Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Kültür - San'at & Eğitim > Ülke & Şehirler > Türkiye

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
adana, bilgiler, genel, hakkında, ilçeleri, ili

Adana İli Ve İlçeleri Hakkında Genel Bilgiler

Eski 07-28-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Adana İli Ve İlçeleri Hakkında Genel Bilgiler



Adana Hakkında Bilgiler, Adananın Coğrafyası, Adananın Gezilecek Yerleri, Adananın İlçeleri, Adananın Nesi Ünlü, Adananın Tarihi,Adana Turistik Yerleri, Adananın Yemekleri



GENEL BİLGİLER


Yüzölçümü: 17253 km²


Nüfus: 1934907 (1990)


İl Trafik No: 01


İLÇELER:


Adana ilinin ilçeleri; Seyhan, Yüreğir, Aladağ, Ceyhan, Feke, İmamoğlu, Karaisalı, Karataş, Kozan, Pozantı, Saimbeyli, Tufanbeyli ve Yumurtalık’ tır


Aladağ: Adana’ya 105 km uzaklıkta olan bu ilçede antik devirden kalma bir ören yeri ile harap Ortaçağ kalesi, Akören beldesindeki Kırık Kilise harabeleri çok önemlidir 40 km mesafedeki Acısu içmesi, Meydan yaylasında Bığbığı mağarası bulunmaktadır


Ceyhan: Adana il merkezine 47 km uzaklıktadır Adana-Ceyhan karayolu üzerinde 700 m uzunluğunda dört cepheli masif kaya üzerinde etkileyici görünümlü Yılan Kale, Ulucami, Mecidiye Cami ve Durhasan Dede Türbesi ilçenin önemli turistik değerleridir Yılankale’nin güneybatısında, Sirkeli Höyüğü vardırHöyüğün Ceyhan nehrine bakan kuzey kayalıklarında Hitit Krallarından Muvattali’nin sakallı ve uzun elbiseli rölyefi görülür Anadolu’nun en eski Hitit kabartmasıdır Kurtkulağı Beldesi’nde bulunan Kurtkulağı Kervansarayı 1693 yılında yapılmış olup eski Halep kervan yolu üzerindedir Kervansaray ‘da yörenin etnografik eserleri sergilenmektedir


Feke: İl merkezine bağlı Tepe Mahallerinde 1945 yılında Bizans tapınağının zemin mozaikleri ortaya çıkarılmıştır Feke kalesinin 12 yyda Bizanslılar veya Selçuklular tarafından yapıldığı sanılmaktadır Rafting için ülkemizin en elverişli ırmaklarından olan Göksu, bu ilçede bulunmaktadır Ayrıca çok sayıda yaylalar vardır


İmamoğlu: İl merkezine 45 km uzaklıktaki ilçenin önemli turistik değeri İmamoğlu Yeraltı Şehridir


Karaisalı: İl merkezine 47 km mesafede bulunan ilçenin 8 km kuzey batısında Milvan Kale, 17 km batısında 1912 yılında Almanlar tarafından yapılan Alman Köprüsü, 12 km güneyinde Altınova köyü yakınlarında tarihi İpek Yolu güzergahında Kesiri Han önemli tarihi eserleridir Yerköprü mesire yeri ve Kızıldağ Yaylası görülmeye değerdir


Karataş: İl merkezine 47 km mesafedeki ilçe coğrafi konumu ile İlk Çağda büyük önem taşımış bir şehirdir Magarsus adıyla anılan bu kent bugünkü yerleşim yerinin 5 km batısında yer almaktaydı Karataş’ta Osmanlılardan kalma iki han vardır Ramsar sözleşmesinde yer alan Akyatan Gölü ve Kuş Cenneti bu ilçededir


Kozan: İl merkezine 72 km mesafededir Kozan Kalesi, Asurlular tarafından yapılmıştır Önemli eserlerinden biri olan Hoşkadem Cami 1448 yılında Mısır Kölemen Sultanı Abdullah Hoşkadem tarafından yaptırılmıştır


Kozan’ın 22 km güney doğusunda Dilekkaya köyünün 2 km uzağında bir ada gibi yükselen tepenin üzerinde Anavarza şehri MÖ 9 yüzyılda Asurlular tarafından kurulmuştur Kaya mezarları, kilise, sarnıç gibi eserler bugüne ulaşan kalıntılardır Ayrıca 18 çeşit deniz hayvanını gösteren Anavarza mozaikleri bulunmaktadır Kozan ilçesine 10 km uzaklıktaki Dağılcak, mesire yeri ve yaylaları ile ünlüdür


Pozantı: İl merkezine 116 km mesafededir Coğrafi konumu nedeniyle tarihte önemli olaylara sahne olmuştur Eski ve yeni Anakşa kaleleri, Torosların en önemli geçidi olan Gülek Boğazı’nın girişindedir Gülek boğazı ile Tekir yaylası arasındaki Kızıltabya ve Aktabya kaleleri ilçenin önemli turistik mekanlarındandır


Saimbeyli: Adana il merkezine 156 km mesafededir Eski adı Haçin’dir Burada Orta Çağda yapılmış kale ve kiliseler bulunmaktadır


Seyhan: İlçenin bulunduğu yöre, pek çok uygarlıklara sahne olmuştur İlçenin başlıca eserleri Büyük Saat Kulesi, Taş Köprü, Yağ Cami ve Medresesi, Hasanağa Cami, Kemeraltı Cami, Ulu Cami Külliyesi, Yeni Cami, Çarşı Hamamı, Bebekli Kilise (Kilisenin tepesinde tunçtan yapılmış Meryem Ana heykelinin bebeğe benzemesi nedeniyle bu ad verilmiştir) dir Ayrıca Eski Adana Mahalleleri ve evleri görülmeye değerdir


Tufanbeyli: İl merkezine 200 km mesafededir İlçenin 20 km kuzeydoğusunda Hititlerin dini merkezi konumunda olan “Şar” kenti Hieropolis ve Çomana adları ile tanınır Romalılardan kalma açık hava tiyatrosu, Bizans kilise kalıntısı, ana tanrıça tapınağının kapısı olduğu sanılan Alakapı antik şehrin sağlam kalmış yapılarıdır Şar harabelerinin güneyinde Doğanbeyli köyü yakınında höyükler, batıda Hanyeri yakınında Hitit anıtı önemli eserlerdir


Yumurtalık: İl merkezine 81 km mesafededir İlçenin en önemli eserleri Ayas ve Atlas kalesi, Süleymaniye Kulesi ve Marko Polo İskelesidir Akdeniz’de kıyısı bulunan ilçenin balıkçı barınağı bulunmaktadır


