Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Yazılar & Hikayeler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
diyor, vicdan

Vicdan Ne Diyor?

Eski 08-01-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Vicdan Ne Diyor?





Hümanizm üzerine 2 : VİCDAN NE DİYOR?

İdeolojilerini “insan ve insan tabiatı” üzerine kurduklarını söyleyen hümanistlerin, öncelikle insan mahiyetini çok iyi bilmeleri ve doğru değerlendirmeleri gerekir

Nur Külliyatında insanın üç temel özelliği “acz, fakr ve naks (noksanlık ve kusur)” olarak nazara verilir İnsan bu üç sahada da sonsuza ulaşmış durumda Yani aczi de, fakrı da, naksı da sonsuz İnsan bu yaratılışıyla Allah’ın sonsuz kudretine, sonsuz zenginliğine ve yine sonsuz kemaline ayna olmaktadır

İnsan her şeye muhtaçtır ve bunların hiçbirini yapacak güçte değildir Göze muhtaç olduğu gibi güneşe de muhtaçtır Bunların her ikisi de Allah’ın kudretiyle icat edilirler Ciğere muhtaç olduğu gibi havaya da muhtaçtır Bunlar da yine o ilahi kudretle yaratılmışlardır

Her vicdan bunun farkındadır ve bütün ihtiyaçlarını sonsuz kudretiyle gören birinin varlığını bilmekle rahat eder İnsan aklı o sonsuz kudret ve rahmet sahibinin kim olduğunu, sıfatlarını, isimlerini, İlâhî rehberler olmaksınız, tek başına idrak edemese bile her vicdan Onun varlığını bilir

“Fâtır-ı Hakîm, insanın mahiyet-i mâneviyesinde nihayetsiz azim bir acz ve hadsiz cesim bir fakr dercetmiştir Tâ ki, kudreti nihayetiz bir Kadîr-i Rahîm ve gınası nihayetsiz bir Ganiyy-i Kerîm bir Zâtın hadsiz tecelliyâtına câmi geniş bir âyine olsun” Sözler, 321

"Her vicdanda şu nokta-i istinad ve nokta-i istimdad cihetinde iki küçük pencere, Kadîr-i Rahîm'in barigâh-ı rahmetine açılır, her vakit onunla bakabilir" Sözler 687

Acz kudretin zıddıdır; fakr ise zenginliğin, naks da kemalin zıddıdırlar Şunu önemle ifade edelim: Her kusur ve her günah bir noksanlıktır; ama her noksanlık günah değildir

İnsanın bir noksanı, yahut kusuru yorulmaktır Bir diğeri unutmak, bir başkası bir anda iki şey düşünememek, iki yöne bakamamak, iki şey irade edememektir Allah’ın bütün sıfatları ve isimleri sonsuz kemaldedir Yorulmaktan, unutmaktan münezzehtir Sonsuz işleri birlikte ve karıştırmaksızın icra eder İşte bu kemal bizim imdadımızı yetişmiş ve vücudumuzdaki sonsuz denecek kadar çok fonksiyon, irademiz ve kudretimiz dışında, en mükemmel şekilde yürümüş, yürütülmüştür

İnsan bir anda iki harf yazamazken bedenindeki yüz trilyona yakın hücrede nice işler beraber görülürler İnsan, bütün bu faaliyetleri kendisinin yapmadığını çok iyi bilir Atomların ve hücrelerin de bu faaliyetlerden çıkacak sonuçları düşünüp planlamaktan uzak olduklarının şuurundadır Buna rağmen, insanı “kendi gücü ve iradesiyle her şey yapabilecek ve dine muhtaç olmayan bir varlık” diye takdim etmenin gülünçlüğü açıkça görülmüyor mu?

