Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Yazılar & Hikayeler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
huri, sıfatları, vildanların

Huri Ve Vildanların Sıfatları

Eski 08-02-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Huri Ve Vildanların Sıfatları




HURİ VE VİLDANLARIN SIFATLARI



Kur’ân-ı Kerîm’de huri ve vildanlar hakkında bir çok âyet zikredilmiştir Hadis-i şeriflerde ise onların sıfatları ve vasıfları genişçe açıklanmıştır

Enes’in (ra) rivayet ettiği bir hadis-i şerifte Resûl-i Ekrem (sav) şöyle buyurmuştur:

“Sabah veya akşam Allah yolunda (hizmet ve cihatta) atılan bir adım, dünya ve içindekilerden daha hayırlıdır Sizden birinin yay veya okunun dünyada işgal ettiği yer kadar cennetteki bir yeri, dünya ve içindekilerden daha hayırlıdır Cennet ehlinin kadınlarından biri dünyada görünecek olsa, nuruyla yeryüzünü ve onda bulunan her şeyi aydınlatırdı Onun başındaki örtü, dünya ve içindekilerden daha hayırlıdır" [1]

Ebû Saîd el-Hudrî anlatıyor: Resûlullah (sav), “Sanki onlar yakut ve mercan gibi dirler” âyetinin tefsirinde şöyle buyurdu:

“Hurilerin sahibi olan kişi onlardan birinin peçesini kaldırıp baktığında yüzünün aynadan daha parlak olduğunu görür Üzerindeki incilerden en küçüğü doğu ile batı arasını aydınlatacak kadar güzeldir Üzerinde yetmiş kat elbise bulunur Fakat bu elbiselerin ardından bakıldığında (şeffaflığından) baldırlarının ilikledi dahi görünür” [2]

Enes (ra) rivayet ediyor: Resûl-i Kibriyâ (sav) şöyle buyurdu

“Mirac’a çıkarıldığım gece cennette Beydâh diye (cennete bir nehrin adı) adlandırılan bir yere gittim Orada kırmızı yakutlardan, yeşil mücevherlerden ve incilerden yapılma çadırlar bulunmaktaydı Oradan,

“Ey Allah’ın Peygamberi hoş geldin safa getirdin!” diye seslenenler oldu Ben, “Ey Cebrâil! Bu sesler de neyin nesiydi?” diye sordum Cebrâil, “Onlar çadırlar (otağlar) içinde sahipleri için tahsis edilmiş hurilerdir Rablerinden seni selâmlamak için izin istediler O da izin verd, dedi

Sonra cennet hurileri şöyle demeye başladılar: “Bizler (hazırlandığımız kimselerden) razıyız ve ebedîyen kızmayız Bizler burada ebedîyiz, hiçbir zaman ayrılıp gitmeyiz

Resûlullah (sav) bunları anlattıktan sonra, “Otağlar (çadırlar) içinde sahiplerine tahsis edilmiş huriler vardır” âyetini okudu: [3]

Mücâhid (rah), “(Onlar için) tertemiz eşler vardır…” [4] âyetinin tefsirinde der ki: “Onlar hayız olmazlar, büyük küçük tuvaletleri de yoktur Meni ve tükürük gibi şeylerden temizlenmişlerdir Çocukları da olmaz

Evzaî (rah), “O gün cennetlikler, gerçekten nimetler içinde safa sürerler” [5] âyetinin tefsirinde:

“Onların meşguliyetleri bakirelerle oynaşmaktır” demiştir

Adamın biri Resûlullah’ın yanına gelerek:

—Ey Allah’ın Resûlü! Cennet ehli cima eder mi? diye sordu Resûlullah (sav),

—Onlardan her birine, her gün için, sizden yetmiş kişinin sahip olduğu kuvvetten daha fazlası verilir, buyurdu [6]

Abdullah b Ömer (ra) der ki: “Cennette en düşük mevkiye sahip olana, kendisine hizmet için koşuşturan bin hizmetçi verilir Bunlardan her biri ayrı ayrı işlerle meşgul olurlar