Yüreğir: Yüreğir’in en önemli eseri Ceyhan nehri kıyısında bugün Yakapınarı’nın bulunduğu yerde kurulan Misis Antik Kenti, Roma ve Memluk Döneminde önemini korumuştur Ceyhan nehri üzerinde 4 yüzyılda Bizans imparatoru Flauius Constantinus tarafından yaptırılan Misis Köprüsü’nün yakınındaki mozaikler, Roma bazilikası, su kemeri, stadyum, hamam, kervansaray ve mescit görülebilir


NASIL GİDİLİR


Karayolu: D-400 Karayolu ve uluslararası TEM otoyolu ile Adana’ya ulaşılır Ankara’ dan Aksaray , Pozantı üzerinden 472 km, İzmir’den Afyon Konya Ereğli üzerinden 873 km İstanbul’dan Bolu, Ankara, Aksaray Pozantı 909 km sonra Adana’ya ulaşılabilir Şehir merkezine uzaklığı 5 km olan otogardan, Türkiye’nin her yerine otobüs seferleri bulunmaktadır


Demiryolu: Adana demiryolu ile İç Anadolu , Antep ve Mersin’e bağlıdır


Adana Garının şehir merkezine uzaklığı 1 km’ dir


Havayolu: Havayolu Şakirpaşa HAva Limanı’ndan sağlanmaktadır 2750 x 45m² ebadında her türkü gövdeli uçağın iniş ve kalkışına uygun bir piste sahiptir Şakirpaşa Hava Limanı uluslararası trafiğe açıktır Tarifli ve düzenli seferlerle direk olarak Almanya, KKTC ve Arabistan’a İstanbul üzerinden de tüm dünya ülkelerine dış hat seferleri yapılmaktadır Yaz aylarında trafik yoğunluğuna paralel olarak charter seferleri bulunmaktadır


Denizyolu: Adana il sınırları içerisinde uluslararası petrol ve yük taşımacılığına açık Botas Limanı ve Toros Gübre Fabrikaları Limanı bulunmaktadır


GEZİLECEK YERLER


MÜZELER VE ÖRENYERLERİ


Adana Müzesi


Adana Etnografya Müzesi


Adana Arkeoloji Müzesi


Adana Atatürk Müzesi


Misis Mozaik Müzesi


Anavarza (Dilekkaya Köyü) Ören Yeri: Adana’nın Ceyhan ilçesi, Kozan-Kadirli yolunun yaklaşık 20 km’sinde Dilekkaya köyü yakınındadır Çukurova’nın ortasında birdenbire yükselen büyük bir kaya kütlesinin önünde kurulmuştur Roma İmparatorluğu döneminde “Anazarbus” olarak anılmıştır Kentin Roma imparatorluk devri öncesi tarihi hakkında hemen hemen hiçbir bilgi yoktur Roma imparatorlarından Septimius Severus’un, Pescennius Niger ile yaptığı iktidar savaşı sırasında, Severus’un tarafını tutan kent, Severus’un 194 yılında galip gelerek imparatorluğun tek hâkimi olmasından sonra ödüllendirilerek tarihinin en parlak dönemini yaşamaya başlamıştır MS204-205 yılında Kilikia, İsauria ve Likaonia eyaletlerinin metropolisi olmuştur Anavarza, 408 yılında antik Kilikia eyaletinin baş kenti olmuştur Şehrin Kalesi, Roma ve İslami dönemlere ilişkin izler taşımaktadır Ören yerinde ayakta kalan kalıntılardan surlar, zafer takkı, kale, sütunlar ve mozaikli iki havuz görülmeye değer niteliktedir Günümüzde açık hava müzesi olarak faaliyet göstermektedir


Şar (Şar Köy) Ören Yeri: Toros Dağları üzerinde Adana’ya 210 km uzaklıktaki Tufanbeyli ilçesinin 20 km kuzeydoğusundaki Şar Köyü’nde yer almaktadır Şar, Hitit döneminde “Komana” adıyla bilinen önemli bir merkezdir Ayrıca Roma devrinden kalma açık hava tiyatrosu, Bizans devrinden kalma kilise ve mermer bloklardan inşa edilmiş 6 m boyundaki “Ala Kapı” görülmeye değer eserlerdendir


Misis (Yakapınar) Ören Yeri: Misis antik kenti, Ceyhan Nehri kenarında, tarihi İpek Yolu üzerinde kurulmuş, Adana’dan sonra gelen ikinci bir geçit durumundadır Misis’in tarihi, antik kentin üzerinde bulunduğu ve Neolitik Çağ’a tarihlenen höyük ile başlar Misis’i Truva kahramanlarından Mopsos’un kurmuş olduğu söylenmektedir Hitit, Assur, Makedonya ve Seleukosların eline geçmiş, Roma ve Bizans devirlerinde de önemli bir merkez olmuştur MS 8 yüzyıldan itibaren Abbasiler döneminde yeniden imar edilmiştir 1517 yılından sonra Osmanlı Devleti’nin hâkimiyetine girmiş olan Misis’te bugün ayakta kalmış olan eserler MS 4 yüzyıla ait bir bazilikanın mozaik taban döşemeleri, dokuz gözlü bir taş köprü, akropoldeki surlar, sukemerleri ve hamam kalıntıları ile Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinden kalan Havraniye Kervansarayı ve tek kubbeli mescittir


Magarsos Ören Yeri: Adana’nın sahil ilçesi Karataş’ta Dört Direkli mevkiindedir Antik Kilikia’nın önemli kentlerinden olan Mallos’un dini merkezi olan Magarsos, tapınaklarıyla tanınmış, özellikle Büyük İskender’in dua ettiği Athena Tapınağı ile ün kazanmıştır Deniz boyunca uzanan şehir surları, tiyatro, stadium, kilise ve hamam kalıntıları ziyaretçilerin ilgisini çekmektedir


Ayas (Aigaiai – Yumurtalık) Ören Yeri: Kurulduğu tarih tam olarak bilinmeyen Ayas (Aigaiai) antik kenti Helenistik devirde Bergama’daki gibi dünyanın üç asklepieion tapınağından biri ile ünlü idi Roma imparatorluk döneminde gelişmesini devam ettiren Ayas, Ortaçağ’da doğunun Akdeniz’e açılan en önemli liman kentlerinden biri olmuştur


