Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Genel Kültür & Serbest Forum > Serbest Forum

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
anavatanı, çocukluğudur, cüceloğlu, doğan, insanın

Bir İnsanın Anavatanı Çocukluğudur - Doğan Cüceloğlu

Eski 08-04-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Bir İnsanın Anavatanı Çocukluğudur - Doğan Cüceloğlu



Bir İnsanın Anavatanı Çocukluğudur”






Bir gün seminere başlamadan önce kısa boylu güler yüzlü birisi geldi, Hocam elinizi öpmek istiyorum, dedi Ben el öptürmekten pek hoşlanmadığım için, yanaktan öpüşelim, dedim, öpüştük Aramızda şöyle bir konuşma yer aldı:
- Hayrola, neden elimi öpmek istedin?

- Hocam, üç yıl önce sizin bir seminerinizi katıldım Hayatım değişti O seminerden sonra daha mutlu bir ailem var ve size teşekkür etmek istiyorum; onun için elinizi öpmek istedim
- Ne oldu, nasıl oldu?

- Üç yıl önce şirketimizin organize ettiği iki günlük bir seminerde bizimle beraberdiniz O seminerin bitişine doğru dediniz ki, “Bir insanın anavatanı çocukluğudur Çocukluğunu doya doya yaşayamamış bir insanın mutlu olması çok zordur Bir annenin, bir babanın en önemli görevi, çocuklarının çocukluğunu doya doya yaşamasına olanaklar yaratmaktır

Bir süre sustu, bir şey hatırlamak ister gibi düşündü, sonra konuşmaya devam etti:

- Hatta daha da ilerisi için söylediniz; dediniz ki, “Bir ulusun en önemli görevi çocuklarının çocukluğunu doya doya yaşamasına olanaklar yaratmaktır” Ben bir baba olarak sizi duyduğum zaman kendi kendime düşündüm: Ben bir baba olarak çocuğumun çocukluğunu doya doya yaşamasına fırsatlar yaratıyor muyum? Böyle bir sorunun o zamana kadar hiç aklıma gelmediğini fark ettim Ben ne yapıyorum, diye düşündüm Benim yaptığım sanırım birçok babanın yaptığının aynısıydı Dokuz yaşındaki oğlum ben işten eve gelince beni görmemeye, benden kaçmaya çalışıyordu Neden kaçmaya çalışıyordu, biliyor musunuz, Hocam?
- Hayır, neden?

- Çünkü onu görünce hemen şu soruyu soruyordum “Oğlum bugün ödevini yaptın mı?” Tuhaf tuhaf bakıyor, gözünü kaçırıyor, daha da sıkıştırınca, hayır anlamına gelen, “cık” sesini çıkarıyordu Kızıyordum, söyleniyordum, “Niye yapmıyorsun ödevini!” diyordum Aramızda sürekli tartışmalar, sürtüşmeler oluşuyordu Tabii bunun sonucunda bütün aile huzursuz oluyordu

Burada biraz sustu, soluklandı Sanki hatırlamak istemediği anılar vardı; onların üstesinden gelmeye çalışıyordu Sonra konuşmaya devam etti:

- Ben sizin seminerinizden çıktıktan sonra düşünmeye başladım “Ben ne biçim babayım,” diye kendime sordum Seminer için geldiğim İstanbul’dan çalışma yerim olan Kayseri’ye gidinceye kadar düşündüm; otobüste bütün gece düşündüm ve sonra kendi kendime dedim ki, eşimle konuşayım, biz birlikte bir karar alalım Diyelim ki bu çocuk isterse beş yıl sınıfta kalsın, ama doya doya çocukluğunu yaşasın
- Radikal bir karar!

- Evet, uçta bir karar, ama bu karar içime çok iyi geldi, Hocam Gerginliğim, üzüntüm gitti, içim rahat etti Ben eve gelince eşime dedim ki, hadi gel otur, konuşalım Yemekten sonra oturduk konuştuk, çocuklar yattı biz konuşmaya devam ettik Seminerde anlatılanları aktardım, böyle böyle böyle diye izah ettim ona ve en nihayet dedim ki, ya benim gönlümden ne geçiyor sana söyleyeyim Bizim oğlumuz var ya bizim oğlumuz, o isterse beş yıl sınıfta kalsın, ama çocukluğunu yaşasın! Şimdiye kadar onun çocukluğunu yaşamasıyla ile ilgili pek bir çaba göstermedik, bir bilinç göstermedik, oluruna bıraktık Gel şimdi değiştirelim bunu
- Eşiniz ne dedi?

