Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Kültür - San'at & Eğitim > Ülke & Şehirler > Türkiye

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
gelenek, giresun, görenekleri

Giresun Gelenek Ve Görenekleri

Eski 08-02-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Giresun Gelenek Ve Görenekleri




Genel Bilgiler

Yüzölçümü : 6934 km²

Nüfus : 417505

Merkez Nüfusu : 113936

İl Trafik No : 28

Coğrafi Konumu :
Karadeniz Bölgesinin Doğu Karadeniz Bölümü’nde yer alan Giresun İli, 370 500 ve 390 120 doğu boylamları ile 400 070 ve 410 080 kuzey enlemleri arasında bulunmaktadır İl, doğusunda Trabzon ve Gümüşhane, batısında Ordu, güneyinde Sivas ve Erzincan, güneybatısında yine Sivas illeriyle komşu olup, kuzeyi Karadeniz ile kuşatılmıştır Giresun İli, 6934 km2 lik alanı kaplamaktadır

Şehir, Aksu ve Batlama Vadileri arasında denize doğru uzanan bir yarımada üzerinde kurulmuştur Şehrin ilk kuruluş yeri Batlama deresi ağzındaki Çıtlakkaledir Doğu ve batı sahilleri doğal plaj görünümündedir ve sahilin 1 mil açığında Doğu Karadeniz ‘in tek adası olan Giresun Adası (Aretias) şehrin boynunda bir inci kolye gibi durmaktadır

Yeryüzü Şekilleri :
Giresun yeryüzü şekilleri bakımından engebeli bir görünüşe sahiptir ve dağlar, vadiler ve dik kıyılar geniş yer kaplamaktadır Karadeniz kıyısı boyunca uzanan oldukça dar ve alçak düzlüklerden oluşan bir kıyı şeridi ile güneyde Kelkit Çayı Vadisi arasını kaplayan Giresun Dağları şehrin yeryüzü şekillerinin çatısını meydana getirir Kıyıdan 50-60 km içeride, kıyıya paralel olarak yükselen bu dağların ortalama yüksekliği 2000 m dir

Bazı yerlerde 3000m’yi aşan Giresun Dağları’nın en önemli yükseltileri şunlardır: Abdal Musa Tepesi (3331m), Cankurtaran Tepesi (3278 m), Gâvur Dağı Tepesi (3067 m), Küçükkor Tepesi(3044 m), Karagöl Dağları üzerindeki Karataş Tepesi (3107 m) ve Kırkkızlar Tepesi (3040 m) Kıyıya paralel olarak yükselen bu dağlar üzerinde, kıyı ile iç kesimler arasındaki ulaşım, Şehitler (2350 m), Eğribel (2200 m) geçitlerinden, Kurtbeli Mevkii’(1760 m)nden ve İlçelerimizin Yayla yollarından sağlanır

Şebinkarahisar, Alucra ve Güce ilçelerini içine alan ve daha az engebeli olan güney kesiminde ortalama yükseklik 1000-1500 m civarında olup arazi Kelkit Vadisine doğru eğimlidir

Giresun’un güneyini kuşatan dağlar kuzeye ve güneye doğru alçalarak belirli yerlerde düzlükler oluşturur 1750-2200 m Yükseklikteki bu düzlüklerde pek çok yayla vardır Giresun Dağları üzerindeki bu yaylaların başlıcaları Kümbet, Kulakkaya, Bektaş, Tamdere, Karagöl, Eğribel, Kazıkbeli, Çakrak, Paşakonağı, Karaovacık ve Sisdağı yaylalarıdır

Akarsular ve Göller :
Giresun İlinin Kuzey bölümünde, Giresun Dağları ile Kuzey Anadolu Dağları’nın bazı kesimlerinden doğan çok sayıda akarsu vardır ve bu nedenle kıyı şeridi sık vadiler ağıyla yarılmıştır Yükseklerden doğarak Karadeniz’e ulaşan sular yaz kış debi farkı gösterirler Başlıcaları şunlardır:

Aksu: Karagöl Bölgesinden doğup Merkez İlçenin Doğu sınırından Karadeniz’e dökülen ırmağın uzunluğu 60 kmdir

Harşıt Çayı: Kaynağını Gümüşhane Dağlarından alan Harşıt Çayı 160 kmdir ve üzerinde Doğankent Hidroelektrik Santralleri vardır Tirebolu İlçesinin doğusunda denize dökülür

Gelevera Deresi: Espiye’nin doğusundan denize dökülen Gelevera Deresinin uzunluğu 80 kmdir

Yağlı Dere : Erimez Dağlarından doğar ve Espiye’nin batısından denize dökülür Uzunluğu 70 km’dir

Pazarsuyu : Karagöl ve Yürücek Bölgelerinin sularının birleşmesiyle oluşur ve Bulancak’ın batısından denize dökülür Uzunluğu 80 kmdir

Batlama Deresi: Çaldağ’ın batı yamacının güneyinde Bektaş Yaylasından doğar ve Merkez İlçenin batısında denize dökülür Uzunluğu 40 kmdir

Giresun’daki arazi yapısı göl oluşumuna uygun olmadığından büyük göllere rastlanmaz Ancak dağların tepelerinde bazı buzul gölleri bulunmaktadır Bunların en önemlisi Giresun, Ordu ve Sivas İllerinin birleşme noktasına yakın Karagöl Dağlarının doruğundaki Karagöl krater gölüdür Yaklaşık 3000 rakımında bulunan Karagöl çevresinde yaz aylarında bile kar ve buz parçaları bulunur Çevresinde geniş otlaklar bulunduğu için kuzu besiciliği yapılır

