Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
devrinde, lale, neler, yaşandı

Lale Devri'nde Neler Yaşandı

Eski 07-25-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Lale Devri'nde Neler Yaşandı



Lale Devri - Lale Devri Tarihi - Lale Devrinde Yaşananlar

Osmanlı geriledi mi, ilerledi mi? MoralhaberNet yazarı tarihçi İsmail Çolak Lale Devri’nde yaşananları anlattı

21 Temmuz 1718 tarihinde Avusturya ile imzalanan Pasarofça Antlaşması ile Osmanlı’da “Lale Devri” diye adlandırılan yeni ve farklı bir dönem başladı


Padişah III Ahmed, Sadrazam Nevşehirli Damat İbrahim Paşa, diğer devlet adamları ve İstanbul halkı “lale”ye büyük ilgi gösterdiği ve yaygınlaştığı için bu devir söz konusu bitkinin adıyla anıldı Öyle ki saraylar, köşkler ve evlerin bahçelerinde 200’den fazla lale çeşidi yetiştirildi


Osmanlı’nın en ilginç dönemlerinden olan Lale Devri üzerindeki tartışmalar hâlâ devam ediyor


Bu devrede neler yaşandı? Osmanlı geriledi mi, ilerledi mi? Kendini yenileyebildi mi, yoksa bu dönemden başlayarak çağın/Batı’nın gerisinde mi kaldı? Menfi ve müspet yönleriyle konu, henüz tam anlamıyla berraklaşmış değildir


Naçizane bendeniz de, bu ve takip eden birkaç yazıda Lale Devri’ni masaya yatırmaya, anlamaya ve anlaşılır kılmaya gayret edeceğim Bu yazıda Lale Devri’nin ‘müspet yüzünü’ ele alacağım


OSMANLI’NIN II RÖNESANSI MIYDI?


Osmanlı’nın, daha II Osman, IV Murad ve Köprülüler dönemlerimden başlayarak, Lale Devri olarak tabir edilen dönemden itibaren kendini yenilemeye, aksayan yönlerini düzeltmeye, Batı’daki ilmî, teknolojik ve kültürel gelişmelere paralel olarak yeni bir “Rönesans hamlesi” gerçekleştirmeye çalıştığı, bu alanda son zamanlarda bazı tarihçiler ve araştırmacılar tarafından gerçekleştirilen ilmî araştırmalarla ortaya konulmuştur


Bu devirde Osmanlı Devleti’nde bilim, teknoloji, sanat, edebiyat ve düşünce alanlarında önemli gelişmeler ve ilerlemeler yaşandı Birçok yenilikler yapıldı İstanbul’da çini imalathanesi, kumaş dokuma fabrikası, ilk itfaiye teşkilatı olan Tulumbacı Ocağı ve Yalova’da kâğıt fabrikası açıldı En önemlisi de Osmanlı’nın ilk resmi matbaası bu dönemde kuruldu Ayrıca birçok cami, medrese, kütüphane, saray, köşk, aşevi, çeşme, park inşa edildi


Lale Devri’nde Osmanlı Devleti adına görülen en önemli gelişmelerden birisi de Viyana, Paris gibi çeşitli Avrupa başşehirlerine geçici olarak elçilikler açıldı Bu anlamda Yirmisekiz Mehmed Çelebi Paris’e gönderilen ilk resmi elçidir (Lütfen gelecek yazımı takip ediniz) Ayrıca Avrupa ülkelerine eğitim amacıyla ilk defa öğrenci gönderildi Yani Avrupa’daki bilimsel, teknolojik ve kültürel gelişmeler yakından izlenmeye başlandı


Lale Devri’nde matbaanın kurulmasının yanında bir diğer önemli bilimsel gelişme de Tercüme Heyeti’nin kurulmasıydı Yanyalı Esad Efendi, Mehmed Said Efendi ve şair Nedim gibi ilim, fikir ve edebiyat adamlarından kurulan bu tercüme heyeti Doğu ve Batı dillerine ait önemli eserleri Türkçeye çeviriyordu Bu tercüme faaliyetlerine aşağıda biraz değineceğim


Devrin padişahı Sultan III Ahmet ve Sadrazam Nevşehirli Damat İbrahim Paşa, sanatçıları, yazar ve şairleri destekleyip korudular Alanlarında kayda değer gelişmelerin yaşanmasını sağladılar Şair Nedim, Nakkaş (Minyatürcü) Levni bu dönemde yetişmiş meşhur şahsiyetlerdendi



