Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
akincilar, boyu, gâzîleri, tuna

Tuna Boyu Gazileri Akincilar

Eski 08-02-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Tuna Boyu Gazileri Akincilar




Tuna Boyu Gazileri
AKINCILAR

Muzaffer Taşyürek

Tuna boylarında at oynattığımız günler çok mu gerilerde kaldı? Yoksa masal mıydı onlar? Ne çabuk unuttuk “Estergon Türküleri”ni Bir tarih dolusu zafer bizim değil mi yoksa? Allah’a adanmış canlar, uğrunda şehid olunan ideallerimiz birer hayal miydi?

Hani, “kimi hançer olmuş, kimisi mızrak, kartal kanatlı, gümüş kılıçlı, ceylan sekişli atlara binmiş serdengeçti akıncılar”dan bahseden tarih? Yoksa, o da mı yalandı?
Yoksa, şairin dediği gibi: “Ne kervan kaldı ne at, hepsi silinip gitti / İyi insanlar iyi atlara binip gitti” ler mi?
Evet gittiler, gitmişler Osmanlı’nın emaneti “Evlad-ı Fatihân”lar Sırp kasaplarının zulmüne dücar olup, yurdundan yuvasından kopmuşsa, ciğerparesi evladından, can yoldaşı yavuklusundan, atasından, atayurdundan koparılmışsa, Tuna dertli dertli çan sesleri dinliyorsa gurbet ellerde, kubbeler çökmüş, minareler yıkılmış, ezanları susmuş şehirler varsa O insanlar, iyi insanlar, iyi atlara binip gitmişler, demek ki!
Yahya Kemal’in “Bir gün, dolu dizgin boşanan atlarımızla / Yerden yedi kat arşa kanatlandık o hızla” dediği gibi, hem de kanatlı atlara binerek Huzur-u Mustafa’da toplanmaya gitmişler Ve biz bugün “Akıncı Türkülerini” bile söylemekten utanıyoruz
“Akıncı” Kimdi? Neydi “Akıncılık”? Hiç değilse o ruhu biraz hatırlayalım
Kelimenin tam anlamıyla “mücahid-i fî sebilillâh” olan, hayatları ve ölümleriyle destanlaşan, yine bir başka şairin “Biz kasırga oğulları / Biz kanatlı süvariler” diye tasvir ettiği insanları anlatalım
Ecdadımızın Balkanlar, Polonya, Macaristan, Dalmaçya ve Yunanistan fütuhatının öncüleriydi akıncılar
Evliya Çelebi onlar için: “Muhabbetli ve büyük cesaret sahibi askerlerdir Başlarına taçları samur ve kaplan postundan kalpak koyup, arkalarında kurt ve ayı postları vardır Koltukları altında karakuş kanatları bağlıdır Ellerine kurt derisi sarılı olup, nicesinin alet ve silah levazımı, kendisini garip ve acayip şekle koyar Heybetli yüzleri, düşman için tam bir felaket gibiydi” der
İslam ruhunu, pasifik kıyılarından, Atlantik kıyılarına, Nil’den Tuna’ya, Kafkaslar’dan Alp’lere ulaştıran süvariler, akıncılardır
At sırtında doğup, at sırtında büyüyen Orta Asya’nın cengaverleri, Ahmed Yesevi ve Horasan Erenlerinin duasıyla önce Sakarya boylarında Taptuk Emre Hangahında atlarını suladılar, daha sonra Gül Baba arkasında Tuna boylarında saf tuttular
Orhan Gazi Han Oğlu Süleyman Paşa, ne zaman ki gazileriyle Çanakkale Boğazı’nı salla geçip Gelibolu’ya ayak bastı, o günden sonra gaziler atlarını Tuna’dan sulamak için adeta can attılar
Sakarya’nın kardeşi Tuna Onların Anadolu hasretini bastırdıkları yer oldu
Tuna 330 defa Akıncılar tarafından geçildi Almanya içlerine, İsviçre Alplerine akınlar yapıldı Yola çıkanlar bir daha dönmemek üzere yola çıktılar
Akıncılık neydi? Akıncılık ruhu nasıldı? İşte unuttuğumuz ve unutturulan değerlerimizden ikisi daha Tarih yazarlarımız ve tarih kitaplarımız hep Yeniçeriden bahseder Oysa Osmanlı fütuhatının temelinde Akıncılık ve Akıncı yatmaktadır
“Akıncı öncüdür, gönüllüdür, serdengeçtidir Dalkılıç, kelle koltukta, yol açan, yol gösteren fedaidir Ardından ordu gelir Sonra millet Ve yurt kurulur” der Yılmaz Öztuna ve ekler: “Akıncılık bir ruh meselesidir Ömer Muhtar İtalyan karşısında, Şeyh Şamil Ruslar karşısında, Şeyh Abdülkadir Fransızlar karşısında bir akıncıdır” Çünkü bunlar birer iman ve aksiyon adamıdırlar Akıncı ruhu taşırlar Akıncı için, savaşmak cihattır
Akıncılar saf Anadolu çocuklarıydı Akıncı beyleri, Osman Gazi’nin yoldaşlarının çocukları ve torunlarıydı Saray ve padişahlar akıncı töresine karışmazlardı Kimin akıncı olup, kimin akıncı olamayacağına Akıncı Beyi karar verirdi Devşirmelerin bu ocakta yeri yoktu
Akıncı Ocağı beyleri sadrazam ve paşalardan değil doğrudan doğruya padişahtan emir alan kimselerdi Rütbeleri Sancakbeyi derecesinde idi ve Yeniçerilerde olduğu gibi “Ağa” değil “Bey” olarak anılırlardı Devlete ve padişaha karşı hiç bir zaman baş kaldırıp isyan çıkarmadılar