Özellikle Ceneviz ve Venedikli tüccarlar Aigaiai Limanı’nda koloniler kurmuşlardır Ünlü seyyah Marco Polo Çin seyahati için 1268 yılında bu limandan karaya çıkmış, seyahatini tamamladıktan sonra yine bu limandan gemiye binip Venedik’e dönmüştür Ayrıca Ayas ve Atlas kaleleri, Kanuni Sultan Süleyman döneminde yaptırılan üç katlı gözetleme kulesi, Osmanlı ve Roma hamamları kentin tarihi zenginliğini artırmaktadır


Akören Ören Yeri: Toroslar üzerindeki Aladağ ilçesinin bir beldesi olan Akören yeni tespit edilmiş bir ören yeridir Yapılan araştırmalara göre iki mahalleden oluşan ören yerinde ayakta kalmış dört adet kilise, yapı kalıntıları ve caddeler saptanmıştır Kazılardan elde edilen yazıtların incelenmesinden burasının Roma devrinden beri yayla olarak kullanıldığı anlaşılmaktadır


Ceyhan-Sirkeli Muvattali Kabartması ve Ören Yeri: Eski Misis-Ceyhan karayolu üzerinde yer alan Sirkeli köyünde Ceyhan Nehri kenarında bir kaya kütlesinin üzerinde bulunmaktadır


Yakında Sirkeli Höyüğü bulunur Hitit İmparatoru Muvattali, Mısır Firavunu Ramses ile yaptığı ünlü Kadeş Savaşı’na giderken buraya uğramış ve bu olaydan sonra Hititler tarafından bu yerin kutsallığına inanılmıştır Muvattali kabartması Anadolu’daki en eski Hitit kabartması olması ile de ayrı bir öneme sahiptir


Tepebağ Evleri: Eski Adana evleri, aynı adlı Tepebağ Höyüğü’nün üzerinde ve eteklerindedir Tarihi sur içindeki Adana şehrinin yüzlerce yıllık kültürü burada saklıdır Tepebağ Evleri’nin çoğu 18 yüzyılda yapılmıştır


Kastabala Örenyeri


KALELER


Yılan Kale: Misis ile Ceyhan arasında, ovaya hâkim bir tepe üzerindedir İç Anadolu’dan gelip Gülek Boğazı yoluyla Adana, Misis, Payas ve Antakya’dan geçen tarihi istila ve kervan yolunun üzerinde bulunan kale, dağ kaleleri zincirinin ilk halkasıdır Halk arasında “Şahmeran Kalesi” olarak da bilinen kalede Şeyh Meran adlı bir kişinin yılan yetiştirip terbiye ettiği söylentisi yaygındır


Dumlu Kalesi: Ceyhan’ın 17 km kuzeybatısında Sağkaya bucağının Dumlu (Tumlu) köyünün batısında ve 75 m kadar yükseklikteki sert kalkerli bir tepe üzerindedir 12 yüzyılda yapıldığı sanılmaktadır Çevresi 800 metredir Sekiz burçludur Ovaya bakan doğu köşesinde gözetleme kulesi bulunmaktadır Tek kapısı doğuya bakmaktadır Kale içerisinde yapı kalıntıları ve sarnıçlar yer almaktadır Tepe etrafında kaya mezarları görülmektedir


Kozan Kalesi ve Manastırı: Assurlular tarafından yaptırılmıştır Kozan Kalesi (Sis) tarihi yol üzerinde stratejik yönden önemli bir konumdadır 9 yüzyılda Abbasilerin, 11 yüzyılda Selçukluların ve daha sonra Haçlıların eline geçmiştir Her üç yılda bir yapılan vaftiz yağı çıkarma törenleri nedeniyle, Hıristiyan dünyasının önemli merkezlerinden olmuştur


KONAKLAR


Ramazanoğlu Konağı: Ramazanoğlu Halil Bey tarafından 1489 yılında yaptırılmıştır Üç katlıdır ve kesme taştandır Adana’nın en eski ev örneklerindendir Harem bölümü ayakta olup, selamlık kısmı yıkılmıştır Daha sonraki yıllarda tüccarların tuz pazarı kurması nedeniyle “Tuz Hanı” adı verilmiştir


CAMİLER


Cami ve Kiliseler


Akça (Ağca) Mescit: Adana’nın en eski Türk yapısı olan Akça Mescit, 1489 yılında Türkmen Beyi Ağca tarafından yaptırılmıştır Kapısı ve mihrabı göz alıcı üç sıra taş mermerle kaplıdır


Bebekli Kilise: 1880-90 yılları arasında yapılan kilisenin esas ismi Saint Paul’dür Kilisenin tepesinde Meryem Ana’nın 25 metrelik tunç heykeli bulunmaktadır Heykelin bebeğe benzemesi nedeniyle halk arasında Bebekli Kilise olarak bilinir


Büyük Saat Kulesi: Tarihi Ulu Cami Külliyesi içinde, 1882 yılında Vali Abidin Paşa tarafından yaptırılmıştır Kesme taştan dikdörtgen kesitli 32 m yükseklikte bir kuledir Resmi dairelerin zamanlarını ve ezan vakitlerini göstermek için yapılmıştır


HAMAMLAR


Çarşı Hamamı: Ramazanoğlu Piri Bey tarafından 1529 yılında yaptırılmıştır Soğukluk, sıcaklık bölümü ve halvet odalarıyla klasik Osmanlı hamam mimarisinin tipik örneklerindendir Giriş kapısındaki taş işçiliği ilginçtir


KERVANSARAYLAR, BEDESTENLER


Kurtkulağı Kervansarayı: Kurtkulağı Kervansarayı, Ceyhan’ın 12 km güneydoğusunda Kurtkulağı beldesindedir 17 yüzyıl sonunda Hüseyin Paşa tarafından eski Halep kervan yolu üzerinde yaptırılmıştır Büyük kesme taşlarla yapılmıştır 2360×4575 m boyutlarındadır 180×215 m’lik kalın ayaklar ve kemerlerle örtülü odalar sivri kemerli ikişer pencere ile aydınlanmaktadır Kervansarayın hemen yanında, aynı döneme ait ilginç bir mimarisi olan tarihi cami bulunmaktadır


Bedesten: Eski Belediye Caddesi üzerindedir Ramazanoğlu Halil Bey ve oğlu Piri Mehmet Paşa tarafından 16 yüzyılda yaptırılmıştır “Kapalı Çarşı” olarak da bilinmektedir Adana’nın en canlı ticaret merkezi olmuştur Halen bu önemi sürmektedir


KAPLICALAR


Termal


Bahçe ilçesindeki Haruniye Termal Turizm Merkezi, Aladağ yakınlarındaki Acısu içmesi, Ceyhan’daki Tahtalıköy, Kokarpınar içmesi ve Kurttepe içmesi çeşitli hastalıkların tedavisinde kullanılan şifalı sulardır


