![]() |
Şüphe.. |
![]() |
![]() |
#1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Şüphe..Tarihsel süreçte şüphecilik, ilerisürülen düşüncelerin eskidiği ve yeni düşüncelerin henüz ortaya çıkmadığı çağlarda belirmiştir ![]() ![]() Bu yozlaşma ve çöküntü, Yunan bilgicilerinin (sofistlerinin) şüpheciliğinde yansımıştır ![]() Thales’ten beri ortaya atılan felsefesel açıklama denemelerinin çokluğu, doğal olarak eleştiriyi ve şüpheyi gerektirmiştir ![]() ![]() Antikçağ Yunan bilgiciliğinin kurucusu Protagoras (485-411), tarihsel süreçte ilk şüphelenen düşünürdür ![]() ![]() "Her şeyin ölçüsü insandır ![]() Her şey, bana nasıl görünürse benim için böyledir, sana nasıl görünürse senin içinde öyledir ![]() ![]() ![]() Demek ki herkes için gerekli kesin ve saltık bir bilgi edinmek olanaksızdır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() "Hiçbir şey yoktur ![]() Varsa bile insan için kavranılmaz ![]() Kavranılsa bile öteki insanlara anlatılamaz" ![]() Antikçağ Yunan şüpheciliği, bu ilk bilgici döneminden sonra Elis’li Pyrrhon (365-275)’la okullaşıyor ![]() ![]() Bilgi sorununu dizgesel (sistematik) olarak ilk inceleyen şüpheci Pyrrhon’dur ![]() ![]() Büyük İskender’in ve Aristoteles’in çağdaşı olan Pyrrhon, akademia’yla peripatos (Platon’la Aristoteles) okulları arasındaki karşıtlığı sezmekte gecikmemiştir, daha sonra da bu karşıtlığın Stoa ve Epikuros okullarında derinleşmesini izlemiştir ![]() ![]() "Gerçekten güzel ya da çirkin olan hiçbir şey yoktur ![]() ![]() ![]() Ruhsal rahatlık (Yu ![]() ![]() ![]() Bu düşüncelerini sözlü dersleri ve yaşamıyla açıklayan Pyrrhon’un öğretisi, yazılı olarak, izdaşı Timon (320-230) tarafından yayılmıştır ![]() ![]() Timon, ustasının öğretisini üç önermede formüle etmiştir: 1- Nesnelerin gerçek yapısı kavranılmaz (Yu ![]() 2- Öyleyse nesnelere karşı tutumumuz yargıdan kaçınma (Yu ![]() 3- Ancak bu tutumladır ki ruhsal dinginlik (Yu ![]() ![]() Pironcular için gerçek mutluluk (Yu ![]() ![]() Görüldüğü gibi, yüzyıllarca sonra Kant’ın öğretisinde biçimlenecek olan bilinemezcilik, antikçağ Yunanlılarında şüphecilik biçiminde yansımaktadır ![]() ![]() Pyrrhon şüpheciliği, stoacılıkla Epikurosçuluğu da belli ölçülerde etkilemiştir ![]() ![]() ![]() Platon akademisinin akademi şüpheciliği adıyla anılan bu şüpheci dönemi, orta akademi dönemidir ![]() ![]() Akademi şüpheciliği, kesin gerçek deyimi yerine gerçeğe benzer deyimini koymuş ve bununla yetinilmesi gerektiğini savunmuştur ![]() Onlara göre kesinliği hiçbir zaman elde edemeyeceksek de kimi şeylerin öteki şeylerden daha çok doğruluğa yatkın olduğunu görebiliriz ![]() ![]() ![]() Bu yüzden akademi şüpheciliği, olumlu şüphe ya da verimli şüphe deyimiyle nitelenmiştir ![]() ![]() ![]() Bununla beraber, İ ![]() ![]() ![]() Böylelikle de kesin gerçeğin bulunmadığını göstermiştir ![]() ![]() Orta akademi, özellikle Arkesilaos’un büyük etkisiyle tam iki yüzyıl (İ ![]() ![]() ![]() ![]() Bu iki yüzyıl sonunda stoacılığa teslim olan akademi şüpheciliğinden sonra antikçağ Yunan şüpheciliği, Girit’li Aenesidemos (İ ![]() ![]() ![]() Tarihlerin yazdığına göre, Greklerden iki bin yıl önce Knossos’ta şüpheci söz oyunlarıyla saraylıları eğlendiren bir çeşit şüpheciler varmış ![]() ![]() Aenesidemos’un Pironcu şüpheciliği, akademi sonrası şüpheciliği ve yeni Pironculuk adlarıyla da anılır ![]() Bütün insanların algıları aynı olsaydı aynı düşünceleri edinirler, tek düşünceli olurlardı ![]() ![]() ![]() Nedensellik de bu bir örnekliği sağlayamaz ![]() Neden, sonuçtan önce olamaz, sonuçla zamandaş olamaz, sonuçtan sonra olamaz ![]() Zamandaşlık her ikisini aynılaştırır ![]() Nedenin sonuçtan önce olması da, birinin varlığı öbürünün yokluğunu gerektireceğinden, mümkün değildir ![]() ![]() Güneş