07-25-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Gebelik Plasenta Nedir
Dokuz aylık macera sona erip bebeğiniz dünyaya merhaba dedikten hemen sonra doktorunuzun dikişlerden önce yapacağı bir işlem daha vardır: tüm hamilelik boyunca bebeğinizin pekçok gereksinimini karşılayan plasentayı çıkarmak Halk arasında son ya da eş olarak da adlandırılan plasenta geçici bir organ olup hamilelik açısından hayati öneme sahiptir
Tüm hamilelik süresince fetus tüm gereksinimlerini annesi yardımıyla sağlayan bir parazit gibidir Çok erken dönemlerde embryo çok küçük olduğundan gereksinimleri ve atık ürünleri de son derece azır ve bu gereksinimlerini rahim boşluğu salgıları yardımıyla giderebilir Ancak bu durum çok çabuk değişkenlik gösterir Embryo büyümeye devam edip dolaşım sistemi oluştuktan sonra besin maddesi ile gaz alışverişini sağlayacak daha etkili bir sisteme gerek duyar Bebeğin dolaşımı ile annenin dolaşımı arasında bu alış verişi sağlayan sistem plasentadır
Madde alışverişi dışında plasentanın bir başka görevi daha vardır Plasenta ana endokrin organlardan birisidir Östrojen ve progesteron gibi steroid hormonlar ile bazı protein hormonların salgılanmasından sorumludur
Plasentanın gelişimi
Plasentanın oluşumu gebeliğin çok erken dönemlerinde, embryo daha blastokist aşamasındayken başlar Embryo rahim duvarı içine yerleştikten sonra (implantasyon) bazı hücreler ayrışarak bebeği oluştururken diğer hücreler plasentayı oluşturmak üzere farklılaşmaya başlar Bu aşamada rahimin iç kısmını döşeyen ve endometrium adı verilen tabaka da farklılaşır Bu tabaka artık desidua olarak adlandırılır Endometriumun bu değişimi yumurtalıklardan salgılanan hormonların etkisi ile olur
Plasenta gebeliğin yaklaşık 18 haftasına kadar büyümeye devam eder Bu döneme kadar gebeliğin sürdürülmesi için gerekli hormonal destek yumurtalıklar tarafından salgılanır Daha sonra ise bu görevi plasenta üstlenir
Genelde doğumda plasenta 20-22 santimetre çapında disk şeklinde bir yapıdır, 2-2 5 santimetre kalınlığında ve yaklaşık 500 gram ağırlığındadır Bununla birlikte plasenta boyutları çok değişkenlik gösterebilir
Plasenta fonksiyonu
Plasentanın temel görevi gelişmekte olan fetun gereksinim duyduğu besin maddelerini anneden bebeğe aktarmak, fetusun metabolizma neticesi ürettiği atık ürünleri annenin dolaşımına aktarmak ve yine anne ile bebek arasında oksijen ve karbondioksit alışverişini sağlamaktır
İlk kez 1559 yılında Realdus Columbus bu geçici organa yuvarlak kek anlamına gelen plasenta adını vermiştir 1796 yılında oksijenin keşfinden sadece 22 yıl sonra Erasmus Darwin plasentanın görevinin insanlardaki akciğer ve balıklardaki solungaçlar ile benzer olduğunu ileri sürmüştür
Zannedilenin aksine bebeğin kanı ile annenin kanı asla birbiriyle temas etmezler Bebeğin kanı ile annenin kanı arasında pek çok tabaka bulunur Kandaki maddeler bu tabaklar yardımıyla değiş tokuş edilir
Plasenta karmaşık bir yapıdır sadece geçirgen bir zar değildir Bazı maddeler plasentadan olduğu gibi geçerken bazılar geçiş sırasında metabolize olur bazıları ise hiç geçemezler Öte yandan glukoz ve oksijen gibi bazı maddelerin bir kısmı geçiş sırasında plasenta tarafından kullanılır
Gaz Transportu
Oksijen ve karbondioksit gibi gazlar kısmi basınçlarındaki farklılıklar yardımıyla transfer edilirler Örneğin anne kanındaki oksijen bebek kanındakine göre daha fazla olduğu için doğal olarak annenin kanından fetal tarafa doğru geçiş gösterir Oksijen basıncı daha düşük olmasına rağmen bebeğin kanı dokulara anne kanındaki kadar oksijen taşıma yeteneğine sahiptir Bunun nedeni bebek kanındaki hemoglobin oranının yaklaşık %50 daha fazla olmasıdır Öte yandan fetal dolaşımdaki hemoglobinin oksijen taşıma kapasitesi yetişkin hemoglobininden çok daha fazladır