PLAJLAR


İlin Akdeniz kıyısındaki Karataş ve Yumurtalık ilçeleri kıyı turizmi açısından önemlidir


YAYLALAR


Tekir, Bürücek, Aladağlar, Horzum Fındıklı, Hamidiye, Asar, Asmacık, Armutoluk, Belemedik, Meydan, Çamlıyayla ve Kızıldağ yaylaları eşsiz güzelliğiyle yayla turizmi için önemlidir


KÖPRÜLER


Taşköprü: Adana Müzesi’ndeki kitabede mimar Auxentios tarafından 4 yüzyılda yapıldığı yazılıdır 319 m uzunluğunda ve 13 m yüksekliğinde olan köprü, yanlardan ortaya doğru büyüyen 21 yuvarlak kemerden ibarettir Bunlardan ancak 14’ü sağlamdır Ortadaki büyük kemerde iki aslan kabartması vardır




KORUNAN ALANLAR


Yumurtalık Tabiatı Koruma Alanı


Konumu Doğu Akdeniz Bölgesinde, Adana ili, Karataş ilçesi sınırları içerisinde yer almaktadır Saha; 16430 Ha büyüklüğündedir


Ulaşım Karataş-adana yolu ile Yumurtalık-Adana yoluyla ulaşılmaktadır Tabiatı Koruma Alanı Karataş ilçe merkezine 35 km,Yumurtalık ilçe merkezine 30 km mesafededir


Özellikleri Seyhan-Ceyhan deltası, göl lagünleri, kıyı kumulları, barındırdığı bitki ve hayvan türleri, tarihi ve kültürel değerleri ile kompleks bir yapı oluşturmaktadır


Sulak alan kompleksi, kuş göç yolu üzerinde bulunmakta olup, kışın kuş populasyonları çok yüksek değerlere ulaşmaktadır Kuşların göçlerinin emniyetleri bir şekilde tamamlanması bakımından son derece önemli bir mevkiinde bulunmanın yanı sıra, soğuk kış şartlarında Orta Anadolu’daki göllerin donması su kuşlarına çok önemli bir kışlak görevi yapmaktadır


Akyatan ve Ağyatan gölleri barındırdığı kuş türleri açısından Türkiye’deki “A sınıfı” niteliğindeki 19 sulak alandan 2’sini oluşturmaktadır Ayrıca nesli tehlikeye düşmüş 2 tür deniz kaplumbağasının (Caretta caretta) ve özellikle (Cheloria Mydas) Akdeniz’de varlığını sürdürebilmesi açısından da bu alanlar önemlidir Ayrıca Yumurtalık Lagünü ülkemizde Halep Çamının(Pinus Halepensis)’in nadir yayılış alanıdır


Saha; Türkiye’nin Akdeniz kıyılarında yer alan 17 deniz kaplumbağası yuvalama alanlarından birisidir Özellikle Akdeniz’de yok olma tehlikesi içinde bulunan Chelonia Mydas türü kaplumbağa için son sığınma alanlarıdır


SPORTİF FAALİYETLER


Adana ili baraj gölünde sörf yapılmaktadır Yaylalarda trekking ve atlı doğa sporu güzergahları mevcuttur Bisiklet sürüşü için çok elverişli güzergahlar vardır Seyhan ve Ceyhan nehirleri baraj gölleri olta balıkçılığı için uygun mekanlardır


Av potansiyeli yüksek olan ilde Torosların yamaçlarında yaban keçisi, ala geyik ve karaca av hayvanı üretme sahaları kurulmuştur Akarsularda bol miktarda alabalık yaşamaktadır


Rafting için çok elverişli ırmaklarından biri olan Göksu, Adana il merkezine 121 km mesafede olan Feke ilçesindedir


KUŞ GÖZLEM ALANI


Aladağlar: Kuş Alanı, Tuzla Gölü Kuş Alanı, Akyatan Gölü Kuş Alanı, Ağyatan Gölü Kuş Alanı, Yumurtalık Lagünleri Kuş Alanı Adana İli sınırlarında bulunmaktadır


COĞRAFYA


Adana Seyhan nehrinin her iki yakasında kurulmuş, Akdeniz de yaklaşık olarak 160 km kıyısı bulunan, nüfus büyüklüğü açısından Türkiye’nin 4 ilidir Adana, kuzeyden Kayseri, kuzey batıdan Niğde, batıdan İçel, doğudan Kahramanmaraş ve Osmaniye, güneybatıdan Hatay il sınırları ile çevrilidir


Adana’da coğrafi yapıya uygun olarak dağlık ve ovalık kesimde iklim değişiklik göstermektedir Ovalık alanın iklim yapısı Akdeniz iklimidir Yazları sıcak ve kurak, kışları ılık ve yağışlıdır Dağlık alanlarda ise kara iklimi hakimdir ve kışın yağışlar kar şeklindedir


TARİHÇE


İlkçağda Adana, Anadolu’yu baştan başa geçerek Gülek boğazından Tarsus’a inen yol üzerinde bir konak yeriydi Hitit tabletlerinden Hititler döneminde kent ve çevresinde Kizzuvatna Krallığı’nın egemen olduğu anlaşılmaktadır Yöre, MÖ 16 yy’da Hitit Federasyonu’na, Hitit Devleti yıkıldıktan sonra Çukurova’da kurulan Kue Krallığı’na bağlandı MÖ 9 yy sonlarına doğru Asur, MÖ 6 yy’da Pers, MÖ 333′te Büyük Iskender’in egemenliğine girdi Iskender’in ölümünde (MÖ 323) sonra da Selefkiler’e bağlandı MÖ 66′da Romalı konsül Pompeius tarafından ele geçirildi Roma ve Bizans dönemlerinde, elverişli konumu nedeniyle önemli bir ticaret merkezi durumuna gelen 704′de Halife Abdülmelik tarafından Emevi topraklarına katıldı Abbasi halifesi Harun Reşit eski ilkçağ kalesini (Adana kalesi) yeniden yaptırdı IX yy’da Adana Çukurova’nın önemli bir kültür ve ticaret merkezi durumundaydı Aynı yy’da Yazman adlı bir Türk komutan bölgeyi yarı bağımsız yönetti Bölge daha sonra Mısır’daki Tolunoğulları’nın eline geçti


