07-25-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Kazak Türklerine Soykirim
Geçtiğimiz yüzyılda emperyalist güçlerin etkisi altında bulunan Türk Devlet ve Toplulukları üzerinde ağır ve çıkmazlarla dolu sayısız trajedinin yanı sıra kayıpların da meydana geldiği aşikârdır
Bugün 10 milyon km² lik bir coğrafyadan daha geniş bir sahada yaşayan neredeyse 250 milyon civarındaki Kıpçak, Oğuz, Karluk, Sibir ve Avrupa Türkü bu yüzyılda dili, edebiyatı, tarihi ve milli kültürlerine yapılan tahrip ve saldırılardan az veya çok darbe alarak çıkmıştır
Bu trajik darbelerin etkisinde defalarca kalmış olanların biri de Orta Asya’nın merkezi konumundaki Kazakistan’dır SSCB sınırları içerisinde milli mücadelesini her fırsatta Turan’ın odağı Türkistan yaşayan Kazak Türklerinin 1930’lu yıllardaki “Kızıl Kırgın Kurbanlarına” değineceğiz
Emperyalist SSCB rejiminin 1930’lu yıllarda tüm Türk Devlet ve Topluluklarında yaşayan Türk soydaşlarımızın nüfusunu eritmeye yönelik yürüttüğü acımasızca infaz ve oluşturulan suni açlıklarda birçok soydaşımızın hayatlarını kaybettiği bilinmektedir Bilinemeyen ise ölümlerdeki sayının korkunç boyutlarda olmasıdır
Kazaklar barış içerisinde yaşadıkları geniş bozkırlara 1723 yılında Çin’den gelen 70 bin atlı Jongar (Cungar) askerinin işgaliyle savaşa girdi Müslüman Kazak Türkleri kendi hâkimiyetleri altındaki bozkırları 1 milyondan fazla Kazak Türkünü savaş ve ardından gelen açlıkla şehit vererek toprakların asıl sahipleri olduklarını dünyaya bir kez daha gösterdi
Kayıplar açlık ve savaş yılları nüfus ve savunmalarını azalttı 2 Çin istilasına dayanamayacak durumda olan Kazak Türkleri kendi istekleriyle Rus Çarlığının himayesini kabul etti
Çarlık rejimi Orta Asya’da yaşayan tüm göçebe Türkleri yerleşik şehir düzenine geçmeye mecbur bıraktı Tarihte ilk kez 1897 yılında Kazak Türkleri ve diğer Türk boylarının nüfus sayımı yapıldı Sayımların sonuçları arşivlere Kırgızlar 250 000, Türkmenler 250 000, Tacikler 250 000, Özbekler sınırları içinde 750 000-sınırları dışında 750 000 olmak üzere 1,5 milyon iken Kazakların nüfusu 4 300 000 kişi olarak geçirildi Kazakların nüfusu neredeyse Orta Asya’da yaşayan halkların toplamının iki katıydı
Son yüzyıl içerisinde SSCB’nin yaşattığı “Kızıl Kırgınlar” neticesinde Kazak Türklerinin nüfusunun 8 ile 9 kat arası artışı engellenmiştir Günümüzde Özbeklerin 25 milyonu aşan nüfusları ile kıyaslandığında Kazakların bugün 40 milyondan fazla nüfusları olması gerekirken maalesef Kazakistan nüfusu içerisindeki Kazak Türklerinin sayısı 9 milyonu geçmemektedir Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev geçmişte yaşananların unutulmaması için 1997 yılını ülkede “Milli Barış ve Siyasi Göç ve Sürgün Kurbanlarını Anma Yılı”olarak ilan etmiştir Elbette bu anma yılının en büyük amacı bugün tarihte düşündürücü ve endişe verici olan bu olaylardan ders çıkarılarak geleceğe emin adımların atılmasıdır
Peki, bu yüzyıl içerisinde neler yaşandı? Kazak Türklerine ne oldu da nüfusları azaldı?
