Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Nesil Bilinçlendirme Kampı - Gizli Tehlikeler & Tehditler > Atatürk Köşesi

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
atatürk, galip, reşit

Reşit Galip Ve Atatürk!

Eski 03-15-2008   #1
suskun
Varsayılan

Reşit Galip Ve Atatürk!



Çankaya sırtlarında oturan Ankaralılar,
şehre Reşit Galip Caddesi'nden geçerek
inerler
Pek azı bu ismin kim olduğunu bilir
Bu bilinmezlikte belki Dr Reşit Galip'in
41 yaşında göçüp gitmesi rol oynamıştır,
belki de İnönü'yle yıldızının hiç barışmaması

Rodos'ta doğan Reşit Galip,
ortaokulu bitirince kardeşiyle
bir sandala binip Marmaris'e gelmiş

Liseyi İzmir'de okumuşlar

Kardeşi Hüseyin Ragıp (Baydur)
diplomatlığı seçip büyükelçilik yapmış

Reşit Galip ise İstanbul Tıp'a gidip
doktor olmuş

Öğrenciyken gönüllü olarak
I Dünya Savaşı'na katılmış
Kafkas Cephesi dönüşü öğrenimini
tamamlayıp fakültede asistanlığa başlamış

1923 Mart'ında, hekimlik yaptığı
Mersin'e Mustafa Kemal Paşa geldiğinde
Paşa'nın huzurunda konuşmuş ve
gözlerine doğru bakarak şöyle demiş:

"Muhterem Gazi, sen yalnızca bu milletin
bir kahramanı değilsin, sen bunlardan
çok daha büyüksün
Sen bu milletin bir ferdisin
Senin birinci büyüklüğün,
bu milletin bir ferdi olmakla iktifa ve
iftihar etmekliğindir "

Herkesin yüceltme yarışına girdiği
günlerde Gazi'yi "milletin bir ferdi" sayan
30 yaşındaki bu hatip,
herkesin dikkatini çekmiş
Tabii en çok da Gazi'nin

Kemal Paşa ona milletvekilliğ i önermiş ve
Dr Reşit Galip, Ocak 1925'te Meclis'e girmiş

Bir süre İstiklal Mahkemesi üyeliği yapmış
CHP İdare Heyeti'nde görev almış
Türk Ocakları'nda, Halkevleri'nde çalışmış
Yine Atatürk'ün isteğiyle Serbest Fırka'ya girmiş
Ve Atatürk'ün sofrasına oturmuş
Onu bakanlığa taşıyan süreç de
o sofrada başlamış

Bu sofra sahnesi pek çok tanığın
anılarında vardır:

1931 sonbaharıydı
O geceki tartışma,
Milli Eğitim Bakanı Esat Mehmet'in
bir yakınmasıyla başladı
Esat Mehmet, Atatürk'ün Harbiye'den
"tabya öğretmeni"ydi
Kazım Özalp'in "Atatürk'ten Anılar"
kitabında (T İş Bankası Y, 1992, s 48-49)
yazdığına göre konu,
kız öğrencilerin kıyafetinden açıldı
Esat Mehmet, "kızların kısa etek, kısa çorap
ve kısa kollu gömlek giymelerini
uygun görmediğini" belirtti
Bir tamim yayınlayıp daha kapalı
giyinmelerini isteyeceğini söyledi

Bunun üzerine Reşit Galip söz aldı:
"Yanlış düşünüyorsunuz beyefendi" dedi
"Bu bir geriliktir
Kadınlar eski durumda yaşayamazlar
inkılaplardan en mühimi,
kadınlara verilen haklardır
Başka türlü, Batılılaşmakta olduğumuzu
iddia edemeyiz"
Sofra gerildi
Gazi, vekilini zor durumda bırakan
bu çıkıştan hoşlanmadı
"Bu konuyu uzatmayalım
Kısa çorap giyip giymemek
çok önemli değildir, sonra tartışırız" dedi
Ama Reşit Galip alttan almadı
"Af buyurunuz Paşam!
Bu, inkılap ve zihniyet meselesidir
Müsaade buyurursanız fikrimizi söyleyelim
Hatta daha ileri giderek diyeceğim ki,
sizin huzurunuzda bu sofrada inkılapları
zedeleyeceği icraattan bahsedilmesi
küstahlıktır, hoş görülemez"

