Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
avrupalı, kalemden, osmanlı, politikası, ticaret

Osmanlı Ticaret Politikası (Avrupalı Bir Kalemden)

Eski 08-02-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlı Ticaret Politikası (Avrupalı Bir Kalemden)



Yılmaz Öztuna'nın 'Osmanlı Ticaret Politikası' başlıklı makalesinden :
smanlı Ticaret Politikası (Avrupalı bir kalemden)[/url]

Osmanlı Türkiyesi'nin ticaret prensiplerini ben anlatmayacağım Bir Avrupalı kalemden nakledeceğim


Orgeneral Kont Marsigli, Bologna şehrinde bir İtalyan soylusudur Almanya İmparatorluğu hizmetinde bir askerdir 18 yaşından başlıyarak Alman ordusunda Türkler'le savaşmış, 1683'de Viyana'yı kurtaran, 1686'da Budapeşte'yi Osmanlı'dan alan orduda bulunmuştur Uzun müddet İstanbul'da yaşamış, iyi Türkce öğrenmiştir Türkceyi yalnız konuşmamakta, aynı zamanda okuyabilmektedir Antika meraklısı gerçek bir aydındır Pek çok Avrupa dili bilmektedir Binlerce Türkce yazma kitap ve san'at eseri toplamıştır Mesela Budin'in (Budapeşte) düşmesinde, şehrin Türk konaklarına girerek, yağma ve yangını elinden geldiği kadar önlemeye, Türk san'at eserlerini -kendi hesabına- kurtarmaya çalışmıştır


Kont Marsigli, öyle bir dönem yaşamıştır ki, Osmanlı Cihan Devleti'nın son yıllarıdır Ve cihan devleti durumundan düşüşün ilk safhasıdır Topladığı Türkce yazma kitapları, Papa'nın koleksiyonuna bağışlamıştır Emekli olunca, Osmanlı askeri düzeni üzerine son derece önemli büyük bir kitap kaleme almıştır: Etat Militaire de l'Empire Ottoman (Osmanlı İmparatorluğu'nun Askeri Durumu), 2 cild, Lahey 1732 Burada Kont Orgeneral, Osmanlı Askeri başarısını geniş ölçüde Türk İmparatorluğunun ekonomik politikasına bağlamıştır Aşağıdaki satırlar, bu birinci derecede gözlemcinin kitabının 57-61 sayfalarından özetlenmiştir :


"Gerek Türkler, gerek Türk İmparatorluğunda yaşayan diğer milletler ticaret alanında çok faaldir Bilgili, mahir, dirayetli tacirlerdir Bab-ı Ali'nin (Osmanlı İmparatorluk hükümeti) değişmez politikasi, ticaretle uğraşanlara her türlü kolaylığı göstermektedir Osmanlı prensibi, ticaret malları mümkün olabildiği kadar girip çıksın ilkesidir Zira mal ne kadar gelip giderse, devletin geliri o derece arttığı gibi, halk da aynı ölçüde kazanmaktadır Bab-ı Ali, ağır ticaret vergilerinden daima kaçınmıştır Ağır verginin hem malın dolaşımını engellediği, hem kaçakçılık doğurduğu, hem de devletin gelirini ve halkın kazancını azalttığı fikrindedir


Bab-ı Ali, kaçak mala hazine adına el koyar Hiç bir tacir, vergisini ödemediği, beyan etmediği malı ülkeye sokup çıkarmaya cesaret edemez Zira ticaret lisansı elinden alınır Çok defa bütün varlığına el konur


Türk İmparatorluğundaki halkların hangi sebeple Avrupa'dan daha iyi şartlarda yaşadığı beni düşündürmüştür Bunun sebebi, ticaret aktivitesidir Toprak büyüklüğü ve verimliliği bence ikinci derecededir Zaten İmparatorluğun bir çok ülkesi, hiç de verimli yerler değildir, dağ ve çöldür


Önceleri Türkler'i yakından tanımazdım Zira biz Avrupalılar, Beyoğlu'nda Avrupa kolonisi içinde vakit geçirir, Osmanlı'yı tanıdığımız iddiasıyla memleketimize döneriz Osmanlı ailesinin içine girmek gerekir Dışarıdan bakınca, temiz giyinen, fakat giyimlerinde Avrupa'daki süslerin hiçbiri görünmeyen, gösterişi sevmeyen, ağırbaşlı, kanaatkâr, dindar bir Müslüman toplumu görünür Bu, sokaktaki Türk'tür Evlerinde de masrafları az ve bize göre fazla çeşidli değildir Ama Türkiye'de çok kalıp aile mahremiyetine girilince, her Türk'ün kendine göre varlığı ve tasarrufu olduğu anlaşılır Sokakta dilenen yoktur Yoksulu vardır, fakat yardım görmeyen yoksulu yoktur


Ticarete, sanayiden öncelik tanınmıştır İmparatorluklarını üç kıt'anın birleşdiği yerde kurmaları, Türkler'e çok imkân sağlamış, bu imkânı akıllıca kullanmışlardır Dış ülkelere o kadar çok ve çeşitli ham ve mamûl (imal edilmiş) madde satarlar ki, belli başlı hiç bir madde ithaline ihtiyaç duyulmaksızın, sadece hoşlarına giden malları satın alırlar Türk zengin tabakası Venedik'in cam eşyasına, kristaline, kağıdına, biblolarına, boy aynalarına bayılır Bu ithal malları ile konaklarını süslerler Osmanlı'nın Fransa'dan ithal ettikleri ise, orta tabaka içindir Almanya'dan madeni eşya alırlar Çok süslü Venedik düka ve Hollanda flori altınlarına düşkündürler Bunları biriktirir, kadınlarına hediye ederler Türkler'in böyle garip zevkleri vardır


Ordu ve donanmaları için hiç bir ham ve mamul maddeye ve silaha ihtiyacları yoktur Kendileri imal ederler Yiyecek madde ithali bahis konusu bile değildir Onun için çok mal satar, az mal alırlar Üstelik uzak Asya ülkelerinden satın aldıkları malları biriktirir, bir kaç misli kârla Avrupa'ya satarlar ki artık bu düpedüz soygundur!


