![]() |
Gülü Tarife Ne Hacet, Ne Çiçektir Biliriz… |
![]() |
![]() |
#1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Gülü Tarife Ne Hacet, Ne Çiçektir Biliriz…Gülü tarife ne hacet, ne çiçektir biliriz… Hilkatin Fâtiha’sı, nübüvvetin hâtimesi, ins ü cinnin peygamberine selamdan sonra, Varlık güzeline Gül diyeceğiz biz, Gül çağında ıtırlarını duymak için… Beşeriyet bütün zaman ve mekan boyunca Gül’ü bilememenin ve Gül’ü sevememenin ıstırabıyla kıvrandı ve büyük hakikat şu ki başını nereye vursa o Gül’den başka Gül bulamayacak, Gül’ü örnek almadıkça ete kemiğe bürünmüş feryadından kurtulamayacaktır ![]() Eller nakış nakış, desen desen Gül’ü dokur çünki, kağıtlar renk renk, deste deste Gül’ü okur ![]() Gül’ün ıtırlarında bülbüller yaşar aşk ile, ve aşk ile renginin şulesinden pervaneler düşer ![]() Kimin eline değerse Gül, elleri Gül kokar onun ![]() ![]() ![]() ![]() “Eğer Gül’ün vasıflarının şerhini devamlı, durmadan söylesem, yüzlerce kıyamet geçer de o yine bitmez ![]() ![]() Lisan ve kalem Gül’ü hakkıyla anlatamaz, bunu herkes bilir ![]() ![]() Şimdiye kadar neler söylenmedi Gül hakkında, neler yazılmadı ![]() ![]() ![]() Siyer dediler hayatını söylediler, şemail dediler vasıflarını sayıp döktüler ![]() ![]() ![]() Na’tî diye mahlas kullandılar, divanlar doldurdular; adını anarak başladılar mesnevilere bir bakışına mazhar olmak için ![]() ![]() ![]() ![]() Eşya ve varlık Gül için vardır ve Gül, eşya ve varlık olur serâpâ ![]() ![]() Söz, kelam ve hitap… Her suret ve her şekilde Gül’e mahkum ![]() ![]() Gül’ü anlatmayan dil ne söyler ki efsaneden başka! ![]() ![]() Gül harflerinden Gül söylemeyen kelimeler gerçeği olmayan isimlerden öte nedir ki?! ![]() ![]() ![]() Gül hakkında en müstesna sözleri Divan şiiri söylemiştir ![]() Türk şairlere özgü bir tür olan Hilye’lerden siyer kitaplarına; mevlidlerden mi’raciyelere; divanlar ile her türlü mesnevilerin başında Tevhid ve münacaatlardan sonra yer alan na’tlardan düzyazı eserlerdeki hamdele ve salvele bölümlerine varasıya kadar hep “önce Gül” der kalemler ![]() Divan edebiyatının Gül hakkında söyleyecek sözüne hadd ü pâyân mı bulunur? O şairler ki kitapları yahut sözlerinin, en başında O’nun adını anmakla korunabileceğine inanmışlardır ![]() ![]() * Hz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Beşeriyetin en hayırlısına, varlığın en şereflisine karşı gösterilen bu sevgi ve saygı, şairin dilini ve yolunu aydınlatır hiç farkına varmadan, kelimelerini birdenbire güzelleştiriverir ![]() Bütün divan şiiri ürünleri içinde dilin en güzel ve sanatlı kullanıldığı manzumeler, yalnızca ve yalnızca na’tlardır ![]() Gül’e bende olmanın samimiyetinden kaynaklanan sanattır ![]() ![]() O’nun erdiği makama nasıl kimse erememişse, O’na yol alırken de kimse şaire yetişemesin ister ![]() ![]() Evrenin en güzel Gül’üne yazılan müstakil eserler içinde en yaygın okunanı hiç şüphesiz Süleyman Çelebi’nin “Vesîletü’n-Necât (Kurtuluş vesilesi)” adıyla bilinen Mevlid’idir ![]() ![]() ![]() Bu üç eser de zamanla musıkî formunda okunmuş ve çağlar boyu geniş halk kitleleri tarafından sevilerek Türk kültürünü yönlendirmiştir ![]() Na’tlar içinde Nazîm’in küçük bir divan oluşturacak kadar