Bizanslılar, Abbasiler’in zayıf düşmesinden yararlanarak 10 yüzyılın başlarında kenti yeniden topraklarına kattılar Alparslan’in Malazgirt Zaferi’ni (1071) izleyen yıllarda Adana, Selçuklular’ın egemenliğine girdi (1083-1097) Bu dönemde Çukurova’ya Doğu’dan gelen bir çok Türk boyu yerleşti 1097 Haçlı seferiyle Adana’da Selçuklu egemenliği sona erdi 14 yy’in ilk yarısında Memluklular’ın eline geçen Çukurova’ya çok sayıda Türkmen oymağı yerleştirildi 1352′de yöreye Memluklullara bağlı Türkmen Beylerinden Yüregiroğlu Ramazan Bey egemen oldu Ramazanoğulları adını alan Beyliğin merkezi Adana’ydı Ramazanoğulları’nın yönetiminde kent genişledi, camiler, hanlar, kamu binalarıyla süslendi Yavuz Sultan Selim’in Mısır seferi (1517) sırasında Osmanlı topraklarına katılan Adana’yı 1608′e kadar yine Ramazanoğulları yönetti1672′de Adana uğrayan Evliya Çelebi kente ilişkin ayrıntılı bilgi verir Adana, 19 yy’ın ortalarına doğru Osmanlı Devleti’ne karşı ayaklanan Mısır Valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa tarafından ele geçiridi ve Mısır Ordusu’nun karargahı olarak kullanıldı Londra antlaşmasıyla (1840) Osmanlılar’a geri verildi1867′deki yönetsel düzenlemede vilayet oldu 1886′da Mersin-Adana demiryolunun açılması, pamuk tarımının ve kentin ekonomisinin canlanmasına, nüfusun artmasına neden oldu Ermeniler’in 1909′daki ayaklanma girişimleri bastırıldı Birinci Dünya Savaşı sırasında (1914-1918) Toros ve Gavurdağı tünelleri ve Bağdat demiryoluyla kent İstanbul ve Suriye’ye bağlandı Birinci Dünya Savaşı sonrasında 24 aralık 1918′de Fransız birlikleri, işbirlikçi Ermeni çeteleriyle Adana’yı işgal etti Türk milis kuvvetlerinin şiddete direnmesi, işgalcilerin önemli kayba uğramalarına neden oldu 20 Ekim 1921′de imzalanan Ankara Itilafnamesi hükümleri uyarınca 5 Ocak 1922′de Fransız işgal kuvvetleri kentten çekildi Bu tarih, halen Adana’nin kurtuluş günü olarak kutlanmaktadır


İLKÇAĞ

Arkeolojik çalışmalar sonucu ortaya çıkan bilgilere göre Çukurova Bölgesi’nde çok eski devirlerden beri yüksek kültürlü medeniyetlerin yaşadıkları bilinmektedir


Çukurova’nın belirgin tarihi Kitvanza Krallığı ile başlamaktadır Bu konuda Hitit Devleti’ne ait kitabelerden bilgi alınmıştır Bu Krallık MÖ 1335 yıllarında Hititlerin himayesine girmiştir


Hitit Devleti’nin MÖ yaklaşık 1191 – 1189 yılları arasında batıdan gelen akınlarla yıkılması ile birçok küçük krallıklar ortaya çıkmıştır Sırasıyla Kue Krallığı, Asurlular, Klikya Krallığı, İranlılar, Makedonyalılar, Selokidler, Çukurova Korsanları, Romalılar hakim olmuştur Romalılar zamanında Çukurova ve Adana’nın geliştiği söylenebilir Çünkü burada yapılan büyük köprüler, yollar ve sulama tesisleri ile başta Adana olmak üzere Çukurova oldukça gelişmiş ve önemli bir ticaret merkezi olmuştur Roma İmparatorluğunun yıkılışı ile birlikte İlk Çağ devri de kapanmıştır


ORTAÇAĞ

Romalılar’dan sonra Orta Çağ’da Bizanslılar, Araplar, Selanikliler, Ermeniler, Mısır Türk Memlük Devleti, Ramazanoğulları buraya hakim olmuşlardır


Ramazanoğulları Vakfiyesine göre bu dönemde; camiler, mescit ve medreselerle birlikte, yatılı ve yatısız yüksekokullar ve diğer kültür kurumları, sağlık ve sosyal hizmet veren kurumlar yapılmış, büyük imar atılımlarına girişilmiştir


YENİÇAĞ

Yeni Çağ döneminin sonunda ve Yakın Çağ’da buraya Osmanlı İmparatorluğu hakim olmuştur ( 1517 – 1918 )


19 yy Osmanlı İmparatorluğu’nu yıkmak üzere her türlü siyasi mücadeleye giren İngiltere, Fransa ve Rusya, Osmanlı İmparatorluğu’na başkaldıran Mısır Valisi Mehmet Ali Paşa’ya yardım etmişlerdir Kısa bir dönem sonra ( 1840 ) buraları tekrar Osmanlı İmparatorluğu’nun eline geçmiştir 1867 yılında İdari Teşkilat kurularak Adana Vilayet haline getirilmiştir 24 Aralık 1914’de Fransızlar antlaşma hükümlerine göre Adana’ya girmişlerdir Daha sonra 20 Ekim 1921’de Ankara Antlaşması ile 5 Ocak 1922’de Fransızlar Adana’yı terk etmek zorunda kalmışlardır


YAKINÇAĞ


Adana İsminin Kaynağı

Adana’ya ait en eski yazılı kayıtlara ilk defa, Anadolu yarımadasının en köklü uygarlıklarından biri olan Hititlerin kaya kitabelerinde rastlanmaktadır Boğazköy metinleri olarak bilinen MÖ 1650 yıllara tarihlenen bir Hitit tabletinde, Adana havalisinden URU ADANIA yani ADANA BÖLGESI olarak bahsedilmektedir Bu konuda sadece bu tablet dikkate alınacak olsa bile ADANA ismi en az 3640 yıllık bir geçmişe sahiptir


Eski çağlarda Seyhan Nehri kıyılarının bol miktarda söğüt ağacı ile kaplı olması ve bu ağacın Mezopotamya kavimlerince AND ağacı olarak tanınması da yöre isminin oluşumunda etkili olduğu kanaatini yaratmaktadır


Yine başka bir görüşe göre, ormanlık yörelerde yaşadığına inanılan Fırtına Tanrısı ADAD (Tesup) adının, ormanları bol Toroslar ile Seyhan nehri bölgesinin oluşturduğu Adana yöresine isim olarak verilmiş olduğuna inanılmaktadır


