Prof. Dr. Sinsi
|
Teslimiyet Ve Adanmışlık Ruhunu Kuşanabilmek
Ahmet Turgut ULUCAK
Hayat mücadelesi insanın Allah’a teslimiyeti ve isyanı ile ayrım gösterir İnsan tabiatı itibarı ile bir şeye teslim olarak yaşar Bu teslimiyeti Allah’a kullukla şekillenmez ise şeytana ve onun avenelerine teslimiyet gösterir Müslüman olmak Allah’a teslim olmak demektir
“Buna karşı seninle münakaşaya kalkışırlarsa de ki: "Ben, bana uyanlarla birlikte kendi özümü Allah'a teslim etmişimdir" Kendilerine kitap verilenlere ve (kitap verilmeyen) ümmîlere de ki: "Siz de İslâm'ı kabul ettiniz mi?" Eğer İslâm'a girerlerse hidayete ermiş olurlar Eğer yüz çevirirlerse, sana düşen şey ancak tebliğ etmektir Allah kulları görendir ” (3/Al-i İmran 20)
Ruhunun derinliklerinde, öz benliğinde, yaşamında, teslimiyetini Allah’a saygınlık içinde gösterenler dünya ve ahirette saadeti bulacaktır Müslüman’ın iddia ettiği kimliğin altını doldurabilmesi için Allah’la yapmış olduğu sözleşmenin farkında bir hayat sürmesi gerekir İslamı kabul etmesiyle beraber nelerin kendisine yüklendiğini bilmelidir Kafir, zalim ve tüm tağutu sistemleri reddettiğinde bunun nasıl bir bedeli olduğunu kavramalı, imtihana hazır bir hale gelmelidir Allah’a ve gönderdiği yegane din olan islama teslimiyet zorluk anında yada hatır üzerine değil, bilinçli tercihle oluşması gereken bir durumdur Kur’an’da özellikle Hz İbrahim’in mücadelesi, teslimiyeti sadakati ve fedakarlığı Rabbimiz tarafından beyan edilmektedir Bu kıssa, bir sembolik duruş ve hikaye olarak değil, Müslümanların ilki olmakla emrolunan Hz İbrahim özelinde bu yaşamı kabul etmiş olan tüm Müslümanların aynı davranışı sergilemesi, sözleşmesinde durması, ahdini sürdürmesi ve yaşamın hangi merhalesinde olursa olsun dirayet gösterebilmesine davet özelliği taşımaktadır
İbrahim(as ), Allah'a olan sevgi ve yakınlıkta, zirve bir peygamberdir Allah, İbrahim'i sayısız denemelerden geçirmiş ve kendisini dost(halilullah) edinmiştir
Bir insan için en zor denemelerden biriside, çok sevdiği evladını, "kurban" etmesidir Bu "kurban etme", bir beşer için başarılması çok zor, zirve bir davranıştır Uzun seneler evlat hasreti çeken ve ilerlemiş yaşında buna kavuşan bir babanın, yanında yürüyüp koşmakta olan oğluna olan sevgisini bir düşünün! Allah, İbrahim'i, bu başarılması çok zor olan eylemle deniyor Evlat sevgisi mi, hayatın, ölümün, diriliğin, cezanın- mükafatın yani her şeyin sahibi olan Allah sevgisi mi? İşte ateşten bir imtihan İşte Allah sevgisini, kendisi, evladı ve tüm sevgilerden üstün tutan İbrahim…
Sonsuz rahmet ve yücelik sahibi, alemlerin Rabbi olan Allah, iman eden kullarının üzerinden bu çetin imtihanı kaldırmış, İbrahim'e "kurban" hediye etmiş ve kurban geleneğiyle bu acıklı-dramatik günü, "bayrama-sevince" dönüştürmüştür İbrahim'den miras kalan bu "kurban sünneti", bir taraftan İbrahim ve İsmail'in "teslimiyetini ve adanmışlığını" hatırlatırken; diğer yandan, Allah'a olan yakınlığın, hiçbir yakınlıkla kıyaslanamayacağı bilincini parlatmaktadır İşte İsmail'in, "kurban" edilmesi ve arkasından İbrahim(as )'in ve Muhammed(sav )'in "kurban kesme sünneti" nin gerçek anlamı budur