Karbondioksit açısından bakıldığında ise fetusta çok fazla üretildiğinden bebek kanındaki oran ve basınç çok daha fazladır Bu nedenle karbondioksit bebek kanından anne kanına doğru geçiş gösterir
Besin maddeleri
Plasenta ve fetus için temel enerji kaynağı glukozur Glukoz plasentadan yardımlı diffüzyon adı verilen bir sistemle geçer Glukozun bir kısmı değişmeden bebeğe geçerken kalan kısmı plasnetada metabolize edilerek laktata dönüştürülür
Proteinlerin yapı taşı olan amino asitler fetal kanda daha fazla miktarda olmasına rağmen fetusun yoğun gereksinimi nedeniyle anne kanından alınırlar Bu geçiş aktif transport adı verilen sistemle olur
Diğer besin maddelerinin geçişi de benzer şekilde olur
Bazı antikorlar, ilaçlar vb maddelerde benzer mekanizmalarla plasentadan bebeğe geçebilirler
Hormon üretimi
Madde alışverişinin yanı sıra plasenta, yumurtalık, rahim, meme dokusu ve bebek üzerinde etkili pek çok hormon ve hormon benzeri maddenin üretiminden de sorumludur
STEROİD HORMONLAR
Plasentada iki ana tür **** steroidi üretilir Bunlar östrojen ve progesterondur
Progestinler:
Progesteron reseptörüne bağlanan hormonlar kabaca progestinler olarak adlandırılırlar Progesteron hormonunun kendisi gebelik hormonu olarak da adlandırılır Bunun nedeni gebeliğin yerleştiği endometriumu desteklemekte üstlendiği kritik roldür Miktarı değişmekle birlikte tüm memeli hayvanların plasentaları progesteron üretir Hamileliğin başında plasenta bu görevi üstlenen kadar gerekli olan progetsreon yumurtalıkta korpus luteum adı verilen yapıdan üretilir Korpus luteum yumurtlamadan sonra yumurtalıkta kalan kısımdır Bazı memeli türlerinde hamileliğin hemen başında plasnetadan salgılanan progesteron yeterli olduğu için korpus luteum ameliyatla çıkarılsa bile gebelik devam eder Oysa insanda bu operasyon düşüğe neden olur
Hamilelikte progesteronun 2 temel görevi vardır:
Endometriumun desteklenmesi:
Fetusun yaşamını devam ettirebilmesi için gerekli ortamın sağlanmasıdır Eğer endometrium üzerindeki progesteron desteği ortadan kalkarsa gebelik sonlanır
Rahim kaslarının kasılmalarının baskılanması:
Buna myometrium üzerinde progesteron bloğu adı verilir Rahimin kasılması ve gebeliğin düşük ya da erken doğum ile sonlanmasını engelleyen önemli faktörlerden birisidir Hamileliğin sonlarında doğru bu blok artan östrojen hormonu ile baskılanır
Progesteron ve diğer progestinler aynı zamanda hipofiz bezinden olan hormon salgısını engelleyerek hamlelik süresince yeni bir yumurtlama olmasını engellerler
Östrojenler:
Plasenta bazı türde östrojenlerin üretiminden de sorumludur İnsanlarda plasentada üretilen asıl östrojen estrioldür Türler arasında farklılıklar bulunmakla birlikte plasentada üretilen östriol bebekte üretilen androjenlerden, plasentada üretilen progestinlerden ya da diğer steroid hormonlardan üretilir Bazı istisnai durumlar dışında anne kanında östrojen düzeyi gebeliğin sonları yaklaştıkça zirveye ulaşır
Plasental östreojenlerin iki temel görevi vardır
Myometriumun gelişiminin uyarılması ve progestronun myometriumu baskılayıcı etksinin dengelenmesi:
Pek çok türde artan östrojen düzeyleri rahim kası üzerinde oksitosin adı verilen hormonun bağlanacağı reseptörlerin yapımını hızlandırarak rahimi doğuma hazırlar Oksitosin rahim kasılmalarını sağlayan ve suni sancı sırasında da dışarıdan verilen hormondur
Meme dokusunun uyarılması:
Östrojenler memede süt üretiminden sorumlu olan dokuların yapımını uyarırlar
