| 
 | |||||||
|    | 
|  | Konu Araçları | 
| alışverişleri, diller, kelime, yeryüzündeki | 
|  | Yeryüzündeki Diller Ve Kelime Alışverişleri |  | 
|  08-03-2012 | #1 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Yeryüzündeki Diller Ve Kelime AlışverişleriYeryüzünde konuşulan diller konusunda kaynaklarda farklı sayılar verilmektedir  1997 yılında UNESCO tarafından yapılan bir araştırmada, dünyada konuşulan 10  000 dil olduğu tespit edilmiştir  Bu dillerin yaklaşık 2  000 kadarının yazılı şeklinin olduğu bilinmektedir  Toplam 52 ülkede resmî dil olarak 1,7 milyar kişi tarafından konuşulan İngilizce ilk sırada yer almaktadır  Diğer diller şöyle sıralanmıştır: Çince 1,5 milyar, Hintçe 418 milyon, İspanyolca 372 milyon, Arapça 255 milyon, Rusça 254 milyon, Portekizce 218 milyon, Fransızca 124 milyon, Almanca 121 milyon, Türkçe 120 milyon  George Weber'in "Dünyanın En Tesirli On Dili" adlı makalesinde; İngilizcenin 115, Fransızcanın 35, Arapçanın 24, İspanyolcanın 20, Rusçanın 16, Türkçenin ve lehçelerinin 12, Almancanın 9, Portekizcenin 5, Hintçe ve Urducanın 2, Bengalcenin 1, Japoncanın 1 ülkede konuşulduğu bilgisine yer verilmiş ve diller, anadili olarak konuşan insan sayısına göre şöyle sıralanmıştır: Çince 1,2 milyar İngilizce 330 milyon İspanyolca 300 milyon Hintçe-Urduca 250 milyon Arapça 250 milyon Türkçe 200 milyon Bengalce 185 milyon Portekizce 160 milyon Rusça 125 milyon Japonca 125 milyon Almanca 100 milyon Pencabi 90 milyon Fransızca 75 milyon Bir dili anadili olarak konuşanların çok olması, o dilin dünyada yaygın olarak kullanıldığını göstermez  Yukarıda da belirtildiği gibi, Çince 1,2 milyar, İngilizce 330 milyon kişinin anadili olmasına rağmen, dünyada 1,5 milyar kişi Çince konuşurken 1,7 milyar kişi, İngilizce ile haberleşmektedir   Ülke sayısının dil sayısına göre bu kadar az -BM'ye üye 192 ülke vardır- olduğu göz önüne alınırsa, sadece bir dilin konuşulduğu bir ülke bulunamayacağı açıkça görülmektedir  Hattâ yüzlerce dilin konuşulduğu ülkeler bile mevcuttur  Dünyadaki diller haritasıyla bitki ve hayvanların biyoçeşitlilik haritasının karşılaştırıldığı bir araştırmada bitki ve hayvan çeşitliliğinin en fazla olduğu Amazon ve Yeni Gine gibi bölgelerde, dil sayısının daha çok olduğu tespit edilmiştir  Başka bir araştırmaya göre de, hayvan türlerinin çeşitlilik gösterdiği, ormanların çok olduğu, tropik iklime sahip veya sıradağların bulunduğu bölgelerde dil çeşitliliği de artmaktadır  Bu araştırmada son 500 yılda dillerin % 4,5'inin hayatiyetini kaybettiği ortaya konmuştur  Aynı dönemde kuşların % 1,3'ünün, memelilerin %1,9'unun yok olduğunun ortaya konması, bitki ve hayvan çeşitliliğinin fazla olduğu bölgelerde dil çeşitliliğinin de fazla olduğu fikrini desteklemektedir   Pasifik adalarında yaşayan nüfus, dünya nüfusunun % 0,5'i olmasına rağmen, dünyadaki dillerin % 19'u bu bölgede konuşulmaktadır  Sadece Papua Yeni Gine'de 3,5 milyon insan tarafından 