“Bir de dedi ki: "Ben Rabbime gidiyorum, o bana yolunu gösterir ” “Ey Rabbim! Bana salihlerden (bir oğul) ihsan et! Biz de kendisine yumuşak huylu bir oğul müjdeledik Oğlu, yanında koşacak çağa gelince: "Ey oğlum! Ben seni rüyamda boğazladığımı görüyorum Artık bak, ne düşünürsün?" dedi Çocuk da: "Babacığım sana ne emrediliyorsa yap, inşaallah beni sabredenlerden bulacaksın" dedi Ne zaman ki ikisi de bu şekilde Allah'a teslim oldular, İbrahim oğlunu şakağı üzerine yatırdı Biz de ona şöyle seslendik: "Ey İbrahim! Rüyana gerçekten sadakat gösterdin, şüphesiz ki, biz iyilik yapanları böyle mükafatlandırırız Şüphesiz ki bu apaçık bir imtihandı " (dedik) Ve ona büyük bir kurbanlık fidye verdik Kendisine sonradan gelenler içinde iyi bir nâm bıraktık Selam olsun İbrahim'e  İşte biz iyilik yapanları böyle mükafatlandırırız ” ( 37/Saffat 99… 110)
Ayetlere baktığımızda İbrahim(as )’e henüz kendisine yavrusunu boğazlaması emredilmiyor Bir rüya görüyor ve kalbinde oluşan kanaat ile yanında en sevdiği varlığını Allah için fedaya hazırlanıyor Buradaki teslimiyet pazarlıksız bir teslimiyettir Tüm sonuçlarına katlanmaya hazır bir yüreğin teslimiyetidir
Bu kıssa ve sonuçları, sadece kurban formatında ve kurban bayramı gelince hatırlanmamalıdır Yaşamın her alanında İbrahim’i bir teslimiyet müminler için varlık sebebi olabilmelidir O, kendisine emredileni gerçekleştirmeye giderken bugünkü moda tabirle blöf yapmıyordu Emre amade bir ruh haliyle niyetini gerçekleştirmeye kararlıydı Bu tavır Hz İbrahim(as )’ın kulluğunun yüceliğini göstermeye yetecek bir davranıştı Peki, öte yandan kurban edilecek olan Hz İsmail’in Rabbine ve babasına yönelik teslimiyetine ne demeli? Bunu, bizim gibi ruhları karanlıklardan ve karalardan arınmamış insanlar anlayabilir mi? Hangi birimiz durup dururken, göz göre göre bıçağın altına girmeye, ölmeye rıza gösterebilir? Yüzünü tam anlamıyla Hakk’a dön(e)meyenler bu sırrı anlayamazlar
İslam’a teslimiyet, yaşanılan cahiliye ortamlarında daha belirgin ortaya çıkması gereken bir tavır, eylem haline dönüşmelidir Ancak teslim olunan İslam, sadece dil ile söylenen kuru bir laf, yalnız kalbe, vicdanlara etki eden, onları huzur içinde tutan, bir düşünce sistemi, insanların yalnızca oruçta, namazda, hacda, elde ettikleri kişisel bir takım ibadetlere sıkıştırılan İslam olmamalıdır Allah'ın insanlar için ortaya koyduğu, Rasulüne öğrettiği din bu değildir Burada sözü edilen din itaat ve tabiyettir İslam teslimiyettir; Allah’ın kitabının kullar arasında hakim olması, onun hakem tayin edilmesi ve bunun içlerinde hiçbir sıkıntı duymadan gerçekleştirilmesidir İşte İslam budur
