Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Kültür - San'at & Eğitim > Ülke & Şehirler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
gizemlerin, mısır, ülkesi

Gizemlerin Ülkesi- Mısır

Eski 07-26-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Gizemlerin Ülkesi- Mısır



Kardeşlerim

* MISIR *


* Piramitler *

Allahın elçileri aracılığıyla insanlara yaptığı ilahi tebliğ, insanın yaratılışından beri bizlere ulaştırılmaktadırKimi toplumlar bu tebliği kabul etmişler, kimileri inkar etmişlerdirBazenin,karcı bir toplumun içinden küçük bir azınlık çıkmakta ve sadece bunlar elçiye uymaktadırlarAncak kendisine tebliğ gelen kavimlerin çok büyük bir kısmı bunu kabul etmemişlerdirSadece Allahın elçisinin kendilerine getirdiği tebliği dinlememekle kalmamış, aynı zamanda elçiye ve ona uyanlara da zarar vermeye çalışmışlardırElçiler, birçok kez yalancılık, büyücülük, delilik, şımarıklık gibi nitelendirmelerle suçlanmış, hatta birçok kez kavmin önde gelenleri onları öldürmeye teşebbüs etmişlerdirOysa ki, her peygamber, kavminden yalnızca Allaha itaat etmesini istemiştirBunun karşılığında para ya da başka bir dünyevi çıkar talep etmemişlerdirKavimlerinin üzerine bir zorlayıcı da olmamışlardırTek yaptıkları gönderildikleri toplumu gerçek dine davet etmek ve kendilerine uyanlarla birlikte o toplumdan farklı bir hayat tarzı yaşamaya başlamaktırBu konuyla ilgili olarak Kuranda dikkat çekilen noktalardan biri, helak edilmiş olan kavimlerin çoğu kez yüksek bir medeniyet kurmuş olmalarıdırKuranda, helak olmuş kavimlerin bu özelliği vurgulanırken şöyle denir:
* Biz bunlardan önce nice nesiller yıkıma uğrattık ki onlar, zorbaca yakalamak yakıp-yıkmak, baskı ve şiddetle yönetmek, sindirmek bakımından kendilerinden daha üstündüler; şehirlerde yerin üstünü altına getirip, sayısız kazı, inşaat ve araştırmalarla her yanı delik-deşik etmişlerdiAma kaçacak bir yer var mı? *[Kaf Suresi, 36]
Ayette, helak edilmiş toplumların iki özelliğine dikkat çekiliyorBirincisi, zorbaca yakalamak bakımından üstün olmalarıdırBu, helak olmuş kavimlerin disiplinli ve güçlü askeri-bürokratik sistemler kurdukları ve kaba kuvvet yoluyla yaşadıkları coğrafyada iktidarı ele geçirdikleri anlamına gelirVurgulanan ikinci nokta ise, sözkonusu toplumların, mimari özellikleriyle dikkat çeken büyük şehirler kurduklarıdırDikkat edilirse, bu iki özellik de, tam tamına, bugün teknoloji ve bilim yoluyla süslü bir dünya meydana getirmiş, merkezi devletler, büyük şehirler kurmuş olan ancak tüm bunların Allahın verdiği güçle olduğunu unutarak Allahı inkar ya da gözardı eden medeniyetlerin özelliğidirAncak ayette bildirildiği gibi, oluşturdukları medeniyet, helak olmuş kavimleri kurtaramamıştır; çünkü medeniyetleri Allahı inkar ve yeryüzünde bozgunculuk temeline dayanıyordu İnkar ve yeryüzünde bozgunculuk temeline dayandığı sürece, bugünkü medeniyetlerin sonu da farklı olmayacaktırİşte bazıları Kuranda bildirilen bu helak olaylarının önemli bir bölümü, modern çağda yapılan arkeolojik araştırmalar sonunda ortaya çıkarılmıştırKuranda sözü edilen