08-02-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Bir Hikmet Ehli Ebu Nasr Serrâc
Ebu Nasr Serrâc hazretleri,
988 (H 378) yılında İran’ın Tûs şehrinde vefât etti Ebû Muhammed Mürteiş’in talebesi idi Sırrî-yi Sekatî ve Sehl-i Tüsterî gibi büyük evliyâları gördü Onun, kıymetli sözlerinden ve daha önceki İslâm âlimlerinin nasîhatlerinden yaptığı nakillerden bâzıları şöyledir: EDEBİN ÜÇ ŞEKLİ VARDIR
“İnsanlar edebi üç ayrı şekilde anlamaktadırlar Dünyâ ehlinin edebi; fesâhat ve belâgat ilimlerine sâhip olup, pâdişâhların isimlerini ve şiirlerini ezberlemektir  Dünyâya ehemmiyet vermeyen zâhidlerin edebi; riyâzet çekerek nefsi ıslâh etmek, şehvet ve arzularını terk ederek dînin emir ve yasaklarına uygun hareket etmektir  Âriflerin edebi; kalb temizliği, sırların kontrolü, vaktin muhâfazası, hatıra gelen şeylere iltifât edilmemesi, taleb, huzûr ve kurb ânında edebe riâyet edilmesidir ”
“İbn-i Rüveym’e, Allahü teâlânın insanlar üzerine ilk olarak farz kıldığı şeyin ne olduğu soruldu O da, (Mârifettir Nitekim Allahü teâlânın, meâlen ‘Ben cinni ve insi yalnız bana ibâdet etsinler diye yarattım’ [Zâriyât sûresi: 56] şeklinde bildirdiği âyet-i kerîmede ibâdet etsinler kısmını İbn-i Abbâs hazretleri, ‘Tanısınlar’ şeklinde tefsîr etmiştir) buyurdu ”
“Tevekkülü Ebû Bekr Dekkâk ve Sehl bin Abdullah’ın şu sözleri ne güzel anlatır: Tevekkül; yarını düşünmeyip, hayatının o günde son bulacağını düşünmektir Tevekkül; kulun Allahü teâlânın irâdesine kendisini tam teslim etmesidir  Tevekkülün şartı, Ebû Türâb Nahşebî’nin şu sözünde bildirilmiştir: Bedeni Allahü teâlâya ibâdette kullanıp, kalbiyle Rabbine bağlanmak, Allahü teâlânın kâfî olduğuna kalbin mutmain olması, verilirse şükredip, verilmezse sabretmektir ”
SEVGİ VE KORKUNUN NETİCESİ! 
Yahyâ bin Muâz buyurdu ki: “Allahü teâlâyı seversen, halk da seni sever Allahü teâlâdan ne kadar korkarsan, insanlar da o kadar senden korkar Sen ne kadar Allahü teâlâ ile meşgûl olursan, insanlar da o kadar seninle meşgûl olur ”
Ebu Nasr Serrâc hazretleri vefat ederken buyurdu ki: “Dünyâyı iki defâ terk etmek lâzımdır Önce dünyânın her türlü nîmetlerini terk etmek Sonra nîmetlere şükür için dünyâya dönmek ve dünyâ hırsından uzak olmaktır ”

|
|
|