Giresun’da Karagöl’den başka bilinen Sağrak Gölü vardır ve daha ufak bir göldür
İklim :
Giresun’un yer aldığı Doğu Karadeniz Bölgesi, Ülkemizin en çok yağış alan bölgesidir Bölgenin orta kesiminde, Giresun Dağları’nın kuzey yamaçlarına yayılan ve bir bölümü ile de Kelkit Havzasına sarkan il alanında değişik iklim özellikleri görülmektedir

İlin büyük bölümünü kaplayan Karadeniz’e bakan kısmı ılık ve yağışlı iklim özellikleri gösterirken; Kelkit Havzasına giren bölümü kara iklimi özellikleri göstermektedir

Kuzey kısmında yazlar serin, kışlar ılık geçer, yağış dört mevsime dağılır Yıllık yağış ortalaması 1300 mm’yi aşar Yükseklere bol kar düşer Giresun Dağları’nın güneyi ise Orta Anadolu iklim karakterini gösterir Yazlar sıcak ve kurak, kışlar soğuk ve yağışlıdır Yağış ortalaması 500-700 mm civarındadır

Giresun İl Merkezinde yıllık ortalama sıcaklık 142 C0 ‘dir Bu zamana kadar kaydedilen en yüksek sıcaklık Ekim ayında 373 C0, en düşük sıcaklık ise Şubat ayında –98 C0 olmuştur Gündüz-gece ve yaz-kış ısı farkı fazla değildir Güney kesimde yıllık ortalama sıcaklık daha düşük gündüz –gece ve yaz-kış ısı farkı daha büyüktür Ortalama deniz suyu sıcaklığı 169 c dir En yüksek deniz suyu sıcaklığı 24-25 derece arasında değişir

Giresun merkezinde yıllık ortalama nisbi nem 176’dır Nisbi nemin en yüksek olduğu ay %81 ile mayıs ayıdır Şebinkarahisar ilçesinde yıllık ortalama nisbi nem %61 olup, nisbi nemin en yüksek olduğu ay %71 ile aralık ayıdır

Giresun il merkezinde yıllık ortalama yağış miktarı 1295 mm’dir Kıyı kesiminde Tirebolu 17598 mm yıllık ortalama yağışla başta gelir Şebinkarahisar ilçesinde ortalama yağış miktarı 56313’tür Bu miktar Alucra’da 43913 ve Çamoluk ‘ta 3821’dir

Merkezde ortalama karla örtülü günler sayısı 108 ve en fazla kar kalınlığı ve karla örtülü günler sayısı en fazla ilçe Tirebolu’dur Şebinkarahisar İlçesinde karla örtülü günler sayısı 779 ve kar kalınlığı 115 cmdir

Bitki Örtüsü :
Giresun iklimi bitkilerin yaşayıp gelişmesine çok elverişli olduğundan il yüzölçümünün %35’ini kaplayan ormanlar deniz kıyısından başlayarak 2000 m Kadar yükselir Bölgenin karayele açık olması bitki örtüsünün gür olmasını sağlar

Bölgede kültür bitkileri olarak fındık, mısır, patates, fasülye, fiğ, çay, tütün ve turunçgillerle çeşitli sebzeler ve meyveler yetiştirilmektedir

Bol yağış alan kuzey kesimde bitki örtüsü zengindir Bu kesimde 600 metre yüksekliğe kadar fındık ve diğer meyve ağaçları ile genellikle yapraklarını döken ağaçlar yer alır Bu arada kızılağaç, akçaağaç, kayın, gürgen, meşe, ıhlamur, kestane gibi ağaçlar sayılabilir 800-2000 myükseklik arasında sarıçam, ladin, dışbudak, köknar gürgen, meşe gibi ağaçlara rastlanır 2000 metreden yukarıda genellikle alpin, nebatlar görülür Boylu orman ağaçları altında genellikle ormangülü, çalıçileği, ılgın, karayemiş, defne ve şimşir gibi bodur ağaçlar bulunur Toprak üstü florası ise sürünücü otsu ve soğanlı bitkiler ile mantarlardan teşekkül eder Bunlardan başlıcaları böğürtlen, şerbetçiotu, buğdaygil ve baklagillerden türlü çayır otları, eğreltiotu, çuha çiçeği, düğün çiçeği, yabani çilek, basurotu, hodan, ısırgan, at kuyruğu, kuzu kulağı, geven, kekik, nane, dikenler, çeşitli yosunlar, kardelen, zambak, sahlep, süsen, sıklamen ve zehirli zehirsiz birçok mantarlardır

Giresun’da bitki örtüsünün yaygınlığına ve tümüne bağlı olarak değişik kesimlerde çeşitli yaban hayvanları bulunmaktadır Bunlardan bazıları kurt, çakal, yaban domuzu, bıldırcın, yabani ördek, yabani kaz, kuğu kuşu, kartal, atmaca akbaba, keklik, sülün, keçi, karaca ve birçok diğer av hayvanları yörede bulunur
Jeolojik Yapı :
Giresun İlinin birçok yerinde özellikle kuzey kesiminde Üst-Kretase volkanik fasiyesli arazi çok geniş yer kaplar Bunlar Kuzey Anadolu bölgesinde yaygın olan formasyonun İl’e düşen bölümüdür Bu seri alanlarında Espiye, Yağlıdere, Görele çevrelerinde bakır madenleri vardır Bu arada Kovanlık bucağı ile Dereli İlçesi güneyindeki yüksek bölgede ve Doğankent yakınlarında Granit, Granodiyorit, Kuvarslı Diyorit kütlelerine ve damarlarına rastlanır Bunlar yer yer Şebinkarahisar kuzeyinde de yüzeyde görülür