olayların delilleri olan bu bulgular, Kuran kıssalarının ibret olma özelliğini daha da açık bir biçimde gösteriyorÇünkü Allah, Kuranda yeryüzünde gezip dolaşılması ve öncekilerin uğradıkları sonun anlaşılması gerektiğini bildiriyorEski Mısır da ,dünya tarihinin bilinen en eski uygarlıklarından biridir ve üstün medeniyetlerinin örneği olarak , firavunlar ve kraliçeler için mezar olarak piramitler inşa etmişlerdirBu piramitlerden bir kısmının ulaştığımız teknolojiye rağmen bugün için bile inşa edilmesi olanaksızdırBu durum eski Mısırlıların ulaştığı uygarlık seviyesini göstermesi açısından oldukça önemlidirAncak Allaha iman etmeyen ve kendi sapkın dinlerini yaşamak isteyen Mısırlılar sonunda yok olmuşlarİnşa ettikleri yapılar ise ibret olarak günümüze kadar ulaşmıştırFiravunlar Eski Krallık başında ve Orta Krallık sonlarında değişik ebat ve şekillerdeki bu piramitlere gömülürlerdiPiramitler firavunun mumyasını, hepsi birbirinden değerli eşsiz nitelikteki sanat eserlerini ve kral, kraliçe, prens heykellerini de içlerinde saklamak ve bu eşsiz hazineleri saklamak için yapılmışlardırMısır piramitleri yeryüzündeki anıt-kabirlerin en eskileri ve en büyükleridirBunların en ihtişamlısı olan Keops Piramidi dış görünüşü ile de Dünyanın Birinci Harikası olma niteliğine hak kazanmıştırDünyanın yedi harikasından günümüze kadar ulaşan tek eser Mısırdaki Keops PiramididirKeops, Mısırın başkenti Kahire yakınındaki Nil Nehrinin batısında bulunan Giza Yaylasında bulunmaktadırKeops Piramidinin yanında biraz daha küçük olan Kefren ve Mikorinos piramitleri bulunmaktadırBüyük Piramit olarak da adlandırılan Keops Piramidi, MÖ 2800 yıllarına doğru hüküm süren Mısırın 4 Sülale devri hükümdarlarından Keopsun mezarıdırİkinci büyük piramit, Keopsun kardeşi olan ve o öldükten sonra firavun olan Kefrene aittirKüçük piramit ise MÖ 2500lü yıllarda hüküm süren Mikerinosa aittirAyrıca, içlerinde prenseslere ve firavunun en yakın yardımcılarına ait mumyaların bulunduğu beş piramit daha vardırPiramitler kat kat kurulurlardıDevasa taş bloklar, kat kat yükseldikçe, rampa yükseltilir, genişletilir ve uzatılırdıBir piramidin inşaatı binlerce işçiyle yirmi seneden uzun sürerdiYapılan incelemelerde bugün teknolojik olarak çok ilerlemiş Japonya bile Keops piramidinin aynısını yapamamaktadirZiyaretçileri pek Keops piramidine sokmadıkları bunun nedeninin de piramidin koridorlarının çok dar ve dik olmasından dolayı olduğu söylenmektedirKeops piramidinin yüksekliğinin 1 milyarla çarpımı yaklaşık olarak güneşle dünyamız arasındaki mesafeyi vermektedir 149504000 km Piramidin üstünden geçen meridyen karaları ve denizleri tam 2 eşit parçaya bölüyorTaban çevresinin, yüksekliğinin 2 katına bölünmesinin pi=314 sayısını vermektedirPiramidin içinde dünyanın ağırlıgı yazıyorPiramidin tam olarak dünyanın merkezinde bulunmaktadırPiramidin çalışkan işçileri olağanüstü bir çabayla günde 10 parça üst üste koyduklarını kabul edersek, piramitteki 25 milyon taşın 250000 gün, yanı 664 yılda ancak oluşmuş olması gerekiyorOysa piramit 20-30 yılda tamamlanmıştır

