Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Genel Kültür & Serbest Forum > Serbest Forum

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
ebced, hesabı

Ebced Hesabı _2_

Eski 07-20-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Ebced Hesabı _2_



Ebced Çeşitleri ve Ebced Tabloları
Asıl Olan Temel Ebced (Cümle-i Sağir)

?
Ye?
?
Ha?
Ze?
Vav?
He?
Dal?
Cim?
Be?
Elif??
10?
9?
8?
7?
6?
5?
4?
3?
2?
1?
Ra?
gaf?
Sad?
Fe?
Ayın?
Sin?
Nun?
Mim?
Lam?
Kef???
200???
100??
90??
80??
70??
60??
50??
40??
30??
20??
Lamelif?
Ğayın?
?
Dad?
Zel?
?
Se?
Te?
Şın??
31????
1000???
900???
800???
700???
600???
500???
400???
300

En Küçük Ebced Hesabı (Cümle-i Asğâr)

?
Ye?
?
Ha?
Ze?
Vav?
He?
Dal?
Cim?
Be?
Elif??
10?
9?
8?
7?
6?
5?
4?
3?
2?
1?
Ra?
gaf?
Sad?
Fe?
Ayın?
Sin?
Nun?
Mim?
Lam?
Kef?
8?
4?
6?
8??
10-?
2?
4?
6?
8??
Lamelif?
Ğayın?
?
Dad?
Zel?
?
Se?
Te?
Şın?
7?
4-?
8?
4-?
8?
4-

En Küçük Ebced Hesabı (Cümle-i Ekber)

?
Ye?
?
Ha?
Ze?
Vav?
He?
Dal?
Cim?
Be?
Elif???
970???
930????
1001???
532???
760???
507???
673????
1331????
1002??
19?
Ra?
gaf?
Sad?
Fe?
Ayın?
Sin?
Nun?
Mim?
Lam?
Kef???
491???
441???
586???
647???
188???
516???
756???
329????
1087???
626??
Lamelif?
Ğayın?
?
Dad?
Zel?
?
Se?
Te?
Şın????
1106???
111????
1371????
1442???
973????
1301????
8????
1112????
1872

Büyük Ebced Hesabı (Cümle-i Kebîr)

?
Ye?
?
Ha?
Ze?
Vav?
He?
Dal?
Cim?
Be?
Elif??
11??
10?
9?
8??
13?
6??
35??
53?
3???
111?
Ra?
gaf?
Sad?
Fe?
Ayın?
Sin?
Nun?
Mim?
Lam?
Kef???
201???
181??
95??
81???
130???
120???
106??
90??
71???
101??
Lamelif?
Ğayın?
?
Dad?
Zel?
?
Se?
Te?
Şın???
182????
1060???
901???
801???
701???
601???
501???
401???
360Arapça Rakamlar Tablosu

?????????

Ebced Hesabıyla Gerçek Burcunuzu Bulmak

Ebced hesabı
Ebced Hesabıyla Gerçek Burcunuzu Bulmak
Kişinin yıldızını bulmak için Ebced hesabı da denilen bir yöntem uygulanır Her yıldız aynı zamanda bir burca tekabül eder Bu şekilde kişinin talihi ve hastalıkları vs hakkında bilgi sahibi olunur
Ebced hesabı 3 çeşit olmakla beraber ben sizlere Ebced-i Sagir dediğimiz küçük Ebced hesabını açıklayacağım Aslında malumunuz Ebced hesabı Arapça’dır Türkçe’ye uyarlayabildiğim kadarıyla buraya yazıyorum umarım sizlere faydalı olur
Nasıl bakılacağına gelince kişinin anne ismi ile kendi ismi aşağıdaki tabloya bakarak toplanır ve 12 ye bölünür
Baki kaç kalırsa o numaralı burca bakılır
A=1F=8J=3Ö=7U=7B=2G=8K=4P=2Ü=7C=3Ğ=4L=6R=8V=6Ç=3H=8M=4S=0Y=10D=4I=10N=2Ş=0Z=7E=5İ=10O=7T=4



BAKİYEBURÇLARYILDIZITABİATIDOSTUDÜŞMANI1 kalırsaKOÇMerihAteşİkizlerYengeç2 kalırsaBOĞAZühreToprakYengeçAslan3 kalırsaİKİZLERUtaridHavaAslanBalık4 kalırsaYENGEÇAySuBoğaKoç5 kalırsaASLANGüneşAteşİkizlerBoğa6 kalırsaBAŞAKUtaridToprakAkrepYay7 kalırsaTERAZİZühreHavaYayOğlak8 kalırsaAKREPMerihSuBaşakKova9 kalırsaYAYMüşteriAteşKovaBalık10 kalırsaOĞLAKZühalToprakBalıkKoç11 kalırsaKOVAZühalHavaKoçAkrep0 Kalırsa (*)BALIKMüşteriSuBoğaİkizler(*) Çünkü 12?ye bölünen bir sayıda bakiye 12 kalmaz…
Örnek: Adınız, Ahmet; Annenizin adı da Fatma olsun…
A = 1
H = 8
M = 4
E = 5
T = 4
F = 8
A = 8
T = 4
M = 4
A = 1
1 + 8 + 4 + 5 + 48 + 8 + 4 + 4 + 1 ( A H M E T ) + ( F A T M A ) =