- Hocam biliyor musun ne oldu?
- Ne oldu?

- Karım hayretle bana baktı ve dedi ki, “Bu ne biçim seminer be! Kim bu adam? Öyle şey mi olur; yok bizim ki çocukluğunu yaşayacakmış! Bizim çocuk çocukluğunu yaşarken öbürküler sınıflarını geçecek ilerleyecek! Öyle şey olmaz
- Anlıyorum; anne olarak çocuğunun geride kalmasını istemiyor, kaygılanıyor!

- Fakat hocam ben pes etmedim, bırakmadım, mücadeleye devam ettim Her gün, her akşam gece yarılarına kadar karımla konuştum Üç gecenin sonunda bana, peki ne halin varsa gör, dedi
- Pes etti, yani Peki, sen ne yaptın?

- İşte onu dediği günün sabahı eşofmanımı, ayakkabımı şöyle kapının yanına bıraktım işe gittim; işten dönünce oğlumun gözüne baktım ve dedim ki, oğlum bugün doya doya oynadın mı? Bana hayretle baktı ve “Hayır!” anlamına gelen “cıkk” dedi O zaman, hadi gel beraber aşağıya ineceğiz, oynayacağız, dedim Eşofmanımı giydim, ayakkabımı giydim, onunla beraber sokağa çıktık Pencereden arkadaşları bakıyorlarmış, onlar da sokağa çıktılar; birlikte sokakta oyun oynadık Akşam saat altıdan sekiz buçuğa kadar sokaktaydık Eve gelince toz toprak içindeyiz, beraber banyoya girdik, duş yaptık Havluyla kuruladım, çok mutluyduk ve o günden sonra işten dönünce her gün onunla oynamaya başladım Her gün, her gün, her gün oynadım Yedi gün sekiz gün sonraydı galiba, bir gün banyodan çıkarken onu kuruluyorum havluyla, kolumu tuttu, bana döndü ve dedi ki, baba ya, ben seni çok seviyorum Hocam nefesim durdu, gözüm yaşardı, konuşamadım Çünkü farkına vardım ki, şimdiye kadar sevdiğini hiç söylememişti Düşündüm, şimdiye kadar hiç söylemediğinin farkında değildim; belki ömür boyu söylemeyecekti “Ne büyük tehlike!” diye düşündüm Ömür boyu onun bana bu cümleyi söylemediğinin farkında olmayacaktım
- Demek farkına vardın, seni kutlarım Senin farkına vardığın bu durum birçok anne ve babanın farkında olmadığı gizil, örtük ama önemli bir tehlike!

- İçimde bir şükür duygusu, havluyla çocuğumu kuruladım ve giydirdim ve artık her gün oyun oynamaya devam ettik Zaman geçti, iki hafta sonra okul, öğretmen veli buluşması için okula davet etti Daha önceki veli buluşmalarında öğretmen, “Sizin oğlunuz akıllı bir çocuk, ama ödevleri kargacık burgacık yazıyor, dikkat etmiyor Sınıfta arkadaşlarını rahatsız ediyor, onları itiyor kakıyor, lütfen onunla konuşun Ödevlerine ilgi gösterin, sınıfta arkadaşlarını rahatsız etmesin Ödevlerini doğru dürüst yapsın,” demişti O nedenle öğretmen buluşmasına gitmekten çekiniyordum Bu davet gelince ben eşime dedim ki, hadi okuldaki buluşmaya beraber gidelim! Yok, dedi, sen tek başına gideceksin, ben gelmeyeceğim
- Eşiniz gelmek istemedi!