* Giza Piramitleri

Tahmini olarak MÖ 3000 yıllarında eski krallık döneminde yapıldığı zannedilen Giza piramitleri; Keops, Kefren, Mikerinos İsimlerini aldıkları firavunlar tarafından yaptırılmıştırBu üç piramit dünyadaki en büyük piramitlerdirGizade sadece bu piramitler bulunmazSırf Mısırda yüzlerce irili ufaklı piramitler mevcuttur ama bu Giza piramitlerini öbürlerinden ayıran farkların başında içlerinde yazı bulunmaması ve nasıl yapıldıklarının hala çözüme ulaşmamasıdırPiramitler yalnızca Mısıra özgü de değildirGüney Amerika kökenli Maya ve Aztekler de piramitler yapmışlardır Piramitlerin gökyüzünü incelemek amaçlı yapıldığı da zannedilmektedir

* HİYEROGLİF YAZISI *

* Firavun ailesinin ve onlardan öncekilerin gidiş tarzı gibiOnlar, Rablerinin ayetlerini yalanladılar;biz de günahları dolayısıyla onları yıkıma uğrattıkFiravun ordusunu suda boğduk Onların tümü zulmeden kimselerdi * [Enfal Suresi, 54]
Eski Mısır medeniyeti, Mezopotamyada aynı tarihlerde kurulmuş şehir devletleriyle birlikte, tarihin en eski uygarlıklarından biri ve döneminin en ileri sosyal düzenine sahip organize devleti olarak bilinirMÖ 3000ler civarında yazıyı bulup kullanmaları, Nil nehrinden faydalanmaları ve ülkenin doğal yapısı sayesinde dışarıdan gelebilecek saldırılara karşı korunmuş olmaları Mısırlıların sahip oldukları medeniyetin ilerlemesine büyük katkıda bulunmuştuAncak bu uygarlık, Kuranda inkar sisteminin en açık ve net tarif edildiği firavun yönetiminin geçerli olduğu bir medeniyettiBüyüklük taslamışlar, sırt çevirmişler ve inkar etmişler, bunların neticesinde de ileri medeniyetleri, sosyal ve siyasal düzenleri, askeri başarıları onları helak olmaktan kurtaramamıştıMısırlıların sahip oldukları medeniyet, yaşadıkları olaylar hakkındaki bilgileri eski Mısır yazısı olan hiyerogliflerden öğrenmek mümkündür18 yüzyıla dek Eski Mısır dilinde yazılmış kitabeler ve yazılar okunamıyorduEski Mısır dili hiyeroglifti ve çağlar boyunca bu dil varlığını sürdürmüştüFakat MS 2 ve MS 3 yüzyılda Hıristiyanlığın yayılması ve kültürel etkisiyle Mısır, dinini olduğu gibi dilini de unuttu; yazılarda hiyeroglif kullanımı azaldı ve sona erdiHiyeroglif yazısının kullanıldığı bilinen en son tarih MS 394 yılına ait bir kitabedirBundan sonra bu dil unutuldu ve bu dilde yazılmış yazıları okuyabilen ve anlayabilen kimse kalmadı Ta ki bundan yaklaşık iki yüzyıl öncesine dekEski Mısır hiyeroglifi 1799 