![]() |
Edebin Adresi Efendimizdir |
![]() |
![]() |
#1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Edebin Adresi EfendimizdirMetin Karabaşoğlu Edebin adresi Efendimizdir Hz ![]() ![]() ![]() Müslüman toplumların ve İslâm medeniyetinin tarihine dair en özenli Batılı çalışmaların belki de başında gelen İslâm’ın Serüveni’nde Marshall G ![]() ![]() ![]() Hodgson, bu tasnifiyle saf, katışıksız bir şekilde İslâmî olan ile önceden var olduğu halde ‘İslâmîleşen’ kurum, durum ve değerleri ayrıştırır ![]() Meselâ Bizans’ın veya Sâsânî’nin saray kültürü, özünde ‘İslâmî’ bir şey değildir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bununla birlikte, Bizans’ın ve Sâsânî’nin saray kültürü, özellikle Emevîlerle birlikte Müslümanları da etkilemiş; öte taraftan Müslümanlar bu kültürü kendi değerleriyle harmanlayarak ‘İslâmîleştirmiş’lerdir ![]() Böylece, ‘İslâmî’ olmayan ama ‘İslâmîleşmiş’ bir dizi unsur çıkmıştır hayat sahnesine ![]() Görgü anlayışında seküler bir damar var Hodgson’ın, üç ciltlik eserine yayılan bu dikkate değer kavramsal ayrım çerçevesinde ‘edeb’e saray kültürünün hâkim değeri olarak müstakil bir bölüm ayırması da son derece anlamlıdır ![]() ![]() Bu değerler manzumesi, bir kez daha belirtelim, sünnetle doğrudan çatışmaya girmemiştir ![]() ![]() Diğer bir deyişle, ‘edeb,’ ‘âdâb-ı muaşeret,’ ‘görgü,’ ‘yüksek kültür’ veya her ne denilirse denilsin, bu çizgide ‘seküler’ bir damar vardır ![]() ![]() M ![]() ![]() ![]() ![]() Sünnetin alternatifi olarak sunulmuş İslâm tarihine dair sair çalışmalara da bu çerçeveden bakınca, yığınla malzeme birikir zihnimize ![]() Anlarız ki, bu kültür sünnet-i seniyyenin güçlü olduğu zeminlerde varlığını bir ‘tâbiiyet’ ile sürdürmüş; ama mü’minlerin sünnet-i seniyyeye tâbiiyetinin zayıfladığı zeminlerde, özellikle de modern zamanlarda sünnetin rakibi, hatta alternatifi bir konumda kendisini sunmuştur ![]() Müslüman toplumların modern zamanlardaki tarihine baktığımızda, bu vâkıa kendisini kolayca belli eder ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Sünnet neden yobazlık gibi sunuluyor? Bu noktadan bakılırsa, Türkiye toplumunun ne Osmanlı’nın son döneminde yaşadığı çifte kişilikli ve çifte yaşantılı hal, ne de Cumhuriyet’in kurucu elitleri tarafından sünnetin ‘çöl âdeti’ diye aşağılandığı bir zeminde devlet zoruyla Batı-menşeli bir ‘âdâb-ı muaşeret’in talim ve tatbik edilmesi tesadüfî bir hal değildir ![]() ‘Semboller ülkesi’ Türkiye’de hâlâ daha kökenini sünnetten alan birçok edepli halin ‘kabalık,’ ‘görgüsüzlük,’ ‘geri kafalılık,’ ‘yobazlık’ diye sunulması bu sebeptendir ![]() Meselâ, yemeğine demir batırarak yemenin ‘görgülülük,’ eline alarak yemenin ‘kabalık’ olarak lanse edilebilmesi; çatalı tabağın soluna veya sağına koyma yahut sola konulmuş çatalı sağa alma tutumuna göre bir insanın ‘medenîliğinin’ ölçülebilmesi; mütedeyyin bir erkeğin veya mesture bir hanımın ‘aydın fikirli’ olup olmadığının kıstası olarak karşı cinsten birinin elini sıkıp sıkmadığının öne sürülebilmesi durduk yerde gerçekleşen ‘masum’ veya ‘yüzeysel’ tartışmalar değildir ![]() İlâhî veya nebevî bir temele dayanmayan kimi tutum ve davranışlar medenîlik göstergesi olarak mutlaklaştırılır ve ‘saygı’nın ötesinde ‘itaat’le karşılanmaları beklenirken; hayatı ilâhî tasdik ve takdire mazhar Peygamber (a ![]() ![]() ![]() ![]() “Köylülükten kurtulma” Bediüzzaman Said Nursî’nin, devlet eliyle ‘âdâb-ı muaşeret’ kitapları basılıp dağıtılan bir zoraki modernleşme zamanında ‘Tiryak-ı Marazi’l-Bid’a’ üst başlığıyla “Sünnet-i Seniyye Risalesi” yazması, bu bağlamda ele alınırsa, manidardır ![]() ![]() ![]() ![]() Bütün bu hususları üst üste koyduğumda, ne zaman kökenini sünnetten almayan bir ‘görgü,’ ‘talim ve terbiye,’ ‘âdâb-ı muaşeret’ vs ![]() ![]() Yine bu yüzden, bugünün ehl-i dininin ağzına bile çok rahat yapışmış olan ‘köylülükten kurtulmak’ kabilinden söylemler beni rahatsız etmektedir ![]() ![]() En güzel örnek O’dur Hz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Sünneti reddetmese bile bagaja koyan bir ‘edeb’ ve ‘görgü’ yaklaşımı ise, benim gözümde, kalplere ve zihinlere yer etmeye başlayan bir ‘sekülerizasyon’un habercisidir ![]() Zaten o yüzden, bugünün mü’minlerinin genel durumu, algıları, beklentileri ve halet-i ruhiyesi katışıksız surette ‘İslâmî’ olana bedel ‘saray kültürü’nü sözüm ona ‘İslâmîleştirme’ yolunu seçen Emevîlerin durumunu çağrıştırıyor ![]() Baktığımızda, Emevîler sünneti reddediyor değillerdi ![]() ![]() “Size iki şey bırakıyorum ![]() ![]() ![]() “Size, uyduğunuz takdirde benden sonra asla sapıtmayacağınız iki şey bırakıyorum ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Sünnet-i seniyyeye karşı nasıl bir halefiz? Ehl-i Beyt gibi mi, Emevîler gibi mi? |
![]() |
![]() |
|