Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Yazılar & Hikayeler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
biz niçin allahı görmüyoruz, diyorlar, karşılık, kimseler, vermeli

Bazı Kimseler "Biz Niçin Allah'ı Görmüyoruz?" Diyorlar. Buna Nasıl Karşılık Vermeli?

Eski 04-07-2008   #1
gülgüzeli

Bazı Kimseler "Biz Niçin Allah'ı Görmüyoruz?" Diyorlar. Buna Nasıl Karşılık Vermeli?



Selamün aleyküm arkadaşlar çok uzun bi yazı ama kesinlikle okumanızı tavsiye ediyorumİnanın pişman olmayacaksınız!

Yazar Fethullah Gülen 16 Mayıs 2006

Görme, ihâta meselesidir Meselâ: İnsanın vücudunda mikroplar var, hatta bir dişin dibinde belki birkaç milyon bakteri bulunur Bunlar kendi ellerindeki imkân ve edevâtla, insanın dişini yontmaya, yıpratmaya, aşındırmaya çalışırlar Hâlbuki insan, ne bunların gürültüsünü duyar, ne de mevcudiyetlerinden haberdardır Onlar da tamamıyla insanı göremez ve hele kat’iyen ihâta edemezler Esasen, insanı görüp tam ihâta edebilmeleri için, onun dışında ve tamamen müstakil olmaları ve aynı zamanda onu görebilecekleri teleskop gibi bir göze sahip bulunmaları lâzımdır Demek ki, ihâta edemeyişleri görmelerine mâni oluyor Onlar ise, o anda neyin karşısında bulunuyorlarsa ancak onu görüyorlar
Mikro âlemdeki bu misale benzer bir misal de, makro âlemden arz edelim; meselâ: Büyük bir teleskobun başına oturduğumuzu düşünelim ki; bu teleskop, ışık yılıyla dört milyar sene ötesini gösteriyor Yine de, bütün kâinat ve mekânlar hakkındaki bilgimiz “deryada katre” Belki, sadece o teleskopla gördüğümüz saha hakkında, bulanık faraziyeler nev’inden bir kısım mâlûmata sahip olabiliyoruz Bu faraziyeler ile de yeni faraziyelere ulaşarak başka mâlûmatlar elde etmeye çalışıyoruz
Biz burada da, kâinatın idaresini, umumî şeklini, muhtevasını ve mahiyetini göremeyecek ve idrak edemeyeceğiz Çünkü, mikro âlemde olduğu gibi, makro âlemde de tam bir ihâtaya sahip değiliz
Görülüyor ki, elimizde mikroskop veya X ışınları, mikro varlıklar karşısında ihâtasızlık içinde olduğumuz gibi, makro âlemde de aynı ihâtasızlık içinde bulunuyoruz Şimdi bir de, Allah’ı (cc) düşünelim: Peygamber Efendimiz (sav) buyuruyor ki: “Allah’ın kürsîsine nispeten, bütün kevn ü mekânlar (yani ışık hızıyla trilyon defa trilyon derinlikleri bulunan kevn ü mekânlar), çöle atılmış bir halka gibidir “O’nun arşına nispeten de kürsî, çöle atılmış bir halka gibidir” (1) Kemmiyet ve keyfiyet ölçüleri içinde, arş ve kürsî ele alınırken ortaya konan nispetlerle bu ne müthiş azamet! Allah Teâlâ ve Tekaddes Hazretleri, emir ve iradesini bu arş ve kürsîden tenfiz ve hükmünü oradan icrâ ediyor
Şimdi, kâinatlara nispeten mikroskobik bir hüviyette olan sizlerin, bütün kevn ü mekânları anlayabilme iddianız, nasıl abes bir iş ise, öyle de bütün mekânlar O’na nispeten mikroskobik bir varlık hâline gelen; Arş-ı Âzam’ı anlama gayretiniz de o derece abes bir iştir Kaldı ki, Arş-ı Âzam da ancak, Allah’ın emirlerinin tenfîz ve icrâ mahallidir Böyle olunca, Allah nasıl ihâta edilip kavranacak ki?
Onun için Kur’ân-ı Kerim’de “O’nu gözler ihâta edemez; O (nun ilmi) ise bütün gözleri ihâta eder” buyurulmaktadır (En’âm, 6/103)
Evet, o basar ve basiretler O’nu idrak ve ihâta edemez Görmek için ihâta lâzımdır O, bütün basar ve basiretleri idrak buyurur, ihâta buyurur da, gözler O’nu ihâta edemez Mevzuun aydınlığa kavuşması için, bu cihetin de böylece bilinmesi şarttır
Bir diğer yönüyle; nur, Allah’ın (cc) hicâbıdır (perde) Biz, nuru bile ihâta edemiyoruz Efendimiz’e (sav) miraçtan dönüşte, sahabî sordu: “Rabbini gördün mü?” Bir defa şöyle buyurdular: (Ebû Zerr naklediyor) “O bir Nur; nasıl görürüm O’nu” (2) Başka bir yerde buyururlar ki: “Ben bir nur gördüm” (3) Hâlbuki nur, mahlûktur Allah, Münevviru’n-Nur’dur Nur’a şekil veren, biçim veren, tasvîrini yapan Allah’dır (cc) Nur, Allah değildir; O’nun mahlûkudur Başka bir hadiste tavzih buyururlar: “Allah’ın hicâbı nurdur” (4) Yani sizinle O’nun arasında bir nur vardır Siz, nur ile muhâtsınız Burada da ayrı bir derinlik var! Yine muhât diyoruz; ama sıfatları ile, başkası ile değil Sıfatları ne gayri, ne de aynı