Alıntı Yaparak Cevapla

Tuna Boyu Gazileri Akincilar

Eski 08-02-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Tuna Boyu Gazileri Akincilar




Estergon’da, Silistre’de İstoni Belgrad’ta, Vidin’de kökleri Osman Bey dönemine inen, Malkoçoğlu, Mihaloğlu, Turhanoğlu, Evrenosoğlu diye anılan ve şecereleri şehit ve gazilerle dolu asilzadeler idiler
Akıncılar, Avrupa ve Balkan dillerini bilir, tüm lehçeleri konuşurlardı
Akıncı ideal sahibi insandı İdeali olmayan insan nasıl kelleyi koltuğa alabilirdi ki? Evliya Çelebi onları şöyle anlatır:
“Gaziler daima kılıcı belinde, tüfengi elinde adamlar olup, şebü rûz (gece gündüz) silahları ile yatarlar Hatta gusl ederken, namaz kılar iken bile alâtu silahları yanlarında amade dururlar
Akıncılardan korunmak için Avrupalılar, hususi dualar okurlar ve kiliselerine “Türk Çanı” denilen alarm çanları takarlardı Türk akıncıları ilkbaharla birlikte Tuna boylarında görününce, kiliseler çanlarını çalarak “Türk geliyor!” diye alarm verirlerdi
Bugün Tuna boyları binlerce akıncı şehidi koynunda barındırmaktadır Ve akıncı ruhları acıyla Tuna boylarındaki katliamı seyretmekte, şairin dediği gibi: “Tuna için için ağlamaktadır
Hakkın ve adaletin atlıları bir yaz günü kafilelerle geçtiler Tuna’yı, bir daha dönmemek üzere Zaten Akıncı törelerinden biri de budur Akıncı Bey, padişahtan veya serdardan geri dönmeme emri de alabilirdi Böylesine bir meslekti Akıncılık