850 dil konuşulmakta ve dillerin neredeyse yarısı; Endonezya'da 700, Hindistan ve Nijerya'da 400'er, Meksika'da 300, Kamerun ve Avustralya'da 250'şer, Brezilya'da 230, Zaire'de 200 farklı dil veya lehçe olmak üzere dokuz ülkede konuşulmaktadır  Konuşan sayısı bakımından ilk yüze giren diller, dünya nüfusunun % 95'i, geri kalan binlerce dil ise % 5'i tarafından konuşulmaktadır  250 dil, 1 milyondan fazla kişi tarafından konuşulmakla birlikte dillerin % 90'ının konuşanı 100  000 kişiden azdır  Bunun yanı sıra 250 dil, sadece 2  500, 357 dil sadece 50'şer, 46 dil ise sadece 1'er kişinin anadilidir  Kaynaklarda dillerin % 20'sinin şu anda 5 ilâ 20 kişi tarafından konuşulduğu için ölü durumda olduğu bilgisi yer almaktadır  Dil sayısının bu kadar çok olmasının yanı sıra birbirinden çok uzak coğrafyalarda yaşamış olmalarına rağmen, aynı seslerden, aynı harflerden müteşekkil kelimelerin birçok dilde aynı varlığı karşılaması, bütün insanların aynı ana-babanın çocukları olduğunun ispatı gibidir  Bunu Richard Fester'in 200 dili karşılaştırarak yaptığı bir araştırmadan elde ettiği neticelerle misâllendirebiliriz  Almanya'da "Ren", Fransa'da "Rhone, Garonne, Roanne", İtalya'da "Reno", Norveç'te "Rena" isimli nehirler olduğu gibi, Amerika'da Washington yakınlarındaki bir nehir de Kızılderililer tarafından "Raanoke" şeklinde adlandırılmıştır  "Akmak, çağıldamak" fiilleri, Amerika'daki Mepucha yerlilerinin dilinde "rinun", Almancada "rinnen", Hindistan'da "rina", Tibet'te "ran", Japonya'da "ryu", Afrika'da "baharini" kelimeleriyle karşılanmaktadır  Ayrıca İskoçya'da "cwen" kelimesi "genç kadın", Farsçada "civan" "yakışıklı genç" mânâsında kullanılırken Kuzey Germenlerde "Kwin" İngilizcede "guenn", Ortaçağ Almanya'sında "kwenne", Grekçede "gvne", Baskçada "gune", Norveç dilinde "guna", Peru'da İnkalarda "guna", Avustralya yerlileri olan Aborijinlerin dilinde "guna" kelimeleri "kadın" mânâsında kullanılmaktadır   Gerek yazı, gerekse konuşma dili olsun, yeryüzündeki dil zenginliğinin her geçen gün azalmasında, teknolojik yönden gelişmiş ve güçlü ekonomiye sahip ülkelerin kendi kültürlerini diğer ülkelere çeşitli vasıtalarla ihraç etmeleri mühim rol oynamaktadır  Bunun yanı sıra sanayileşememiş ülke vatandaşlarının kendi ülke ve dillerinde bir gelecek görmedikleri için, gelişmiş ülkelerin dillerini tercih etmelerinin rolü de inkâr edilemez  Bu durumda da kullanılmadığı ve yeni nesillere öğretilmediği için dillerin ölümü gerçekleşmektedir  Zaten bir dilin gelecekte yaşayıp yaşamayacağını anlamak için genç nesiller ve küçük yaştakiler tarafından konuşulup konuşulmadığına bakmak gerekir  Yoksa konuşan sayısının çok olması, o dilin gelecekte de varlığını sürdüreceği mânâsına gelmez  Araştırmalara göre önümüzdeki 100 yıl boyunca her iki haftada bir dilin öleceği ve dillerin % 30 ilâ 50'sinin bu yüzyıl sonunda yok olacağı varsayılmaktadır   Diller ve kelime hazineleri Dillerin kelime hazineleri de