Giresun İli’nin kıyıları çok yerde yarlı kıyılar(falezler) halindedir Bu dik ve yüksek kıyılar arasında yer yer kumsallar oluşmuştur Kıyıların önündeki sığ deniz dibi geniş değildir Çok yerde deniz birdenbire derinleşir

Türkiye’de Alpin dağ oluşumu soyundan kıvrımlı ve Mezozoik-Tersiyer yaşlı sıradağların bir bölümü olan Giresun Dağlarının oluşması sırasında ve daha sonraki dönemde kıvrılmalar, kırılmalar ve bindirmeler olmuş; zaman zaman meydana gelen volkanizma olayları sebebiyle kalın volkanik yığıntılar oluşmuştur Bu arada büyük kırılmalar olmuş; özellikle ilin güneyinden deprem kuşağı tipik bir aktif fay alanı olarak belirmiştir Buna karşılık ilin diğer yerleri, yer sarsıntılarının zararsız geçtiği üçüncü dereceden deprem bölgesi içindedir

Doğu Karadeniz Bölgesi'nde yer alan Giresun bir yarımada üzerine kurulmuştur Giresun, Anadolu'nun kuzeydoğusunda, yeşille mavinin kucaklaştığı Karadeniz'in inci kentlerinden birisidir Doğal ve tarihi değerler açısından turizme oldukça elverişli bulunan Giresun'un bakir ormanları, yaylaları ve akarsuları ilgi çekicidir

İlçeler



Alıntı Yaparak Cevapla

Giresun Gelenek Ve Görenekleri

Eski 08-02-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Giresun Gelenek Ve Görenekleri




Tarihçe





İLİN KISA TARİHÇESİ

Giresun, Anadolu'nun kuzeydoğusunda, yeşille mavinin kucaklaştığı Karadeniz'in inci kentlerinden birisidir Şehir, denize doğru uzanan yarımadanın üzerinde yer almaktadır 6934 kilometrekarelik yüzölçümü ile ülkenin binde 8,5'ini kaplar Şehrin kuruluş tarihi MÖ'den önce 350 yıllarına dayandıran kaynaklar vardır Yine bu bölgede Türklerin MÖ 2000 yıllarından beri yaşadığı bilinmektedir
Doğu Karadeniz ve Giresun'la ilgili Yunan coğrafyacı ve seyyahların verdiği bilgilerle beraber eski Anadolu tarihi araştırmalarında, şehir ve kasaba tarihlerinde, dil incelemeleri sonucunda MÖ2000'li yıllardan günümüze bu bölgedeki Türk varlığı inkar edilemez bir gerçektir
Bölgenin ilk ahalisi eski Anadolu kavimleridir Sonraki çağlarda Orta Asya göçleri sırasında gelen Talip'ler, Tiberen'ler, Mosinekler gibi Türk oymaklarının bu bölgede yerleştikleri söylenir Sonradan Miletos'lular Çıtlakkale yakınlarında Kerasus şehrini kurdular (MÖDCYY) Şehir adını çevrede yetişen yaban kirazından (ceresia) alır
183 'te Pontos Kralı Pharnakes I şehri zaptederSavaşlar sırasında harabolan kentin yerine 2 km doğudaki yanmada üzerinde yenisi kurulur ve Pharnakeia adını alır Pontos Kralı Mitridates, Romah Lukullus'a yenilince Pharnakeia, Romalıların eline geçer(MÖ172)
Daha sonra Roma ile Pontos arasında birkaç defa el değiştiren kentin adı, Roma hakimiyeti sırasında Kerasus olur İmparatorluğun ikiye bölünmesi üzerine Doğu Roma İmparatorluğuna bağlanır(MS395) Fatih Sultan Mehmet'in 1461 "e Trabzon' u fethi ile Kerasus, Osmanlılar'a geçer ve adı Giresun olur
Osmanlı yönetiminde Tanzimat'a kadar Trabzon'un bir ilçesi olan Giresun, daha sonra Şebinkarahisar'a ve tekrar Trabzon'a bağlanır Bir süre müstakil (1920)mutasarrıflık olduktan sonra da İl Merkezi ilan edilir(1923)

TÜRK FETHİ ÖNCESİ GİRESUN

MÖ7YY'da Kimmerler ve Sakaiar'ın Karadeniz'e göç etmesi ile Oğuz unsurları da bu bölgeye yerleşmiştirBu bölgede de bu Oğuz boylarından Yazır, Döğer, Avşar, Karkın, Halaç'ların; Akhun, Kuşan, Peçenek, Hazar, Hun, Kıpçak Türk'lerinin yerleşimi mevcuttur
Yunan yazar ve filozof Ksenophon (MÖ427-335) Anabasis adlı eseriyle Miletoslular devrine biraz olsun ışık tutmaktadır

