Prof. Dr. Sinsi
|
Bir Çanakkale Gazisi Konuşuyor!

"Aşağıda okuyacaklarınız masal değildir, hikâye değildir, uydurma hiç değildir Sağlıklarında, yaşayanların ağızlarından dinlenip derlenmiş Dosyalarımızda özenle sakladığımız savaş hatıralarıdır Kelimesine dokunulmadan aktarılan bu hatıralardan, özellikle genç kuşakların çıkaracağı sayısız dersler vardır Şimdi söz, gazi atalarımızın " /Tuğgeneral Fazıl Bayraktar/
Gazi Hüseyin Onbaşı:
"Ben, Araç kazasının Kızılsaray Köyü’nden Hüseyin Kuşbacak Buralarda, bana "Hüseyin Onbaşı" derler Balkan Savaşı’nda çıktım köyden Nice gittiysem onbir yıl deyince geri döndüm Asker urbasını hiç çıkarmadım üstümden İlkin, iyi kaval çalıyor diye Mızıka Takımına verdiler beni Borazanla on iki hava çalardım Borazanla hiç Cezayir çalınır mı? Ben çalardım işte Çaldığım havaları, Mızıkacı Gedikli Başçavuşlar sekiz on perdeli uzun boruları ile çalamazlardı da "Ulan Hüseyin; sendeki bu ciğer, kalaycı körüğü mübarek Nereden çıkıyor bu sesler?" diyerekten şaşar kalırlardı  
Çatalca taraflarından Çanakkale’ye geçince, biz boruyu filan bıraktık Aldık elimize Muaddel Osmanlı Mavzerini Çanakkale’de 30’uncu Alay’a verdiler Grup Kumandanımız Vehip Paşa 10’uncu Fırka Kumandanımız Miralay Selahattin Bey Zığındere denilen bir yer vardır, ingiliz gâvuru oradan geldi üstümüze Kirte’de, Zığındere’de olan muharebeleri tarih kitapları yazmaz Üç günde dört bin şehit verdiğimiz oldu Hücuma geçtik mi, İngiliz mitralyözleri arpa biçer gibi biçerdi arkadaşlarımızı Muharebe meydanında, insan ölüsünden adım atacak yer kalmazdı
Hava sıcak; ölüler şişiyor, kokuyor Bir yanda İngiliz bir yanda Fransız, karabulut gibi geliyorlar üstümüz öldür öldür bitmez Zığındere’yi geçemedi gâvur Bacağımdan yaralandım Hastanede, "Sana tebdil-i hava verelim" dediler "Olmaz" dedim, "Beni kıtama yollayın" Topal mopal Alay’a geri döndüm Alay kalmamış ortada, Alay birbirine karışmış
Neyse uzatmayalım, Çanakkale’den Galiçya’ya 63’üncü Mitralyöz Bölüğüne verdiler bizi Fahrettin Çavuş diye bir kumandanımız var ki öyle babayiğit bir adam görülmemiştir Keşfe çıkmıştık, pusuya düştük Fahrettin Çavuş şehit oldu, ben yaralandım Yaram hafifti, çabuk iyileştim Galiçya’dan sonra, Cenup Cephesine; Dördüncü ordu’ya verdiler, Cemal Paşa’nın emrine Gazze’de, Kanalda, Tih Sahrası’nda epey çakmak çaldım Bu İngiliz gâvuru, şeytan gibi bir gâvur Her gittiğim yerde o çıkıyor karşıma Ne yalan söyleyeyim, vurduğum gâvur sayısı yüzden aşağı değildir Çölde su yok, yiyecek yok, giyecek yok Ayağımdaki postalları bezle sarıyorum ki büsbütün parçalanıp dağılmasın diye
Bir gün süngü hücumuna geçtik İngiliz siperlerine girince ayağımdaki postalları çıkarıp attım; ölü bir İngiliz gâvurunun yepiz yeni pabuçlarını geçirdim ayağıma, ohh  dünya varmış dedim Terhis olana kadar İngiliz postalını çıkarmadım ayağımdan Bu İngiliz malı sağlam oluyor beyim Ne demişler, "Asılacaksan İngiliz sicimi ile asıl”
Yemen gitti, Hicaz gitti, Kudüs gitti Bozulup geri çekildik oralardan Çok telefat verdik Olanları anlatsam yürek dayanmaz Civan gibi arkadaşlarımızı Arap çöllerinde kuma gömdük Mezarları bile yoktur
Sonra Sakarya  Yirmi iki gün, yirmi iki gece Yunan gâvuru ile cebelleştik İyi ki İngiliz yoktu bu sefer karşımızda Bu gâvur milleti ne kadar çok oluyor beyim? Vur vur bitmez İngiliz’i gider, Yunan’ı gelir, sonra, kattık Yunan gâvurunu önümüze Kovala ha kovala Korkak adamın arkasından kurşun yetişmiyor, beyim Yunan’ı denize dökene kadar kovaladık
On bir yıl deyince köye döndüm Vücudumda tam iki yara var Kurşunun biri hâlâ kalça kemiğimde duruyor İstiklâl Harbi’ne katılanlara madalya veriliyor, maaş bağlanıyor dediler Kalktım, Askerlik Şubesi’ne gittim Defterleri karıştırdılar, künyemi bir türlü bulamadılar Defterin o yaprağı kaybolmuş "Bu durumda sana madalya veremeyiz Hüseyin Onbaşı" deyince, sönüp vücudumdaki on iki yarayı gösterdim Şube Reisi’ne "Oğlum, ben bu yaraları çelik çomak oynarken almadım ki İngiliz kurşunu, kalça kemiğimin içinde duruyor hâlâ" dedimse de nafile On bir yıl askerlik yaptığıma kimseyi inandıramadım Bana bir madalyayı çok gördüler Zararı yok, “Balık bilmezse Hâlık bilir” demişler “Ne yaptıysak vatan için yaptık helâli hoş olsun "
alıntıdır
|