( 1+ 8 + 4 + 5 + 4 ) + ( 8 + 8 + 4 + 4 + 1 ) =

( 22 ) + ( 25 ) = 47

47 ÷ 12 = 3, Kalan = 11

Burcunuz: Kova

Ebced hesabı nedir yapılması dogrumudur? Ebced hesabıEbced veya Ebûced, Arap alfabesindeki harflerin kolaylıkla hatırda kalması için düzenlenen bir hârf dizisi ile bu harf dizisinin her birine tekabül eden bir rakam değeri sistemi ve diziyi oluşturan sekiz kelimenin ilkinin adıdır
Harflerin her birine 1?den 1000?e kadar matematik değerler verilmiştir
Ebced hesabı Fars ve eski Türk edebiyatında tarih düşürmede de kullanılmıştır Meselâ İstanbul’un Fetih tarihi için Kur’ân-ı Kerîm’den “Âherûn” kelimesi düşürülmüştür Bunların toplamı
(elif+gayn+ra+vav+nun)=1+600+200+6+50=857
çıkmaktadır ve bu tarih Hicri 857 (M 1453) yılı olan fetih tarihidir Ayrıca şâir Fuzûli, Kanunî Sultan Süleyman’ın Bağdat’ı fetih tarihi olan 941 H yılı için; “Geldi burc-i evliyaya padişah-ı namdâr” mısraını tarih düşmüştür Yine Sultan Abdülmecid’in saltanata geçişine de “Bir iki iki delik Abdülmecid oldu Melik” mısrası ile tarih düşmüşlerdir
Bütün hurûf-û hecâ denilen yirmi sekiz harfi içine alan Ebced harf tertibinde harflerin sayısal değerleri şöyledir:
Ebced: Elif : 1, Ba : 2, Cim:3, Dal:4 Hevvez: He : 5, Vav : 6, Ze : 7 Hutti: Ha : 8, Tı : 9, Ya : 10 Kelemen: Kef : 20, Lam : 30, Mim : 40, Nun : 50 Se’fes: Sin : 60, Âyn : 70, Fe : 80, Sad : 90 Karaset: Kaf : 100, Rı : 200, Şın : 3002 Te : 400 Sehaz: Se 500, Hı: 600, Zel : 700, Dazığ: Dad : 800, Zı : 900, Ğaym 1000
Ebced ilmiyle elde edilen bilgilerin değeri:
Kuran-ı Kerim’de bütün ilimler vardır Bu ilimleri de herkes kendi kabiliyetine göre okuyabilir veya hissedebilir Ancak bu ilimleri Kuran’dan okurken, benim anladığım ilim kesin doğrudur diyerek değil de, ben böyle anlıyorum, şeklinde söylemek gerekir Çünkü bir gün bu anladığı bilgiler yanlış olursa Haşa Kuran yanlış olmuş gibi algılanır
Örneğin Kuran-ı Kerim’de “Üzerinde “ondokuz” vardır” ayeti bulunmaktadır Bu sayıdan hareketle Kuran’ın bazı sırlarına ve şifrelerine ulaşmak mümkündür Ancak bu bilgilere mutlak doğru ve Kuranın kesin işareti olarak bakmanın bazı sakıncaları olacağından dikkatli olmak gerekir Hiç olmazsa: “Böyle şeyler anlamak mümkündür, fakat bunlar kesin ve değişmez doğrular olmayabilir Hesaplamalarımızda hata edebiliriz, bu hatalar da bize aittir” demek gerekir
Ebced hesabı da bunlardan biridir
Yirmi sekiz harften ibaret olan Arap alfabesi, Emevî Halifesi Abdülmelik bin Mervan zamanına kadar Ebced tertibiyle okunur ve yazılırdı Abdülmelik bin Mervan zamanında Nasr bin Asım ile Yahyâ bin Ya’mer el-Udvânî’den kurulan bir ekip, Arap alfabesinin harf sırasını değiştirdi ve birbirine benzer harflerin ard arda sıralanması esasına dayalı “hurûf-u hecâ” denilen ve bu gün kullanılan alfâbeyi oluşturdu Yazı dilinde bu alfabe kullanılmaya başlandı
Arap harflerinin ebced tertibine göre dizilişinin Hazret-i Âdem’e (as) dayandığı rivâyet edilir Bu tertip ile alfabenin kullanıldığı tarih süreci içerisinde, zamanla bu harflere sayısal değerler verilmiş; bu sayısal değerler âlimler, edebiyatçılar ve şâirler tarafından makbul ve muteber karşılanmış ve kullanılmaya başlanmıştır Şâirler ve edipler, yazdıkları manzum ve mensur eserlerde ebced hesabını da kullanmışlar ve harflere verdikleri rakamsal değerler ile önemli tarihleri kaydetmişler; zaman içinde bu usûl yaygınlaşma ve gelişme istidadı göstermiş; âdetâ Arap alfabesinin bir yan ilim dalı olarak olgunlaşmış ve adına da “Ebced Hesabı” veya “Cifir İlmi” denmiştir
Ebced dizilişine göre Arap alfabesi; “elif, bâ, cim, dâl, he, vav, ze, ha, tı, yâ, kef, lâm, mim, nûn, sin, ayın, fe, sad, kaf, rı, şın, te, se, hı, zel, dad, zı, ğayın” şeklindedir ve “ebced” ismini de bu dizilişin ilk dört harfinden almıştır Bu alfabe kolay ezberlensin diye şu formül ile de ifâde edilmiştir: Ebced, Hevvez, Huttî, Kelemen, Sa’fes, Karaşet, Sehaz, Dazağ Bu dizilişe göre Arap alfabesi sayısal değer açısından üçe ayrılmış; İlk dokuz harfe “âhâd” yani “birler”ve birler basamağından değerler verilmiş; ikinci dokuz harfe “âşâr” yani onlar denmiş ve onlar basamağından değerler verilmiş; üçüncü on harfe “miât” yani “yüzler” denmiş ve yüzler basamağından değerler verilmiştir
Kur’ân-ı Kerim inmeye başladığında Araplar arasında Ebced hesabı biliniyordu ve alfabe bilgisi olan şâirler ve edebiyatçılar tarafından da kullanılıyordu Arap lisanının belâğat, fesâhat ve edebiyat açısından en gelişmiş döneminde nâzil olmaya başlayan ve mu’cize ifâdeleriyle şâirleri ve edebiyatçıları hemen etkisi altına alan Kur’ân-ı Kerim’in; bu lisanı vahiy dili olarak kabul edip, bu lisanın yan bir ürünü diyebileceğimiz Cifir İlmini reddetmesi düşünülemezdi Esâsen Cifir İlmini reddetmesi için geçerli bir sebep de yoktu Zîra Kur’ân-ı Kerim prensip olarak, insanlığın zararına kullanılmayan her “birikime” kapılarını açan bir İlâhî Kitaptı Cifir İlmi ise, Arap Lisanının binlerce yıllık birikimini yansıtan bir ürünü idi
Nitekim, edebiyatça, belâgatça, güzel ve şâirâne söz söylemek sanatı bakımından ve bilhassa düpedüz hakîkati ifâde etmesi açısından şâirlerin ve edebiyatçıların gerisinde asla kalmayan ve sözüyle-hakîkatıyla herbir şâiri, edebiyatçıyı ve akıl ehlini hayran bırakan Kur’ân-ı Kerîm’in, âyetlerini Cifir ilmine göre muhtelif târihler veren birer anahtar hüviyetinde donatması, mucize oluşunun da bir gereği idi Bundan dolayıdır ki, Peygamber Efendimiz’den (asm) günümüze kadar ehil âlimler tarafından, Kur’ân-ı Kerim’in âyet ve kelimelerinden Cifir İlmine göre bir takım tarihler çıkarıla gelmiş ve bazı hakikatlerin sırlarına bu yol ile ulaşılabilmiştir
Ancak, bu çalışmayı bu ilme vakıf ehliyetli ulemâ yapabilir Yoksa, her önüne gelenin bu ilme göre tarih çıkarma girişiminde bulunmasının yanlış ve sıhhatsiz sonuçlara ¤¤¤üreceği açıktır
Meselâ, Osmanlı ulemâsından Molla Câmî, Sebe’ Sûresinin 15 Âyetinde geçen “beldetün tayyibetün” ibâresinden ebced hesabına göre hicrî 857, milâdî 1453 tarihini çıkarmış ve İstanbul’un Fethinin bu âyetle de müjdelendiğini haber vermiştir1
Meselâ, bir gün Yahûdî âlimlerinden bir kısmı Peygamber Efendimizin (asm) huzurunda Bakara Sûresinin ve Meryem Sûresinin başlarında bulunan şifreli harflerden Cifir İlmine göre tarih çıkararak:
“Yâ Muhammed! Senin ümmetinin müddeti az olacaktır!” demişlerdi
Allah Resûlü de (asm) sâir sûrelerin başlarında bulunan şifreli harfleri Cifir İlmine göre yorumla¤¤¤¤¤:
“Az değil; daha var!” buyurdu 2
Cifir İlminin Hazret-i Ali (ra), Hazret-i Cafer-i Sadık (ra), Muhyiddin-i Arabî (ra) gibi bir çok İslâm ulemâsı ile birlikte asrımızda Üstad Bedîüzzaman (ra) tarafından da kullanıldığı ve muhtelif tarihlere, haberlere ve müjdelere işâret edildiği bilinmektedir 3
Cifir İlminin tarih boyunca kullanıldığı ve Kur’ân’dan da bu ilme dayanarak bazı tarih, haber ve müjdelerin çıkarıldığı doğrudur; ancak bu ilim, gaybı yalnız ve yalnız Allah’ın bildiği; Allah bildirmediği takdirde hiçbir kulun gaybı bilemeyeceği hakikatine gölge düşürecek şekilde kullanılamaz, kullanılmamıştır ve kullanılması doğru da değildir Gaybı ancak ve ancak Allah (cc) bilir Allah (cc) bildirmediği sürece kul gaybı bilmez Bedîüzzaman Hazretleri (ra) Kur’ân’dan bu çerçevede verdiği haberlerde, “Gaybı Allah’tan başka kimse bilmez!” hakîkatini hep hatırlatmış; “Gerçek ilim Allah katındaki ilimdir”4 âyetinin rehberliğinde yürümüştür
Netice olarak söylemeliyiz ki: Ebced hesabı geleceği keşfetmeye yeterli bir kaynak değildir Gelecek Allah’ın ilminde, irâdesinde ve kudretindedir Allah bildirmedikçe hiçbir kimse, hiçbir hesaplamayla yarının ne olacağı hakkında bir ön bilgiye veya tahmine sahip olamaz



Alıntı Yaparak Cevapla

Ebced Hesabı _2_

Eski 07-20-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Ebced Hesabı _2_



1 Ebced hesabı _3_

İslam Anlayışında Ebced Hesabı- 1 BölümEbced hesabı

1BÖLÜM

İSLAM ANLAYIŞINDA EBCED

Ebced Hesabının tarihi sürecini incelediğimizde, İslam düşünürleri ve hassasiyetini bu yönde kullananlar tarafından çeşitli sahalarda kullanıldığını görmekteyiz İslam tarihinde oldukça geniş yelpazesi bulunan ebced’in uygulanışını da konu alan “Türk-İslam Kültüründe Ebced Hesabı ve Tarih Düşürme” adlı kitaptan, ebced hesabının uygulanışı ve kullanım alanlarını ismini zikrettiğimiz kitaptan göstermeyi uygun bulduk Prof Dr İsmail Yakıt’ın bu eseri, uygulanış ve kullanım alanlarının tesbitinde yeterli seviyededir Bu bölümde sadece ebced hesabının uygulanışının daha iyi irdelenmesi için pratik üzerinden verdik Bu bölüm, bir manada bize suretin çizgilerinden başlayarak bir kalıp çizimi gerçekleştirecek Umuyoruz ki, “Ebced Hesabı” hakkında müşahhaslardan mülhem bir zemin oluşması ve ruha destek kabilinden alt yapının kurulması

EBCED(1)

Ebced ve sözcüklerinden her harf bir rakama tekabül eder Bu rakamlar vasıtasıyla çeşitli işlemler meydana getirilmesine “ebced hesabı” yada “hisab-ı cümel” denir

Arabça Eski Sâmi alfabesindeki harf sırasının sayı değerine göre tertiplenmesinden meydana gelen birinci kelimenin adıdır Ebced tertibi İbrâni ve Süryâni Alfabesindeki harfleri içine alır Toplam sekiz kelimeden oluşur Bunlar;

Ebced, Hevvez, Hutti, Kelemen, Sa’fes, Karaşet, Sehaz ve Zaziğ’dir

Bu sekiz kelime bütün huruf-u heca denilen yirmisekiz harfi içine almış ve sırasıyla elif’ten gayn harfine kadar her harfe sayı değerleri verilmiştir

Osmanlıca’da olup Arapça’da olmayan harfler için de benzer harflerin sayı değerleri kabul edilmiştir Osmanlıca olup, Arapça’da olmayan; Pe,Çim, Je, Gef(Nazal n) harfleridir

İslam düşüncesi, rakamlar ve harfler metafiziğini söyle açıklar;