Akdeniz ve Marmara kıyılarında bir çok koloniler kuran Miletoslular 'in MÖVIII yüzyılda Sinope (Sinop)a yerleştikten sonra Amisos(Samsun),Kotyora(Ordu),Kerasus(Giresun)ve Trapezus(Trabzon) kentlerini kurdukları veya geliştirdikleri kabul edilmektedir

Kerasus'un ,bugünkü Giresun şehrinin 2kmbatısında ,Çıtlakkale mahallesinin yerinde kurulduğu ve adının o zamanlar çevrede çok sayıda bulunan kiraz ağacını ifade eden Keresea 'dan geldiği genellikle benimsenmektedirGİresun adının boynuz anlamına gelen 'Keras' kelimesinden geldiğini iddia eden tarih araştırmacılarına da rastlanmaktadırBu görüşte olanlar ,Kale'nin doğu ve batı yakasına düşen İki koy'un boynuzu andırması gerekçesine dayandırmaktadırlar

183 yılında Sinope'un ,Kral 1 Pharnakes tarafından alınması üzerine başşehir buraya taşındı ve Sinope'a bağlı koloniler ,bu arada Kerasus Pontos Devleti'nin eline geçtiYapılan savaşlar sırasında Kerasus harap olduğundan bunun 2km doğusundaki yarımada üstünde bugünkü şehir kuruldu ve adına Pharnakeia (Famakya )denildi

Kimmerlerden sonra bölgede hüküm süren İskitler,Doğu Anadolu'da Med hakimiyetine son verip Küçük Asya'ya yayıldılarGiresun Adası'nda yaşadığı ileri sürülen Amazonlar 'in menşei İskitler'e dayandırılmış,Trabzon'lu Minas Bıjiskyan ise Amazonların cesur, savaşçı kadınlar olduğundan, eski tarihçiler Terme'de bağımsız devlet kurarak Karadeniz'e hakim olduklarından ,Heredot'ta Amazonların İskit 'li gençlerle kaynaşmasından bahsetmiştir

Giresun Türk'lerden önceki dönemlerde Miletoslu'lar, Pontuslu'lar, Romalılar ardından Bizanslılar'ın denetimine girmiştir 1204 yılında Haçlılar ;Bizans'ın başkenti İstanbul'u ele geçirince İmparator Kommenos'un çocukları Trabzon'u alıp burada Trabzon Rum İmparatorluğunu kurmuşlardırGiresun da bu devletin sınırlan içersinde yer almıştırAnadolu Selçuklu Devletine vergi vermeyi kabul eden ve 1244'de Moğolların egemenliği altına giren Trabzon Rum Devleti Türklerin bir eyaleti haline gelmiştir
GİRESUN'DA TÜRK VARLIĞI VE BÖLGENİN TÜRK HAKİMİYETİNE GİRMESİ

Trabzon'a bağlı bulunan Giresun ve çevresi de Moğol nüfusu altına girmiştir İşte bu sırada, Oğuzların Üçok koluna mensup boylardan bîri olan Çepniler; Ordu, Giresun ve Trabzon illeri sınırlarına yerleşmeye başlamışlardır

Giresun'un Türkleşmesi Anadolu Selçuklu Beylikleri döneminde daha da artarak devam etmiştir Türkmenler, Sinop ve Samsun bölgesine hakim olduktan sonra 1297'de Ünye yöresini ele geçiren Çepniler, Trabzon'a kadar akınlarda bulunmuşlardır İbn-Bibi, EI Evamir Ul-Alaiyye adlı eserinde Türkmenlerin Çepni boyundan önemli bir kümenin 1277 yılında Sinop yöresinde yaşadığını yazmaktadır İbn Bibi'ye göre yine 1277'de Çepni Türkleri Sinop Şehrine denizden hücum eden Trabzon Rum İmparatorunu yenilgiye uğratmış, bu tarihten itibaren Canik (Canit) denilen Samsun'un doğusundan Giresun yöresine kadar uzanan sık ormanlık bölgeye giderek orayı yavaş yavaş fethetmişlerdir İşte,Giresun'un Türkleşmesini gerçekleştiren Hacı Emir ve Oğullarının Türkmenler'in bu Çepni boyundan geldiği kesinlik kazanmıştır

XIV yüzyılın başlarında Çepni Türkmenlerinin akınları sırasında kalenin zaptedildiği tahmin edilmektedir Nitekim tarihçi Panaretos'un kısa yıllığına göre 1301 'de İmparator II Alezios, Kerasus'a "Koustougans" adlı Türkmen beyini yenilgiye uğratmış, surları yeniden yaptırıp kaleyi tahkim etmiştir Panaretos'un zikrettiği bu Türkmen beyinin Küçük Ağa veya Küçdoğan olduğu belirtilmektedir Bu Beyin bölgede etkili olan Bayram Beyle irtibatı hakkında herhangi bir bilgi yoktur

Bayram Bey Ordu ve çevresini kontrol altına alan Çepni Türkmenlerinin Beyidir XV - XVII yüzyıllar arasında ve daha da sonraları Bayram Beyin Oğlu Hacı Emir Beyin döneminde Ordu Bölgesine Bayramlu Beyliği deniliyordu Bayram Bey aynı zamanda Ordu bölgesi ile Giresun bölgesinin bîr kısmının fatihi ve adı geçen bölgelerde kurulmuş olan Hacı Emirli Beyliğinin kurucusu idi