Akıncı Ocağının Sönmesi
Tarihimizin kaydettiği en büyük akınlardan birisi Fatih Sultan Mehmed döneminde Transilvanya’ya yapılan kırkbeşbin kişilik akındı
Bu akına o devrin en meşhur akıncılarından Mihaloğlu Ali Bey, Mihaloğlu İskender Bey, Evrenosoğlu Hasan Bey ve İsa Bey, Malkoçoğlu Bâli Bey ve daha yedi akıncı beyi iştirak etmişti
Transilvanya’yı baştan başa dolaşan akıncılar, Prens Batori’yi ağır bir yenilgiye uğrattılar Daha sonra Macar Kralı’nın Batori’ye yardıma gönderdiği zinde kuvvetlerin başındaki Kont Kinizi, yorgun akıncı birliklerine ağır zayiatlar verdirdi Kendi ölü ve yaralılarını toplayan Kont Kinizi, Akıncı yaralı ve ölülerini bir araya toplayıp üzerlerine kilimler attırıp bir işret sofrası kurdurarak, zaferini adi ve vahşi bir zevkle kutladı
16 asır, Osmanlı Tarihi’nin en acı olayına şahit oldu Osmanlıların “Eflak” dedikleri Güney Romanya Voyvodası Mihai, Devlet-i Ali Osman’a isyan edince Sadrazam Sinan Paşa yüzbin kişilik orduyla Romanya’ya girdi Mihai savaşmaktan kaçınarak geri çekildi Sadrazam da isyan bastırılmış gibi, Bükreş ve Targovişte şehirlerine az bir asker bırakarak geri dönmeye başladı Mihai de, 24 saatlik bir mesafe ile sadrazamı takibe başladı Targovişte’ye gelen Mihai, burada şehri savunan üçbinbeşyüz Türk’ten Ali Paşa, Koçu Bey ve diğer yüksek rütbeli subayları hafif ateşte çevire çevire kızarttıktan sonra maiyetiyle birlikte büyük bir iştahla yediler Diğer Türkler kazığa oturtuldu Bu suretle Kazıklı Voyvoda’dan bir buçuk yüzyıl sonra, Romenlerin barbarlıkta bir nebze geriye gitmedikleri anlaşıldı Ve 21 yüzyıla girerken bugün Balkanlar’da Sırplar ve Ortodoks Hıristiyanları, dedelerini aratmayacak zulüm ve vahşeti halen sergileyerek, tarihi kinlerini unutmadıklarını gösterdiler
Bu faciadan habersiz Sinan Paşa geri çekilmeye devam ediyordu Tuna Nehri’ni geçen 80 yaşındaki devşirme Sinan Paşa, köprülerin başına tahsildarlar yerleştirerek, arkadan gelmekte olan düşmana aldırmadan ganimet payının beşte birini toplama sevdasına düştü
Asi Voyvoda Mihai yetmişbin kişiyle iyice yaklaştığında, bazı subaylar Tuna’nın iki yakasında bölünmüş ordunun tehlikede olduğunu Sinan Paşa’ya anlatmaya çalışıyorlardı Zorla ikna edilen Sinan Paşa, vergi memurlarını kaldırdığında iş işten geçmiş, Mihai köprüleri top ateşine tutmuştu Akıncıların bir kısmı düşmanla mücadele ederken, büyük bölümü köprüye yüklenmişlerdi İşte bu sırada bir top mermisi yüzlerce metre uzunluğundaki tahta köprüye isabet ederek havaya uçurdu
Binlerce akıncı sonbaharın coşkusuyla kaynayan “kanlı Tuna deryasına” döküldüler Kalan akıncılar Voyvoda’nın askerleri tarafından kılıçtan geçirildiler
Akıncı Ocağı tarihinin en büyük darbesini almıştı Katip Çelebi tarihe bu anı şöyle not düştü: “Bu suretle akıncı taifesinin çoğu karşı yakada bulunduğundan, hiç kimse kurtulamadı İşte o zaman akıncıların kökü kesildi ve ocak söndü Ki, bir asırda, bir vakada böyle bir hezimet olmamıştır
Bu suretle 16 asrın sonlarında, Akıncı Ocağı bir daha altından kalkamayacağı bir darbe yedi Bu darbe Osmanlı Tarihi için bir dönüm noktası oldu Akıncıların Avrupa ve Balkanlar’daki tesir ve baskıları giderek zayıfladı Osmanlı’nın Avrupa’ya ilerleyişinde öncü olan bu güçler ortadan kalkınca, gerileme ve çöküş de başlamış oldu
Akıncılar Yahya Kemal’in dizelerinde anlattığı gibi, tarihimize birer seda bırakarak bu diyardan gittiler:
“Dünyaya veda ettik atıldık dolu dizgin
En son koşumuzdur bu, asırlarca bilinsin
Lakin kalacak doğduğumuz toprağa bizden
Şimşek gibi bir hatıra, nal seslerimizden

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.