme algısında olduğu gibi beyninizde meydana gelmektedir Parmak uçlarınızdaki sinirler uyarıldığında, bu uyarı elektriksel bir bilgiye dönüşerek, bu kez beyninizdeki dokunma merkezinize ulaşır Ve siz beyninizde kitaba dokunduğunuza ve onun sertliğini, sayfalarının kayganlığını, kapağındaki kabartmaları, kağıt kenarlarının keskinliğini algıladığınıza dair hislere sahip olursunuz
Gerçekte ise, hiçbir zaman bu kitabın aslına dokunamazsınız Dokunduğunuzu sandığınızda, aslında beyninizin içindeki dokunma hissini algılarsınız Üstelik bu kitap, bir madde olarak sizin beyninizin dışında var mıdır, bunu da bilemezsiniz Siz sadece beyninizde oluşan kitap görüntüsü ile muhatap olabilirsiniz Bu kitabın bir yazar tarafından yazılmış olması, bir bilgisayarda sayfa düzeninin yapılmış olması sizi yanıltmasın Çünkü birazdan anlatılacaklar, bu kitabın her aşamasında yer alan insanların, resimlerin, gerçekte sizin beyninizde oluşan görüntüler olduğunu ve asıllarının dışarıda olup olmadığını asla bilemeyeceğinizi size gösterecektir

Pencereden dışarıdaki manzaraya bakan bir insan, gerçekte, dışarıdaki değil, beynindeki manzaraya ait görüntüyü seyreder
İnsanın gözüne ulaşan ışık, gözdeki hücreler tarafından elektrik sinyaline dönüştürülerek, beynin arkasındaki görme merkezine gelir Ve beynimizin içindeki "bir şuur", beyne gelen elektrik sinyallerini manzara olarak algılar
Örneğin biz bir çocuk parkında oyun oynayan çocukları izlediğimizde, bu çocukları ve parkı gözlerimizle görmeyiz; çünkü bu manzaraya ait görüntü gözümüzün önünde değil, beynimizin arka tarafında oluşur (resim 3) resmin altına gelecek yazı) Top oynayan bir çocuğu izleyen bir insan, bu çocuğu aslında gözleriyle görmez Gözler sadece ışığı gözün arka kısmına iletmekle sorumludurlar Işık retinaya geldiğinde, retinada çocuğun ters ve iki boyutlu görüntüsü oluşur Daha sonra bu görüntü, elektrik akımına dönüşerek beynin arkasındaki görme merkezine ulaşır ve çocuğun düz, üç boyutlu ve kusursuz görüntüsü burada görülür Peki beynin arkasında çocuğun üç boyutlu, kusursuz netlikteki görüntüsünü gören kimdir? İşte burada karşımıza çıkan beynin ötesinde bir varlık olan Ruh'tur
Top oynayan bir çocuğu izleyen bir insan, aslında bu çocuğu gözleri ile görmez Gözler sadece ışığı gözün arka kısmına iletmekle sorumludur Işık retinaya geldiğinde, retinada çocuğun ters ve iki boyutlu görüntüsü oluşur Daha sonra bu görüntü elektrik akımına dönüşerek beynin arkasındaki görme merkezine ulaşır ve çocuğun düz, üç boyutlu, ve kusursuz görüntüsü burada görülür Peki beynin arkasındaki çocuğun 3 boyutlu, kusursuz netlikteki görüntüsünü gören kimdir? İşte burada karşımıza çıkan beynin ötesinde bir varlık olan Ruh'tur
Tüm bunlar bizi hep aynı gerçeğe götürmektedir: Biz hayatımız boyunca, dünyayı bizim dışımızda zannederiz Oysa, dünya her şeyiyle bizim içimizdedir Biz, dışımızda sandığımız dünyayı aslında içimizde, beynimizdeki küçücük bir noktada görürüz Örneğin, bir holding patronu, holding binasını, şehir dışındaki fabrikasını, otoparktaki arabasını, deniz kıyısındaki yalısını, marinadaki yatını, emrinde çalışan yüzlerce insanı, avukatlarını, ailesini, dostlarını hep kendi bedeninin dışında bulunan varlıklar olarak düşünür Oysa bunların hepsi, bu kişinin kafatasının içinde, beyninin arka tarafındaki küçücük bir bölgede oluşan görüntülerdir
Söz konusu kişi bu gerçeği bilmez, bilse de düşünmek istemez Ama son model arabası ile geldiği holdinginin önünde gururla dururken esen hafif bir rüzgar gözüne toz kaçmasına neden olsa, bu gerçeği hemen anlayabilir Tozdan dolayı kaşınan sağ gözünü, gözü açıkken hafifçe kaşıdığında holding binasının yukarı aşağı veya sağa sola doğru gidip geldiğini görecektir İşte o zaman düşünen bir insan, gördüğü görüntünün kendi dışında sabit bir varlık olmadığını anlar Çünkü gözünü kaşımasıyla görüntü gidipgelmektedir

Sonuç olarak şu bir gerçektir ki, her insan hayatı boyunca gördüğü herşeyi beyninde görür ve hiçbir zaman gördüklerinin asıllarına ulaşamaz Gördükleri, dışarıda var olduğunu varsaydığı görüntülerin beyninde oluşan birer kopyasıdır Bu kopyanın aslına uygun olup olmadığı, dahası bir aslının var olup olmadığı ise bizim bilgimizin dışındadır
|