Reşit Galip'in tartışma yaratmasının
özel bir nedeni vardı:
Halkevi'nde sanatı yaygınlaştırmak için
tiyatro çalışmaları yapıyor,
ancak sahneye çıkacak kadın oyuncu
bulamıyorlardı
Buna gönüllü kadın öğretmenler için,
Maarif Vekaleti'nden izin alamamışlardı

Reşit Galip
"Bu kokuşmuş kafayla devlet yürümez"
diye kestirip attı

Atatürk'ün kaşları çatıldı
"Sözlerinizde müsamahalı, ölçülü olunuz"
diye çıkıştı
Herkes yaklaşan fırtınayı hissetmişti
Ama Reşit Galip bulutların üstüne gitti
57 yaşındaki Milli Eğitim Bakanı'nı
işaret ederek dedi ki:

"Devrimci devrimcidir
insanlar bir yaştan sonra
ister istemez tutucu olurlar
Meclis'te bunca genç, idealist,
bakanlık yapacak yetenekte insan varken,
böyle yaşlı kimseleri Milli Eğitim Bakanı
yapmak hatadır"

Atatürk yeniden uyarma gereği duydu:
"Esat Bey yeteneklidir
Davamıza inanmıştır ve benim hocamdır
Beni okutmuş olması
sence bir değer taşımıyor mu?"

"Kusura bakma Paşam, taşımıyor!
Okuttuklarının içinde sizin gibi bir
devrimci çıkmış ama kim bilir
nice tutucu da çıkmıştır"

"Sizi de eleştiririm!"
Bunun üzerine Gazi'nin sabrı taştı:
"Bu sofrada hocama ve bir
Milli Eğitim Bakanı'na hakaret etmenize
müsaade edemem" diye haşladı

Ama Reşit Galip sineceği yerde hepten üste çıktı:

"Devrimleri korumak için
sizden müsaade istemiyorum
Hatayı yapan siz de olsanız,
sizi de eleştiririm
Mesela Rose Noir'a verdiğiniz
15 bin liralık kredi mektubu da
siz yaptınız diye hata olmaktan çıkmaz"

ilk kez Atatürk'ün sofrasında
Atatürk bu kadar sert eleştiriliyordu

Reşit Galip'in sözünü ettiği Rose Noir,
Beyoğlu'nda, Rus karı-kocanın işlettiği
bir barın adıydı
Atatürk bir gece oraya gitmiş,
mekanın sahibi Madam Senya'dan
"İş Bankası'ndan kredi alamıyoruz"
yakınmasını dinlemiş ve
orada bir kağıda
iş Bankası Genel Müdürü'ne hitaben
"yardımcı olunması" isteğini yazmış,
Rus çifte vermişti
Reşit Galip bu iltimas talebini eleştiriyordu

Atatürk bu kez kızmadı;
"Yoruldunuz, buyurun biraz istirahat edin"
diyerek kibarca Reşit Galip'i sofradan kovdu

Ama genç devrimcinin yılmaya niyeti yoktu
Yıllar yılı bir efsane gibi anlatılacak
çıkışını o an yaptı:
"Burası sizin değil, milletin sofrasıdır
Milletin işlerini görüşüyoruz
Burada oturmak sizin kadar,
benim de hakkımdır"

Atatürk kendi fikirleriyle kendisini vuran
bu genç adama baktı,
sonra yanındakilere dönüp
"Öyleyse biz kalkalım" dedi
Sofradaki bütün heyet ayaklandı;
Reşit Galip'i sofrada yapayalnız bırakıp
çıktılar

Bu müthiş sahnenin devamı
daha da ibret vericidir:

Reşit Galip bütün geceyi
Dolmabahçe Sarayı'nda
pencere kenarındaki bir koltukta geçirir

Atatürk uyandığında
Genel Sekreteri'ne Reşit Galip'i sorar
"Sabaha kadar bekledi,
mahcubiyetini size iletmemizi istedi
Ankara'ya gidecek kadar
borç para istedi 25 lira verdik" derler
Atatürk
"Ankara'ya gidecek adama
25 lira mı verilir
Bari benim hesabımdan birkaç yüz lira
verseydiniz" der
Sonra "Cebinde beş parası yok ama
karakterinden hiç taviz vermiyor
Parası yok ama cesareti var" diye ekler