kızartır, karartır, eritir ve yakar ![]() ![]() Güneşin böylesine çeşitli nitelikleri olduğu da söylenemez ![]() ![]() ![]() Yaprağı eritmediğine ve buzu kızartmadığına göre, nedenselliği yaprakta ya da buzda aramak gerektiği ilerisürülebilir ki bu da sonucun, neden kadar, nedenselliği olabileceğini düşünmek demektir ve saçmadır ![]() ![]() Nedensellik olamayacağına göre, oluş da mümkün değildir ![]() Şüpheciliğin yargıdan kaçınmak için dayanacağı on kanıt vardır ki her türlü şüpheyi ve yargıdan kaçınmayı haklı kılar (Yu ![]() Duyan canlı varlıkların yapısı birbirinden farklıdır, aynı şey çeşitli hayvanlara çeşitli biçim ve oranlarda görünür ![]() İnsan yapısı da birbirinden farklıdır, her insanın başka duyu ve düşüncelere sahip oluşu bunu tanıtlamaktadır ![]() Aynı insandaki duyu organları da birbirinden farklıdır, göze hoş görünen buruna tiksindirici bir koku verebilir ![]() Duyan kişinin içinde bulunduğu çeşitli durumlar ve koşullar da birbirinden farklıdır, nesneler bize gençlikte ihtiyarlıktakinden başka görünür ![]() Eğitim de duyan kişileri farklılaştırmaktadır, bilgiliyle bilgisiz aynı nesneyi aynı biçimde görmezler ![]() ![]() Nesnelerin nicelikleri ve nitelikleri onları kendi kendilerinden farklılaştırmaktadır, keçiboynuzunun bütünü karadır ama, ondan ayrılan parçalar aktırlar ![]() Nesnelerin belli birtakım nitelikleri görecedir, sağdan başka ve soldan başka görünürler ![]() Duyumlara karışan yabancı unsurlar da onları farklılaştırır, nesneler su içindeyken havadakinden daha hafif gelirler ![]() Alışkanlıklar da nesneleri farklılaştırır, her gün görünen güneşe aldırmayız ama, kırk yılda bir görünen ondan daha küçük bir kuyrukluyıldızdan dehşete kapılırız ![]() ![]() ![]() İ ![]() ![]() Agrippa’yla aynı yüzyılda yaşayan şüpheci Menodotos da ikiye indirmiştir ![]() *** Şüphecilik antikçağda bitmiyor ![]() ![]() Özellikle Descartes, Hume, Kant, Comte gibi ünlü düşünürlerin şüphecilikleri bizi şaşkına çevirecek ![]() ![]() Hele rönesans şüpheciliğini ibretle izleyeceğiz ![]() İlk yanılgıları nesnel gerçekliğe yanlış bir anlam vermeleri ve onu son (değişmez, başkaca hiçbir bilgiyi gerektirmez) bilgi saymalarıdır ![]() Oysa böyle bir bilgi yoktur ![]() ![]() Sonsuza kadar da gelişmeye devam edecektir ![]() ![]() Evrensel gelişme nasıl sonsuzsa, onun bilgisi de elbette sonsuz olacaktır ![]() ![]() Belli bir yere bir zamanlar yirmi saatte giden tren teknik gelişme sonucu bugün dört saatte gitmektedir ![]() ![]() ![]() ![]() Bilgi bu anlamda görelidir ama, tarihsel olarak (eşdeyişle, bilgi sürecinin belli aşamalarına tekabül eden belli tarihlerde) kesin ve saltıktır ![]() Her göreli bilgi saltıklığını da birlikte taşır ![]() Şüpheciler, kendilerinin verdiği yanlış anlamdaki saltık bilginin yokluğundan, bilginin yokluğu sonucunu çıkarırlar ![]() ![]() İkinci yanılgıları bilgi sürecinde duyumların rolünü abartıp saltıklaştırmalarıdır ![]() ![]() Bilgi edinmenin, duyum ve düşüncenin çeşitli etkileşimlerini gerektiren karmaşık bir süreci vardır ![]() ![]() Oysa çeşitli kişiler aynı nesnel gerçekliği birbirinden farklı olarak algılayabilirler, ama bu duyumlarımızın bizi aldattığı anlamına gelmez ![]() ![]() Ünlü bir diyalektikçinin dediği gibi, eğer bir duyu örgenimiz şüphe uyandırıyorsa başka bir duyu örgenimizi kullanırız ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Örneğin elimize aldığımız yuvarlak meyveye "bu elmadır" deriz ![]() ![]() Görüldüğü gibi antikçağın çocuksu şüphecilerinden günümüzün sözde bilimsel şüphecilerine kadar tüm şüpheciliğin kanıtları sadece bu iki yanılgıya dayanır ![]() Protagoras "hava üşüyen için soğuk, üşümeyen için sıcaktır" diyordu, doğrudur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() *** Orhan HANÇERLİOĞLU |
![]() |
![]() |
|