ADAD Hititler’in, TESUP da Suriye ve Mezopotamya kavimlerinin Fırtına Tanrısıdır

Bu guruplar birbirlerinden düşünce, isim ve yazı tarzlarını alıp verdikleri için bu gelişimin olması kuvvetle muhtemeldir Fırtına Tanrısı yağmuru, yağmurda bereketi getirdiği için bu bölgede çok sevilen, sayılan bir Tanrı olarak yasamış ve ona izafeten bu bölgeye de URU ADANIA yani ADANIN bölgesi de denmiş olması mümkündür


Hititlerin etkisinde kalan Fenikeliler de Tarım ve Bitki Tanrısına ADONIS adını vermiştir ADONIS “EFENDI” anlamına gelmektedir Bu yöre ile sıkı ticaret yapan ve buradaki zengin orman ve ova ürünleri ile ticaretlerini geliştiren Fenikeliler’in, bu yöreye ADONIS’in yeri demeleri adet haline gelmiştir


Sırası ile bu bölgeye gelen her kavim, devlet ve gelişen her uygarlık kendi kültür anlayışı ve değerleri içerisinde beldelere isim vermiş ve isimlerin anlamını açıklamıştır Homer’in Ilyada’sında bu bölgeye Adana denilmiştir


Yine batıdan gelen kavimlerce, Adana’yı kendi ilahları Uranüs’ün kurduğu ve oğulları Adanos ve Sarosa anlatılır Adana doğulu kavimlere göre Fırtına Tanrısı ADONIS’in yeridir

Bütün bu inançlar çok tanrılı eski çağlara aittir Orta Çağ’da özellikle MS 7 yüzyıldan itibaren İslam ordularının bu bölgeye gelişiyle yeni anlayışlar içinde yeni tanımlar yapılmıştır Arap tarihçilerinden Ibnül Adim, Adana isminin de eski peygamberlerden Yasef’in torunu EZENE’den geldiğini yazdığı “Halep Tarihi” isimli eserle kanıtlamaya çalışmaktadır Orta Doğu’nun peygamberler bölgesi olduğu ve pek çok eski peygamberin bugünkü Anadolu sınırları içinde yasamış olduğu hatırlanırsa, bu açıklamanın nasıl geliştiğini anlamakta kolay olur


Daha ileriki yüzyıllarda Karçinli-Zade Süleyman Şükrü Bey’in “Seyahat’ül-Kübra” adlı kitabında ise Adana’nın eski isminin “BATANA” olduğu ve İslamlık devrinde “ADANA”YA çevrildiği savunulmaktadır Hatta bunun “Fi ezeneil arz” ayetinden esinlenerek yapıldığını da açıklamalarına eklemektedir


DANUNA isminin MÖ yasayan kavimlerce bu bölge için kullanıldığı bilinen bir gerçektir Bulunan kayıtlarda da mevcuttur


Hatta Danunalıların yöre kurallarına ad ve paye verecek kadar kudretli oldukları da bilinmektedir DANUNA adının asırlar boyunca değişerek zamanla BATANA ve daha sonra ADANA olması da çok kuvvetle muhtemeldir


Yöreye gelen Türkler’in, yüksek Torosları aşıp güneye doğru sarkmaları sırasında yöreye “Çukurova” adını vermeleri de doğanın insanlara verdiği ilhamın güzel bir örneğidir Toroslardan sonra adeta düz bir görünüm içinde çok tatlı bir eğimle Akdeniz’e kadar inen bu bereketli topraklar Türkler için “ÇUKUROVA” olarak bilinmiştir Günümüze kadar da böyle bilinmektedir


Bölgenin tarihi adı olan Kilikya ve Silisya (Cilicia) da bu bölgede bulunan zengin Kilkin yani kireç ve yine çok bol olarak bulunan Silex yani çakmak taşı madenlerinden dolayı verilmiştir Bir başka ifade ile yöre, coğrafi özelliklere göre isimlendirilmiştir


Hatta topraklarının bereketliliğinin verdiği ilhamla ADANA-EDENA (Cennet Yöresi) ve karlı dağlar bu ilhamı vermektedir


Sümerlerden kalma “Gılgamış Destanı”ndan bu yana devamlı adı geçen, dikkat çeken yörenin adı da böylece sayısız kaynaklara, sayısız olaylara bağlanarak çok renkli bir gelişim takip etmiştir

Osmanlılar idaresinde Adana birçok değişik yazılışlarla kayıtlara geçmiştir Bunlardan birkaçı: Erde-na, Edene, Ezene ve hatta Azana olarak eski olarak eski tahrir defterlerinde, sicil kayıtlarında ve fermanlarda yer almıştır


Gezici aşiretlerin zorunlu olarak 1865′den itibaren devlet zoru ile bölgeye yerleştirilmesi ve toprağa bağlanması sırasında Adana ismi ADANA olarak resmi kayıtlarda yer almış ve tescil edilmiştir


Adana’nın İşgali ve Kurtuluş Savaşı

Büyük kayıplara sebep olan I Dünya Savaşı, siyasi ve ekonomik üstünlük için birbirleri ile mücadeleye girişen Avrupa Devletleri arasında ve Avrupa’da çıkmıştır


Kısa zamanda mücadele bütün kıtalara yayılmış ve Osmanlı İmparatorluğu da bu savaşın içine sürüklenmiştir Sonunda imparatorluk çökmüş, topraklan parçalanmış, anayurt bile düşman istilası altında kalmıştır


Beş cephede birden ve pek çok devlete karsı savaşmak zorunda bırakılan Osmanlı Devleti, Mondros Ateşkes Antlaşması ile imparatorluk topraklarının pek çoğunu düşmana bırakarak çekilmiştir İşte bu dönemde Suriye cephesinde kalan Türk Birliği, o cephede Yıldırım Orduları Komutanı olarak bulunan Mustafa Kemal idaresinde Halep’e çekilerek, tamamen yok edilmekten kurtarılmıştır


Zamanın sadrazamı İzzet Paşa tarafından, o sırada grup komutanı Liman Von Sanders’ten (Alman komutanı) elindeki tüm grup komuta ve koordinasyon yetkisini Mustafa Kemal Paşa’ya devretmesi bildirilmiş ve bu devir-teslim işlerini gerçekleştirmek için 31 Ekim 1918′de Mustafa Kemal Paşa Adana’ya gelmiştir


Liman Von Sanders Paşa’nın “Yenildik bizim için her şey bitti” sözüne karşılık, yetkiyi teslim alan Mustafa Kemal Paşa “Savaş müttefikler için bitmiş olabilir ama bizi ilgilendiren savaş, kendi istiklalimizin savaşı, ancak simdi başlıyor” karşılığını vermiştir