yılında, Rosetta Stone adı verilen, MÖ 196 tarihine ait bir kitabenin bulunmasıyla çözüldüBu tabletin özelliği üç farklı yazıyla yazılmış olmasıydı: Hiyeroglif, demotik hiyeroglifin el yazısı şekli ve Yunanca Yunanca metnin de yardımıyla tabletteki eski Mısır yazısı çözülmeye çalışıldıTabletin tüm çözümü, Jean-Françoise Champollion adlı bir Fransız tarafından tamamlandı Böylece unutulan bir dil ve bu dilin anlattığı tarih aydınlanmış oldu
* Hiyeroglif Yazısındaki Üstün Teknik *
Gizemli, bilinmeyenli çizgiler, resimler, taslaklar, işaretler, şifreler, insanlar, hayvanlar, masal yaratıkları, bitkiler, meyveler, araçlar, elbise parçaları, örgüler, silahlar, geometrik şekiller, dalgalı çizgiler ve alevlerBunlar tahtalar, taşlar ve sayısız papirüsler üzerinde bulunurlarTapınak duvarlarında, mezar odalarında, anı levhalarında, tabutların, çekmecelerin üzerinde bulunurlarMısırlılar eski ulusların yazmayı en çok sevenlerindendir
* Hiyeroglif Nasıl Yazılıp Okunurdu?
Mısır yazısı, çoğu nesnelerin resimleri olduğundan, rahatlıkla ayırt edilebilen 700den fazla işaretten oluşmuştuHer bir işaret ,özel bir nesneyi, belli bir sesi temsil ediyorduHiyeroglif yazısı soldan sağa ya da aşağıdan yukarıya yazılabilirdi Hayvanların ya da insanların yüzleri sola dönükse soldan sağa,sağa dönükse sağdan sola okunurdu
* Ne İle Yazılırdı?
Yazıcılar ,mürekkep ve fırça kullanarak papirus denen sazlardan yapılmış özel bir çeşit kağıda yazı yazarlardıAyrıca ostraka olarak bilinen kırık çömlek parçalarının üzerine de yazarlardıMısır hiyeroglif yazısı son derece karmaşıktıYazıcı adı verilen kimseler,okumak ve yazmak için özel olarak eğitilmişlerdiBu becerileri onlara güç ve saygınlık kazandırıyorduYazıcılar tapınaklarda ya da devlet yönetiminde iyi işlere girebiliyorlardıÇoğunluk vergide ödemiyorduDaha sonraları Mısırlılar,hiyeroglif yazısının daha kolay bir uyarlaması olan 2 türlü steno yazı geliştirmişlerdirHiyeroglif yazısı ise, tapınaklardaki ve kamusal yapılardaki kayıtlarda kalmıştıMısırlılar,bir yazı biçimi bulan en eski uluslardan biridirOnların alfabeleri bizim bugün kullandığımız gibi harflerden değil, resim ve işaretlerden oluşmuştuMısır yazısına kutsal yazı anlamına gelen hiyoroglif adı verilirdiBu isim Mısırlıların, yazı yazma yetilerinin onlara ilim Tanrısı Tot tarafından verildiğine inanıyor olmalarından kaynaklanıyorduFiravun adları kartuş adı verilen oval bir çerçevenin içine yazılırdı

