08-17-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
İyi Bir Polisiye,İyi Bir Edebiyat
Türkiye'de polisiye romanın 125 yıllık öyküsünü yazdınız Sizce bir romanı 'polisiye' yapan nedir?Polisiye roman, kısaca 'muamma ihtiva eden suçun hikâyesi' olarak tarif edilebilir
Bir eserin polisiye roman olabilmesi için olmazsa olmaz koşul, kitabın ana konusunun bir suç ve bu suçla birlikte oluşan bir muamma ile ilgili olmasıdır Bu tanım, polisiye romanı, "Bir cinayet işlenir, katil belli değildir, bir dedektif kitabın sonunda katili bulur " diye anlatan mantığı düzeltmektedir Söz konusu tanım, 'Katil kim?' tipi polisiye romanı tanımlar İçinde cinayet işlenmeyen, dedektif olmayan polisiye romanların sayısı çoktur Mesela Agatha Christie'nin en ünlü romanlarından 'On Küçük Zenci'de dedektif yoktur Arthur Conan Doyle'un yazdığı 56 Sherlock Holmes hikâyesinin 40'ında cinayet işlenmez Herhalde hiç kimse Sherlock Holmes'un polisiye bir kahraman olmadığını söyleyemez
Kitabınızın adı da Sherlock Holmes'a bir selam gibi  
Sherlock Holmes, Sir Arthur Conan Doyle'un yarattığı dünyanın en ünlü dedektifidir Topu topu 56 öykü ve 4 romanı olmasına karşın binlerce sahte öyküsü yayınlanmış, birçok filme konu olmuş, hakkında yüzlerce kitap ve bir özel ansiklopedi yazılmıştır
Edebiyatın neresine koyuyoruz polisiyeyi?
İyi polisiye romanın iyi edebiyat olduğu, bugün herkesin kabul ettiği bir gerçek Polisiye romanın popüler edebiyat içinde değerlendirilmesi şeklindeki yanlış yargı çoktan terk edilmiştir Ancak bu terk ediş ülkemizde yeni yeni gerçekleşmektedir Bunun içindir ki polisiye roman, Türkiye'de son on beş yılda gelişebilmiştir ve Peyami Safa polisiye romanlarını Server Bedi; Kemal Tahir, F M ikinci takma adıyla yazmışlardır Hâlâ bu yargıda ısrar edenler vardır Geçen günlerde önemli bir edebiyatçımız Georges Simenon'dan söz ederken, "O polisiye roman yazarı değil gerçek bir edebiyatçı " diyordu Sanki polisiye roman yazarları sahte edebiyatçı imişler!
Edebiyat tarihçileri, genelde 50 yıl öncesine kadar inceleme yapar, eserlerin üzerinden belli bir zaman geçmeden değerlendirilemeyeceğini düşünürler Siz ise bu kitapta 2006'ya kadar incelemişsiniz  
Benim yaptığım bugüne kadar hiçbir edebiyat araştırmacısının üzerine eğilmediği yurdumuzdaki polisiye roman olgusunu incelemektir Çıkan eleştirilerde kitabımın bir edebiyat tarihi olduğu sıkça yazıldı Teşekkür ederim, ama bu benim için çok iddialı bir amaç olur Böyle bir amacım olsaydı, örneğin Türkçeye çevrilmemiş ama dünya polisiye edebiyatında önemli yeri olan yazarları da incelerdim
Polisiyenin kapsamını hayli geniş tutuyorsunuz  Suç ve Ceza'yı bile polisiye olarak değerlendiriyorsunuz  
Dostoyevski'nin Suç ve Ceza'sı ile Karamazof Kardeşler'in polisiye roman olduğunu iddia etmem ilk sorunuza verdiğim tanımla uyuşmalarından ileri geliyor Bu, Batı'da yayınlanmış pek çok eserde de belirtilir Hatta bazı yazarlar Sophokles'in 'Kral Oidipus'unu, Shakespeare'in 'Hamlet' ve 'Machbet'ini de polisiye roman sayarlar
Türk edebiyatında polisiye roman çalışmalarının yeterli olmadığını düşünüyorsunuz Neden böyle bu?
Polisiye romanın Türk edebiyatında gelişmemiş bir tür olduğu şeklinde bir iddiam yok Benim iddiam, polisiye romanın Türk edebiyatçıları tarafından küçümsendiği Vurguladığım bir husus da hiçbir edebiyat araştırmacısının polisiye romanı ilgilenmeye değer görmemesi Bu durumda iş benim gibi bir polisiye roman tutkununa düştü
"Okumaya meraklı olduğunu söyleyip de polisiye roman okumadığını belirtenlere hep şaşarım Örneğin hiç Simenon okumamış, değil bir edebiyat tutkununu, sıradan bir okuru anlamak sizce olası mı?" diye soruyorsunuz Diyelim ki okumayı seven biri var, ama okumamış, ona nereden başlamasını önerirsiniz?
Sherlock Holmes öyküleriyle başlamasını öneririm Bu öyküler Osmanlı'nın deyimiyle 'sehl-i mümteni', yani kolay sanıldığı halde taklidi zor olan öykülerdir Bunu takiben Georges Simenon'un Komiser Maigret öyküleri okunabilir Eğer tutku alâmetleri çıkarsa, büyük ustalara örneğin Agatha Christie, Dashiell Hammett, Henrik Menkell, Ruth Rendell Leo Malet'ye geçilir Bunlar da hatmedildikten sonra sıra Dostoyevski, Dürrenmatt, Leonardo Sciascia, Borges, William Faulkner, Graham Green, Patricia Highsmith, Umberto Eco gibi baba yazarlara gelir
|
|
|