08-02-2012
|
#2
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Osmanlı Dönemi Sikkeleri
Yavuz Sultan Selim, Osmanlı'nın yerleşik düzeninden ve kurallarından sıkılan Türkmen göçebelerin, siyasi bir güç kazanan Safevî'lere katıldığını görmüş ve bu tehlikeyi ortadan kaldırmak için Çaldıran Savaşıyla (1514) Şah İsmail'i yenmişti Bu zaferden sonra I Selim sikkelerinde "Şah" ünvanını kullandı I Süleyman'ın da kullandığı bu ünvan daha sonra terkedilmiştir Yavuz Sultan Selim Portekizli denizcilerin ticaret yolu olarak Afrika yolunu keşfetmeleri üzerine tehlikeye giren Asya ticaret yolları için Ridaniye Savaşıyla (1517) Memlük Sultanlığı'na son verdi İslamiyetin en kutsal iki şehri olan Mekke ve Medine de Osmanlı topraklarına katıldı Böylece Mısır, Amid (Diyarbakır), Dimaşk (Şam), Haleb, Ruha (Urfa), Mardin, Harput, Hısn Keyfa (Hasankeyf) ve Hicaz'da da sikke kesilmeye başlanmıştı
Kanunî Sultan Süleyman 1520'de tahta oturduğunda Osmanlı'yı yükselen Şii değerlere karşı, Sünniliğin önderliğini üstlenmiş ve Hint ticaret yollarını kontrol eder bulmuştu Belgrad'ı aldıktan sonra Avrupa'da güçlenen Habsburg Hanedanı ile arasında Budin'i alarak tampon bölge oluşturdu Osmanlı'nın Avrupa'da olmasını fırsat bilerek kıpırdanmaya başlayan Safevîlere Bağdad'ı alarak ağır bir darbe daha vurdu Türk kaptanı Barbaros Hayreddin Paşa'nın kuzey Afrika'daki bağımsız beyliğini bağışlamasıyla, Osmanlı Afrika'da ilk toprağına sahip oldu Bu seferlerin sonunda Cezayir, Bağdad, Zebid, San'a, Belgrad da Osmanlı darphaneleri arasına katıldı
Kanunî devri devletin ve halkın en zengin olduğu devirdi Kırktan fazla darphanede para basılıyordu Osmanlı fethettiği toprakların yönetiminde gösterdiği esneklik ve hoşgörü politikasını, o bölgelerde basılan sikkelerde de göstermiş ve her yörede farklı nakış ve istifte sikkeler basılmaya başlamıştı Ayrıca yabancı paralar da Osmanlı paralarıyla aynı anda İmparatorluk topraklarında kullanılıyordu
Osmanlı'yı 600 yıl boyunca bu kadar geniş topraklarda yaşatan bu hoşgörü politikasıdır
İspanyol ve Portekizli denizcilerin başarılı keşifleri sonunda Amerika'dan getirilen tonlarca gümüş ve altının Avrupa pazarlarına girmesiyle Avrupa'da oluşan zenginliğe karşın, Osmanlı'daki enflasyon neticesi akçenin değeri 1585-1640 arasında ardarda düşürüldü ve darphaneler birer birer kapanmaya başladı IV Murad zamanında akçeden daha hafif "para" adıyla yeni bir sikke çıkarıldı Artık sadece Kostantiniye ve güney illerinde sikke kesiliyordu
II Süleyman bu durum karşısında Avrupa'daki "grosso"larla aynı değerde olmak üzere gümüşten "kuruş" bastırdı Yeni mangır birimi de kullanılmaya başlandı IV Mehmed'in son dönemlerinden beri Avrupa'dan getirilen makinalarla darphanede altın para basılıyordu, II Süleyman altınlarla birlikte gümüş ve bakırları da makinalarda bastırmaya başladı
II Mustafa'nın tuğrayı gümüş ve bakırın yanında altınlarda da kullanmaya başladığını görüyoruz
18 yüzyılda, Osmanlı'da III Ahmed'in barışçı siyaseti dikkati çeker Karlofça ve Pasarofça antlaşmaları ile genişleme siyaseti bırakılmıştı Bu döneme, gelişen ince zevkin ve kültürel gelişmelerin simgesi olarak "Lale Devri" dendi ve bu sembolik lale motifi bitkisel süslemelerle birlikte bu devir sikkelerinin en belirgin özelliği oldu Ayrıca bu dönemde Venedik altınına eş değerde Cedid Zer-i İstanbul altını da basıldı
Sultan II Mustafa'nın Osmanlı sikkelerinde ilk defa olarak cülûs tarihinin yanında, saltanatın kaçıncı yılında bastırıldığını gösteren rakamı da eklemesiyle sikkelerin kesim tarihi kesin olarak anlaşılabilir oldu
18 yüzyıldan başlayarak Osmanlı bitmek bilmeyen savaşların masraflarını karşılıyamaz hale gelmişti ve yenilgilerden sonra gittikçe toprak kaybediyordu İç karışıklıkların ardı arkası kesilmiyordu Padişahlar saray entrikaları, sıkça görülen kısa saltanatlar ve sarayın müsrifliği yüzünden devlet kasasını kontrol edemiyordu Avrupa ortaçağı aşmış, her konuda âtılım yapıyordu Batıyı örnek almaya karar veren Osmanlı, III Selim ve II Mahmud'un yenilikçi politikalarıyla yeniden yapılanmaya başlamıştı Bu yenilikçi hareketin izlerini II Mahmud'un birim ve tipte hayli fazla çeşitte sikke bastırmasında görebiliyoruz 1818 yılında Osmanlı'nın kurulduğundan beri esas para birimi olan fakat uzun bir süredir adı sadece hesaplamalarda kâğıt üstünde kalan akçenin darbına son verildi
Abdülmecid döneminde "Tanzimat-ı Hayriyye" ıslahat planı dahilinde Londra'dan yeni makinalar ve ustalar Darphaneye getirildi Alınan "Tashih-i Ayar" kararları ile kuruş üzerine kurulu para sistemi belirlendi ve 100 kuruş = 1 liralık çıkarıldı
II Abdülhamid bugün bile bir gelenek olarak devam eden ziynet altınını çıkardı Çalışmalarına başlayan Islah-ı Meskükat Komisyonu, Sultan V Mehmed zamanında aldıkları kararlarını patlak veren I Dünya Savaşı nedeniyle uygulamaya koyamadılar Savaş sırasında Almanya ve Avusturya'dan borçlanarak para basıldı Savaş sonrasında yenik sayılan Osmanlı İmparatorluğu Hazine'si, toprakları gibi galip devletler tarafından talan edildi Bu dönemde Osmanlı'da ilk defa nikel para basılmıştır
600 yıl dünya siyasetini belirleyen Osmanlı İmparatorluğu, I Dünya Savaşı sonrasında içinden filizlenen yenilikçi bir hareketle kabuk değiştirmiş ve Türkiye Cumhuriyeti ni yaratmıştır İstanbul Darphanesi lirayı temel alan para basımını hâlâ sürdürmektedir
kültür gov tr
|
|
|