İnanan bir insan, bütün bir kâinatı onun hizmetine veren İlâhî kudreti hayretle düşünür; her türlü ihtiyacını yerine getiren o rahmet sahibine kalbi sonsuz bir minnet ve şükürle dolar ve ibadet görevini severek yapar Sonra kendisine ihsan edilen akıl nimetini yerinde kullanarak dünyadan da azami derecede istifade eder, hayatını daha rahat ve huzurla geçirir

Huzur, refah ve saadet dinin yasakladığı şeyler değiller ki, hümanizm bunları sağlayacak bir alternatif gibi takdim edilsin Burada hak dinle batıl dinleri birbirinden ayırt etmek gerekir Batıl dinlerin de alternatifi, hümanizm değil hak dindir

“İnsanın vazife-i asliyesi, , acz ve fakr ve kusurunu ubûdiyet suretinde ilân etmek ve küllî nazariyle mevcudatın tesbihatlarını müşahede ederek şehadet etmek ve ni’metler içinde imdâdât-ı Rahmaniyeyi görüp şükretmek ve masnuatta kudret-i Rabbâniyenin mu’cizatını temâşa ederek nazar-ı ibretle tefekkür etmektir” Sözler, 325

İşte gerçek hümanizm, insanı bu vazifelere sevk ederek onu “düşünen ve şükreden bir kul” olmaya yönlendirmektir

Gelelim madalyonun diğer yüzüne:

Bütün insanların her türlü ihtiyaçlarını karşılasak ve aralarında tam bir sevgi ve güven tesis etsek bile bu hal kalıcı olmuyor Dünya dönüyor, hayat bir kararda durmuyor Hastalık, ihtiyarlık ve ölüm önümüzde bekleyen üç menzil Ve ölüm ötesi: Kabir mahşer ve ahiret…

Hak din Allah’ın nizamı ve hak kitap Allah’ın fermanıdır Ve dinde gaye insana Rabbini tanıtmak, Onun razı olduğu bir kul olmanın yollarını göstermek ve insanı bu fani dünyadan sonra ebedi bir saadete ulaştırmaktır İnsana yapılacak en büyük yardım, ona bu doğru yolu göstermek ve bu saadet anahtarını sunmaktır Buna göre hümanizm denilince bir saadet hareketi ve peygamber denilince de bu hareketin önderleri, yol göstericileri akla gelmelidir

Hümanistler insanın şu özelliğini de önemle dikkate almalıdırlar:

İnsanı, diğer canlı ve cansız varlıklardan ayıran en büyük özelliği akıllı ve iradeli olması, bunları kullanma hürriyetine de sahip bulunmasıdır

“İnsan, hikmet ile yapılmış bir masnudur Öyle bir fiilin mahsulüdür ki, istidadı irade ettiği şeyi kendisine veriyor” Mesnevî-i Nuriye

Bir ağaç düşünelim İrade sahibi olsun Dilerse elma versin, dilerse armut İsterse kavak olsun isterse söğüt

Yine bir hayvan düşünelim Diğer hayvanların bütün özelliklerini taşıma kabiliyetine sahip bulunsun İsterse bülbül gibi ötsün, isterse aslan gibi kükresin Keyfi isterse ağ örebilsin, arzu ederse bal yapabilsin

İşte istidadı akıl almaz derecede zengin olan bu varlık insandır Neyi irade etse, o istidat ile yapabilmektedir Dilediği mesleği seçebilen ve istediği ideolojiyi benimseyen, hak yola da batıl yollara da girebilen bu insan, şu kısa dünya hayatında kendisine imtihan gereği tanınan bu fırsatı iyi değerlendirmek mecburiyetindedir

Bir derece açıklamaya çalıştığımız vecizenin devamında şu önemli noktaya dikkat çekiliyor:

“Öyle bir kaderin tersim ettiği bir surettir ki, bünyesine lâzım ve münasib şeyleri bilir Bu malûmat ile her şeyin mâliki olan Mâlik'inden nasıl tegafül eder” Mesnevi-i Nuriye 182

Bu mükemmel yaratılışımıza iyice şükretmek için çevremizdeki canlıları şöyle bir düşünelim: Mesela, koyun bir bakıma kendinden habersizdir Midesi olduğunu bilmez Yediği otun midesine gittiğini ve orada hazmedildiğini de bilmez Ciğerlerinden habersizdir; nefes alırken ne yaptığının farkında değildir Kışın, ağılında samanını yerken önünde bir bahar mevsimi olduğundan, bir kaç ay sonra yeşil çimenlere kavuşacağından da haberi yoktur Çok sade bir hayat sürmektedir Çok şeyi bilmekten uzak, dertsiz, tasasız fakat çok basit bir hayat