Varlığın meydana gelişi Allah’ın kün (ol) emriyle olmuştur “Kün” ilahi bir emir ve kelamdır Yani bir sözdür Harfler ise sözlerin ve seslerin sembolik işaretleridir Dolayısıyla harfler varlığın ilk mahiyetini oluşturmaktadır ve ilahidir Bütün sesler 28 harften ibaret olduğuna gore varlıklar ile harfler arası koleratif bir ilişki mevcuttur Her varlığın adı birer kelimedir ve harflerden müteşekkildir Harfler rakamlara tekabül ettirilirse, rakamlarda varlıklarla koleratif anlamda bir ilişkinin mevcudiyetini ortaya koyar Öte yandan İslam tasavvufunda, insan, mikrokozmik bir varlık olarak telakki edildiğinden, varlığın özüdür, çekirdeğidir Allah’ın kainata yani makrokozmik aleme tüm tecellisi aynen onun ve çekirdeği olan insana da olmaktadır Kainatın ruhu gibi insanın da ruhu ilahi bir mahiyet ve cevher arzederken, bedeni de maddi alemden bir cüz oluşturmaktadır Maddi alem “anâsır-ı erba’a” (dört unsur) denilen toprak, su, hava ve ateşin muayyyen terkiplerinin gelişimiyle meydana gelmiştir Varlığın esasını meydana getiren 28 harf dengeli bir dağılımla bu unsurlarda yer alır ve “ilm-i huruf”, “kitabü’l- huruf” gibi eserlerde yorumlanır

EBCED HESABI

Ebced’in en büyük özelliği “Ebced hesabı” adı verilen bir işlemde kullanılmasıdır Buna göre, ebced ifadesindeki her harfin bir sayı değeri vardır ve bu değerlerden istifadeyle bir çok konuda pek çok işlemler yapılmıştır İşte bunların her birine bu hesabın adı verilir Ebced alfabe düzeninin harfleri 1’den 9’a, 10’dan 90’a, 100’den 1000’e doğru numaralandırılır

Ayrıca bu alfabede gözükmeyen “pe” harfi “be ”, “çe” harfi “cim”, “je” harfi “ze”, “gef”(nazal n) harfi de “kef” gibi kabul edilerek onların sayı değerlerini alır

Eskilerin “hisâb el-cümel” dedikleri, ebced hesabının 4 çeşidi vardır:

“Büyük”, “en büyük”, “küçük” ve “en küçük” ebced hesabı

Eskiden büyük ebced (cümel-i kebîr) olarak ele alınmış, ama

bugün küçük ebced (cümelsağir) olarak değerlendirilmektedir

Kullanıldıgı yerler bakımından Ebced alfabe düzeninde her bir harfin bir rakama tekâbül etmesi keyfiyeti, Türk-İslâm kültüründe, hemen hemen her sahaya yayılan bir kullanımı ortaya koymuştur Rakamla ifâde edilecek şeyler yazıyla, yazıyla ifâde edilecek şeyler de rakamla sembolize edilir olmuştur

EBCED TABLOSU

Elif :1

Ba :2,

Cim :3

Dal :4

He :5

Vav :6

Ze :7

Ha :8

Tı :9

Ya :10

Kef :20

Lam :30

Mim :40

Nun :50

Sin :60

Âyn :70

Fe :80

Sad :90

Kaf :100

Rı :200

Şın :300

Te :400

Se :500

Hı :600

Zel :700

Dad :800

Zı :900

Ğayn :1000

EBCED ÇEŞİTLERİ

1-Asıl Ebced; Küçük Ebced Hesabı (Cümel –i Sağir)

Ebced düzeninin ilk dokuz harfi 1’den 9 ‘a kadar, ikinci dokuz harfi 10’dan 90’a kadar, üçüncü dokuz harfi 100’den 900’e kadar sayı değerlerini alırken,son olarak ‘ğayn’ harfi ise 1000 rakamını göstermektedir

Harflerin Ebced değerleri toplanır

Misal: Cemil kelimesini oluşturan harfler: Cim, mim, ye, lam’dır Cim: 3, mim:40, ye:10, lam:30

Toplam = 3 + 40 + 10 + 30 = 83 Cemil kelimesinin asıl (küçük) Ebced değeri 83?dür

2-En Küçük Ebced Hesabı (Cümel-i Asğar)

Harflerin (asıl) küçük Ebced değeri 12?ye bölünür Bölme işleminde bölünmeden kalan değer harfin en küçük Ebced değeridir Kef harfi ve sonrasındakiler için geçerli olan bu işlem de Sin ve Hı harfleri bu işleme tabi tutulmazlar

Misal: Mim harfinin Ebced değeri 40?tır 40?ı 12?ye böldüğümüzde kalan 4?tür Lam harfinin Ebced değeri olan 30?u 12?ye böldüğümüzde kalan 6?dır

Cemil kelimesinin en küçük Ebced değeri: 3 + 4 + 10 + 6 = 23?dür

3-Büyük Ebced Hesabı (Cümel-i Kebir)

Harflerin adlarının sayı değerine göre hesaplanır Bu işlem küçük Ebced hesabındaki sayılar, nazarı itibara alınarak yapılır

Misal: Cim harfi cim, ye, mim olarak yazılır Bunun toplamı: 3 + 10 + 40 = 53?tür

Cemil kelimesinin büyük Ebced değeri: 53 + 90 + 11 + 71 = 225

4-En Büyük Ebced Hesabı (Cümel –i Ekber)

Asıl (küçük) Ebceddeki harflerin sayı değerlerinin Arapça adlarının toplamıyla yapılan hesaptır

Misal: He harfinin değeri 5?dir Arapça 5 Hamse’dir Bu da 600 + 40 + 60 + 5 = 705?dir

Cemil kelimesinin en büyük Ebced değeri: 1035 + 333 + 575 + 1090 = 3033?dür

5-Noktalı Ebced Hesabı

Noktalı harflerin Ebced değerleri toplanarak yapılan bir hesaptır Noktasız harfler, hesaba katılmaz

Misal: Cemil kelimesindeki noktalı harfler: Cim ve Ye’dir Bu harflerin toplamı: 3 + 10 = 13?dür

Cemil kelimesinin noktalı Ebced değeri 13?dür

6-Noktasız Ebced Hesabı

Noktasız harflerin Ebced değerleri toplanarak yapılan bir hesaptır Bu hesapta da noktalı harfler nazarı itibara alınmaz

Misal: Cemil kelimesindeki noktasız harfler: Mim ve Lam’dır Bu harflerin toplamı: 40 + 70 = 110?dur Cemil kelimesinin noktasız Ebced değeri 110?dur

EBCED HESABININ KULLANILDIĞI YERLER

Günlük ihtiyaçlarda:

Özel notlar ve ticarî ilişkilerde kullanılmıştır

Meselâ: 100 akçe alacağı olan birisi alacaklı olduğu kişiye bir kağıt üzerinde bir ‘kaf’ harfı yazıp gönderince hem alacağını istemiş, hem de konuyu aracıdan saklamış oluyordu

İsim sembolü olarak:

İki veya daha fazla kelimenin sayı değerlerinin

aynı olmasından istifadeyle birini söylemekle diğeri kastedilmiş kabul

edilerek halk arasında kullanılagelmiştir

Meselâ: “Muhammed” kelimesi 92?dir “Aman’ kelimesi de 92?dir

“Mevlevî” kelimesi de 92? ettiğinden bu kavramlar arasında bir alaka

kurulmuştur

En meşhurlarından biri şudur:

”Aman lafzı senin ism-i şerîfinle müsavidir

Anınçin “aşıkın zikri “aman”dır ya Resulullah”

Keza bu konuda ilim = amel = sa’y kelimelerinin sayı değeri 140?dır

Hem sayı değeri itibariyle hem de anlamca aralarında bir irtibat vardır

Hilâl, lâle ve Allah lafzı da sayı değeri bakımından 66 etmektedir

Bu husustan dolayı kültürümüzde hilâl ve lâleye daha özel bir yer verilmiştir

Çocuğa isim verilirken:

Doğum tarihinin bir kelime veya bir, iki

isimle belirlenmesidir Hangi isimler çocuğun doğduğu seneyi ebced

hesabıyla verirse, o isimlerden biri çocuğa verilmiştir Meselâ: H 1311?de

doğan çocuğa “Mahmud Bahtiyar”, “Süleyman Hurşid”, “Yusuf Mazhari’, “Ömer

Rıza” ve “Recep Servet” gibi isimlerden biri verilebilir Çünkü bunların her

biri 1311 etmektedir

Kitap ve Makalelerde:

Eskiden kitapların önsöz, giriş, takdim sayfaları ile numa-

ra almayan sayfalar hep ebced alfabesine göre numaralandırılmıştır

Kitapların ay ve sene kayıtları, yazı bölümleri ve madde başlıkları hep ebced düzenine göre tanzim edilmiştir

Resmi devlet kayıtlarında:

Devlet arşivlerinde yer alan birçok resmî

belgeler, tutanaklar, fezleke ve mazbatalar, tarihler başta olmak üzere

vak’anüvis kayıtları, vakıf kayıtları ile sayım ve envanter hesapları

hep bu hesaba göre tanzim edilmiştir

İlimlerde:

Fizik, matematik, geometri ve astronomide sıkça kullanılmıştır

“Sa’fas” kelimesinin harfleri kullanılmıştır Astronomide buyük rakamlar “ğayn” harfinin birkaç tekrarı ile de sağlanabilmiştir

Ebced hesabı, musikide de kullanılmıştır Buna göre sesler ve perdeleri ebced alfabe düzeninden istifade edilerek oluşturulan bir “ebced notası” ile belirlenmiştir

Bu hesabın en çok kullanıldığı yerlerden biri hiç şüphesi mimarlıktır Özellikle Mimar Sinan, eserlerinde, boyutların modüler düzeninde çok sık kullanılmıştır Temel lslâmî kavramlardan oluşan bu hususa birkaç misal verelim:

Süleymaniye’de zeminden kubbe üzengi seviyesi 45, kubbe alemi 66 arşın yüksekliktedir Ebced’e göre “Âdem’ 45, “Allah” lafzı da 66 etmektedir Yine Selimiye’de de kubbeyi taşıyan 8 ayağın merkezlerinden geçen dairenin çapı 45 arşındır Kubbe kenarı zeminden 45, minare alemi buradan itibaren 66 arşındır Süleymaniye ve Selimiye’nin görünen silüetleri 92 arşındır ki, bu da “Muhammed” kelimesinin karşılığıdır

Cifr İlminde :

Cifr; Harflere verilen sayı değeri ile, geleceğe veya geçen hadiselere, ibarelerden tarih veya isme dair işaretler çıkarmak ilmidir Buna göre sembolik şekiller ve harflerin ebced sayı karşılıkları üzerinde yapılan yorumlar, bu sahayla meşgul olan kimselerin başvurdukları yollardan biridir

Ebced yöntemiyle, Kuran’da geçen bazı ayetlerin, anlamlarına uygun olarak birtakım tarihlere denk geldiğini görürüz Ve bu ayetlerde bahsedilen olayların, ebced hesaplarıyla elde edilen tarihlerde gerçekleştiğini gördüğümüzde ise, söz konusu ayetlerde olaya ilişkin gizli bir işaret bulunduğunu görmekteyiz Kur’an ayetlerinin çok yönlülüğünü dikkate aldığımızda, bu ilmi bütünün bir parçası nev’inden kabul edebiliriz (Doğrusunu en iyi Allah bilir)

Tasavvuf ve Din ilimlerinde :

Ebced hesabının tasavvuf ve din ilimlerinde kullanıldığına şahit olmaktayız

Özellikle “Kelime-i Tevhid” veya “Esmâ-i Hüsna”dan bir ismin kaç aded zikr edileceği ebced tablosuna göre tayin edilir Kur’an tefsirlerinde ve hatta Kadir gecesinin tayininde de ebcedin kullanıldığını bilmekteyiz

Tarih düşürmede :

Ebced hesabının en fazla kullanıldığı yer hiç şüphesiz tarih düşürmedir Bunun için o olayın tarihini verecek ustalıklı bir kelime veya mısra söylenir ki, hesaplandığında o olayın tarihi ortaya çıkar işte “tarih düşürme sanatı” adı verilen bu sanat divan edebiyatı boyunca kullanılmış ve bütün kültür varlıklarımızın kitabelerinde yer almıştır

Vuku Bulmuş ve Bulacak Hadiseleri İncelemede:

Özellikle Kuran-ı Kerim ve hadislerden geçmiş ve gelecek olaylara dikkat çekilmesi adına örnekler vardır İstanbulun Fethinin “beldetun tayyibetun…” cümlesine, ‘fetih tarihine’ işaret etmesi gibi

Muhyiddin-i Arabi Hazretleri ve Said Nursi hazretleri’nin de çeşitli işaretleri mevcuttur

Maide Suresi, 56 ayeti; “Muhakkak ki Allah’ın taraftarları galib gelecektir” ve ayette geçen, “fe” harfinin de dahil edilmesiyle “1429” hicri yılına tekabül ettiği bildirilmektedir

ESMÂ-ÜL HÜSNÂ

Esmâ-ül Hüsnâ’nın(harf-i ta’rifsiz) Ebced Sayı Değeri

Rahman 298

Semi’ 180

Hakk 108

Bâtın 62

Rahîm 258

Basîr 302

Vekîl 66

Vâli 47

Melik 90

Hakem 68

Kavîy 116

Müta’âlî 551

Kuddûs 170

Adl 104

Metin 500

Berr 202

Selâm 131

Latif 129

Veli 46

Tevvâb 409

Mu’min 137

Habîr 812

Hamîd 62

Muntakim 630

Muheymin 145

Halîm 88

Muhsî 148

Afuv 156

Aziz 94

Azîm 1020

Mubdî’ 56

Ra’ûf 287

Cebbar 206

Gafûr 1286

Mu’îd 124

Maliku’l-

Mülk 212

Mutekebbir 662

Şekûr 526

Muhyî 68

Zu’l-Celâli ve’l-İkram 1100

Hâlik 731

Aliy 110

Mumît 490

Muksit 209

Bâri’ 214

Kebîr 232

Hayy 18

Câmi’ 114

Musavvir 336

Hafîz 998

Kayyûm 156

Gani 1060

Gaffâr 1281

Mukît 550

Vâcid 14

Muğni 1100

Kahhâr 306

Hasîb 80

Mâcid 48

Mâni’ 161

Vehhâb 14

Celîl 73

Vâhid 19

Dârr 1001

Rezzâk 308

Kerîm 270

Ahad 13

Nâfi’ 201

Fettâh 489

Rakîb 312

Samed 134

Nûr 256

Alîm 150

Mucîb 55

Kâdir 305

Hâdi 20

Kâbız 903

Vâsi’ 137

Muktedir 744

Bedî’ 86

Bâsıt 72

Hakîm 78

Mukaddim 184

Bâkî 113

Hâfız 1481

Vedûd 20

Mu’ahhir 847

Vâris 707

Râfi’ 351

Mecîd 57

Evvel 37

Reşîd 514

Mu’izz 117

Bâ’is 573

Ahir 801

Sabûr 298

Muzill 770

Şehîd 319


İslam Anlayışında Ebced Hesabı - 2 Bölüm ÇeşitliEbced hesabı

ÇEŞİTLİ

“(Allah’ın Sevgilisi buyurdular ki: Süryanice öğrenin!)

“(Celcelutiye: Allah Resulü’nün derslerine istinaden, aslı cifir ve ebced ile alakalı olarak Hazret-i Ali tarafından telif edilen Süryanice bir kasidedir… Esas manası “bedi” demektir)”

“(İlim öğrenmekle olur, hikmet ise bir nevi ilhamla… İlim dilden dile gelir; hikmet ise gaibden kalbe gelir!)”

“(Bir hadis: Rüya, vahyin 46 cüzünden biridir)” (6)

“Hazreti Enes’in rivayetine göre, Allah Resulü’nün “güzel rüya hoşuna giderdi”… Allah Resulü’nün zevceleri Hazreti Aişe de, “ilk vahiy rüyada gelmiştir; ne gördü ise sabah güneşi gibi doğru çıkmıştır; rüya vahyi 6 ay devam etmiştir” naklini yapmıştır… 6 ay müddetle rüya ile başlayan bu vahy, Nübüvvet’in 46’da biridir… Resulüllah’ın Nübüvveti 23 sene sürdüğünden, bir senede 12 ay olması hasebiyle, 23’ün 12 ile çarpımı ve onun 6’ya bölünmesi, 1/46 neticesine varır… “Rüya, vahyin 46 cüz’ünden biridir” denmesindeki hikmet budur!” (7)

“(Rüyada görülen şey, duyulan şeyden başka değildir Çünkü hayal ebediyen duyulan şeylerden başka bir suret vermez ve aksi düşünülemez!)”

“(Allah Sevgilisi, Hazret-i Ebu Bekir hakkında; ‘Ben, rüya tâbiri ehliyetini Ebu Bekir’e yöneltmeye memur edildim’ buyuruyor!)”

“(Her rüya doğrudur; yanlış ve boş değildir Rüyâ hata etmez; şayet ederse, onu tabir eden, yani rüyayı delalet ettiği manayı anlamayıp bulamadığından hata etmiş olur Peygamber Efendimiz, bir şahsın gördüğü rüyasını tabir ederken ona, “doğru söylüyorsun ve bazen de hata ediyorsun?” dememiş miydi? Mezkur şahsın rüyasında boynunun kesilip önüne düştüğünü, düşen başla itişip konuştuğunu anlatan kişiye Ebubekir Hazretleri, “Şeytan seninle oynuyor!” demişti Halbuki Peygamber Efendimiz bunun m¤¤¤¤¤¤¤ anlamış, fakat “senin düşüncen kötüdür!” dememiştir Burada Hazreti Ebubekir tevilde yanılmıştır Sonradan Efendimiz bu rüyanın iç yüzünü ona açıkladı)”

“(Dünya hayatında görülen şeyler, uyuyan kimsenin rüyasında gördüğü şeyler gibidir; yalnız hayaldir Böyle olunca tevil ve tabiri lazımdır!)”