Hiç bir Avrupa devleti yoktur ki, Osmanlı ile -savaş gibi sebeplerle- ticaretini kesdiği takdirde sıkıntıya düşmesin Birçok Avrupa devleti bazı maddeleri kesin şekilde Osmanlı'dan almaya mecburdur Türk İmparatorluğunun ham madde kaynakları tükenir gibi değildir Türk kerestesi gelmezse Avrupa'da birçok tersane durur Türk tarım ürünleri ve hayvanı, bir çok Avrupa ülkesini besler Türk kumaş, iplik, bakır ve deri sanayii üstündür Avrupa, bunları da satın alır Gerek ateşli, gerek Türk silahları, Avrupa'da çok makbûldûr Bab-ı Ali arada, ateşli ve kesici silahların dış satışını engelleyen fermanlar yayınlar Bu, sadece mallarının değerini yükseltmek içindir! Nitekim bazı Avrupa devletlerine, olağanüstü ticaret ayrıcalıkları tanır, diğerlerine tanımaz Avrupalılar'ı birbirine düşürür


Bu sebeple Avrupa'nın Osmanlı'ya sattığı mal, ondan satın aldıkları için yetmez Avrupa, Amerikan madenlerinden sağladığı altın ve gümüşü de Osmanlı'ya kaptırır


Bu düzeni Türkler, 1683'den sonra eskisi kadar işletemiyorlar Zira Avrupa gemileri iyice Hind Okyanusu'na girmiştir Ama kara ticaret yolları gene Türkler'in elindedir Gene ticaret, Osmanlı'nın lehine sürüp gidiyor


Bazı mamüllerde Türk işciliği ile rekabet bile mümkün olmamıştır Bir çok silah, halı, çok ileri teknikle yapılmış solmaz boya, lüks kumaş, işlenmiş deri ve kürk bunlardandır Türk kuyumcularının mücevherleri Avrupa sosyetesinde çok aranır


Bab-ı Ali, Avrupa'dan büyük paralar çektiğinin idrakı içindedir Ticaret politikasını bu idrak içinde düzenlemiştir Formaliteleri asgariye indirmiştir Bizdeki içinden çıkılmaz kırtasiyecilik yoktur Avrupa tacirlerine her türlü kolaylığı sağlamıştır Bir Avrupa taciri, Osmanlı toprağının neresinde olursa olsun, kendi ülkesinden daha fazla güvence içindedir Hiç kimsenin tüccarın malına ve kazancına göz dikmesi bahis konusu değildir Doğrusu bu ortamı sağlamak, Osmanlı Devleti'ne şeref kazandırmıştır


Bab-ı Ali, Avrupa'dan ithal ettiklerine düşük bir gümrük vergisi uygular İthal ettiklerini, İmparatorluğun hangi ülkesinin ve beldesinin ne kadarına ihtiyacı varsa, mahirane şekilde ve derhal dağıtır Bunu Osmanlı tacirleri yapar Avrupalı, malını ancak Osmanlı limanına kadar getirebilir Malını Osmanlı ülkesi içine sevk edemez, dağıtımını yapamaz, yasaktır Keza, Osmanlı malını Osmanlı limanlarından peşin para ile almaya mecburdur


Avrupalı tüccar, Osmanlı ülkesinin içine girip doğrudan doğruya müstahsilden veya sanayiciden mal satın alamaz Bu malları yerinden satın alıp limanlara sevk eden Osmanlı tacirleri, çok kazanırlar Kendi mallarını kendi gemileriyle Avrupa limanlarına götüren Türk armatörleri de çoktur Mesela, Venedik'te büyük bir Türk işhanı mevcuddur


Bab-ı Ali, kendi tebeası olmak şartiyle, tüccarının Müslüman, Hıristiyan, Yahudi olmasını tefrik etmez Hepsi aynı statüye tabidir Hıristiyan tebeasının zengin olmasından hiç çekinmez Şüphesiz bu husus da Osmanlı yönetimine şeref kazandırır


Osmanlı ile en akıllı ticareti yapan Avrupalılar, üstün tüccar ve denizci olan İngilizlerdir Osmanlı'dan koyun, keçi, deve yünü, ham ipek, ibrişim, ipekli kumaş, silah ve benzeri şeyler alırlar Pek çok maddeyi de takas yoluyla değiş-tokuş ederler Türkiye'den yün gelmezse, İngiltere'de tekstil fabrikaları işleyemez Büyük sıkıntı olur İngiliz gemileri yılda iki defa Osmanlı limanlarına filolar halinde gelip yün yükleyip giderler İngiltere'de işci, çok düşük ücretle çalışan sefil bir tabakadır Fransa ise, en nüfuslu Avrupa ülkesidir Besin maddeleri başta, Osmanlı'dan yaptığı ithalata bağımlıdır"


Kont Marsigli'den yaptığım alıntıları burada kesiyorum Almanya İmparatorluk orgeneralinin aslında Türk düşmanı olduğu, fakat Osmanlı düzenine hayranlığını ifade etmekten, Avrupa'nın ibret ve tedbir almasını istediği için, çekinmediği görülür




(Yılmaz Öztuna, 18 Mayıs 1992)

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.