çok sayıdaki maznumeleri ile Fuzulî’nin Su Kasidesi, Nabî’nin coşku dolu dizeleri, Şeyh Galib’in müseddes tarzında yazdığı muhteşem eseri, Nef’î’nin “sözüm” redifli kasidesi ilk akla gelebilecek olanlardır ![]() fanilerin söyleyebileceği en müstesna sözleri söyleyen şairlerdir ![]() Bu arada değişik şairlerin na’tlarının derlenmesiyle oluşturulmuş Nu’ût-ı Nebeviye mecmualarını da hatırlamak gerekir ![]() ![]() Na’tların gazel tarzında yazılanları da vardır elbet ![]() Bunlar genellikle vezin yönlendirmesiyle şekil bulan ve 4 mefâîlün kalıbıyla yazılıp “…yâ Rasûlallah” redifiyle sona eren gazellerdir ![]() Garîk-i bahr-i isyânem şefâat yâ Rasûlallah Esîr-i nefs-i nâdânem şefâat yâ Rasûlallah beytiyle başlayan kısa na’ti gibi manzumeler XVII ![]() ![]() Alîl-i derd-i isyâne devâsın yâ Rasûlallah Bize sûy-ı cinâne reh-nümâsın yâ Rasûlallah dizeleriyle başlayan na’ti, Şeyhülislam Arif Hikmet Bey’in, Ser-i kûyunda kemter hâk-i râhım yâ Rasûlallah Nesîb-i âsitânındır penâhım yâ Rasûlallah ve Musahip Mustafa Paşa’nın, Hevâ-yı nefse cânım mübtelâdır yâ Rasûlallah İşim hep çcümleten cürm ü hatâdır yâ Rasûlallah matlalı gazelleri bu tür na’tların en ünlüleridir ![]() ![]() Onun hac seyahatinde Medîne’ye varmak üzereyken söylediğine inanılan ve şehre girdiği esnada Mescid-i Nebevî müezzinlerinin hep bir ağızdan kerameten okudukları menkıbevî üslupla anlatılan şiir şu beyitle başlar: Sakın terk-i edebden kûy-ı mahbûb-ı Hudâdır bu Nazargâh-ı İlahî’dir makâm-ı Mustafâdır bu * Bütün bunların dışında, Gül’den bir vesile ile bahsedecek olan şair için ilk başvurulacak kaynaklar, mucizelerdir ![]() Efendiler Efendisi’ni hastalıkların devası, cennet yolunun klavuzu, Allah’ın Habîbi olarak gören şair, O’ndaki beşeriyet kadar nebeviyeti de söz konusu etmekten hoşlanır; yüceliğini dile getirmek için sık sık mucizelerden bahseder ![]() Et kıyâs parmaklarından mu’cizâtın gayrı bes Çeşme akdı her birinden eyleyip şakku’l-kamer Demek ister ki: “Sen O yüce peygamberin mucizelerindeki ihtişama bak ki, yalnızca parmakları bile her birinden çeşmeler akıttı, ve şehadet parmağıyla ayı ikiye böldü ![]() ![]() Keza Mekke müşrikleri kendisinden mucize istedikleri vakit şehadet parmağıyla işaret edip ayı ikiye yarmıştı, hani İslam tarihleri ve siyerlerin şakku’l-kamer diye zikrettikleri mucize ![]() Şair Gül’ün yalnızca parmaklarından sadır olan mucizelerinin bu derece büyük olduğunu, diğerlerine sıra gelirse anlatmaya kelimelerin yetmeyeceğini ancak bu kadar güzel anlatabilir değil mi?!… Divan şairi Gül’den bahsedeceği zaman O’nu eşref-i mahlûkât, cihan bağının nadide çiçeği, varlığın evveli ve âhiri, şefaatin kaynağı, mahşer gününün efendisi, ahsen-i takvîm, güzel ahlakın tamamlayıcısı gibi sayısız vasıfları bir anda sıralayıverir ![]() Bütün amaç Gül’den şefaat istemektir ya hani, bunun için sık sık O’ndan bahseden âyetlere ve kudsî hadislere müracaat eder ![]() ![]() ![]() Vasfını “Ve’n-Necmi” “Ve’ş-şemsi” “Tebârek” söyledi Şânına “Tâhâ” vü “Yâsîn” geldi Hak’tan beyyinât Hz ![]() ![]() ![]() ![]() Sana mahsûs lutfudur Hakk’ın Tâc-ı “Levlâk” u taht-ı “Ev ednâ” Gül’ün şanı söz konusu olunca tasavvufî divan şairlerinin en ziyade andıkları kelime “muhabbet”tir ![]() Muhabbetten Muhammed oldu hâsıl Muhammed’siz muhabbetten ne hâsıl Ebced geleneği bile Gül hakkında abidevî bir beytin doğmasına kapı aralamıştır: Aman lafzı senin ism-i şerîfinle müsâvîdir Anınçün âşıkın zikri “amân”dır yâ Rusûlallah “Amân” ile “Muhammed” isminin ebced karşılığı 92 eder ![]() Buradan âşıkın “amân!” diye her haykırışında aslında Hz ![]() ![]() ![]() ![]() * Burada divan şairinin iman cephesinden İslam’ın varlık sebebi olan Gül’e bakışındaki genel kabulleri vermeye çalıştık ![]() Şimdi en başa dönelim ve bir Gül olarak, Gülde bir remz olarak, teri Gül kokan, yüzünde Gül, ağzında gonca görülen Efendiler Efendisi’nden Güle yansıyan ilham dolu birkaç beyit ile sözü tamamlayalım ![]() Böylece bütün Türk coğrafyasını doldurarak bir aşka dönüşen Gül medeniyetinin aslında bir iman ve aşk medeniyeti olduğunu anlayalım ![]() Dicle’nin serin yamaçlarında gözyaşlarını ikindi sularına karıştırarak Kıble’ye yönlendiren bağrı yanık şair hasretini anlatıyordu ve o Fuzulî idi: Suya versin bâğbân Gülzârı zahmet çekmesin Bir Gül açılmaz yüzün teg verse bin Gülzâre su Sultan, rüyalarının sevgilisine Gül rölyefleriyle başı üzre yer vermek için sorgucunu O’nun ayak izinden yaptırıyor ve üzerine şu dizeleri nakşettiriyordu; o dahi Sultan Ahmed idi: Nola tacım gibi başımda götürsem dâim Kademi nakşını ol hazret-i şâh-ı rüsülün Gül-i Gülzâr-ı nübüvvet o kadem sahibidir Ahmedâ durma yüzün sür kademine o Gülün Ve sultanın mürşidi -ki adına Hüdâyî denir- her yüzde Gül’ün aşkını okumaktaydı: Gül ağlama Gül bize Ele diken Gül bize Gül olanın yüzünde Gül açılır Gül bize Ve bugün biz, bir çağa geldik, Gül için feryâdlar çağına: Güle gûş ettiremez boş yere bülbül inler Varak-ı mihr ü vefâyı kim okur kim dinler Şikayet değildir kasdımız Gül’e, cür’etimiz içimizin yanışından ![]() ![]() Hiç bugünkü kadar yakışmadı Kâbe’ne siyahlar ve biz seni hiç bugünkü kadar özlemedik ![]() ![]() Ebedî Gülşeninde tek ayak üzre duracak bir yer de vermez misin bize Gül’üm?! ![]() ![]() Prof ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Gülü Tarife Ne Hacet, Ne Çiçektir Biliriz… |
![]() |
![]() |
#2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Gülü Tarife Ne Hacet, Ne Çiçektir Biliriz…Eğer Gül’ün vasıflarının şerhini devamlı, durmadan söylesem, yüzlerce kıyamet geçer de o yine bitmez ![]() ![]() Gül harflerinden Gül söylemeyen kelimeler gerçeği olmayan isimlerden öte nedir ki?! ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Gülü Tarife Ne Hacet, Ne Çiçektir Biliriz… |
![]() |
![]() |
#3 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Gülü Tarife Ne Hacet, Ne Çiçektir Biliriz…Alıntı: Kocayürek Nickli Üyeden Alıntı Eğer Gül’ün vasıflarının şerhini devamlı, durmadan söylesem, yüzlerce kıyamet geçer de o yine bitmez ![]() ![]() Gül harflerinden Gül söylemeyen kelimeler gerçeği olmayan isimlerden öte nedir ki?! ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ne güzel bir yorum bu böyle :) Benim için onurdur, güzel onure edici yorumun,güzel yüreğin için sonsuz Teşekkürler ederim, kocaman okyonus yüreğine yürekler dolusu sevgilerimi gönderiyorum sevgi ve Aşkla kal ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
|