birbirinden farklıdır  Yüz binlerce kelimesi olan dil bulunduğu gibi, birkaç bin kelimeli diller de mevcuttur  Aslında bir dil, kelime hazinesi bakımından ne kadar zengin olursa olsun, kişilerin günlük hayatta, konuşmada kullandıkları kelimelerin sayısı sadece binlerle ifade edilmektedir  Bu konuda "Verlee adlı bilim adamı, sıradan kimselerin 2  000'den biraz fazla, eğitimli kişilerin ise en çok 4  000 – 5  000 dolayında kelime kullandığını ileri sürer    Kimi bilginler, sıklık sayımlarıyla elde edilen cetvelde ilk sırayı alan 1  000 kelimeyle normal metinlerin % 80'inden fazlasının anlaşılabildiğini kaydederler  " Sıklık sayımlarından ulaşılan neticelere göre en sık kullanılan ilk 1000 kelime konuşma dilindeki kelimelerin % 85'ini oluşturmaktadır  En sık kullanılan 2  bin kelime, konuşma dilinin % 8–10'luk bölümünü oluştururken daha sonraki her bin kelime de % 2'lik bölümünü oluşturmaktadır  Böylelikle en sık kullanılan ilk 4  000 kelimenin günlük konuşma dilindeki kelimelerin % 95'ini oluşturduğu görülmüştür   Yeryüzünde saf bir dil olduğunu söylemek oldukça zordur  Böyle bir dil ancak hiçbir medeniyetle alâka kur(a)mamış kabilelerde konuşuluyor olabilir  Yoksa her milletin dilinde başka dillerden geçmiş yüzlerce, binlerce kelime bulunması pek tabiîdir  Fransız düşünürü Albert Dauzat, La Philosophie du Langue adlı eserinde, Haçlı Seferlerinin birçok Arapça kelimenin Avrupa dillerine girmesine sebep olduğunu, 100 Yıl Savaşlarıyla Fransızcaya İngilizce kelimelerin, 30 Yıl Savaşlarıyla da İtalyan ve İspanyol terimlerinin girdiğini belirtir  Her cemiyet, alâka tesis ettiği komşu milletlerin âdet, kültür ve inançlarının tesiri altında kaldığı gibi, dillerinden de kelimeler almıştır  Üstelik bu kelime transferi çift yönlüdür  Kelime alışverişleri, yirminci yüzyıl başlarına kadar tabiî bir seyir takip ettiğinden, dünya dilleri için bir tehlike arz etmiyordu  Geride bıraktığımız yüzyılın başlarından itibaren ise bilhassa haberleşmenin, nakliyatın kolaylaşması, bazı dillerin hayrına neticeler doğurmuş olsa da, birçok dili yok olma tehlikesiyle karşı karşıya bırakmıştır  Türkçenin durumu Türkçenin kelime hazinesi de Türklerin tarih içindeki yolculuğuyla değişikliklere uğramıştır  Bilinen en eski Türkçe yazılı vesika kabul edilen Orhun Kitabelerinde yabancı kelime sayısı % 1'i geçmemektedir  Manihaizm ve Budizm'le karşılaşılmasıyla birlikte, Türkçenin kelime varlığında değişiklikler görülmeye başlanmıştır  Türklerin İslâmiyet'le tanışıp Anadolu'ya yerleşmelerinden sonra ise Türkçeye, Arapça ve Farsçadan çok sayıda kelime geçmiş ve günümüzde Osmanlıca diye anılan dil teşekkül etmiştir  Bu arada Balkan milletleriyle münasebet kurulmasıyla az sayıda da olsa Balkan dillerinden geçen kelimeleri unutmayalım  Osmanlı münevverlerinin yüzlerini Tanzimat'la birlikte Batı'ya, bilhassa Fransa'ya çevirmeleriyle bu sefer Türkçede, Fransızca kelimeler arz-ı endam etmeye başlamıştır  Birinci