İste bu sözlerin özetlediği ve vurguladığı mücadele yılları 1922′ye hatta politik anlaşmaların bitimine kadar yani 1923′e kadar sürmüştür


Mustafa Kemal Paşa 31 Ekim 1918′de geldiği Adana’da 11 gün kalmış, etrafın ve halkın durumunu inceleyerek bunu Genel Kurmay Başkanlığı’na bildirmiştir


Bu telgraflarda sadece mevcut durum değil, ileriye dönük düşünce ve uyarılar da yer almıştır

İskenderun’a asker çıkararak işgal teşebbüsünde bulunulursa İngilizlere ateş açılacağını zamanın hükümet ve başbakanına telgrafla bildiren Mustafa Kemal Paşa, aynı zamanda kendine bağlı kumandanlara da benzer bir emir vermiştir


Tarihi açıdan bakılacak olursa, Adana’dan verilen bu ilk emir Türk Kurtuluş Savaşı’nın ilk emridir Nitekim, 15 Mart 1923′te Adana’ya tekrar gelen Mustafa Kemal Paşa bu durumu şu sözleriyle toplum ve tarih önünde kanıtlamıştır: “Bende bu vekayiin ilk hiss-i teşebbüsü bu memlekette, bu güzel Adana’da vücut bulmuştur


Adana’dan İstanbul’a gönderilen telgrafların hiçbir olumlu etkisi olmadığı gibi, kısa bir süre sonra Yıldırım Orduları Grubu ve 7 Ordu Karargâhı lağvedilmiş ve Mustafa Kemal Pasa İstanbul’a çağrılmıştır


Adanalılar, İstanbul Hükümetinin 23 Kasım 1918 tarihli, Adana ve dolaylarının boşaltılmasını zorunlu kılan kararını büyük tepki ile karşılamışlardır Durumu protesto eden, böyle bir harekâtın yaratacağı vahim hadiseleri vurgulayan bir telgraf dönemin İçişleri Bakanına yollanmıştır


Kısa bir süre sonra işgal kuvvetleri Mersin Limanından Çukurova’ya girmiş, tüm kilit noktaları kontrol altına almış ve sonra Adana’yı işgal etmişlerdir Bu işgal sırasında Türklere ait bütün sembol, arma, işaret ve levhalar yok edilmiş ve sistemli şekilde Türk Halkının soykırımı yoluna gidilmiştir


Fransız işgal kuvvetleri tarafından yine çok planlı ve kati bir şekilde uygulanan diğer bir işlem de Adana, Çukurova ve civarı bölgelere Ermenilerin yerleştirilmesi olmuştur 1915 yıllarında yani I Dünya Savaşı sırasında Anadolu’nun Doğu yöresinde isyan eden Türk Halkını öldürüp, işkence eden ve Ruslara yardım ederek ülke içinde 5 kol olarak çalışan Ermenilerin 1915 tarihli Tehcir Kanunu ile Suriye’ye zorunlu göçleri sağlanmıştır


1918′de Adana ve Çukurova’yı işgal eden Fransızlar kendi birlikleri içinde özellikle Ermeni askerleri getirdikleri gibi, Suriye’den 70 bin Ermeni’yi Adana’ya, 12 binini Dörtyol’a, 8 binini Saimbeyli’ye yerleştirmişlerdir Hatta Antep ve Maraş çevresine de 50 binden fazla Ermeni getirilmiştir Bütün bu gayretler adeta I Haçlı Seferi sırasında olduğu gibi yine Avrupa devletlerine bu bölgede “ileri karakol” görevim görecek bir Ermeni Krallığının yeniden oluşturulması içindi


1918-1919 yıllarında Adana’da tam bir terör ve cinayet dönemi yaşanmıştır Bunlar arasında Abdiağa çiftliği olayları, şehir içi cinayetleri, Taşköprü’de Türklerin çarmıha gerilişi ve kırbaçlanarak işkence yapılması gibi olaylar toplum şuurundan ve hatırasından çıkmayacak olaylar haline gelmiştir

Bunca terör ve baskı arasında Adana ve yöredeki Türkler, örgütlenerek Kilikya Milli Kuvvetler Teşkilatını oluşturmuşlardır


Çukurova, bölgelere ayrılarak, her bölgeye milis kuvvetleri ve komutanı atanmış ve tüm yöre bu milli direnme ve mücadele teşkilatının denetimine girmiştir


Şubat 1920′den itibaren milli kuvvetler düşmana karşı zaferler kazanmaya başlamış ve her zafer daha iyi bir örgütlenme ve daha yüksek bir moral kuvveti sağlamıştır


1920′de Toroslar’dan Fransızlara saldırı başlatılmıştır Sonuçta 27 Mayıs 1920′de Fransız orduları komutanı Mehil, milli kuvvetler tarafından esir alınmıştır “Karboğazı Olayı” olarak bilinen olay, Kuvay-ı Milliye’nin ilk siyasi zaferidir Bunu takiben 28 Mayıs 1920′de Fransızlar Mersin-Adana hattına çekilmişler ve kuzey Çukurova (Kozan ve diğer dağlık bölgeler) tamamen kurtarılmıştır Düzlük, ovalık yörelerde Ermeniler zulüm ve şiddeti arttırmışlar ve sayısız cinayetleri işlemişlerdir

10 Temmuz 1920′de Ermeniler tarafından Türklere karşı büyük bir şiddet ve soykırım harekatına girişilmiş ve bu harekat sonucu onbinlerce Türk Toroslar’a doğru kaçmıştır Dört gün süren bu hareket tarihte “Kaç Kaç” olayı olarak isimlendirilmiştir


5 Ağustos 1920′de Mustafa Kemal Paşa, Fevzi Bey (Çakmak) ve Milletvekilleri Pozantı’ya gelmiş ve orayı il haline getirerek Pozantı Kongresini yapmışlardır Daha büyük direnişe geçen Türkler çok büyük kayıplar vermişlerdir Buna rağmen Kasım 1920 sonlarında Fransızları ağır yenilgiye uğratmayı başarmışlardır Sonuç olarak Fransa, TBMM hükümetini resmen tanıyarak barış yoluna gitmiştir


Türk-Fransız Barış Antlaşması, 20 Ekim 1921′de Ankara’da yapılmıştır

Bu antlaşma gereğince 5 Ocak 1922′de Fransızlar Çukurova’dan tamamen (getirdikleri Ermenileri de beraberinde götürerek) çekilmişlerdir Fransızlarla gidemeyen veya yerli olan Ermeniler de bölgeden kaçmışlardır Bunlardan 120 bini tekrar Suriye’ye, 30 bini Kıbrıs veya İstanbul’a gitmişlerdir


5 Ocak 1922 kurtuluşunu kutlama amacı ile Büyük Saat ile Ulu Camii arasına çok büyük bir bayrak çekilmiş ve daha sonra bu bayrak çekilmesi olayı il’in kurtuluş günlerinde tekrarlanmıştır Bayrak Adana’nın simgesi haline gelmiştir


Adana ve Çukurova halkı milli kuvvetlere katılarak yurdun diğer cephelerinde de çarpışmış ve anavatanı düşmandan kurtarma mücadelesinde sonuna kadar yer almışlardır


NE YENİR?