1932 sonbaharında Atatürk,
Reşit Galip'in Ankara Radyosu'ndaki
bir konuşmasını dinler;
"Devrimleri her yerde,
herkese karşı savunacağız
Gerekirse babamıza ve
çocuklarımıza karşı bile" demektedir

Atatürk birkaç gün sonra kendisini
yeniden sofraya davet eder
Hemen yanındaki sandalyeye buyur eder
Onun yanına da, hocası Esat Mehmet'i oturtur
Ve orada yeni Milli Eğitim Bakanı'nın
39 yaşındaki Reşit Galip olduğunu açıklar

Rose Noir olayı mı?
Onu da hatırlatalım:
İş Bankası Genel Müdürü
Muammer Eriş,
Atatürk imzalı kağıdı alınca
doğruca Dolmabahçe Sarayı'na gelmiş,
Ata'nın ricacı olduğu krediyi vermeye
kuralların uygun olmadığını bildirmiş,
talebi reddetmiştir

************ *******
Reşit Galip'in bakanlığı
sadece 13 ay sürdü
Bu süre içinde Darülfünun'dan
üniversite reformunu başlattı
Öğretmenlere genel bütçeden
maaş ödenmesini sağladı

Eşi Zübeyre Hanım'ın deyimiyle
"deli gibi çalışıyor" ama
Atatürk'e çıkışacak kadar ayarsız
dili yüzünden her gün işe
cebinde istifa mektubuyla gidiyordu

Aslında Atatürk'le araları iyiydi
O Gazi'ye "Paşam",
Gazi de ona "Doktor" diye hitap ederdi

************ *******
Torunu Feyhan Oran'a
"Peki ne oldu da ayrıldı?" diye sordum
Bir gün sofradan ayrılırken,
Atatürk, "Seni eve ben bırakacağım"
demiş
Eve bırakınca o da saygıdan,
"Ben de sizi uğurlayacağım Paşam"
karşılığını vermiş
Ama kendisinin arabası olmadığından
yürüyerek uğurlamış
O gece zatürree olmuş

Dinlenmesi tavsiye edilince
1933 Ekim'inde görevden ayrılmış

1934 yazında Moda'daki
bir deniz kazasında kızlarını kurtarmaya
çalışırken akciğerlerini hepten üşütmüş
Bir mucize eseri kurtulduğu bu kazadan
sonra ölümü bekleyerek,
hastalığını takip etmeye başlamış
Keçiören'deki bağ evinin kütüphanesine
demir yatağını taşıtıp
yedi ay kitaplar arasında yatmış

1934'te, 41 yaşında hayata veda etmiş

"Öldüğünde cebinde 5 lira parası varmış"
dedi hiç görmediği torunu Feyhan:
"Anneannem üç çocuğunu büyütebilmek için
Afet İnan'dan yardım istedi
Atatürk'ün yardımıyla krediyle bir ev aldılar
O evin bir odasına sığışıp
diğer daireleri kiraya vererek geçindiler"

************ ****
Her sabah okul öğrencilerini
güne başlatan
"Türküm doğruyum çalışkanım" andı
var ya
Geçenlerde sevgili hocam
Prof Dr Baskın Oran'ın eşi Feyhan,
"Biliyor musun o andı kim yazdı?"
diye sordu
"Kim?" dedim merakla
"Dedem"
"Deden kim?"
"Reşit Galip"
İnanılır gibi değil
Ne o andın 1933'ün 23 Nisan günü
Reşit Galip'in kaleminden çıktığını
biliyordum
Ne de Feyhan'ın
Atatürk döneminin Maarif Vekili
Reşit Galip'in torunu olduğunu

************ *****

Feyhan ilkokulda her sabah içtiği andın
dedesinin kaleminden çıktığını
ilkokul sonda annesinden öğrenmiş

************ ***



CAN DUNDAR / MILLIYET / 25 KASIM 2007 - PAZAR

__________________
'' Milli Benligini Yitirmis Uluslar
Başka Milletlerin Avıdır !!!! ''
Mustafa Kemal ATATÜRK

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.