Progestinler gibi östrojenler de hipofiz bezini baskılayarak hamilelik süresince yeni bir yumurtlama olmasını engellerler
İnsanlarda plasental östrojen (estriol) bebekte üretilen androjenlerden üretildiği için fetusun iyilik halinin değerlendirilmesinde önemli rol oynar
PROTEİN HORMONLAR
Hemen her memelide değişik türlerde protein yapısında hormonlar ve benzeri maddeler de üretilir Bu maddeler hem anne, hem bebek hem de plasentanın fizyolojisinde önemli rol oynarlar
Koriyonik gonadotropin:
Sadece gelişmiş memelilerde üretilen bir hormondur İnsanda üretilen formuna human chorionic gonadotropin ya da kısaca hCG adı verilir hCG yumurtalıktaki korpus luteum üzerindeki özel alanlara bağlanarak bu yapının gerilemesini engeller Bu sayade korpus luteum plasenta tam anlamıyla görevi üstlenene kadar progesteron üretmeye devam eder ve gebeliğin düşükle sonuçlanması engellenir Bu nedenle hCG annenin moleküler düzeyde gebeliği fark etmesini sağlayan ilk sinyaldir Gebelik testlerinde kanda veya idrarda hCG saptanması testin pozitif yani gebeliğin var olduğu anlamına gelir
Plasental laktojenler:
Bunlar süt üretiminden sorumlu olan prolaktin ve büyümeyi, sağlayan büyüme hormonuna benzer hormonlardır Genelde gelişmiş tür canlılarda üretilir Bu hormonların fonksiyonları tam anlamıyla açıklığa kavuşturulamamıştır Bebeğin ve annenin metabolizmasında dengeleyici rol oynadıkları düşünülmektedir
Relaksin: Bu hormonun progesteronla beraber gebeliğin idamesinde rol aldığı düşünülmektedir Pelvisteki bağların gevşemesini sağlamak da olası etkileri arasındadır
PLASENTA ANOMALİLERİ
Küçük plasenta
Genelde normalden küçük plasenta bazı anomalilerle birlikte görülür Annenin hamilelik öncesi aşırı zayıf olması ya da gebelik süresince yeterli kilo almaması durumunda plasenta küçük olabilir Annenin kan hacmi yeteri kadar artmadığında rahimden plasentaya giden kan akımı da yetersiz olacağından plasenta yeteri kadar büyüyemez Öte yandan plasentanın küçük olması doğal olarak fonksiyonlarını erken yitirmesi (erken yaşlanması) sonucunu getirir Plasentanın erken yaşlanması gebeliğe bağlı yüksek tansiyon (preeklempsi) varlığında sıkça karşılaşılan bir durumdur Bununla beraber bazı genetik bozukluklarda da plasenta normalden küçük kalabilir
Büyük plasenta
Bu durumun en önemli nedenleri, plasentada ödem, annede diyabet, annede ciddi anemi, bebekte anemi, doğumsal frengi ve plasenta arkasına kanamadır Nadiren toksoplazma enfeksiyonu, doğumsal fetal nefroz gibi durumlar da bu tabloya neden olabilir Plasental ödem şiddetli ve yaygın olduğunda bebeğe giden kan ve oksijen miktarı azalacağından düşük apgarlı bebeklere daha sık rastlanır Bu tablonun sonucu olarak yeni doğan ölümleri daha sık görülebilir
İnce plasenta
Erken doğumlarda ve bazı fetal anomalilerde plasenta ince olabilir Plasentanın normalden çok daha ince olması fetal gelişim geriliği ve yeni doğan ölüm riskini arttırmaktadır
Kalın plasenta
Bu durum hastalıktan ziyade sağlık belirtisidir
Loblu plasenta
Plasentanın birden fazla loba ya da aksesuar loba sahip olmasının klinik önemi bilinmemektedir
Ultrasonda kalsifikasyon
Doktorunuz ultrason incelemesi sonrasında bebeğinizin plasentasında kalsifikasyonlar gördüğünü söyleyebilir Bu durum son 3 ayda normal kabul edilir Öte yandan kalsifikasyon plasnetanın erken yaşlanma belirtilerinden biri olabilir Kalsifikasyon ne kadar çoksa fonksiyon görebilen normal alan o kadar azalmış demektir Bu durumda bebeğe giden kan ve oksijen miktarı azalmaktadır Ancak korkmayın Plasentanın rezervi yüksektir Bebeğin tehlikeye girmesi için plasentanın büyük kısmının kalsifiye olması gerekir
|
|
|