Tarihçi Panaretos'un Chronique De Trebisonde adlı tarih günlüğünde Hacı Emir'in 1358'de Trabzon'un güneyinde ki Maçka yöresine geldiği daha sonra sonra ülkesine döndüğü ve ayrıca 1361'de Giresun'a bir hücumda bulunduğu da kaydedilmektedir

Hacı Emir 1364'te hastalanınca beyliğin yönetimine oğlu Süleyman geçti Daha sonra iyileşip yönetimi yeniden ele almak istediyse de, oğlu Süleyman buna karşı çıktı Baba ile oğul arasındaki bu iktidar mücadelesinden yararlanmak isteyen Canik Beyi Tacüddin Caniti Hacı Emir'in topraklarına saldırınca, Hacı Emir'in oğlu Süleyman Bey dönemin etkin kişilerinden Sivas ve Kayseri Hükümdarı Kadı Burhaneddin Ahmed'in yardımına sığındı İkisi arasında arabuluculuk yapmayı kabul eden Kadı Burhaneddin, Tacüddin'e elçi ve mektuplar göndererek ilişkilerin düzelmesine çalıştı Tacüddin Caniti Kadı Burhaneddin'in elçisi Şeyh Yar Ali'ye, Süleyman Bey'e dokunmayacağına söz verdiyse de elçi daha Sivas'a dönmeden Süleyman Bey'in ülkesine yeniden saldırdı Çatışma sırasında Tacüddin Süleyman Bey'e yenilip öldürülünce, Niksar yöresi Kadı Burhaneddin'in egemenliği altına girdi Süleyman Bey de Kadı Burhaneddin'e bağlanıp, içişlerinde bağımsız olarak yönetimini sürdürdü

Beylik içi birliği sağlayan Süleyman Bey 1397'de Giresun şehrini ele geçirdi ve böylece Giresun ve çevresinin Türkleşmesi süreci noktalanmış oldu Bilindiği gibi Trabzon Şehri de 1461'de Fatih Sultan Mehmet taralından fethedilmek suretiyle, Kuzey Karadeniz Bölgesinde ikiyüz elli yıldan fazla egemen olan Rum İmparatorluğuna son verilmiştir

Giresun'un Türkleşmesi yanlış bir kanaat olarak Fatih Sultan Mehmet'in Trabzon'u fethiyle beraber gösterilmiştir Giresun'un Osmanlı Devletine bu devirde katıldığı doğrudur Oysa Giresun'un Türkleşmesi 1397'de Bayramlu Çepni Türkmen Beyi Emir Süleyman Bey'in Giresun'u fethetmesiyle gerçekleşmiştir

Alıntı Yaparak Cevapla

Giresun Gelenek Ve Görenekleri

Eski 08-02-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Giresun Gelenek Ve Görenekleri




Yöre Mutfağı


Giresun yemeklerinin malzemeleri insanı etkileyen bir doğallığa , tazeliğe ve güzelliğe sahiptir Bu malzemelerin başında yemeklik olarak kullanılan Karalahana, Isırgan, Pezik, Madımak, Galdirik, Mantar, Sakarca, Çileklik, Mendek, Merulcan, Marul, Maydanoz gelir Hayvansal besinlerden süt, yoğurt, yumurta, tereyağı, süzme, bal, peynir, çökelek en yaygın olarak kullanılan malzemelerdir

Bunların yanında mutfaklarda, kilerlerde ve serentilerde saklanarak yerine göre kullanılan malzemelerde mevcuttur Bu malzemeler şunlardır :

Kuruluklar :
Fırın Fasulyesi, Fırın Darısı ve unları, Soğan, Sarımsak ve Tahıllar, Yufka, Kadayıf, Patates

Pekmezler :
Taflan Pekmezi, Üzüm Pekmezi, Armut, Elma Pekmezi, Töngel (Döngel-Muşmula) Pekmezi

Reçeller :
İncir, Üzüm, Kiraz, Ayva, Vişne, Kızılcık, Şeftali, Elma Reçeli

Turşular :
Fasulye, Salatalık, Yeşil Domates, Biber, Beyaz Lahana Turşusu

Tuzlular :
Fasulye, Mantar, Yeşil Domates, Hamsi Tuzlusu

Salçalar :
Biber, Domates Salçası

Baharatlar :
Karabiber, Kırmızı Biber, Nane, Anuk, Kekik, Reyhan

Çerezler :
Fındık, Ceviz, Kestane, Pestil, Çedene, Pıtlak (Patlamış) Mısırı, Dut Kurusu ve Kuru Üzüm

Sıcak içecekler :
Çay, Ihlamur, Nane, Kekik, Kuşburnu, Papatya

Alıntı Yaparak Cevapla

Giresun Gelenek Ve Görenekleri

Eski 08-02-2012   #4
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Giresun Gelenek Ve Görenekleri




Düğün Gelenekleri

Düğün gelenekleri ilçeden ilçeye, köyden köye farklılık göstermesine rağmen genellikle gözetilen düğün geleneklerine aşağıda yer verilmiştir