Alıntı Yaparak Cevapla

Gizemlerin Ülkesi- Mısır

Eski 07-26-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Gizemlerin Ülkesi- Mısır



* MUMYALAMA *

* Kendi yaratılışını unutarak bize bir örnek verdi; dedi ki: Çürümüş-bozulmuşken, bu kemikleri kim diriltecekmiş? * [Yasin Suresi, 78]
Mumyalama tekniklerinin amacı, ölen kişinin hayattayken sahip olduğu görünüşünü korumasını sağlamaktıBu yapılırken önce vücut iç organlarından ve suyundan arındırılır, üzerine güzel kokular dökülür, çürümeyi engellemek için hoş kokulu ve şifalı bitkilerle doldurulurduDaha sonra şeritler kullanılarak özenle sarılan mumya, koruyucu muskalarla kaplanırdıÖlü yıkandıktan sonra burnundan sokulan aletlerle beyin boşaltılırdıGöz ve ağız boşukları, yağlı keten tamponlarla doldurulup göz kapakları kapatılırdıRahip, habeş denilen keskin bir opsidyenle vücüdun sol tarafını açarak, içindekileri tamamen boşaltır ve bunları kanopik denilen çömlek ve vazoların içine koyardıBoşalan karın kısmı ve kadınların göğüs içleri, hurma şarabı ve kokulu bitkilerle temizlendikten sonra, reçine, tarçın, soğan ve kokulu mir ile karıştırılmış ağaç talaşı yerleştirilirdiAçılan yerler dikildikten sonra Mısırlılar'ınNet-jeryt" denilen ve Kahire yakınlarındaki bir vadide bulunan Natron tozu sodyum karbonat ve ya Sodyum Klorit tuz ile karıştırılan madde içinde 40 ve ya 70 gün soylular için 272gün bekletilirdiBöylece vücuttaki nem emilir,organik yapı antiseptik korumaya alınırdıBir çeşit insan salamurası olan bu işlemin sonunda eller göğüste veya karın üzerinde birleştirilerek vücüt yatar durumuna getirilir ve kurutulurduİç içe konulan bir çok tabuta yerleştirilen mumya son olarak bir lahitin içine yerleştirilirdiHer lahitin üzerine ölen kişinin tasviri yontulurduBunların amacı ise başka bir batıl inanca yöneliktiİçorganlarının konulduğu kanoposlar, ölünün hizmetçiliğini yaptığına inanılan küçük heykeller, cenazeye göz kulak olurlardıTüm bu eşyaların üzerinde yazılar veya sembollerle dolu etiketler bulunurduTüm bu batıl ritüellerin Hak Dinden etkilenen yönleri de vardıBu inanca göre ölünün cennete gitmesi için Tanrı Osirisin mahkemesinden geçmesi gerekirdiBu yüzden sorulan sorulardaki tuzaklara ölünün düşmemesi için tabuta bir de ölüler kitabı konulurduMumyalama, zaman içinde olgunlaşmış, birçok inançtan izler taşıyan karmaşık bir ritüeldirMumyalama işlemi ölüyü öbür dünyadaki yaşamına hazırlamak için yapılan bir dizi törenden sadece başlangıç olanıdırBu işlem insanların yanı sıra boğa, timsah, kedi gibi hayvanlar için de yapılmaktaydıArapça ve Farsçada mumiya, doğada bulunan katran ve bunun karışımlarına denilir, ilaç olarak da kullanılırdıGerçekte ölünün bedenini konserve edercesine korumak için yapılan tahnit işleminde katranın kullanılması, onu mumya ile eş anlamlı yapmıştır
* Firavunun Cesedinin Korunması
Firavun kendini ilah olarak kabul etmesi ve Hz Musanın Allaha iman etmesi için yaptığı davetlere karşı iftira ve tehditle karşılık vermesine neden olmuşturFiravun bu kibirli tavrını ancak, ölüm tehlikesi ile karşılaşıp suların altında kalacağını anlayana dek sürdürmüştürKuranda Firavunun, Allahın azabıyla karşılaştığında, hemen imana yöneldiği şu ayetle bildirilir:
* Biz, İsrailoğullarını denizden geçirdik Firavun ve askerleri azgınlıkla ve düşmanlıkla peşlerine düştü Sular onu boğacak düzeye erişince Firavun: İsrailoğullarının kendisine inandığı İlahtan başka İlah olmadığına inandım ve ben de Müslümanlardanım dedi * [Yunus Suresi, 90]
Ancak Allah Firavunun böyle bir anda iman etmesini kabul etmemiştirAllah Firavunun bu samimiyetsiz tavrını Kuran'da şu ayetlerle bildirir:
* Şimdi, öyle mi? Oysa sen önceleri isyan etmiştin ve bozgunculuk çıkaranlardandınBugün ise, senden sonrakilere bir ayet tarihi bir belge, ibret olman için seni yalnızca bedeninle kurtaracağız herkese cesedini göstereceğiz Gerçekten insanlardan çoğu, Bizim ayetlerimizden habersizdirler * [Yunus Suresi, 91-92]
Bu ayetlerde Firavuna ait cesedin gelecek nesillere ibret olacağının bildirilmesi, cesedin bozulmamış olacağına bir işaret olarak kabul edilebilirKuranda 1400 sene evvelden haber verildiği gibi, halen tarihsel bir belge olarak bulunan bir ceset Kahiredeki Mısır Müzesinin Kraliyet Mumyaları Odasında sergilenmektedirBüyük bir ihtimalle, sular üstüne kapanıp boğulduktan sonra,Firavunun cesedi kıyıya vurmuş ve Mısırlılar tarafından bulunarak önceden yapılmış olan mezarına götürülmüştür