- Hayır istemedi Ya beraber gidelim, diye ısrar ettim hayır hayır sen yalnız gideceksin dedi Ben yalnız gittim ve diğer veliler geldikçe sıra bende olduğu halde sıranın arkasına geçtim, sıranın arkasına geçtim ki başka kimse olmadan öğretmenle konuşayım, diye Mahcup olacağımı düşünüyordum Her şeyin daha kötüye gittiğini düşünüyordum En nihayet bütün veliler öğretmenle konuşmalarını bitirip gittiler Sıra bende! Öğretmenin karşısına geçtim, bana baktı gülümsedi, siz ne yaptınız bu çocuğa, dedi Hiç cevap vermedim, önüme baktım Lütfen söyleyin ne yaptınız bu çocuğa, dedi “Çok mu kötü hocam?” diye sordum Gülümsedi, hayır, kötü değil, dedi “Artık sınıfta arkadaşlarını hiç rahatsız etmiyor, ödevleri iyileşti, tam istediğim öğrenci oldu Ne yaptınız bu çocuğa siz?”
- Herhalde bir baba olarak çok mutlu oldunuz?

- Hocam biliyor musunuz öğretmenin karşısında ağlamaya başladım İnanamıyordum kulağıma, içimden, vay evladım, biz sana ne yaptık şimdiye kadar, duygusu vardı Eve geldim, karım yüzüme baktı, gözlerim ağlamaktan kıpkırmızı “O kadar mı kötü?” diye sordu Ona da cevap veremedim Hocam, ona da cevap veremedim! Ağladım Daha sonra anlattım Hocam onun için sizin elinizi öpmek istedim, teşekkür ediyorum Benim oğlumun ve onun küçüğü kızımın hayatını kurtardınız Ailemin mutluluğu kurtuldu Hakikaten bir insanın anavatanı çocukluğuymuş Anavatanı mutlu olan bir çocuk çalışmasını, okulunu her şeyini bütün gücüyle yapar ve orada başarılı olurmuş

“Gel seni yeniden kucaklayayım!” dedim Kucaklaştık

“Çocuklar gülsün diye!” yaşayalım Çünkü insanın anavatanı çocukluğudur Çocuklar gülerek, oynayarak büyürse, sonunda büyükler güler Büyükler mutlu olup gülümseyince tüm ülke, tüm insanlık güler Çocukların gülmesine hizmet veren herkese selam olsun!

Doğan CÜCELOĞLU


Alıntı Yaparak Cevapla

Bir İnsanın Anavatanı Çocukluğudur - Doğan Cüceloğlu

Eski 08-04-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Bir İnsanın Anavatanı Çocukluğudur - Doğan Cüceloğlu



Her anne-babanın okuması gereken oldukça etkileyici bir yazı

Şöyle bir silkelendim, yarış atına çevrilen çocukları düşündüm Kafamın içinde en az kırk soru oluştu

En acilinden bu yazıyı oğlumun sınıf arkadaşlarının annelerine okutmam lazım Günlerdir Seviye Belirleme Sınavı ile yatıp kalkıyoruz haksızlık ettik kesinlikle evlatlarımıza

Hiç bir şey için geç kalmış sayılmayız,yarın farklı anne-babalar olabiliriz

Teşekkürler Lale, beni kendime getirdin

Alıntı Yaparak Cevapla

Bir İnsanın Anavatanı Çocukluğudur - Doğan Cüceloğlu

Eski 08-04-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Bir İnsanın Anavatanı Çocukluğudur - Doğan Cüceloğlu




Alıntı:






Her gün, her gün, her gün oynadım Yedi gün sekiz gün sonraydı galiba, bir gün banyodan çıkarken onu kuruluyorum havluyla, kolumu tuttu, bana döndü ve dedi ki, baba ya, ben seni çok seviyorum Hocam nefesim durdu, gözüm yaşardı, konuşamadım Çünkü farkına vardım ki, şimdiye kadar sevdiğini hiç söylememişti Düşündüm, şimdiye kadar hiç söylemediğinin farkında değildim; belki ömür boyu söylemeyecekti “Ne büyük tehlike!” diye düşündüm Ömür boyu onun bana bu cümleyi söylemediğinin farkında olmayacaktım





Yazının tam burasında gözlerim doldu iyi mi? (tabi ki iyi)

Çok güzel bir anekdot ve sadece okunarak geçilmemesi gereken, içindekinin alınıp hayatımıza yapıştırılması zaruri olan bir ders


Teşekkürler Lale

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.