Erkek ailesi tarafından beğenilen kızın evine bir görücü heyeti gönderilir Görücü heyetinin izlenimleri olumlu İse erkek ailesi büyükleri tarafından kız istemeye gidilir Kız tarafı kızı vermeye niyetli ise biraz nazlanır Sonra söz kesilir, kızın nüfus kağıdı bir mendile sarılarak erkek tarafına verilirken, erkek tarafı da mendili verene bahşiş verir, hazırlıklara başlanır Hazırlıkların tamamlanmasından sonra erkek tarafı bir Cuma günü düğün tarihini belirlemek için kız evine gider Buna "Şerbet içme" denir Erkek evi kız evini tavukla, kız evi de erkek evini baklava ile ağırlar

Düğüne genellikle Salı günü başlanır İlk geceye "Kına gecesi" ya da "Komşu gecesi" denir Konuklan her iki tarafta kendi evlerinde karşılar Gece mumlar yada çıralarla erkek evinden bir gurup kadın, kız evine gider Geline ak gelinliği giydirilir, duvağı takılır, genişçe bir tepsinin ortasında kına ezilir, çevresinde mumlar yakılır, gelinin avucuna konan kına, tülbentle sarılır Baş parmağı arasında yanan bir mum sıkıştırılır Gelinlik çağındaki kızlar da bir mum yakarak törene katılır, gelini de aralarına alarak horon teperler, erkek evinden gönderilen çerezler yenir, kına yakılırken türküler söylenir, eğlence sabaha kadar sürer

Kına yakıldıktan sonra elinde defi ile bir kadın dolaşır bahşiş toplar Bahşiş önce kızın annesinden istenir Anne ilgisiz kalırsa, "Anne gelmeyince, bahşişi vermeyince, kız vermez elini kınaya" diye söz atılır Çarşamba günü erkek tarafı gelini giydirmeye gider "Ağırlık" denen takılar takılır Kızın Çeyizi de bir sandıkla erkek evine gönderilir Bunlarla gelin odası döşenir, misafirlerin görüşüne açılır Kimi köylerde çeyiz görme sırasında "töre atılır" (Bahşiş verilir)

Perşembe, "Gelin alma günü" dür Sabah kız evine hazırlanan "Güvey bohçası" bir tepsi baklava ile erkek evine gönderilir Sağdıcı ile hamama giden güvey, bohçadaki giysileri giyer Öğleden sonra "Gelin alayı" davul, zurna ve kemence eşliğinde kız evine gider Genellikle bu alayda damat bulunmaz, büyükler öncülük eder

Aynı akşam kızın erkek kardeşleri ve onların arkadaşları erkek evine baskına gider Eve yaklaştıklarında silah atarak geldiklerini duyururlar Erkek evinden bir gurup, davul, zurna ile yola çıkar onları karşılar Misafirler başka bir eve götürülerek ağırlanır Kız evinden gelenler, ağırlamada kusur bulursa çeşitli tatsızlıklar çıkar Bu "Baskın" bir anlamda kız tarafının üzüntüsünü gidermek içindir

Gelin alayı aynı gün, kimi yörelerde de Cuma günü hareket eder, eskiden süslenen bir at üzerinde götürülen gelin, günümüzde "Gelin arabası" denen süslenmiş bir taksi ile erkek evine götürülür Evden çıkmadan önce gelini büyüklerinin ellerini öperek vedalaştığı sırada "defçi kadın def çalarak "Gelin ağlatma türküsü" söyler Gelin alayı erkek evine döndüğünde yine çalgılarla karşılanır Oyunlar oynanır Gelin eve kaynanasının kapıya bağladığı bir ipliği kopararak girer bununla tüm uğursuzlukların kırıldığına inanılır Kapıdan girerken gelinin başından para ve çerez serpilir Kimi yerlerde de bereket getireceği inancı ile mısır ya da buğday serpildiği de olur Kayınbaba ya da kaynana yüz görümlüğü vererek gelinin yüzünü açar

Güvey sağdıçları ile birlikte ikindi namazına gider, sağdıçlardan biri evli olması gerekir Namaz dönüşü arkadaşları güveyi yumruklayarak gerdek odasına sokar

Pazar günü kız yanı, gelin görmeye gider Buna kimi yerlerde "Çerez yeme" denir Fındık, leblebi, kuru üzüm, pasta, peynir, gelinin ve içindeki durumu gözlenir, çeyiz görülür

Bir hafta sonu güvey, gelin ve yakınları ile birlikte "Yumurta Yemeye" gider Hal hatır sorma, şakalaşma ve söyleşiden sonra, üstü peşkir havlu ile örtülü bir tabakta, pişmiş yumurta getirilir Dağıtımın yapılması için, güveyin bahşiş vermesi beklenir Bu gidip gelmeler, aileler arasındaki akrabalık, dostluk bağlarının güçlenmesi içindir


İmece Âdeti

Karşılıklı yardımlaşma ve dayanışmanın bir ifadesi olan imece İlimiz de türlü şekillerle uygulanır Bel ve ekin imecesi, mısır toplama, fındık toplama , fındık ayıklama ve mısır soyma imeceleri vardır

a) Bel İmecesi:
İmece sahipleri komşularını imeceye akşamdan çağırır Çağırılanlar ertesi sabah iş yerinde belleri ile birlikte gelir Çalışmaları akşama kadar sürer Öğle yemeği imece sahibi tarafından verilir

b) Ekin İmecesi:
Kuşluk vaktine kadar sürer, yemeksizdir Mısır tarla üzerine atıldıktan sonra bir kenardan kazmaya başlanır Bu imece de muhakkak bir kemençeci ve bu kemençeye uyarak türkü söyler kazmalar hep birlikte iner istekle çalışılır