* HZMUSA ve NİL NEHRİ *

Hz Musanın doğduğu dönemde Firavun tüm yeni doğan erkek çocukları öldürüyordukız çocukları ise kölelik yapması için sağ bırakıyorduİşte, böyle bir tehlike içinde kölelerin arasında öldürülme tehdidiyle yaşamaya başladı Hz Musanın annesi de Allahtan aldığı vahiy ile Hz Musayı bir sandığa koydu ve akmakta olan Nilin sularına bıraktıAkıntının onu nasıl ve nereye götüreceğini bilmiyorduFakat Rabbimizin ilhamı ile, sonunda tekrar kendisine geri döneceğini ve peygamber olacağını biliyorduHerşeyi yaratan ve onlara nizam veren Allah, onu ve Hz Musayı da yaratmış, kaderlerinin nasıl olduğunu da ona bildirmişti Allah daha sonra doğumuyla ilgili bu gerçeği Hz Musa'ya şöyle hatırlatacaktı:
* Hani, annene vahyolunan şeyi vahyetmiştik, şöyle ki:Onu sandığın içine koy, suya bırak, böylece su onu sahile bıraksın; onu Benim de düşmanım, onun da düşmanı olan biri alacaktır * [Taha Suresi, 38-39]
Burada üzerinde durulması gereken önemli bir konu, kaderdirAyette Allah Hz Musanın annesine oğlunu suya bırakmasını söylemiş ve sonunda onu Firavunun alacağını ve onun kendisine geri dönüp elçilerden olacağını bildirmiştiYani Hz Musa doğduğunda onun bir sandık içinde suya bırakılacağı, Firavunun onu bulacağı, sonunda ise Hz Musanın bir peygamber olacağı belliydiÇünkü Allah onun kaderini öyle belirlemiştiAllah bunu Hz Musanın annesine bildirdi
Burada Hz Musanın hayatındaki tüm detayların en ince ayrıntısına kadar Allah katında kaderde takdir edildiğine ve aynen takdir edildiği gibi gerçekleştiğine dikkat etmek gerekirAllahın Hz Musanın annesine ilettiği vahyin gerçekleşmesi, sayısız şartın tam kaderde tespit edildiği şekilde meydana gelmesi ile olmuştur
Hz Musanın Firavun'un adamlarından kurtularak, suda boğulmadan Firavunun sarayına kadar gitmesi için:
* Bebek yaştaki Hz Musanın bindirildiği sandık su almamalıdırBunun için sandık ustasının sandığı suda yüzebilecek uygun ölçülerde yapmış olması gereklidirÖte yandan sandığın şekli de yüzme hızı açısından önemlidirNe çok daha hızlı yüzüp Firavunun olduğu yeri geçecek ne de yavaş olup geri kalacak şekilde olmalıdırTam olması gereken hızda hareket edecek şekilde yapılmış olmalıdırBunların hepsi de sandığı yapan ustanın kaderinde tespit edilmiş detaylardırO da bu sandığı tam yapması gereken şekilde yapmıştır
* Sandığı sürükleyen akıntı ne daha hızlı ne de daha yavaş olmalı, nehrin suları tam gerekli hızda ilerlemelidirYani Nilin debisini oluşturan yağışlar da tam bu şekilde Allahın yarattığı kader ölçüsünde belirli bir hesap ile olmuştur
* Esen rüzgarlar da sandığı yine tam gerektiği şekilde etkilemelidirYani rüzgar da bir kader doğrultusunda esmektedirNe çok esip sürüklemeli, ne ters esip yönünü değiştirmeli ne de yavaş esip hızını azaltmalıdır
* Nil boyunca başka kimse bu sandığı bulmamalıdırYani sakıncalı hiç kimse oradan geçmemeli, oradan geçmekte olan hiç kimse de ona rastlamamalıdırDolayısıyla Nil çevresinde yaşayan herkes bir kader doğrultusunda oradan geçmeyecek veya sandığı görmeyecektirNitekim bu şart da Allahın tespit ettiği kadere göre gerçekleşmiştir