Fakat insan öyle değil Bütün organlarını, onların ihtiyaçlarını, dertlerini ve çarelerini biliyor Bu bilgiden nice ilim dalları ve iş sahaları doğuyor O, bedeninin bütün bir kainatla sarılı olduğunun farkındadır Güneşin, ayın görevlerini bilir Dünyanın dönmesinin, mevsimlerin değişmesinin şuurundadır İşte bu yaratılış onu “her şeyin maliki olan Malik’ini” tanımaya, ona inanmaya ve emri dairesinde hareket etmeye götürür ve götürmelidir

İnsanın irade sahibi olması, kendini ve içinde yaşadığı âlemi tanıması gösteriyor ki, insan bu dünyada bir imtihan geçirmektedir Hayrı da şerri de işlemeye kabiliyeti vardır Böylece cennet ve cehennemden her ikisine de aday kılınmıştır

Bu noktada Nur Külliyatında son derece önemli bir tespit yer alıyor:

“İnsandaki kuvve-i şeheviye, kuvve-i gazabiye, kuvve-i akliye Sâni' tarafından tahdid edilmediğinden ve insanın cüz'-i ihtiyarîsiyle terakkisini temin etmek için bu kuvvetler başıboş bırakıldığından, muamelâtta zulüm ve tecavüzler vukua gelir” İşarat-ül İcaz 84

Kuvve-i şeheviye, menfaatleri celbetme kuvvesidir İnsan nefsi ne servet ne de makam konusunda doymak bilmez

Gazap kuvvesi, insanın zararlardan korunma kuvvesidir Bu kuvveyi ölçüsüz kullananlar, başkalarının hakkına, hukukuna, malına, canına tecavüz ederek zalim olurlar Kestiği başlarla kaleler yapan zalimler bu kuvvenin doymak bilmezliğini sergilerler

Akıl kuvvesi de, ne kadar ilim tahsil etse doydum demez

İşte insanın dünya saadeti gibi ahiret saadeti de bu kuvvelerin istikamet üzere çalışmalarına bağlıdır Her türlü aşırılık zarar getirir Herkesin kendi menfaati peşinde koştuğu, birbirinin elindekini kapma yarışına girdiği bir toplumda insan sevgisi yok demektir Böyle bir toplumda fertler, “Komşusu aç iken kendi tok olan bizden değildir” (İbni Ebî Şeybe, Kitabü’l İman s 33) hadisinin verdiği şefkat ve merhamet ruhunun çok ötesinde kalmışlardır Böyle kişilere yapılacak hümanizm telkinleri havada kalmaya mahkûmdur Bunlar ancak çok sıkı kanunî tedbirlerle zarardan men edilebilirler

Kanunların iyi işlediği, yasakların ceza mekanizmasıyla en mükemmel şekilde önlendiği sistemlerde bile şu nokta boşlukta kalıyor İnsan başkalarına zarar vermekten men edilse bile, yasaklara uymakla kalbinde diğer insanlara karşı bir sevgi hasıl olmuyor Fırsatını yakalasa onlara zarar vermekten geri kalmıyor

Hak dinin kalplere yerleşmesiyle yasaklar ikici bir isim daha alıyorlar: Haram Mesela, hırsızlık yapmak, içki içmek, kumar oynamak hem yasaktır, hem haram

İnsan nefsi bunlara meylettiği zaman, kanunların ötesinde iki yasakçı birden karşısına çıkıyor Birisi “bu fiillerden Rabbinin razı olmadığı” konusunda vicdanın insanı zorlaması

İnsan, kendisini varlıklar içinde en yüksek bir makama getiren, yeryüzüne halife yapan, bütün kâinatı onun hizmetine koşturan Rabbine karşı nasıl olur da isyan eder! İşte insan vicdanı bu noktada nefisle mücadeleye girer ve onu isyandan uzaklaştırmaya çalışır İkinci yasakçı ise yapacağı işin cehennem gibi dehşetli bir azabı netice vereceğini düşünmesidir

Kul hakkına her türlü tecavüz hem yasaktır, hem de haram Hatta kanunen yasak olmayan nice haramlar vardır ki toplumun düzeninde büyük rol oynarlar Mesela, gıybet yasak değildir, ama haramdır Kişilerin, bu İlahi yasağa uyarak birbirlerinin gıyabında onları üzecek ve rencide edecek sözler söylemekten sakınmalarıyla insanın şeref ve haysiyeti en ileri derecede korunmuş olur

Bu ise hümanizmin en ileri bir hedefi değil midir?


Alaaddin Başar (ProfDr)



Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.