Allah Resûlü (sav) şöyle buyurmuştur:

“Cennet ehlinden her bir adam beş yüz huri, dört bin bakire ve sekiz bin dul kadın ile evlenir Onlardan her biriyle dünyadaki ömrü kadar beraber olur” [7]

Resûl-i Ekrem (sav) buyurmuştur ki:

“Cennette bir çarşı (toplanma yeri) vardır Burada alış veriş olmaz; sadece kadın ve erkek suretleri bulunur Bir erkeğin gönlü bir sureti arzulayınca oraya girer Girdiğinde karşısında toplanmış hurileri görür Onlar harikulâde sesleriyle, «Bizler ebedîyiz; asla yaşlanmayız Bizler cennet nimetlerindeniz; asla sıkıntı çekmeyiz Bizler sizlerden razıyız ve asla kızmayız Hem bize ve hem de ait olduklarımıza müjdeler olsun!» derler” [8]

Enes’in (ra) rivayet ettiği bir hadiste Resûl-i Ekrem (sav) şöyle buyurmuştur:

“Huriler cennette, «Bizler güzel hurileriz, iyi kocalarımız için saklandık» diye nameler söylerler” [9]

Yahyâ İbn Kesîr, “Onlar bir bahçede (cennette) nimetlere ve sevince mazhar olacaklardır” [10] âyetinin tefsirinde der ki:

“Onların bu hazları hurilerden dinleyecekleri tatlı name ve şarkılar olacaktır

Ebû Ümâme el-Bâhilî’nin (ra) rivayet ettiği bir hadiste Nebi (sav) şöyle buyurmuştur:

“Cennete giren her kulun başucuna ve ayakucuna ikişer huri oturarak insanoğlunun ve cinlerin dinlediği en güzel şarkıları söylerler Fakat bunu şeytanın çalgılarıyla değil, Allah’a hamd ve O’nu takdis ederek yaparlar” [11]



CENNET EHLİNİN VASIFLARINI VE HALLERİNİ ANLATAN DİĞER HABERLER

Üsâme b Zeyd’den rivayet edilen bir hadiste Resûl-i Ekrem (sav) ashabına şöyle buyrumuştur:

—Dikkat edin, cennete ulaşmak için bütün gücüyle gayret edenler var mı? Cennet kendisinden korkulacak, sakınılacak bir yer değildir Kâbe’nin rabbine yemin olsun ki cennet, parlayan bir nur, sallanan bir reyhan, yüksek bir saray, akan bir nehirdir Orada bolca olgun meyveler, güzel, süslü ve etrafına neşe saçan eşler, ebedî kalınacak olan bir makamdaki nimetler, yüksek, sağlam, güvenli ve aydınlık yurtlar vardır

Bunları dinleyen sahabeler:

—Öyleyse bizler cennete girmek için var gücümüzle çalışırız, dediler Bunun üzerine Resûlullah (sav),

—İnşallah deyin, buyurdular ve akabinde cihattan söz edip ona teşvik ettiler [12]

Adamın biri Resûlullah’ın (sav) yanına gelerek,

—Yâ Resûlellah! Cennette at var mıdır? Zira ben atları çok seven biriyim, dedi Resûlullah (sav),

—Eğer atları gerçekten çok seviyorsan sana orada kırmızı yakuttan bir at verilir ve onunla cennette dilediğin yere uçarsın, buyurdular

Bunun üzerine başka biri,

—Yâ Resûlellah! Cennette deve var mıdır? Çünkü ben de develerden çok hoşlanıyorum, dedi Resûlullah (sav) şöyle cevap verdi:

—Ey Allah’ın kulu! Eğer cennete girersen canının çektiği ve gözünün aradığı her şeyi bulabilirsin [13]

Ebû Saîd el-Hudrî (ra) naklediyor: Resûlullah (sav) buyurdu ki:

“Şayet cennet ehlinden biri, çocuk sahibi olmak isterse, ona dilediği güzellikte ve surette bir evlât verilir Onun bu isteği üzerine eşi o anda hamile kalır, doğurur ve dilerse o çocuk o saatte genç bile olur” [14]

Hz Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:

“Artık cennet halkı cennetteki yerlerine yerleştikleri zaman dostlar birbirlerini görmeyi arzularlar Bunun üzerine oturdukları tahtları (aradıkları dostlarını bulmak üzere) onları gezdirmeye başlar Bir müddet sonra birbirlerini bulurlar ve dünyada aralarında geçenleri konuşmaya başlarlar Sonra biri,

—Kardeşim, hatırlasana! Hani o gün beraber oturup konuşmuştuk ve ardından Allah’a bizi bağışlaması için dua etmiştik de O’da bizi bağışlamıştı, der” [15]

Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur:

“Cennet halkının bedenlerinde tüy ve bıyık yoktur Sakalları da bulunmaz Tenleri beyaz, yapıları düzgün ve gözleri sürmelidir Otuz üç yaşındadırlar ve Âdem’in (as) suretindedirler, yani boyları altmış zira (yaklaşık otuz metre), enleri ise yedi zira (üç buçuk metre) dir” [16]

Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur:

“Cennet ehlinden en düşük dereceye sahip olan kişinin seksen bin hizmetçisi ve yetmiş iki hanımı olur Onun için San’a (Yemen) ile Câbiye (Dımeşk) arası büyüklüğünde, yakut, mücevher ve incilerden müteşekkil bir kubbe dikilir Bu hanım ve hizmetçilerinin her birinin başında taçlar bulunur ve bu taçlardaki en ufak inci tanesi doğu ile batı arasını aydınlatacak kadar güzeldir” [17]

Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur:

“(Mirac gecesi) cennete baktığımda deve sırtı gibi büyük narlar gördüm Kuşları da iri ve gösterişli idi O sırada bir câriye gözüme ilişti Ona, “Ey câriye! Sen kimin içinsin?” diye sordum “Zeyd b Hârise için” dedi O vakit cenneti seyrettiğimde, hiçbir gözün görmediği, hiçbir kulağın işitmediği ve hiçbir insanın aklına gelmeyecek güzellikler gördüm” [18]

Kâ’bü’l-Ahbâr (rah) demiştir ki: “Allah Teâlâ Âdem’i (as) kendi eliyle yarattı Tevrât’ı kendi eliyle yazdı Cenneti kendi eliyle donattı Sonra ona konuş dediğinde cennet:

“Müminler gerçekten kurtuluşa ermiştir” dedi

İşte bunlar cennetin sıfatlarıdır Biz onları önce özetle sonra genişçe anlattık

Hasan-ı Basrî (rah) bu konuda şöyle demiştir:

“Cennetin narları kova büyüklüğündedir Nehirlerinin suyu dünya sularının tadı gibi değişmez, kokuşmaz Bazı nehirleri vardır ki tadı, kokusu değişmeyen süttendir Bazıları da halis baldandır, onları hiçbir mahlûkat yapmamıştır Bazı nehirler vardır ki içenlere lezzet veren şaraptandır; ne akla bir zarar verir ne de baş ağrısı yapar

Orada hiçbir gözün görmediği, hiçbir kulağın işitmediği ve hiçbir beşerin aklına gelmeyecek derecede güzellikler mevcuttur Onlar nimetler içinde yüzen cennet padişahlarıdır Her birisi otuz üç yaşındadır Altmış zira (yaklaşık otuz metre) boyları vardır Gözleri sürmeli, vücutları tüysüz ve sakalsızdır Azaptan emin bir şekilde mutlu ve huzurlu bir yurttadırlar

Cennet nehirleri yakut ve inci taşları üzerinden akar Onun bağları, bahçeleri, hurmalıkları incidendir Meyvelerini ise Allah’tan başkası bilmez Cennetin kokusu beş yüz senelik mesafeden hissedilir