OSMANLI’NIN İLK DENİZALTISI


Lale Devri’nde, Tersane Başmimarı İbrahim Efendi tarafından inşa edilen ve ilk defa Sultan III Ahmed’in şehzadeler için tertiplediği sünnet şöleninde (1 Ekim 1720) görücüye çıkartılan, adeta dev bir timsahı andıran ve dünyada denizaltıcılığın ilk numunelerinden olan “ilk Osmanlı tahtelbahiri (denizaltısı)”, bu devirde Osmanlı’nın geldiği seviyeyi göstermesi, kendini yenilemek için ne denli olağanüstü bir gayret içerisine girdiğini ispatlaması bakımından üzerinde durulması ve incelenmesi gereken çarpıcı bir misaldir Seyyid Ahmed Vehbi ve Mehmed Hazîn, “Surnâme” ismini verdikleri eserlerinde bu tahtelbahirin marifetlerini ve yaptığı muhteşem gösteriyi çizimleriyle birlikte anlatmışlardır


Konuyla ilgili daha fazla bilgiyi Nesil Yayınlarından çıkan “OSMANLI’NIN GİZLİ TARİHİ” kitabımızda bulabilirsiniz


LALE DEVRİ’NDEKİ İLMÎ FAALİYETLER


Lale Devri’nde Damad İbrahim Paşa, yirmi beş kişiden oluşan bir tercüme heyeti oluşturmuş, Doğu’dan ve Batı’dan birçok eserin tercüme edilmesini sağlamıştır Mesela Yanyalı Esad Efendi, Damad İbrahim Paşa’nın emriyle Aristo’nun sekiz fizik kitabından üçünü, kendi fikir ve tahlillerini de ekleyerek Yunancadan Arapçaya çevirmiştir


Bu dönemde Avrupa ile temasların artmasının da tesiriyle birçok ilmî eser ortaya konmuştur Dönemin önde gelen matematikçisi Halil Faiz Efendi, “Fütuhât-ı Alâiye” adlı astronomi eserinde tartışmalı konuları ele almış; “Makalât-ı Seyyare” başlıklı kitabında yıldızların hareketlerini incelemiş ve “Es-Savletü’l-Hizberiyye fî Mesâil el-Cebriyye” ismini taşıyan eserinde de cebirden bahsetmiştir


MATBAANIN ‘GEÇ GELDİĞİ’NİN ASLI VAR MI?


Osmanlı’nın, Batı’ya ayak uyduramayıp ilim, teknoloji, kültür ve medeniyette geri kaldığına, yıllardır mesnet yapılan konulardan biri de “Osmanlı’ya matbaanın geç girdiği” iddiasıdır Bunun baş müsebbibi olarak da Osmanlı padişahları, ulema sınıfı, hattatlar, lonca teşkilatı ve “dinî yobazlık” gösterilmiştir


Hâlbuki Osmanlı Devleti matbaadan, Avrupa’da kuruluşundan kısa bir süre sonra, muhtemelen İstanbul’un fethini müteakip Fatih Sultan Mehmed devrinde haberdar olmuş ve ilgilenmeye başlamıştır Bu anlamda matbaa, Alman Mainz Johannes Gutenberg tarafından 1455’te kurulduktan 33 yıl sonra II Bayezid zamanında, İstanbul’daki Osmanlı vatandaşı David ve Samuel Nahmias isimli Museviler vasıtasıyla Osmanlı ülkesine girmiştir


Padişah II Bayezid’in verdiği izinle Osmanlı Musevileri, 1488’den başlayarak 19 kitap neşretmişler, hatta basılan eserlerin kapağına “Sultan II Beyazid Han’ın himayesinde neşredilmiştir” ibaresi yazılmıştır


Matbaanın resmen kurulmasının gecikmesini padişahlara, ulemaya ve dinî taassuba bağlamak son derece yanlıştır Aksine ulema, teşvik edici bir rol oynamış, toplumdan ve esnaflardan gelebilecek tepkilerin önünü alıp yumuşatma vazifesi görmüştür


Şeyhülislâm Abdullah Efendi, matbaanın kurulmasına dair İbrahim Müteferrika’nın dilekçesine, yazdığı fetva ile hemen icazet vermiştir Padişah III Ahmed’in de bu işi desteklemesi sebebiyle, fetva da ferman da kolay çıkmıştır Hatta ulemadan on bir kişi, ilk basılan kitabın “Vankulu Lügati” başına “takrizler” (övgü yazıları) yazmışlardır


Bu konuyla ilgili geniş malumat ve bilinmeyen diğer cepheler OSMANLI’NIN GİZLİ TARİHİ kitabımızın genişletilmiş 10 Baskısında mevcuttur


Alıntı

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.