Kitap ehli Allah'ın yüce zatı ile Hz İsa'nın zatını, Allah'ın iradesiyle Hz İsa’nın iradesini karıştırıyorlardı Bazen de bu tasavvurlara dayanan görüşlerden dolayı aralarında anlaşmazlıklar çıkıyor ve birbirleriyle savaşıyorlardı Ehl-i Kitabın arasındaki anlaşmazlık işin gerçek yüzünü bilmediklerinden dolayı değildir Çünkü Allah'ın vahdaniyetine, uluhiyetin tekliğine, insan tabiatına, kulluğun gerçekliğine dair bilgiler onlara kesin olarak verilmiştir Ancak onlar aralarındaki anlaşmazlıktan, taşkınlıktan, zulümden dolayı ayrılığa düştüler Allah'ın kitabında, şeriatında akidesinde mevcut olan haktan mahrum kaldıkları, doğruluk ve adaletten ayrıldıkları için anlaşmazlığa düştüler
Günümüz dünyasında Müslüman olma iddiası taşıyanların kahır ekseriyetinin durumu maalesef kitap ehlinden pek de farklı değildir Her insan hayata inandığı değerler kadar katılım sağlar Kalp dünyamızda, zihin dünyamızda önceliklerimiz ve kaygılarımız ne ise, yaşamda onun mücadelesini veririz Bazen Hacer misali yüreği yanan bir ana olup, İsmailler dünyaya getirecek analarımız Yeri geldiğinde teslimiyeti ve adanmışlığı sözden öze dönüştüren, göz pınarları kurusa da gözünden akan yaşların olası ateş de sütre olacağı bilinci ile yavrularını Allah’ın yolunda İsmail gibi feda etmeye hazır olan analarımız…
Hz İsmail’ de en az babası kadar büyük bir adanmışlık ve teslimiyet bilinci içerisinde hareket ederek babasına şöyle demişti: “Ey babacığım! Sana emrolunanı yerine getir ” (37/Sâffât,102) Hz İsmail gibi evladımızın olabilmesi için Hz İbrahim gibi babaların, Hz Hacer gibi anaların varlığı gerekli Bu ihtiyaç düşlerimizi değil yaşamımızı kuşatabilmeli Adanmışlığımız olabilmeli Hanne gibi, Meryem gibi, Yahya gibi…
Kendi kazanımı olmayan insanoğlunun Allah’a karşı istikbar ve tuğyan içerisinde bulunması teslimiyet ve adanmışlık ruhundan mahrumiyetle başlar Allah’a teslim olan şeref bulur, izzet bulur, kurtuluşa erer Allah’ın hükmünden yüz çevirenlerin teslimiyeti Allah’a değil, makama, iktidara, metaya, güce, zorbalara, şeytana ve şeytanlaşmış insanlara, kurumlara olur Geçici olan, ebedi olana tercih edilir
Bizler, yılgınlığa düşmeden, pes etmeden, beklentilerimizin bizim istediğimiz zaman dilimi içinde gerçekleşmemiş olmasının tükenmişliğine kapılmadan, bireysel teslimiyetlerimizi ümmetsel teslimiyete, kolektif bir yapılanma içinde İslam cemaati olma sorumluluğu ile yerine getirmeye odaklanmalıyız Adanmışlığımızı pazarlık konusu yapmamalı, hedeflerimizi Allah’tan gayrı kimseye endekslemeden belirlemeliyiz Allah’a teslim olmayanların Allah’ın düşmanlarına teslim olması kaçınılmaz olacaktır Yardımcısı Allah olan ise yenilmeyecektir Allah’ta bir kimseyi yardımsız bırakacak olursa, ona hiç kimse yardım edemeyecektir Teslimiyetlerimizin ve adanmışlığımızın Allah’ın katında anlam bulması, ondan gayrı sığınacak sığınağımızın olmadığı bilincinin daim olması tek temennimizdir
|