08-02-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Kıymetini Bilmek
Vaktiyle ergin bir şeyh, yıllarca yanında yetiştirdiği müridini imtihan etmek ister Onun eline iri bir pırlanta verip: “Oğlum” der “Bunu al, önüne gelen esnafa göster, kaç para verdiklerini sor, en sonra da kuyumcuya göster Hiç kimseye satmadan sadece fiyatlarını ve ne dediklerini öğren, gel bana bildir
” Mürit elinde pırlanta bir bakkal dükkanına girer ve “Şunu alır mısınız?” diye sorar Bakkal parlak bir boncuğa benzettiği mücevheri alır; elinde evirir çevirir; sonra: “Buna bir tek lira veririm Bizim çocuk oynasın” der Mürit teşekkür edip çıkar
Bir manifaturacıya gider O da parlak bir taşa benzettiği mücevhere ancak bir beş lira vermeye razı olur Üçüncü olarak semerciye gider: Buna ne verirsiniz?” diye sorar Semerci şöyle bir bakar, “Bu der “benim semerlere iyi süs olur Bundan “kaş dediğimiz süslerden yaparım Buna bir on lira veririm ”
Mürit en son olarak kuyumcuya gider Kuyumcu mücevheri görünce yerinden fırlar “Bu kadar büyük pırlantayı nereden buldun?” diye hayretle bağırır ve hemen ilâve eder “Buna kaç lira istiyorsun?” Mürit sorar: Siz ne veriyorsunuz?” “Ne istiyorsan veririm ” Mürit, “Hayır veremem ” diye taşı almak için uzanınca kuyumcu yalvarmaya başlar:
Ne olur bunu bana sat
Dükkânımı, evimi, hatta arsalarımı vereyim ” Mürit emanet olduğunu, satmaya yetkili olmadığını, ancak fiyat öğrenmesini istediklerini anlatıncaya kadar bir hayli dil döker
Şeyhinin yanına dönen mürit büyük bir şaşkınlık içinde macerasını anlatır
KISSADAN HİSSE
Şeyh sorar: “Bundan ne anladın?”
Müridin verdiği cevap çok doğrudur:
“Bir şey ancak değerini bilenin yanında kıymetlidir ”
|
|
|