1991 yılında Kazak Türklerinin bağımsızlıklarını ilan etmelerine kadar olan yüz yıllık dönem içerisinde 1920 yılındaki ezici rejimin baskı ve getirdiği kaçınılmaz sonlar, 1929–1933 yıllarında SSCB’de bolluk varken yapılan suni açlık, 1937–1938 yıllarında tüm Kazak aydınları ve halk öncülerinin toplu yada gizli idamları, 1939–1945 yılları arasındaki II dünya savaşı, 1950’li yıllardaki doktorların halk üzerinde yürüttüğü genetik ve kimyasal denemeler, 1960 yılındaki Moskova’daki Kazak gençlerinin sürülmeleri, 1970 yılındaki Akmola eyaletinde yaşanan meşhur Tselinograd olayı ve son olarak Kazakistan başta olmak üzere bugünkü Türk Cumhuriyetlerinin bağımsızlık yolunu açan Jeltoksan (Aralık) ayaklanması Kazak Türklerinin nüfuslarının azalmasında büyük rol oynamıştır Bu arada 40 yılı aşkın süredir Kazak bozkırlarının en verimli topraklarından olan Semey Eyaletine nükleer poligonlar kurularak eyalet ve çevresinde yapılan 468 nükleer ve atom bombası denemeleriyle ölüme mahkûm edilenlerin sayısı ise tam bilinememektedir
Yapılan bir araştırmaya göre, 20 yüzyılda tüm dünyada 170 milyon insan katledilmiş veya yok olmaya terk edilmiştir Yok edilen bu insan nüfusunun sadece 110 milyonu yani üçte ikisi Komünist rejimin kurbanları olarak tespit edilmiştir Bu yok edilen 110 milyon insanın üçte ikisi yani 60 milyondan fazlası da Türk soyludur Bu rakamlar dehşet vericidir Bugün Kazakistan’da hemen hemen her evde birinci derece bir yakınını bu yüzyıl içerisindeki trajedilere kurban verene rastlamak mümkündür
Bu konuda ciddi bir araştırma yapıldığında bir zamanlar SSCB halklarının tarihinde insanlığın koruyucusu ve kutsal liderleri olarak isimleri insanların beyinlerine korku ve vahşetin gücüyle kazıyan V Lenin ve İ Stalin döneminde 46,6 milyon insanın çeşitli senaryo ve yollardan öldürüldüğü görülecektir Bu katliamların 4 milyonunun V Lenin, 42,6 milyonun ise “Kızıl Kırgın’ın” mimarı İ Stalin zamanında gerçekleştirildiğini söylemek istiyoruz
1954 yılının SSCB hükümetine sunulan bazı raporlarında sadece Kazakistan’dan 58 maddenin ihlali gerekçesiyle rejim karşıtı ilan edilen 3 milyon 770 bin kişinin tutuklandığı belirtilmiştir 642 bin 980 kişinin idam edildiği, 2 milyon 369 bin kişinin ise 25 yıl ağırlaştırılmış hapis cezalarına çarptırıldığı da Moskova yönetimine aynı raporlarla bildirilmiştir Fakat 25 yılın sonunu hiç biri göremediği herkesçe malumdur Bu tutuklananların büyük bir çoğunluğunun da eski SSCB sınırları içerisinde sürgün edildiği de gizlenmemektedir
Kazak bozkırlarında yaşanan ve tarihe “Aktaban Şuburundu” olarak geçen doğal kıtlık döneminin üzerinden geçen 210 yılda çoğalan Kazak Türklerinin nüfusu ise yine geçtiğimiz yüzyılda Kazakistan’da yaratılan suni açlık ve kıtlıklarda 2 milyon 220 bin kişinin ölümüyle büyük bir kayba uğratılmıştır Bu rakamlar devlet arşiv kayıtlarınca da doğrulanmaktadır Bu ölümler kadar feci olan başka bir etken ise binlerce Kazak Türkünün kıtlık döneminde topraklarını terk etmesidir 616 bin kişi Orta Asya bozkırlarının çöle dönüşmesiyle ata vatanlarını geri dönmemek üzere terk etmek zorunda kaldığı da bilinmektedir
1927–1953 yılları arasında ise SSCB hükümet karşıtı denilerek suçlu bulunan 103 bin kişi siyasi sürgüne gönderildi Bu siyasi suçluların 25 bini daha sonra idam edildi
Bu süreçte Stalin’in tam desteğini almış olan dönemin SSCB Kazakistan Komünist Partisi sekreteri F Goloşegin açlık ve katliamlar sürecinin en büyük aktörü oldu Goloşegin’in yaptırımlarıyla kuzeyindeki bereketli toprakların üretimlerini engelledi 1920’lerde nüfusun neredeyse 5 katı fazla olan büyük baş hayvanları toplu olarak kesildi veya yok edildi Bunların temelinde ise kör siyaset uygulayarak Kazakistan’da küçük bir ihtilal planı vardı Bu ihtilal maksatları arasında Orta Asya’nın güçlü ve zengin Kazak Türkü beyliklerini ortadan kaldırarak zenginleri halk düşmanı ilan edilmesine ve sürülmesine sebep olacak sürecin başlatılması yatıyordu
