![]() |
Retorik-Aristoteles |
![]() |
![]() |
#1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Retorik-AristotelesRetorik ve Poetika’nın, birbirine koşut çizgilerde ilerleyen ya da birbirini tamamlayan yapıtlar olduğu pek düşünülemez ![]() Ele alındıkları düşünce tarzına bağlı olarak, karşılıklı ilişkiler içinde olabilirler de, olmayabilirler de ![]() Aristoteles, kendisinden sonra gelen kuşaklar boyunca, her iki alanda da bir yetke olacaktı; adı ve saygınlığı, iki konuyu bir arada götürmekte rol oynayacaktı ![]() ![]() Yine de, başlangıçta, hitabet ile şiir arasındaki koşutluklara değil, retorik ve diyalektik kanıtlama arasındaki koşutluklara ilgi duyuyordu ![]() ![]() Doğru, Lysias’ın, Demosthenes’in söylevleri, Homeros, Sophokles ve Platon ile aynı düzeyde sayılmasa bile, Yunan yazınının herkesçe kabul edilen başyapıtları arasında yer alır; Aristoteles’in zamanında bile bunlar “okunur”du ![]() Burke’ün ve Fransız ihtilalinin hatiplerinin konuşmalarının, Cobden ve Bright, Webster ve Lincoln, Gladstone ve Churchill’in belagatlerinin kendi ülkelerinin yazınında bir yerleri olduğu savı da doğrudur ![]() ![]() ![]() Ama konuşmanın ve şiirin birtakım ortak özellikler taşıması da eşyanın tabiatındandır ![]() ![]() ![]() Aslında Poetika’nın mı yoksa Retorik’in mi ilk yapıt olduğu sorunu neredeyse anlamsız bir şeydir, çünkü her ikisi de yıllar içinde ortaya çıkmış ve gelişmiştir) ![]() ![]() ![]() Bu noktada Aristoteles, önceliği retoriğe tanımakla, şiirin kendisinin ardından gitmiş oluyor ![]() ![]() ![]() Bir başka ilgi çakışması alanı, biçemdir; Aristoteles’in, ilk hatiplerin, şairlerin başarılarının, kullandıkları dilin güzelliğine ve inceliğine ne derece bağlı olduğunu fark ettikleri için şiirsel ifadeyi etkilediklerine değin kurnaz gözleminde bir hakikat zerreciğinden daha fazla bir şey vardır ![]() Aristoteles, Poetika’da biraz taslak halindeki biçem tartışmasında bırakılan boşlukların, Retorik’te sunulan daha ayrıntılı çözümlemeye başvurularak doldurulması gerektiğini açıkça söylemiyor ![]() Ne de, Poetika’da karakter üzerinde dururken, yaşlıların ve gençlerin, zenginlerin ve yoksulların ayırıcı karakter çizgileriyle ilgili -aynı zamanda sevgi dolu ve tarafsız, etkileyici olduğu kadar eksiksiz- kısa tanımlamalar veren öteki yapıtı anımsatıyor bize ![]() Aristoteles’in Retorik’te kurmuş olduğu iyi ve kötü biçem ölçütleri egemen olmuştur; karakter taslaklarına gelince, bunları Horatius’ta bile, Retorik’ten Poetika’ya, tümüyle aktarılmış olarak buluyoruz ![]() Ayrıca bu örneklerde olanlar başkalarında da olmuştur; daha sonra şiir üzerine yazan yazarlar, Retorik’i, Aristoteles’in Poetika’sının temelleri üzerinde sapasağlam durmakla birlikte, diğer kısımlarında birçok dolguya gereksinim olan kendi yapıları için taş sağlayan bir ocak olarak kullanmışlardır ![]() Yine de, Aristoteles ile Aristotelesçi gelenek arasında bir ayrım yapmamız, zaten kendisinin de iki konuyu birbirinden tamamen farklı çizgiler üzerinde kurduğunu görmemiz gerekmektedir ![]() ![]() ![]() Retoriğin, mümkünse, eski saygınlığına kavuşturulması gereksinimi şiirinkinden daha da büyüktü; Aristoteles de bu incelemesinde bu konuyu gerçekten yeniden biçimlendiriyor ve felsefi olarak saygın bir konuma kavuşturuyor ![]() ![]() Ne retorik ne de şiir, felsefeye bir seçenek olarak kabul edilemezdi artık; ama biri olduğu kadar diğer ide, felsefi kuralları ve koyutları kabul ettiği ya da onlara uyduğu ölçüde, alçakgönüllü bir yer tutabilir ve değerli bir şeyler başarabilirdi ![]() Felsefe, bir süre, retorikle herhangi bir alışverişi kabul etmemişti ![]() ![]() ![]() ![]() Bununla birlikte, ta başlangıçtan beri -retorikte bu daha az açıklıkta kavranabilir gibiyse de- her ikisinin de iyi davranış göstermeleri halinde eski durumlarını kazanabileceklerinin belirtileri de vardır ![]() ![]() ![]() Böyle bir gelişme, Platon’un daha sonraki felsefesinde gerçekten görülür; retoriği ve onun temsil ettiği şeyi toptan suçlayan Gorgias’tan -çok daha genç bir diyalog olan- Phaidros’a gelen okuyucu, sıradan retorik uygulamalarının bir başka suçlamasıyla, gerçek felsefi retorik için ayrıntılı bir tasarıyı yan yana görünce şaşıracaktır ![]() ![]() Daha az felsefi bir dille bunlara kişilik tipleri diyebiliriz ![]() Her ruh “şekli”nde ruhun farklı bir parçası egemendir, bu da bazı kişilerin bir coşkunun, diğerlerininse başka bir coşkunun etkisi altında olması demektir ![]() ![]() ![]() Eğer ruhun farklı “biçimleri”ni inceliyorsa (ve bunları bireylerde tanıma noktasına geliyorsa), felsefi kanıtın farklı türden insanlara nasıl uydurulacağını bilmesi de gerekecektir ![]() Çünkü gerçekten de bu haliyle kanıt, işlem yöntemi ve hakikate doğru gidiş yolu -dinleyiciye bakmaksızın- ancak bir tek şey olabilir ![]() ![]() Friedrich SOLMSEN ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
|