Adanın Etrafını Dolaşma Geleneği


Soyun sürdürülmesi inancıyla yapılan sacayaktan geçme geleneği Ada'nın etrafının dolaşılmasıyla tamamlanır Ada turu Hamza Taşı'nın önünde başlar Yine Hamza Taşı'nın önünde son bulur

Törenin amacı; Soyun sürdürülmesi, belaların denize atılması, döllenmenin bu mevsimde başlaması ve toprağın bereketlenmesi Her yıl Mayıs ayının 20'sinde yapılan bu festival Uluslararası boyutlara ulaşmıştır Bu festivalin Halk Oyunları bölümünü organize eden GİFSAD (Giresun Kültür Sanat ve Folklor Derneği) aynı zamanda Giresun yöresi oyunlarının yurt içinde ve yurt dışında tanıtımını da yapmaktadır

Alıntı Yaparak Cevapla

Giresun Gelenek Ve Görenekleri

Eski 08-02-2012   #5
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Giresun Gelenek Ve Görenekleri




Giyim Kuşam

İl Merkezi ve İlçe Merkezlerinde çağdaş giysiler benimsendiği halde kırsal kesim ve iç kesimlerde geleneksel giysiler yaygındır Karadeniz genelinde olduğu gibi, Giresun'da da peştamal, kadın giyiminin değişmez öğeleri arasındadır Erkek giyiminde dağlık kesimlerde "Aba zıpka" denen paçaları dar, baldırdan yukarısı bol pantolonlar giyilir Bu giyimde yörenin sert ikliminin etkisi vardır İl Merkezi ve kıyı kasabalarında ise ceket pantolon ve kasket yaygındır

Kadınlarda, başa örtülen, bele sarılan peştamalın varlık durumuna göre değişen türleri vardır Varsıllar başlarına "Keşan Peştamal" denen daha gösterişli ve ince bir dokuma örterler Düz çizgili ve "Direkli Peştamal" diye adlandırılan dokumada bele sarılır Varsıllar eskiden Canfez üç etek, sırmalı peştamal da giyerdi

Ev gezmeleri, düğün, bayram gibi özel günlerde kadınlar başlarına altın tepelik, boyunlarına beşi birlik, saatli kordon takardı Bunun yanında hasır bilezik, günümüzde de geniş ilgi görmektedir

Eskiden kilim desenleri ile, canlı renklerle örülen yün çoraplara günümüzde pek rastlanmamaktadır Oyalı yaşmak, ya da çember, peştamal, entari, hırka ve kara lastik günlük kadın giyimini oluşturmaktadır Kentte de görülen bu giyimin yanında etek, buluz ve kundura da yaygındır "Yol gezmesi" denen gezmelerde üste manto giyilir

Erkeklerde, aba zıpkanın yanında, Çerkez kayışı, kama (belde) gümüş hamaylı (boyunda), karabaşlık ve "çapula" denen altı kabaralı ayakkabılar geleneksel giyimi oluşturmaktadır 'Trabzon Lastiği" denen kara lastik ayakkabılar, kırsal kesimde, günümüzde de yaygındır İl Merkezinde ise kundura giyilmektedir

Günümüzde Giresun Halkı zamanın şartlarına göre giyinmektedir Yine de Köy ve Kasabalarda kadınlar ev içinde oyalı yaşmak veya çember, entari, peştamal, dışarıda ise bunlardan başka başlarına peştamal veya şal alırken, ayaklarına düz lastik veya kundura giyerler



El Sanatları

İl de ekonomik gelişmeye ve büyük orandaki göçe koşut olarak, geleneksel el sanatları da ortadan kalkmaya yüz tutmuştur Alucra yöresinde Palaz kilim dokumacılığı yer yer sürdürüyorlarsa da, pek yaygın değildir Öte yandan Tamzara dokumacılığı ile adlandırılan dokumalarda Pazar için üretime yöneldiğinden eski biçimlerini yitirmiştir Ayni dönemde geniş bir üretim alanı olan bakır işçiliği de hemen tümüyle ortadan kalkmıştır Eynesil ve Ören'de "Dastar" denilen kilimlerin dokumacılığı yaygındır, dar tezgahlarda iki parça olarak dokunan kilimler yan yana getirilip dikilir Bunlar genellikle 120x248 metre ölçülerindedir

Düz, yatık,çizgili, yol yol kareli yada soyut desenli olanları vardır Al renginin değişik tonları yanında da siyah kullanılır Bu renklendirme kilimlere ayrı bir canlılık ve görünüm kazandırır Alucra'nın Ak çiçek, Kara dikmen, Usluca, Yenice Köyü, İngölü ve Boyluca Köylerinde kilim, cecim(Cicim) dokumacılığı yaygındır Bunlarda "Tahtalı" dene , düz çizgili desenler egemendir Kıldan dokunan cecimler eskiden ev içini bölmede kullanılırdı Usluca ve Boyluca Köylerinde dokunan heybe boncuklu Damat ve azık torbalan Karadeniz yöresinde ünlüdür