Adana yöresinin zengin bir mutfağı bulunmaktadır Mutfağın bu kadar zengin olmasının nedeni çeşitli kültürlerin etkisinde kalmasıdır Adana yemeklerinin en büyük özelliği un, bulgur, et ve çeşitli baharatların kullanılmasıdır Aynı zamanda süt, yoğurt, peynir ve çökelek de bol miktarda kullanılmaktadır Adana kebabı çok ünlüdür Bunun yanında bol yeşillik, ezme, salata yenir ve mevsimine göre ayran veya yöreye özgü şalgam suyu içilir Kesme ya da hamur çorbası, yüzük çorbası, düğün çorbası, sebze yemeklerinden süllüm, mercimekli ıspanak başı, kabak çintmesi, bulgur yemeklerinden ekşili topalak, sarmısaklı köfte, içli köfte, sakatat dolması, kebaplardan Adana kebabı, çingene kebabı, içeceklerden şalgam veya meyan kökü, tatlılardan karakuş tatlısı, taş kadayıfı ve halka tatlısı Adana mutfağının özgün yemeklerindendir


Adana’dan Yemek Tarifleri


Ispanaklı veya Etli Kömbe


Malzemeler:


4 kg un


1 su bardağı yağ


1 tatlı kaşığı maya


2 kg ıspanak veya 1 kg kıyma


1 çay kaşığı susam


yeterince tuz ve su


5 baş kuru soğan


2 çorba kaşığı salça


Hazırlanışı:


Ortası açılan un tuz ve su eklenerek hamur haline getirilir Mayalanması için 1-2 saat bekletilir Mayalanan hamur beş eşit parçaya bölünerek bezi yapılır Büyükçe bir tepsinin içi bir çay bardağı yağla iyice yağlanır Beziler tepsinin çapına göre açılarak tepsiye yayılır Soğan ıspanak ve salçadan hazırlanan iç koyularak dört kat yapılır Başka bir kapta susam, 1 bardak un ve 1 bardak su karıştırılarak bulamaç yapılır, hazırlanan bulamaç tepsideki hamurun üzerine sürülür En üste bir su bardağı yağ dökülür Baklava dilimi şeklinde dilimlenen yemek fırında pişirilir


Çingene Kebabı


Malzemeler:


1/2 kg patlıcan


1 kg domates


2 baş soğan


4-5 yeşil biber


1/2 demet maydanoz


yeterince tuz ve sumak


Hazırlanışı:


Patlıcan ve domatesler şişlenerek közde pişirilir Piştikten sonra kabukları soyulur ve dilimlenerek tepsiye dizilir Diğer tarafta ise kuru soğan halka halka doğranarak tuz ve sumakla ovalanır, sonra içine doğranmış maydanoz konur ve tekrar karıştırılır Bu karışım kızgın yağda kavrularak domates ve patlıcanın üzerine dökülür Hazırlanan tepsinin üzeri hava almayacak şekilde örtülüp mangalda yarım saat daha pişirilir Sıcak servis yapılır


Karakuş


Malzemeler:


1/2 kg irmik


1 bardak şeker


2 bardak süt


1 adet limon kabuğu rendesi


1 adet yumurta


Yeterince un


1/2 kg ceviz içi


Şurup için:


6 bardak şeker-5 bardak su, 1/2 adet limon


Hazırlanışı:


Bir gece önceden irmik ılık süt ile ıslatılır, üzerine yağ ve yumurta eklenerek yoğrulur Kulak memesi yumuşaklığına gelinceye kadar üzerine un serpilir Hazırlanan hamur 8 eşit parçaya bölünür ve üzerine nemli bez örtülerek dinlendirilir Bezeler tek tek üzerine un serpilerek açılır Açılan yufkaya dövülmüş ceviz içi ve limon rendesi serpilir Tekrar oklavaya sarılarak rulo haline getirilir ve baklava dilimi halinde kesilir Diğer taraftan şurup malzemeleri kaynatılarak soğutulur Kesilen karakuşlar ise bol yağda kızarıncaya kadar pişirilerek şerbetin içine atılır Bastırılarak şurubu emmesi sağlanır Bu tatlı yapılırken iki ayrı tava kullanılmalıdır Her kızartmadan sonra yağ süzülmelidir


NE ALINIR?


Geleneksel motiflerle yapılan el sanatları çok gelişmiştir Keçecilik, koşumculuk, at arabacılığı, demircilik ve bakırcılık, yemenicilik, mermercilik, kilimcilik, hasır ve boyra örücülüğü ilin önemli el sanatları arasında yer alır


LİNKLER


Adana Valiliği http://wwwadanagovtr


Adana Belediyesi http://wwwadana-bldgovtr


Adana Ticaret Borsası http://wwwadanatborgtr


Adana Sanayi Odası http://wwwadasoorgtr


Adana İl Turizm Müdürlüğü http://wwwadanaturizmgovtr


Karataş Kaymakamlığı http://wwwkaratasgovtr


Adana Kent Konseyi http://wwwadanakentkonseyiorg/


Çukurova Üniversitesi http://wwwcuedutr/


Adana Güç Birliği Vakfı http://wwwagvorgtr/


YAPMADAN DÖNME


Kent Merkezindeki Bölge Arkeoloji Müzesini, Etnografya Müzesini, Atatürk Evini gezmeden,


Merkezde Ulu Cami, Sabancı Merkez Cami, Bebekli Kilise, Taş köprü ve Tepebağ Eski Adana evlerini görmeden,


Merkez dışındaki Anavarza, Şar ve Misis ören yerleri Akyatan ve Ağyatan Kuş Cennetlerini görmeden,


Adana Kebabı yemeden, Şalgam suyu ve Aşlama (meyan kökünden yapılmaktadır) içmeden,


Eski çarşıları gezmeden, Karatepe kilimlerinden almadan,


Uzun yıllardan beri yapılan Altın Koza Festivalini izlemeden


…Dönmeyin

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.