Cennet ehlinin çok hızlı koşan atları ve develeri vardır Onların yakuttan semerleri, gemleri ve palanları vardır Cennet ehli bunlara binerek birbirlerinin ziyaretine gelirler

Onların hurilerden eşleri de vardır Bu huriler âdeta gün yüzü görmemiş yumurta gibi bembeyazdırlar Onlardan biri eline yetmiş kat cennet elbisesini alır ve giyer, bu yetmiş kat elbisenin ardından baldırlarının ilikleri görünür

Allah Teâlâ orada ahlâkları kötülüklerden arındırdığı gibi bedenleri de ölümden beri kılmıştır

Cennet ehli tükürmez, sümkürmez, büyük küçük tuvaletini yapmaz Onların yedikleri ve içtikleri geğirti ve misk kokusu gibi terleme olarak çıkar

Sabah akşam rızıkları onlara verilir Orada sabah akşamı, akşam da sabahı kovalamaz

Cennete en son girecek ve orada en düşük mertebeye sahip olacak kişinin mekânı gözünün görebildiği en son yerdir Onun mülkü yüz senede katedilecek yol kadar büyük olur Altından, gümüşten ve inciden sarayları vardır Gözünün görme alanı genişletilir ve en yakındaki mülkünü gördüğü gibi en uzaktakini de görür Her sabah ve akşam onlara yetmiş bin ayrı tabakta yemek getirilir Her tabakta bulunan yemek ve lezzet bir diğerinde bulunmaz İlk yediği yemeğin lezzetini nasıl hissederse son yediğini de hisseder

Onlar için cennette yakuttan bir saray vardır Bu sarayda yetmiş bin ev ve her evde de yetmiş bin oda vardır Bu adaların hiçbir yerinde kırık dökük yoktur

Mücâhid (rah) der ki: “Cennette en düşük mertebeye sahip olan kişi mülkünü gezebilmek için bin sene yürür O nasıl en yakında olan mülkünü görebiliyorsa en uzakta olanını da görür Cennette en ala mertebeye sahip olanlar ise sabah akşam rablerini seyrederler

Saîd b el-Müseyyeb (rah) demiştir ki: “Muhakkak, her cennet ehlinin bileğinde altından, inciden ve gümüşten üç bilezik bulunur

Ebû Hüreyre (ra) şöyle anlatmıştır: “Cennette Aynâ (ceylan gözlü) adlı huriler vardır Bu huri sağında ve solunda yetmiş hizmetçi kendisine eşlik ederek yürürken, “İyiliği emredip kötülükten sakındıranlar nerede?” diye söylenir

Yahyâ b Muâz er-Râzî (rah) der ki: “Dünyayı terk etmek insana elem verir; cenneti elden kaçırmak ise ondan çok daha fazla elem vericidir Dünyayı terk etmek âhiretin mehridir

Yine Yahyâ b Muaz der ki: “Dünyayı talep etmek insanı zelil, âhireti talep etmekse aziz eder Fani olan şu dünyayı isteyip zilleti tercih edene; ebediyet yurdunu bırakıp izzeti terk edene şaşarım doğrusu!

[1] Tirmizî, Fedâilü’l-Cihâd, 17; Ahmed b Hanbel, el-Müsned, 3/141, 264; Beğavî, Şerhu’s-Sünnet, nr 2616; Ebû Yâ’lâ, el-Müsned, nr 3775; Beyhakî, el-Ba’s ve’n-Nüşûr, nr 372

[2] Süyûtî, ed-Dürrü’l-Mensûr, 7/712; Hâkim, el-Müstedrek, 2/475; Beyhakî, el-Ba’s ve’n-Nüşûr, nr 375 Ayrıca bkz: Ahmed b Hanbel, el-Müsned, 3/75; İbn Hıbbân, es-Sahîh, nr 2631