İslam Anlayışında Ebced Hesabı - 2 Bölüm Harf

Ebced hesabı

HARF

Allah, “Biz bir şeyin olmasını dilediğimiz vakit ona OL deriz, o da OLUR” buyurmuştur Demek oluyor ki, varlıkların hepsi sonu olmayan Allah’ın kelimeleri’dir; çünkü onlar, “Kün-ol” emriyle meydana gelmiştir, KÜN ise Allah’ın kelimesidir… “Her şeyden önce kelâm vardı!” sırrı

Kendisinde mevcut bulunması bakımından kelime Allah’a nisbet olunur mu? Nisbet olunsa bile onun içyüzünü kimse bilemez Yahut Hakk’ın mahiyeti KÜN diye bir surete mi indi? İş böyle olunca da o surete inerek onda belirmesi dolayısıyla o suret için KÜN sözü gerçekleşir Bu hususta ariflerin bir kısmı bir taraf, bir kısmı da başka tarafa gider Bazıları da işte hayrete düşer ve bilmez; bu ancak zevk yoluyla anlaşılabilen bir meseledir

Said-i Nursi Hazretleri’nin KÜN için “Kaf-Nun tezgahı” tabirinden hareketle, Kaf: Allah’ın ismi olarak “El-Muhitt”, mertebe olarak “Arş”… Nun: Allah’ın ismi olarak, “En-Nur”, mertebe olarak “Dördüncü Sema”

Allah’ın, “Gazabımı geçti rahmetim” buyurduğunu biliyoruz; Rahmet isminin, bütün isimlerine şâmil olduğunu da… Bu hususu, “Kaf-Nun tezgahı” tabirinde, daha doğrusu “harf” bahsinde de görüyoruz… Bizzat harf’in manalarından biri merhamet… Şafak: Harf Tan Gündüz Nahiye Cânib Nasihat eden kimsenin, “nasihatim tutsun” diye gayret göstermesi

Her şeyden önce kelâm vardı… Galileo, bunu benzetmeli bir dil olarak, maddi kainata uyguluyor:

-“Kainat, her an gözlerimize açıktır, ama onun dilini ve bu dilin yazıldığı harfleri öğrenmeden ve kavramadan, anlaşılamaz Kainat, matematik diliyle yazılmıştır; harfleri üçgenler, daireler ve diğer geometrik biçimlerdir Bunlar olmadan tek kelime bile anlaşılamaz; bunlarsız ancak karanlık bei labirentte dolanılır

“Kemmiyet ve Keyfiyet” başlığı altına da girebilecek toplam şudur: Muhyiddin-i Arabi Hazretleri’nin çıkardığı harflere ait tabloya göre, “Gayn” harfi, Allah’ın isimlerinden “Ez-Zâhir”e denk gelir ve mertebesi de “Küllî Cisim”e… Elif harfinin ebced değeri 1’dir ve bütün harflerle ünsiyet edebildiği için bu ismi almıştır Elf’de, “bin sayısının ismi Bin adet şey vermek ve ünsiyet etmek” manalarına gelir… “he”, nefes sesi olarak zikirde, “Allah” lafzıdır; bu, şuurunda olan için şuurunda olunsun olunmasın, bilerek bilmeyerek, her nefeste Allah’ı zikrediyoruz İnsani hakikatte toplu bütün mahlukat da

Tabiat: Arapça tamlamalarda, varlığın kuralı, düzeni Yaradılışındaki durum ve nitelik Dünyanın esası… Varıldıkça varılacak olan… Şuurun, şuuraltının gecikmiş bir filizi olması, -arkadan doğan!-, gördüğümüz tabiata nisbetle tabiat?

Muhyiddin-i Arabi: Şu halde tabiat kimdir? Ondan zahir olan kimdir? Biz O’nun, kendisinden meydana gelen şeyle eksildiğini ve meydana gelen şeyin yok olmasıyla arttığını görmedik Tabiattan meydana gelen şey, ondan başka değildir Suretlerin değişik olması bakımından bu “soğuk ve kuru”, şu “sıcak ve kuru”dur diye hükmediyoruz Demek ki o şey, tabiatın tam aynı değildir Hükümlerimiz onu kuruluk vasfında birleştirdi, fakat soğukluk ve sıcaklık vasfında ayırdı Hayır, belki de(bu zıddiyetler) tabiatın aynıdır (Tabiat, kuru, yaş, sıcak ve soğuk olmak üzere birbirine zıd 4 unsurun birleşmesidir)… Demek oluyor ki tabiat alemi bir aynada beliren suretlerdir Hayır, belki de çeşitli aynalarda görünen tek bir surettir

Söylediğimiz bu hakikatleri bilen kimse her ne kadar ilimde ilerlemiş olsa da hayrete düşmez; şaşırmaz… Bu hakikatler ancak “mahal” hükmündedir Halbuki mahal, Ayan-ı Sabite’nin, yani Allah bilgisindeki suretlerin aynıdır Bu itibarla Hak, o mahallin istidadına göre belirdiği yerde çeşitli görünür Böyle olunca da Hak üzerine hükümler türlü türlü olur Buna göre O her hükmü kabul eder Halbuki Hakk’a ancak kendisine tecelli ettiği mahall hükmeder Hakikat de ancak budur… Ayır, birleştir; çünkü asıl birdir O çokluktur, (fakat birliğiyle tecelli edince çokluğundan) bir eser bırakmaz

“28”in önemi başlığı altında , Muhyiddin-i Arabî Hazretleri’nin “harflerin, Allah’ın isimleri ve mertebeleri” hakkında çıkardığı tabloyu verdik… Harfler ilmi bahsinde de geçerli husus, onun Kur’an için söyledikleri ile aynıdır… Nitekim, İslâm tasavvufu içinde müstakil bir yol halini aldıktan sonra sapıklaşan “Hurufilik” buna misaldir… Dikkat:

-“Yüce Kur’an denizine dal, eğer nefesin genişse Yoksa, Kur’an’ın zahiri anlamını açıklayan müfessirlerin kitablarını mutalaa etmekle yetin, o denize dalma yoksa helak olursun Çünkü Kur’an denizi çok derindir… Bu yolda en küçük derece ise, onun doğruluğunu kesinlikle tasdik etmektir Bu iki makamın dışındakiler ise bir mahrumiyettir Nitekim bu iki makamla sıfatlananlar mutlu kimselerdir

Muhyiddin-i Arabi’ye göre, harfler birer mücerret gösterme-işaret değildir Harfler de diğer varlıklar gibi bir ümmettir; onlarında peygamberleri vardır, onlarında şeriatları vardır, onlarında aralarında avam, havas, havassü’l havas olanları vardır Harfler de tıpkı insanlar gibidirler “Bil ki harfler, ümmetlerden bir ümmettirler Onlar da muhatabdırlar ve mükelleftirler Harfler arasında da kendi cinslerinden peygamberler vardır Onların da isimleri vardır, ancak bunları bizim yolumuzdan giden keşf ehli olanlar tanırlar

Harflerin alemleri… Her alem için kendi cinsinden bir peygamber vardır; aynı zamanda bir de şeriatları vardır, onunla Allah’a ibadet ederler Onların da lâtif ve kesif varlıkları vardır İlahi hitab onlar üzerinde sadece emirdir; onlarda yasak(nehy) yoktur Onlar arasında da avam vardır, havas vardır ve havassü’l havas vardır Ayrıca havassü’l havasın da hülasası vardır

Mevcudat, Allah’ın kelimeleridir, kelimeler ise harflerden teşekkül eder Alfabedeki 28 harf, insani hakikatin tamamlanışına tekabül eder

Muhyiddin-i Arabi Hazretleri’nin, harflerin mertebeleri, Allah’ın hangi ismiyle olduğu hususunda ortaya koyduklarına bakar bakmaz, Hazret-i Ali’nin, “Bana bir harf öğretenin 40 yıl kölesi olurum!” deyişindeki sırrı sezer gibi oluruz… Bu söz de, o idrake, o idrakten pay sahibi olanlara yakışır; geri kalana da, bu sözü anlamaya çalışmak

DA’VÂ CETVELİ

Da’vâ: Takib edilen fikir, iddia Mesele Allah’tan hayır ve rahmet dilemek Bir kimseyi bir şeye sevketmek

Guceratlı Şeyh Ebu’l-Muvahhid’in “Cevahir’ül Hamza”sında verilen tabloya göre Da’va cetveli…

Harf - Sayı Değeri- Allah’ın ismi

Elif -66- Allah

Be -113- Bakî

Cim -114- Cami’

Dal -65- Mübîn

He -20 - Hâdi

Vav -46- Valî

Ze -37- Zâkî

Ha -108 - Hak

Tı - 215 - Tâhir

Yâ -130 - Yâsin

Kef -111- Kâfî

Lâm -129 - Lâtif

Mim -90- Mâlik

Nun -256 - Nûr

Sin - 180- Semi’

Ayn -110 - Alî

Fe - 489- Fatih

Sad -134 - Samed

Kaf -305- Kadîr

Ra -202 - Rab

Şın -460- Şafî

Te -408 - Tevvab

Se -903- Sabit

Hı - 731 - Hâlık

Zel -921- Zâkir

Dad -1001 - Dâr

Tı -1106- Zâhir

Gayn -1285 - Gafur

Alıntı Yaparak Cevapla

Ebced Hesabı _2_

Eski 07-20-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Ebced Hesabı _2_



1 Ebced hesabı _4_

İslam Anlayışında Ebced Hesabı - 2 Bölüm Ebced – İştikak- Fikir(5)Ebced hesabı

EBCED – İŞTİKAK- FİKİR(5)

LUGAT HAKKINDA

-FURKAN-LUGAT-I SALİHÛN-

-“Kainatta her şey, kelimeler halinde lugatta toplu ve biz de lugat işi üzerindeyiz; lisanın hafızasına yüklü bilgiye, niteliğini belirttiğimiz fikirleşme yolunda hareket ve istikamet vermek…

Demek ki eserimiz, eserlerimizin toplamı içinde, bir bakıma fikri bir eser; ve, manaların birbirini nefyi-reddi, zıtlatın birliği, kemmiyyet ve keyfiyetlerin birbirine dönüşümü vesair gibi temel prensiplerin, sayı tevafuku altında görünümü… Lugat-ı Salihun; işe yararların, ehillerin lugatı… Başta ben, hikemiyat ve felsefe, edebiyat, sosyoloji, psikoloji, iktisat, matematik, fizik, kimya, astronomi, tıp, vesaire, vesaire, ilgililerinin ve bilgililerinin istifadesine… Nasıl?”

