![]() |
Ebediyet.... |
![]() |
![]() |
#1 |
mate
|
Ebediyet....Ebediyet Derler ki; "İnsanoğlu açıklık bir tarlada doğar, karanlık bir ormanda ölür" ![]() Oysa katran karası bir ıssızlıktan gelmiştir tarlaya da ![]() ![]() ![]() Gözünü açtığı yer, göz kamaştıran bir yalnızlık bozkırıdır ![]() Haykırır aydınlığa, çığlık çığlığa ![]() ![]() ![]() Feryadına müşfik bir ana kucağı yetişir ![]() ![]() Yalnız olmadığını anlar yeni gelen; yatışır, dinginleşir ![]() O kucak, kişiliğinin bir parçasıdır artık ![]() ![]() ![]() O, biraz da saçındaki eldir; yüzündeki tebessüm ![]() ![]() ![]() * * * Sonra yaşam, bazen yalçın kayalıklara bazen bereketli vadilere sürer yolunu ![]() ![]() ![]() Yol boyu yoldaşlar edinir ![]() Güleç yüzlü bir hoca, ilk derste hayatın Matisse tabloları kadar berrak değil, Picasso'nunkiler kadar karmaşık olduğunu anlatır ![]() Açık sözlü bir kadın, onu karşı cinsle tanıştırır ![]() Gazete köşesinde bulduğu bir ablayla, dertlerini paylaşır ![]() Bir tiyatrocunun tiradında isyanını haykırır ![]() Okuduğu bir kitabın yazarını örnek alır ![]() Tanıdığı ya da tanımadan kanının kaynadığı bir dolu insan, deniz fenerleri gibi aydınlatır yolunu ![]() ![]() ![]() O hocaların, o kadınların, o oyuncuların, o yazarların, kahramanlarının yatağında nehirlerce büyür ![]() İnsan, biraz da okuduğu kitaplardır artık ![]() ![]() ![]() Dinlediği tiratlardır ![]() * * * Belki de ondan; o deniz fenerleri söndüğünde, kısmen söneriz bizler de ![]() ![]() ![]() Bir tatil dönüşü yeni kazılmış taze mezarlarla karşılaşır, yıkılırız ![]() Hayatı tablolardan kavratan Muhan Hoca gitmiştir ![]() Karşı cinsi öğreten açık sözlü Duygu yitmiştir ![]() Dertlerimizi paylaşan Güzin Abla hayatımızdan çekilmiştir ![]() Baykal Saran'ın tiradı susmuş, Yılmaz Çetiner'in kalemi durmuştur ![]() Kabirlerine attığımız, toprak değildir sanki; un ufak olmuş hatıralarımızdır ![]() Hayat, verdiklerini geri almış, kahramanlarımızı karanlık bir ormana salmıştır ![]() Bizi biz yapan yapıtaşları zamansız çekilmiştir altımızdan ![]() ![]() ![]() Sarsılırız ![]() * * * Lakin eve dönüp pembe kaplı bir kitapta o duygulu kadının adını ararız yeniden ![]() ![]() ![]() Nefes Nefese geçmiş Bir Ömür'de Yılmaz Ağabey'i anarız ![]() Her zamanki köşesinde Güzin Abla'nın imzasının yaşadığını görürüz ![]() Müteveffa bir hocanın ilk dersinden, bir tiyatrocunun eski sahnesinden sesler kazınmıştır belleğimize ![]() ![]() ![]() ![]() Kahramanlarımız, karanlık ormana gittiklerinde bile, okuttukları her öğrencide, tiratlarını anımsayan her seyircide, her kitapta, her okurda, her hafızada, milyonlarca ses, söz, satır halinde yaşamaya devam ederler ![]() * * * Sonra bir gün, katran karası bir ıssızlıktan biçare bir çığlık duyulur ![]() Açıklık tarlaya düşer bir bebek ![]() ![]() ![]() Onu kucaklar, saçını okşar, gülümsersiniz ![]() Büyütürken hiç unutmadığınız bir tiradı anlatır, pembe kaplı eski baskı bir kitabı okur, yıllar önceki bir derste öğrendiklerinizden hayat dersleri aktarırsınız ![]() Sizi siz yapan seslerden, sözlerden, satırlardan harmanladığınız bir mirası ona devredersiniz ![]() Böylece kahramanlarınız karanlık bir ormanda iken, açıklık tarlaya düşen her bebekte yaşar, milyonlarca satır, ses, söz halinde ![]() ![]() ![]() "Ebediyete intikal etmek" denen de budur ![]() |
![]() |
![]() |
|