* Hz Musanın hayatıgibi Firavun ve ailesinin hayatı da bir kader doğrultusundadır Onlar da tam olmaları gereken saatte ve olmaları gereken yerde olmalı ve Hz Musayı bulmalıdırlarBelki Firavun ailesi Nil kenarına daha erken gelmeyi planlamış olabilirOnların gecikmesine sebep olan da kaderlerindeki işi yaparak olması gerekeni sağlamıştırBunların hepsi Firavunun Hz Musa'yı bulmasını sağlayan sebeplerden birkaçıdırHepsi de Allahın Hz Musanın annesine daha önceden vahyettiği söze uygun olarak tam gerektiği şekilde gerçekleşmiştirGerçekte Allahın Hz Musanın annesine verdiği söz de ve gerçekleşen tüm diğer olaylar da, Allahın ezelde tespit ettiği kadere göre olup bitmiştirHz Musanın kaderinde olan olaylar sadece buraya kadar anlattığımız gibi hadiseler değildirHayatının her anı belli bir kader çizgisiyle örülmüştürO ne doğduğu yeri, ne doğduğu yılı, ne kendi kavmini ne de anne ve babasını seçmiştirBunların tümünü Allah takdir etmiş ve yaratmıştırDaha ince ve detaylı olarak düşündüğümüzde kaderin hayatın her anına nasıl mutlak şekilde hakim olduğunu daha yakından hissedebilirizBu kıssa da bunu çokça hatırlatarak üzerinde düşünülmesini sağlarAllah, Hz Musa kıssasındaki tüm bu detaylarla, aslında Kendisinin, tüm insanların ve tüm kainatın kaderini de önceden takdir ettiğini bizlere hatırlatmaktadırNasıl Hz Musa Nilde kaderin sevkiyle hareket ediyorsa Firavun ve ailesi de onunla karşılaşacakları yere kaderleri doğrultusunda gitmişlerdirAyetlerde Firavun ailesinin, aynen Allahın daha önce Hz Musanın annesine vahyettiği gibi davrandıkları, yani onu bilmeden himaye altına aldıkları şöyle anlatılır:
* Nihayet Firavunun ailesi, onu ileride bilmeksizin kendileri için bir düşman ve üzüntü konusu olsun diye sahipsiz görüp aldılarGerçekte Firavun, Haman ve askerleri bir yanılgı içindeydiFiravunun karısı dedi ki: Benim için de, senin için de bir göz bebeği onu öldürmeyin umulur ki bize yararı dokunur veya onu evlat edinirizOysa onlar başlarına geleceklerin şuurunda değillerdi* [Kasas Suresi, 8-9]
Böylece Firavun ve ailesi, kaderlerinin nereye gittiğini bilmeden ancak o kadere tabi bir şekilde Hz Musayı buldular ve onu evlatlıkları olarak yanlarına aldılar Hatta Hz Musayı kendileri için bir fayda getirir umuduyla yanlarında tuttular

Kaynak :
* Mısır Tarihi

Alıntı Yaparak Cevapla

Gizemlerin Ülkesi- Mısır

Eski 07-26-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Gizemlerin Ülkesi- Mısır



Görmeyi en çok istediğim ülkelerden birisidir mısır,

verdiğiniz bilgilerden dolayı teşekkürler arkadaşım

Alıntı Yaparak Cevapla

Gizemlerin Ülkesi- Mısır

Eski 07-26-2012   #4
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Gizemlerin Ülkesi- Mısır



Çok güzel bilgiler paylaştığın için Teşekkürler arkadaşım
Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.