-“Evvela bilinmelidir ki bu lugat, bildiğim kadarıyla başka örneği yoksa da, sadece “Ebced hesabıyla sayı tevafuku altında toplanmış” kelimelerin tertibi değildir İbda Külliyatına aşina olanlar, bu eserin muhakemesini, bütün külliyata sirayet etmiş ve onlardan toplanmış-toplulalaştırılmış alet ve “terkibi hükümler” mahiyetini de göreceklerdir!”

Bu cümleden olarak, “tek sayılar” ve hem 1’ dönüşüm, hem de “sıfır”ın ehemmiyeti bakımından “10 sayısını”, meraklıların Lugat’tan takib edebilmeleri için, yanında ebced hesabı sayılarıyla birlikte verdik… Ardından, “sayı, matematik ve geometriye” dair kelime ve ebced tevafuklarını da aynı şekilde gösterirken, “Lugat’a bakan göz”ü ve kelimeler arası manaları fikirleştirmeyi misallendirmek üzere, arada “Ebced-İştikak-Fikir” bahsini

TEK SAYILAR: 1… Ve…

Vâhid: Bir, tek, biricik Eşi, benzeri, cüz’ü, parçası olmayan Allah Ferid: 19

Vahîd: Yalnız, tek Allah resulü’nün bir ismi Benzeri bulunmayan, hiçbir mahlukla müsavi olmayan ve tek olan (mealindedir)

Dibbic: Bir, ehad: 19

İhda: Bir Ehad: 23

Dibbih: Bir Ehad: 24

Âhâd: Birler Birden dokuza kadar olan sayılar: 14

Evhad : Vâhid Tek: 19

Hadî: Birinci Mazluma yardım eden Deveyi şarkı söyleyerek süren: 23

Ahadî: Tek, yalnız Birlere ait, birlere mensub: 24

Ehad: Bir Tek İnfiradla muttasıf sıfat-ı kamileyi cami’ olan Keskin(Şiddetle bir): 13

Yek: Bir, münferid Bir oluş, birlik:30

Harid: Tek, ayrı: 222

Kerre: Bir defa Bir adet: 225

Ferd: Tek, yalnız BirArefe günü: 606

Evtar: Tek, eşi olmayan(harf):608

Kazz: Tek, ferd, yalnız: 800

TEK SAYILAR: 2… VE…

Dü: İki: 10

Hüma: O ikisi Devlet kuşu Saadet: 46

Zevata: İki zât İki sahib Çift:1108=109

İhtinas: İkiye bükülmek, iki kat olmak Kırılmak: 1112=113

Muzaaf: İki kat Bir şeyin iki misli Daha ziyade Daha fazla: 991=1990

Dübar (e): İki kat, kat kat, katmerleşme:213

Sakayn: İkizkenar: 221

İnşikak: İkiye ayrılma Çatlama Yarılma: 552

Sani: İkinci: 561=1560

Sünai: İkili: 562

Sanevî: İkinci:567

Mesna: İkişer ikişer Derenin büklüm yeri, boğaz yeri Çalgının ikinci teli: 591

Müsennah: İki kat olmuş İkiye bölünmüş: 596

Müsenna: İkili İki bölümden meydana gelen İki noktalı olan İki defa nazil olan Fatiha Suresi Kat kat olan: 600

Mesanî: Çift Bir şeyin tekrarı: 601

Ulase: Birbirine karışmış olan içi şey Yağ:606

İbtihar: İki parça olma, ikiye bölme: 609

Tev’em: İkiz Çift doğan çocuklar Benzer, eş: 447

Tensif : İkiye bölmek: 630

Müntesaf: İkiye bölünmüş ve yarı olmuş:660

Tasri’: İki parça etmek Bir beytin iki mısraını kafiyeli etmek Yere vurmak: 770

Davc: İki şeyin birbirine eğilip ulaşması: 809

(…)

Zı’f: İki kat Bir şeyin miktarca iki katı: 950

Ez’af: Bir şeyi iki katı yapan: 952

İz’af: Bir şeyin üstüne bir mislini koyma:952

“Sin iki kişi demektir!”: 516

TEK SAYILAR:3… VE…

Selâse: Üç: 1036=37

Sülasi: Üçlü Üçe mensub Harf-i aslisi üç harf olan kelime: 1041=42

Gaib: Üçüncü şahıs, hazırda olmayan kimse Göz önünde bulunmayan, hazırda olmayan Görünmeyen alem: 5

Sülüs: Üçte bir Bir yazı çeşidi: 1030=31

Salis(e) : Üçüncü Saniyenin 60’da biri:1031=32

İslas: Üçe bölme Üç aded yapma: 1032=33

Eslas: Üçte birler: 1032=33

Se: Üç: 65

Müselles: Üç Üçlü Üçleştiren Üçgen: 71

Meslus : Üç kat olmuş nesne Üçte biri alınmış: 1076=77

Süvüm: Üçüncü: 106

TEK SAYILAR: 4… VE…

Çâr: Dört Cihar: 204

Cihar: Dört:209

Ezbad: Dörtte birler, çeyrekler Paslar Köpükler:15

Çehâr: Dört, Erbaa (Her-ca: Her yer): 209

Çeyrek: Dörtte bir: 233

Çeharüm: Dördüncü: 249

Rub’: Dörtte bir: 272

Rabi’: Dördüncü: 273

Erbaa: Dört: 278

Rabia: Dördüncü Salisenin altmışta biri: 278

Rübaî: Dörtlük Dörtle ilgili: 283

Murabba’: Dörtlü Dört şeyden olmuş Kare Dört köşeli şekil Dörde çıkarılmış: 312

İstar: Dört tane Yüzletme, astar çekme:662

Terbi’: Dörde bölme Dört köşe etme: 682

Erbaieyyet: Dört olmak: 683

TEK SAYILAR: 5… VE…

Penc: Beş: 55

Ahmas: Beşte birler: 702

Hams(e) : Beş: 705

Hamîs : Beşinci Perşembe günü: 710

Muhammes: Beşli Beş katlı Beşgen:740

TEK SAYILAR: 6… VE…

Şeş : Altı: 600

Sitte: Altı: 465

Sadis(e) : Altıncı: 130

Müseddes: Altılı Altıgen Altı kısımdan meydana gelmiş: 164

TEK SAYILAR: 7… VE…

Seb’: Yedi: 132

Sâbi: Yedi ,Yedinci: 133

Heftüm: Yedinci ( Heme ez ost: Her şey O’ndandır:525): 525

Tesbi’: Yediye çıkarma, yedileme Bir şeyi yedi parça yapma: 542

TEK SAYILAR: 8… VE…

Seman: Sekiz: 591=1590

Semaniye: Sekiz:606

Samin(e): Sekizinci: 591

Sümn: Sekizde bir: 590

Esman: Sekizde birler Her şeyin pahası, tutarı, semenleri: 592

Heşt: Sekiz (Habnâme: Rüya kitabı: 705): 705

Hata: Yarış atlarının sekizincisi: 619

Haziyy: Yarış atlarının sekizincisi Değerli, mertebeli kişi: 918

TEK SAYILAR: 9… VE…

Nüh: Dokuz: 55

Tis’a: Dokuz: 535

Nühüm: Dokuzuncu: 95

Tasi’: Dokuzuncu: 531

Tüs’: Dokuzda bir: 530

10 SAYISI… VE…

Dih: On sayısı Köy, karye: 9

Deh: on Aşer: 9

Aşr: On On adetten birini almak On etmek: 570

Aşir: Onuncu Öşür toplayan vergi memuru: 571

Dehüm: Onuncu:49

Aşere: On On sayısı:575

Aşir: Onda bir Dost, yardımcı, Kur’an’ın 10 ayetlik bir parçası Koca Kabile SahibToz: 580

Muaşşer: Onlu, onluk On kısma bölünmüş Onar mısralık bendlerden teşkkül eden manzumeler: 610