[3] Beyhakî, el-Ba’s ve’n-Nüşûr, nr 376; Süyûtî, ed-Dürrü’l-Mensûr, 7/718; Zebîdî, İthâf, 14/602

[4] Âl-i İmrân 3/15

[5] Yâsîn 36/55

[6] Tirmizî, Sıfatü Cennet, 6; Beyhakî, el-Ba’s ve’n-Nüşûr, nr 403; Hatîb Tebrizî, Mişkât, nr 5636; Ali el-Müttakî, Kenzü’l-Ummâl, nr 39361 Ayrıca bkz: Ahmed b Hanbel, el-Müsned, 2/317; Abdürrezzâk, el-Musannef, nr 20866; Beğavî, Şerhu’s-Sünnet, nr 4370

[7] Beyhakî, el-Ba’s ve’n-Nüşûr, nr 414; Münzirî, et-Terğîb ve’t-Terhîb, nr 5523

[8] Ahmed b Hanbel, el-Müsned, 1/156; İbnü’l-Cevzî, el-İlelü’l-Mütenâhi, nr 1555; Beyhakî, el-Ba’s ve’n-Nüşûr, nr 418

[9] Beyhakî, el-Ba’s ve’n-Nüşûr, nr 420; Taberânî, el-Mu’cemü’l-Evsât, nr 6493; Münzirî, et-Terğîb ve’t-Terhîb, nr 5540; Heysemî, Mecmau’z-Zevâid, nr 18761

[10] Rûm 30/15

[11] İbn Asâkir, Târîhu Medîneti Dımeşk, 16/295; Heysemî, Mecmau’z-Zevâid, 10/419 (nr 18759); Taberânî, el-Mu’cemü’l-Kebîr, nr 7478; Beyhakî, el-Ba’s ve’n-Nüşûr, nr 421 Zebîdî, cennet ehlinin dinleyeceği şarkıların kimi zaman hurilerin, kimi zaman nehirlerin, kimi zaman ağaçların, kimi zaman da Hz Dâvûd’un (as) sesinden olacağını kaydetmiştir Bkz: Zebîdî, İthâf, 14/609

[12] İbn Mâce, Zühd, 39; İbn Hıbbân, es-Sahîh, nr 7381; Beğavî, Şerhu’s-Sünnet, 4386; Taberânî, el-Mu’cemü’l-Kebîr, nr 388; Beyhakî, el-Ba’s ve’n-Nüşûr, nr 433; Süyûtî, ed-Dürrü’l-Mensûr, 1/91;

[13] Tirmizî, Sıfatü Cennet, 11; Ahmed b Hanbel, el-Müsned, 5/352; Tayâlisî, Müsned, nr 843; Abdürrezzâk, el-Musannef, nr 6700; Beğavî, Şerhu’s-Sünnet, nr 4385

[14] Tirmizî, Sıfatü Cennet, 23; İbn Mâce, Zühd, 39; Ali el-Müttakî, Kenzü’l-Ummâl, nr 39326

[15] İbn Asâkir, Târîhu Medîneti Dımeşk, 21/170; Ebû Nuaym, Hılyetü’l-Evliyâ, 8/52; Aclûnî, Keşfü’l-Hafâ, 1/71 (nr 197)

[16] Tirmizî, Sıfatü Cennet, 12; Ahmed b Hanbel, el-Müsned, 2/295; Taberânî, el-Mu’cemü’s-Sağîr, nr 809; Heysemî, Mecmau’z-Zevâid, 10/399; Münzirî, et-Terğîb ve’t-Terhîb, nr 5446;

[17] Tirmizî, Sıfatü Cennet, 23; Hatib Tebrizî, Mişkât, nr 6548; Ali el-Müttakî, Kenzu’l-Ummâl, nr 39327

[18] İbn Asâkir, Târîhu Medîneti Dımeşk, 19/371, 372 Ayrıca bkz: Ali el-Müttakî, Kenzü’l-Ummâl, nr 33299, 33302; Zehebî, Siyeru A’lâmi’n-Nübelâ, 1/230

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.