Nihayetinde 700 e yakın beyin malları ve hayvanları ve toprakları ellerinden sorgusuz sualsiz alındı Göçebe bozkır hayatına sahip Kazak halkı güç kullanılarak yerleşik düzene geçirildi
Bu durum elinden meraları ve hayvanları alınmış göçebe halkı kırıp yok etmeye başladı Korkunç bir sonun kurbanı 40 milyondan fazla dağlarda ve yaylalarda aç susuz ve yemsiz bırakılan büyük ve küçükbaş hayvanlar sahipsizlik ve bakımsızlıktan telef oldu 1927–1932 yılları arasında halk hayvanlarının telef olması ve ölüme terk edilmesi sonucu halkın besin kaynağı hayvanların tüm ülkedeki sayısının 4 milyona düşmesiyle açlık süreci başlamış oldu
Tarihi kaynaklar ve canlı şahitleri anlattıkları ise tam bir vahşet ve korkuyu ortaya koymaktadır Geçimini hayvancılık ve topraklarının mahsulüyle sağlayan zengin Kazak Türkleri 1927–1932 yılları arasındaki 5 yıllık bir süre zarfında önce mal, mülk ve hayvanları ellerinden alınarak yoksul bırakıldılar daha sonrasında ülke genelinde başlayan açlık sonucu büyük çoğunluğu çocuk ve kadınlardan oluşan binlerce kişi toplu ölümlere maruz kaldı Köy ve kasabalarda yaşayan 50 ile 100 bin kişilik nüfusların günde 30–80 kişiye kadar ölü verdikleri artık ölüleri gömmenin imkânsız hale geldiği ve sonunda halkın başka ülke topraklarına göçtüğü bilinmektedir
1932 yılından sonra onlarca köy haritadan silinmiştir Ülkede kalan Kazak halkı bu kıtlık sonrasında SSCB rejiminin gereğini yerine getirmek zorunda bırakıldı
1933 yılına açlıktan ölen Kazak Türkünün sayısının 2 milyon 300 bin kişiydi Bu tarihi trajedi Kazak halkı tarafından “Kızıl Kırgın Kurbanları” olarak anıldı Bu ölüm oranı o yıllarda Kazakistan nüfusunun %54’üne denkti
Ülke çapında bu yıllar zarfında yaklaşık 80 bin kişinin katıldığı büyük ayaklanmalar yaşandı Bu olaylarda 5551 kişi Stalin’in gizli polis servisi tarafından tutuklandı ve 883’ü anında idam edildi Kalanlar ise sonu bilinmeyen bir hayata kurban gitti
1936–1937 yıllara gelindiğinde Kazak milli şahsiyetleri ve aydınlarının halk üzerinde bağımsızlık, Turancılık ve Pan-Türkist düşünceleri önem kazanmaya ve sahiplenilmeye başlandı
Milli ruhu doğuran yazar ve şairlerin güçlü kalem darbeleriydi Adeta kılıçtan etkili olan bu kalemler halkın korkularla sindirilmiş ruhlarını canlandırarak kendine getiriyordu Ana dil, Turan egemenliği, bağımsızlık konuları tüm ülkeyi etkisi altına almaya başladı
Bu kalemlerin başında İstiklal savaşında kendi ülkesi işgal altındayken Mustafa Kemal ve Türkiyeli kardeşlerine hitaben “Alıstagı Bavırıma” (Uzaktaki Kardeşime) adlı şiirini yazan Mağcan Cumabayev, Ana dil ve Kazak Halk pedagojisinin temellerini atan Ahmet Baytursunov, İlyas Cansugirov, Beyimbet Maylin, Mırjakıp Dulatov ve Saken Seyfullin gelmekteydi
Halkının gözünü açarak karanlık bir dünyada yaşamasını istemeyen ve milli duyguları perçinleyen bu kalemler SSCB hükümetince Türkçülük ve Turancılık hareketiyle halk düşmanı ilan edilerek kurşuna dizildiler
Sonuç olarak geçtiğimiz yüzyılda emperyalistlerin pençelerinde bu ağır azabını çekmeye mahkûm edilen Kazak Türkü ve diğer Türk Cumhuriyetlerindeki kardeşlerimiz o acı günleri geride bırakmıştır
SSCB’nin “Kızıl Kırgını Kurbanları” yerini, ABD ve AB’nin “Ortadoğu Kırgını Kurbanları”na bırakmıştır Maalesef dün olduğu kadar bugünde milletimiz acı çekmektedir Geçmişte milletimizin kucaklaşarak birbirlerinin yaralarına merhem olamaması, bugünün yaralarına merhem olmayacağı anlamına gelmemelidir
Ufuk TUZMAN – Filolog, Araştırmacı
|
|
|