Mi’şar: Onda bir Bazılarında da binde bir(…): 611

Mütera’rı: 10 yaşını aşmış olan: 980

Ta’şir: Onda birini alma Ona bölme Öşürünü alma: 980

EBCED – İŞTİKAK – FİKİR

Sayı, mücerret manasıyla, sebebin sebebini araştırma şeklinde, neticede hiçbir sebebin zorunlu kılmadığı bir sebep halinde, nesebi-menşei bilinmeyen bir yere varır ki, bu da neticede onu vahidin anlamı içinde bir yere taşır öyleyse sayıyı, doğrudan varlık ve varoluşa ait-bitişik olarak alabiliriz Zaten onun “mütefekkire-düşünme kuvveti” ile ilgisi, bunu gösteriyor

Varlıkta rakam, kemmiyyet planında “küme”ye işaret diye görünüyor; bu manasıyla o, bir bedahet mevzuudur Aklın “küll” olarak anladığı

Rakam’ın “sıfır” ile ilgisi, sıfırın, Allah ve insanla birlikte topyekun varlığın, iki vahidin sıfır noktasında alakası şeklinde, düşünen insana ve düşünülene nisbetle doğumunu gösteriyor

Sayı ve yolculuk; bilgilenme süreci halinde mana açık… Öyleyse, alemin mahiyetine nisbetle huda-hile manası da; düşülmesi mümkün olan durum Tam simetride güzelliğin zedelenmesini gören ve bu yüzden vazolarının bir yerini kasden eğen Japon estetik idraki gibi, her tamlıkta bu eksiklik var; bu mana da hata matematikte de… Bir de basbayağı bir hata var ki o ayrı Bu meselede bize, bilinenin tükendiği yerde, -bilinmezin tükendiği yerde “bilgi”den bahsedilemez hesabı-, hiçbir zaman olmuş bitmiş bir matematiğin olamıyacağını da gösteriyor; o, dünya durdukça, eşya ve hadisenin her an yeniliği içinde hep devam eden bir bilgilenme mevzuu olacaktır

Sayı bir yönüyle, kendi açısından ve kendi niteliğiyle tasvir edendir; diğer yönüyle kendisi tasvir edilen Tasvir eden yönüyle felsefe ve hikemiyata ilgisi dolaylı, tasvir edilen olarak doğrudan doğruya onun mevzuu

Suyun aktığı yer; bu, sayının, mekanda tecelli eden zaman hesabı, onun hem mekani ve hem de zamanî mahiyetine ait bir mana… Tam burada, karar mevkiinde insan

Tabibin-hakîm’in suya bakması; varlığın hakikatine muttasıf olma babında bir bilgi, bir ilim… Sayı ve matematik-geometri

Her şey gibi, bu mevzuda, her şeyin nihayetinde ruhi çabaya dayanması hakikati içinde, yöneliş olarak, bir sezgi-koku alma meselesi

Birbiri üstüne kat kat yığılmış nesne ve devreden manasına “balık”; her iki durum da, rakam’ın “bir” ve “vahid” keyfiyeti mevzuunda yeterince işlendi… Göz, basar, ayn, bu da, “kapsayıcı sentez: 3” ve “Kün-4” bahsinde

Varlık ve sayı ilgisi verildikten sonra; dünyada insan için sevindirici olan şey, varolmanın sevincidir… Vardıkça varılacak gizli hakikat bu… Şiddetli ateş veya soğuk; bu da, Muhyiddin-i Arabi Hazretlerinin, varlığı meydana getiren 4 unsura dair, -sıcak, soğuk,nemli, kuru vasıflamasına göre harflere verdiği nitelikleri hatırlatması bakımından

Sırr: Şiddetli ateş veya soğuk… Sirr: El ayası veya alında olan hatlar (Alınyazısı derken, “sırr” kendinden anlaşılıyor) Gizli nesne Cima etmek Zikir (Kemmiyyetin keyfiyeti anışı) Hâlis En iyi, en faziletli (Allah’ın isim ve sıfatlarının görünüyor olması bakımından, İmam-ı Gazali hazretlerinin, “bu dünyadan daha mükemmeli yok” diye buyurduğu hikmet)

Lehim, lehimleme; zamanın mekanda, bir varlık-bir yokluk temposu içinde tecellisine nisbetle, bütünlüğün ruh-süre’de olması ve yine aynı şekilde sayının “zamandışı” niteliğini gösteren bir mana Bilginin, fenomenolojik niteliği ve tesbiti; demek, sayı ve matematiğinde

Mütehallil: Bir kelimeden nice manalar kastedip söyleyen kimse Araya giren, araya sokulan Bozulan (Eriyen manasına)… Bir “Yevmiye” bahsi olarak üzerinde duralım:

-“Biz yazarken, mütemadiyen kendimizle imtihan hâlindeyiz; yazarız, beğenmeyiz, çizeriz… Ruhumuzda, biz farkında olmadan bir şeyler oluyor; pişiyor, pişiyor ve bir vesileyle patlayıveriyor!”

Hadis’te, “vesileye sarılın!” buyurulmuştur; keza, Hazret-i Ömer’in, “kendisine bir işte kabiliyet verilenin, o il üzerinde olması” gereğini buyurması Vesileler, mücerretlerin tecelli sebebidir, bahanesidir

“Bir KELİMEDEN’den nice manalar kastedip söyleyen kimse”; demek ki, bir kelime –hatta harf!- bile adamına göre, bir mıknatısın demir tozlarını toplaması gibi rol oynayabilir…

İslam Anlayışında ebced Hesabı - 2 Bölüm 28 in Önemi

Ebced hesabı

YİRMİSEKİZ’İN ÖNEMİ(4)

( …) Muhyiddin-i Arabi Hazretleri, harflerin ilmi bahsinde, 28 harfi şöyle tertib etmişitir:

Harfler Allah’ın İsmi Mertebeler

Elif …………… …………

1- Hemze El- Bedî… İlk Akıl

2- He… El- Bais… Levh-i Mahfuz

3- Ayn… El- Bâtın… Küllî Tabiat

4- Ha… El- Ahir… Heba

5- Gayn… Ez- Zahir… Küllî Cisim

6- Hı… El- Hakîm… Şekil- Suret

7- Kaf… El- Muhit… Arş

8- Kef… Eş- Şekür… Kürsî

9- Cim… El- Ganiyy… Atlas Feleği

10- Şın… El- Muktedir… Sabit Yıldızlar

11- Ya… Er- Rabb… Birinci Sema

12- Dad… El- Alîm… İkinci Sema

13- Lâm… El- Kahir… Üçüncü Sema

14- Nun… En- Nur… Dördüncü Sema

15- Ra… El- Musavvir… Beşinci Sema

16- Tı… El- Muhsiyy… Altıncı Sema

17- Dâl… El- Mübîn… Yedinci Sema

18- Te… El- Kâbid… Esîr

19- Za… El- Hayy… Hava

20- Sin… El- Muhyî… Su

21- Sad… El- Mümît… Toprak

22- Zı… El- Aziz… Madenler

23- Se… Er- Rezzak… Bitkiler

24- Zâl… El- Müzil… Hayvanlar

25- Fe… El- Kaviyy… Melekler

26- Bâ… El- Lâtif… Cinler

27- Mim…El- Câmi… İnsanlar

28- Vav… Refiu’d derecatî… Yüksek Dereceler

Harf ilminin, “İlim Beldesinin Kapısı” olan Hazreti Ali tarafından kurulduğu, genel olarak kabul edilmektedir Muhyiddin-i Arabi hazretlerine göre, harflerin ilmi, veliler ilmidir; bu bakımdan kuru akıl kıyaslarıyla hükümler çıkarmaya kalkmak, sapıklığa yol verir Tarihte “Hurufilik” denilen tarikatın sonradan yozlaşıp bozulması da buna misal

İslam Anlayışında Ebced Hesabı- 2 Bölüm Ebced Mahiyeti ve YeriEbced hesabı

EBCED’İN MAHİYETİ VE YERİ

Şeklin canlılık unsurunu sağlayan, iç dinamiklerimizi harekete geçiren ve hassalarımızı uyanışa davet eden bu alan olacaktır Malumdur ki mektubu, zarf’ın üstüne sarmayıp yada iliştirmeyip içinde muhafaza ettiğimiz gibi ve bir zarf mevcutsa, içinde ki o mektup da sebebini teşkil edeceğinden, üzerinde durulması gerekenin de surette takılıp kalmak değil, işin ruhuna inmeyi sağlamak olduğu anlaşılmış olacak ve istidat boyutu da bu alanda kazanımlar elde edecektir

İşin bu yönünün insanlar tarafından müphem olması şuurlarda kimileri için ebced hesabı bilinmezi teşkil ederken, bazıları için de her hesap tekniği bilenin elini atıp bir şeyler çıkarabileceği yada ‘hurifilik’ de olduğu gibi şekil üzerinde durarak tabiî halinden çıkartıcı, kaba oluşlar üzerinden gitmeyi temsil etmiştir

Biz ise her iki kutbu da temsil makamında görmeyerek; Nasıl ki, Hz İsa’yı hrıstiyanların ve Hz Ali’yi de Alevilerin tanım ve anlatımlarından değil, Kur’an’dan, Sünnet’ten ve Sahabi’nin ulaştırdıklarından öğrenmiş bulunuyoruz Bu anlayış içerisinde “Ebced,iştikak ve fikir”, asl ve asla giden yol; Allah Resulü’nün işaretleri, sahabe ve varislerden bildirimlerle, ruh ve beden bütünlüğünü oluştururken temsil makamını da teşkil eder Bu alanda koklayacağınız hava ruhunuzun sukuneti, tadacağınız lezzetin istidata sıçrama tahtası olmasını temenni ederiz