Dünya Savaşı'na Almanya'yla aynı safta girilmesi neticesi Almancayla münasebetler artmaya başlamış ve kelime alışverişi yoğunlaşmıştır  Daha sonraki yıllarda ABD'nin dünya siyaseti ve ekonomisindeki ağırlığının tesiriyle, Türkçeye İngilizce kelimelerin girişi hız kazanmış ve günümüzde İngilizce kelimeler Türkçeyi âdeta istilâ eder hâle gelmiştir  İfade edildiği gibi dünyada her iki haftada bir lisan hayatiyetini kaybetmektedir  Türkçenin de hayatiyetini kaybeden lisanlardan olmasını istemiyorsak, millî bir mesele olan lisan mevzuunda herkes şuurlu bir şekilde hareket etmelidir  İlmî keşifler ve teknolojik gelişmeler neticesinde ortaya çıkan yeni kelimeler bir yana bırakılacak olursa, bilhassa konuşma dilinde İngilizce kelimelere yer verilmesinin, İngiliz gibi konuşup eğlenip espriler üretilmesinin; korku, heyecan, sevinç, hasret gibi hislerin Türkçe değil de İngilizce kelimelerle ifade edilmesinin, dilimizin aleyhine neticeler doğuracağını söylemek kehanet olmasa gerektir  Bu mevzuda cemiyete numune teşkil eden ve genç nesil tarafından taklit edilen sanatçılara, her zaman halkın gözü önünde bulunan devlet adamlarına, gelecek nesilleri yetiştiren maarif ordusuna, günün bir kısmını karşısında geçirdiğimiz televizyonların, gazetelerin çalışanlarına, yöneticilerine büyük vazifeler düşmektedir  Türkçenin komşu dillerle olan bu münasebetinde sadece alıcı bir dil olmadığını söylemekte fayda vardır  Osmanlı'nın cihanşümul bir devlet olması hasebiyle tarih içinde diğer diller de Türkçeden çok sayıda kelime almıştır  Meselâ, sadece Sırpça ve Hırvatçada 6  878 Türkçe kelime vardır  Ermenicede 4  262, Bulgarca ve Rumencede 3  500'er, Yunanca, Farsça ve Arnavutçada 3  000'er, Rusça'da 2  500, Macarca ve Arapçada 2  000'er, Ukraynacada 747, İngilizcede 470, Çincede 347, Çekçede 248, Urducada 227, Almancada 166, İtalyancada 146, Fincede 118 Türkçe kelime tespit edilmiştir  Yaşanılan yer ve dil Milletlerin kelime dağarcığında yaşadıkları bölgenin coğrafî özelliklerinin de belirleyici rolü vardır  Meselâ deniz kıyısında yaşayan bir halk ile uçsuz bucaksız bozkırda yaşayan bir halkın; çöllerde yaşayan bir halk ile Afrika ormanlarının derinliklerinde yaşayan ve medeni âlemle teması bulunmayan bir halkın hayat tarzları, geçim kaynakları farklı olduğu gibi, dillerindeki kelime sayıları ve çeşitliliği de farklılık arz etmektedir  Balıkçılıkla geçinen insanların kullandığı kelimeleri, tarım ve hayvancılıkla geçinen bir topluluğun dilinde aramak beyhûdedir  Bu yüzden olsa gerektir ki, Orta Asya'da ziraatçılık ve hayvancılık yapan Türkler, Anadolu'da karşılaştıkları deniz ve denizcilikle alâkalı terimleri, balık isimlerini İtalyanca, Yunanca gibi bu sahalarda kelimelerin üretildiği dillerden almıştır  Meselâ Türkçeye 'liman, çinakop, istavrit, palamut, lüfer, kalamar, izmarit, karides, levrek, kerevit, ispari, uskumru, iskorpit, ispendek, palamar, orkinos, ısparoz, mavraki, gasparoz' kelimeleri