Bu torbalar el çantası büyüklüğündedir Dikey olarak yünden dokunur torbanın çevresine iki sıra düğme dikilir dikey olarak ortasından bir sıra , yatay olarak ta, ikişer sıra düğme ile torbanın yüzeyi bölümlenir Bölümlerin arasına püsküller dikilerek, yüzey büyük ölçüde kaplanır Püsküller kırmızı yeşil yünden yapılır, aralarına mavi boncuk dikilir Uçlarına da çeşitli renklerde oya boncukları geçirilir Torbanın askılıkla birleştiği yerlere birer tane dış bölümüne de bir sıra püskül dikilir Askılık ta yünden dokunur Çeşitli desenlerle bezenir

Sembolik olarak çeyizlerde bulunan Giresun işi bakır ibrik ve güğümlerde eski el sanatlarındandır Konik yapılı ibriklerin gövdesi dövme bakırdandır Tutacak ve kopacak bölümleri de pirinçten yapılarak gövdeye eklenmiştir Bu sanat başta plastik ve metal kapların yaygınlaşması, ustaların il dışına göçmeleri ile hemen hemen ortadan kalkmıştır

Ayrıca, Görele'de eskiden köylerde bulunan tezgahlarda şayak ve şal cinsi kumaşlar dokunurken, bu gün önemini yitirmiş bulunmaktadır Görele'deki eski bir el sanatı da şimşir kaşık yapımı olup, halen sürdürülmektedir Ayrıca İl 'de azda olsa sepet ve hasır örmeciliği yapılmaktadır


Halk Oyunları

Karadeniz Bölgesi halk oyunları ufak-tefek farklarla birbirlerine benzer Hepsi de kıvrak ve coşturucudur Şebinkarahisar ve Alucra halk oyunları daha çok Orta ve Doğu Anadolu'nun etkisi altındadır
Giresun oyunları arasında bölgenin meşhur oyunu "horon" alır bu oyunu erkekler kemençe veya davul zurna eşliğinde, kadınlar ise; def, ud ve saz eşliğinde oynarlar Horonun; düz horon, sık saray, dik horon gibi çeşitleri vardır
Giresun karşılaması ve metelik oyunları bölgenin en çok tutulan oyunları arasındadır Giresun Karşılaması, Çandır Karşılaması, Bel Kırması ve Sallama gibi müziğin ritmine göre değişen türlere ayrılır

Maniler

Maniler, Giresun'un en ilginç anonim ürünleri arasında yer alır Manilerin konulan genellikle halkın geçim kaynağını oluşturan, fındık, mısır gibi geleneksel ürünleri ile ilgilidir



GİRESUN'DAN MANİLER:

Atma türkü atarım
Yüreğini yakarım
Fındığı dizi eder
Boğazına takarım



Gidiyorum yaylaya
İki at bir katırla
Sana fındık yolladım
Ye de beni hatırla


Fındık kırdım iç ettim
Yaylalara göç ettim
Yarim senin yüzünden
Ben bu canı hiç ettim




Ah fındığım fındığım
Dallarına konduğum
Vermedi seni bana
Sakalını yolduğum


Deyimler

Giresun'da anlatıma zenginlik ve özgünlük kazandıran, çok sayıda deyim kullanılmaktadır

Örneğin ;

Olmayacak işler peşinde koşanları tanımlamak, "Yumurtadan yün kırkıyor"

Davranışlarıyla çevresindekileri bezdirenler için, "Islak peştamal gibi yapışıyor"

Çevresi tarafından istenmemesine karşın, kendine yer etmeye çalışanlar için, "El Onu hanına uğratmaz, o tüfeğini asmaya yer arar"

durumuna uymayan işler yapmaya kalkışanlar içinde "Abası yok, poyraza karşı gider" deyimi kullanılır



Atasözleri

-Dal ağacı gösterir

-Talihini kuş da değil, işte ara

-Açlığını, bilen yere bildir

-Çok karınca deveyi öldürür

-Yel esmezse yaprak kımıldamaz

-Atın nalını mıhını hesap eden, at alamamış

-Az uyku az yemek, insanı eder melek

-Çok uyku çok yemek, insanı eder helak

-Altına at düşenin, gönlüne murat düşer

-Boş durma boşa çalış

-Atası neyse ötesi odur

-Bir elle veren iki elle alır

-Horana giren terler



Bilmeceler

Sonbaharda pürçeklenir,
İlkbahar da çiçeklenir,
Yaz kış gemilere yüklenir,
Bilin bakalım bu nedir?
(FINDIK)



Beyazla başladım,
Yeşille işledim,
Al ile bitirdim,
Herkese yedirdim?
(KİRAZ)


Folklor



HALK OYUNLARI: Karadeniz Bölgesi Halk Oyunları bazı ayrıntı farklılıkları dışında genelde birbirine benzerler Bölge halkı kıyısında yaşadığı deniz gibi hareketli ve coşkundur Oyun ve türküleri de kendilerine uygundur Giresun oyunları içinde en önemlisi Giresun Karşılaması ve horondur Horona erkekler bölgenin meşhur çalgısı kemençe veya davul zurna eşliğinde oynarlar Horonun; düz horon, sık saray, dik horon ve karşılamanın; tüfekli çandır karşılaması, bel kırması ve sallama gibi müziğin ritmine göre değişen çeşitleri vardır Giresun türküler yönünden de zengin bir ildir Giresun türkülerine Mican, Tamzara, Karahisar Türküsü, Fingil, Bir Fındığın İçini, Merekte Sarı Saman, Oy Giresun Kayıkları, Aksu Derler Adına, al Perde Yeşil Perde, Sokak Başı Meyhane örnek verilebilir



Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.