Ulûhiyete dair meselelere girince, mevzu derinleşiyor, ağırlaşıyor ve altından kalkılamaz bir hâl alıyor
Netice olarak diyebiliriz ki: Allah (cc) görülmez Hicâbı, nurdur O’nun Siz, görseniz görseniz ancak nur görürsünüz Meselâ nefs-i emmâre sırrını aşmağa çalıştığınız zaman, kızıl bir nur görürsünüz; nefs-i levvâmeye geldiğiniz zaman mavi; nefs-i mutmainneye geldiğiniz zaman da yeşil bir nur görürsünüz Sonra bir seviyeye gelirsiniz ki, orada gördüğünüz nurun rengini tâyin ve tespit edemezsiniz Bunlar, ehlullahın müşâhedesidir ve ancak vicdanî tecrübelerle inkişaf eder
Bir fikir verebilmek için, mevzua bu renklerle girdim ve arz etmeye çalıştım Binâenaleyh, sizin de göreceğiniz sadece, Cenâb-ı Hakk’ın nurunun gölgesinin gölgesinden ibaret olacaktır Bu itibarla da yine görmüş sayılmayacaksınız
Şimdi de, mevzûu bir üçüncü yönüyle ele alalım: İbrahim Hakkı Hazretleri der ki:
“Bulunmaz Rabbimin zıddı ve niddi, misli, âlemde ve sûretten münezzehtir, mukaddestir, Teâlallah” (5)
Evvelâ, Rabbimizin zıddı yoktur Bu çok mühim bir husustur Bir şeyin zıddı olacak ki, görülebilsin Yani sen ışığı görüyorsun; çünkü onun karşısında karanlık var Kezâ, bir kısım uzunluklar hakkında fikrini söylüyorsun; Meselâ: Bu iki metre diğeri üç ilh Zıddı olduğundan dolayı, bunlar tertibe girebiliyorlar
Allah’ın ne zıddı, ne de niddi vardır ki: karanlık ışığı gösterdiği gibi, O da, zıddıyla görünsün
Bir de bu meseleyi fizik açısından ele alalım Acaba insan, şu önüne serilip teşhir edilen kevn ü mekânın kaçta kaçını görüyor Evet, gördüğünüz şeyler hakkında bir rakam verebilir misiniz? Meselâ, düşünelim ki, görülebilecek şeylerden milyar kere milyar eşya şu kâinat meşherinde bizim nazarımıza arz edilmiş ve “Buyurun, görün, ibret alın; Yaradan’ı alkışlayın!” denmiş Hâlbuki nazarımıza arz edilen bu şeylerin ancak milyonda beşini görebiliyor, geri kalanları ise tanımıyoruz bile Evet, sadece belli bir boyda, belli ışık dalgaları içinde olanları görüyoruz O hâlde dikkat buyurun, “Ben niye Allah’ı görmüyorum?” diyen bir insan, milyonda beş gördüğü daracık kâinatın içine, bütün kevn ü mekânı elinde tutan Allah’ı da sokmak istiyor! Âh, sefil düşünce!
Evet, âyât-ı tekvîniyye (kâinat kitabının mevzu ve meseleleri) karşısında bin türlü kafa sancısı çeken, O’nu görecektir Büyük nebî Hz Musa ve nebîlerin efendisi Hz Muhammed (sav) kendi durumlarına göre mutlaka O’nu göreceklerdir Diğerleri de kendi çaplarına göre Ve, burada araştırma, tefekkür etme hususuna büyük bir teşvik vardır Âhirette bey ve sultan olmak isteyenler, dünyada, kafa ve kalb yapılarını yenilemeye çalışacak, daha doğrusu, orada, fikren ve ruhen yükselmiş kimselere yakışır şekilde Allah’ı görmek ve duymak için burada, kalb ve ruhlarını yaşayacak, himmetlerini âli tutacak; bir kova su ile oraya gitmeyecek, bir umman taşıyacaklar ötelere İbrahim Hakkı Hazretlerinin zayıf olduğuna bakmadan tercüme ettiği bir hadis-i şerifte -bazıları mevzu da diyor- şöyle buyrulmuştur:
“Sığmam dedi Hak, arz u semâya;
Kenzen bilindi, dil madeninden” (6)
Cihanlar, azameti yanında zerreler kadar dahi olmayan O yüce varlık, ne lütûfkârdır ki; her mü’minin kalbinde “kenzen” bilinir ve O’nun duygularının itmînanına vesile olur!
Her şeyin doğrusunu O bilir
Basar: Görme Faraziye: Varsayım
Basiret: Feraset, kavrayış, ön sezi
İhata: Kavrama, içine alma, kuşatma
Kevnü mekan: Varlık, kâinat
Muhât: Etrafı kuşatılmış, çevrilmiş, ihata olunmuş
Nidd: Eş, benzer
Nefs-i emmâre: İnsanı kötülüğe sürükleyen nefis
Nefs-i levvame: Kötülüğe sürükleyen fakat sonrasında vicdan azabı veren nefis
Nefs-i mutmaine: İyilikle kötülüğü ayırt eden, kişiyi Allah’a yaklaştıran nefis
Tenfiz: Hükmü yerine getirme

[1] İbn Kesîr, Tefsir 1/310; Taberî, Tefsir 3/10
[2] Müslim, İman 291
[3] Müslim, İman 292; et-Taberânî, el-Mu’cemu’l-Evsat 8/170
[4] Müslim, İman 293
[5] İbrahim Hakkı, Ehl-i Sünnet İnancı, 4 beyit
[6] el-Aclûnî, Keşfü’l-Hafâ 2/173; el-Cürcânî, et-Ta’rifât, s 218

__________________

__________________
Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.