Yunancadan; 'iskele, sardalye, kamara, kamarot, kalyon, barbunya, manevra, filika, marina' kelimeleri İtalyancadan geçmiştir  Bu misâller, yaşanılan yerin lisana tesirini açıkça göstermektedir  Mehmet Niyazi "Hayat ve Dil" başlıklı yazısında bu durumu şu sözlerle ifade etmektedir: "Sahillerde yaşayan, geçimlerini denizcilikten temin eden milletlerin dilinde, kıtaların iç kesimlerinde bulunan milletlerin dillerine göre denizle alâkalı kelimeler mukayese edilemeyecek kadar çoktur    Karlar içinde hayat hakkı arayan Eskimoların dillerinde en medenî milletlerin dahi anlatamadığı karın durumu, yağışı, rüzgârla karın aldığı şekiller, havanın patlamak üzereki hâlini anlatan kelimeler tespit edilmiştir  Afrika'nın ormanlık bölgelerinde yaşayan kabilelerin 3  000 kelimelik dillerinde yeşilin değişik tonlarını ifade etmek için 60'tan fazla kelime bulunduğu hayretle görülmüştür  Erich Rothacker çöl çevresinde yaşayan Kaffer'lerin dilinde sırf kahverenginin tonlarını karşılayan 800 kelime olduğunu yazmaktadır  " Din ve dil Fertlerin inanç ve dinlerinin de bir milletin lisanına, kelime hazinesine büyük tesiri vardır  Buna Türklerin İslâmiyet'i kabulünden sonra karşılaştıkları birçok varlık ve mefhumun Arapça veya Farsça kelimelerle karşılanmasıyla Türkçenin kelime hazinesinde meydana gelen farklılaşma misâl gösterilebilir  Bu kelime geçişi yeni dinin ismiyle başlamaktadır  Allah, İslâm, peygamber, Kelime-i Şahadet, namaz, oruç, zekât, hacla devam eden kelime geçişi; melek, peygamber, kitap, kıyamet, âhiret, hayır, şer, tekbir, kıyam, kıraat, rükû, sücut, kelimeleriyle sürüp gider  Minare, şerefe, cami, mihrap, minber, kürsü, seher, sabah, şehit, gazi, nefis derken hayatın her ânını ihata eden Arapça-Farsça kelimeler, bu kadarla da sınırlı kalmaz  Haram, helâl, günah, sevap nihayet Azrail, kabir, Münker, Nekir, mizan, sırat, cennet, cehennem derken Arapça, Farsça kelimeler, Türkçe konuşan birini beşikten mezara kadar takip etmektedir   Diller arasındaki kelime alışverişi tabiî olmakla birlikte özellikle son yıllarda yabancı menşeli kelimelerin kendi dillerindeki telâffuz ve kullanımlarıyla dilimize geçmesi, yetmiyormuş gibi, bir de gramer kurallarının ithal edilip tabelalarda "Kedi's, Döner's" vb  altı kaval üstü şeş hane dedirtecek Türkçe kelimeye İngilizce ek getirme gibi garabetlerle karşılaşılması, dilimizin geleceği mevzuunda insanı karamsarlığa sevk etmiyor değil  Ancak bütün kıtalarda çok sayıda ülkede büyük fedakârlıklarla açılan Türk okulları ve bu okullarda Türkçenin öğretilmesi, dilimizin geleceği konusunda, korkularımızı izale etmektedir  Bu ve benzeri gönüllü teşekküllerin veya resmî kurumların gayretleri neticesinde Türk dili de dünyada daha üst sıralarda yer almaya başlamıştır  Gelenek hâline gelen Milletlerarası Türkçe Olimpiyatlarında 2009 yılı içerisinde 115 ülkenin temsil edilmesi, Türk dilinin geleceği konusunda ümit bahşetmektedir   Mehmet Sucu | 
|   | 
|  | 
|  |