Bu bölüm, derin idrak sahibi ve ruh kuvvetine sahip olan çağımızın mütefekkiri Salih Mirzabeyoğlu’nun külliyatında ebced’i kuşatan başlık ve içeriklerinden oluşmaktadırBurada ebced’in, fikrin nüvesinden geçişi de zevken idrak olarak tadılabilir Bölümün sonuna ‘çeşitli’ başlığı altında da ayrıca külliyata serpiştirilmiş olanları sunma gereksinimi duyduk Bu bölüm de sadece bahsi geçen başlık bize ait İşin ruhunu üfleyecek bu alan; malumu meçhullükten çıkarma bakımından net olmakla birlikte, kalp aynasında görüneceğinden dolayı da istidat mevzuu Bu bakımdan bir nisbet içerisinde seyretmenin daha verimli olduğunu düşünerek, meselenin ruhu olan bu alanda başka izahlara ve açılımlara hem kafa karışıklığını önlemek hem de resmin netlik kazanması adına yer vermedik

İLM-İ LEDÜN(2)

Zaman ve hallerin değişmesi sebebiyle, içinde bulunulan zaman ve halin vereceği emri, kendinden evvel ve sonraki zaman ve hal veremez Bundan dolayı asırların geçmesiyle peygamberlerin ayet ve bürhanları, türlü türlü değişikliklere uğramıştır Bu sebep, Peygamberlere nisbetle ulemasının da, devrin geçer şeyleriyle uğraşnasını zorunlu kılmıştır

Allah’ın Sevgilisi’nden sonra, peygamberlik yok, sadece o nura veraset vardır…Allah resulü’nü varisleri, bizzat Allah’ın bildirdiği üzere, tıpkı kendisinden önceki Peygamberin Şeriatıyla hükmeden İsrail Peygamberleri gibidirler Allah bunları da, Sevgilisi’nin ve Cebrail Aleyhisselamın yardım ve desteğine kavuşturur Netice olarak, Ruh-i Muhammedi ile veli arasında bir irtibat ve münasebet sözkonusudur… Ve mesela, nakledilen hadislerin şüpheli ve eksik olanlarının hakikatini, bu yoldan tahkik eder

Veli, bir hadisten tereddüdü varsa, bu hadisi yazanla manen ve ruhen buluşur, tartışır ve daha doğru bir neticeye varmak için Allah Sevgilisi’nin ruhundan bunu sorar ve öğrenir…Keza, hadisi rivayet eden kişiden de, işin aslını aynı yoldan sorup öğrenebilir… Sahih-i Müslim kitabında şöyle anlatılır:

-“Veli veya mükaşif bazı kimseler, doğru zannedilen bir hadisin, doğru olup olmadığını veya doğruluk derecesini muhakkak bilir Ruhani bir mazhariyetle, bu hadisin doğruluğu, kendisine, bunu nakil eden şahsın sureti ve ismiyle birlikte bildirilir ve gösterilir İşte bu gibiler, evliyanın enbiyasıdır Bunların ayrı ayrı şeriatları yoktur ve Şeriat’ın tervicinden ibaret hükümlerinde de, bunun Allah ve Resulü’nün olduğunu bildirir, bu Şeriat’ın sahibini şahit gösterirler

İnsanların idrak edemedikleri hususu, veliler bir YAKAZA (Uyku ile uyanıklık arası bir hal) anında Peygamberlerle buluşup, idrak edebilirler İşte bu paye ve makam, bu yolda yürüyenler evliyalar için tesbit edilmiştir Allah’tan başka hiçbir kimseden yardım görmeyen, hiçbir hocadan faydalanmadan kendi kabiliyet ve himmetleriyle çalışıp, doğruluk ve bilhassa ilim elde eden ve kendilerini insanlık meziyetleri ile süslemiş olanlar, bu makama sahib olmuşlardır

Bu ilimlerden biri de “bitki ve yeşillik” ilmidir…(Hatta, sayılamayacak kadar çok hadiseye bakarak,”tıp ilminin temeli rüyalardır” denmiştir”)… Ruya: yerden biten bitki… Nebat: Bitki… Hudaret: Yeşillik, bitki… Hudara: Allah için, Allah aşkına… Hudare: Deniz… Kamus: Deniz,lugat… Kust: Topalak otu… Allah bu ilmi, bu Şeriat’ta kendisine Resulü’nün diliyle ibadet edilmesi için getirmiştir… Bunların aracıları “fakih-idrak sahipleri”, yazı ve çizgi alimleridir Bu ilimler Ledünni ilimlerdir… Ledünni; dini olmayan… Bu, ümmetin Peygamberlerinden çıkan ilimler olmadığı gibi, peygamberlerin varisleri olan evliyaların da ilmi değildir; ne şer’i, ne tasavvufi… Bu ilim “indi”dir, insan şahsiyetiyle alakası vardır… İndi: Şahsi, zati, mevzua mahsus

Bunlarla varılan netice şudur ki, bütün topluluklar Allah’a tam bir şuur ve idrak ile dua etmelidir… Allah’ın Resulü’ne söylemesini emrettiği:

-“Bana ve benim yolumda yürüyenler için basiretle Allah’a dua edin Onlar bu makamın sahibidirler Onlar bu ümmet içinde, İsrail oğullarının veya kavminin içindeki İsrail Peygamberleri gibidirler

Musa Peygamber’in şeriatıyla amel eden Harun Peygamber gibi… İşte, Allah’ın Resulü’ne varis olanlar, hiç şüphesiz Şeriatı hakiki olarak ve hakikatiyle muhafaza eden gerçek bilgi sahibidirler Fakat zahir uleması buna pek iltifat ve itibar etmez; inanmazlar Onlar, bunların doğruluğunu aramaya lüzum görmezler; arzuladıkları tek şey, makamlarını korumak ve hakikatleri gizlemektir Öyle ki, kendilerince doğru olarak bilinen cihetleri dahi, yazı ve çizgi alimlerine bildirmezler… Bu hal tıpkı, içtihad ve hüküm sahibi bir kimsenin, çalışmadığı ve delilleriyle uğraşmadığı halde bir hüküm vermesine benzer… Tıpkı hakimin, kafadan atmasyon hüküm vermesi gibi!

Toprak, su, hava, güneş, ısı, mevsim şartlarının nisbet yekunu içinde zahir olan tohum yerden biten nebat misali, dindeki gizliliklerin açık edilmesini gerektiren zamanın icabına mahsus ve çözüm için kendini empoze eden meseleler… Bu meseleler, “ibadet, ukubat ve muamelat”a dair İÇTİHAD gerektiren işler ve bunların mukadder oluşları sınıfına girebileceği gibi, LEDÜNNİ mahiyette de olabilir… Ledünni ilim, Allah’ttan ilham yoluyla manalar kavramak işi… İbadet, ukubat ve muamelata dair ŞER’İ meselelerde olduğu gibi LEDÜNNİ mahiyetteki meselelerde de, her mevzu, kendi “usul, esas ve kurallarıyla” ele alınabilir… Bu hakikate binaen, şer’i olmayan mevzuların dindeki ölçü ve ölçülendirmelere nisbeti, her mevzuun kendine mahsus keyfiyetine göredir… Daha kendi mevzunun alaka durumunu bilmeyen ezbere ölçü tekerlemecisi uyduruk fıkıh ulemasından, anlamadığı her mesele karşısında “kaynaktan yapmalıyız!” tekerlemesine sarılan ayıya, olur olmaz “bu Asr- Saadet’te” yoktu!” diyen ama Asr-ı Saadet’te olmayan her türlü hastalığı yine o zaman olmayan ilaçlarla tedaviye soyunan soytarıya kadar, hepsini, verdiğimiz ölçülendirmeye vurunuz… Bunlar, “ahlak”ın, eşya ve hadiseler karşısında takınılan tavır olduğunu bile anlamazlar! Ledünni ilmin şer’i ilimlere nisbeti ve insan ve toplum meselelerine tatbik hususu…

SÜRYANİCE VE ÇOCUK(3)

“Abdülaziz Debbağ Hazretleri’nden işittim” diyor, Ahmed İbni Mübarek: Süryani lugatı, bütün diğer lisanları saridir Bütün diğer lisanlarda mevcut olan hece harflari Süryani lisanında da manaları haizdir Mesela Arap lisanında AHMED ismi, bu isimle müsemma olan zata delalet eder, onun adıdır Süryani lisanında ise AHMED’İn manası, Ahmed kelimesinin başındaki üstün olan hemze bir manaya delalet eder, sakin olan H’nin ayrı bir manası vardır Keza M harfi ayrı, D harfi ayrı birer manalara gelir Bunun gibi, MUHAMMED kelimesi Arabca’da kimin ismi ise o zatı gösterir Süryani’de ise M başka, H başka, M başka, D başka manalara gelir Bütün diğer kelimeler de böyledir Mesela PERAKLİT kelimesi İbranice bir kelimedir Resulüllah Efendimiz’e ad olarak vazedilmiştir Süryani dilinde ise bütün harfler ayrı ayrı manaya delalet eder Fakat insanoğlu zamanla cehaletinden bunları anlamaz olmuşlardır Süryani lisanının esas icaz edilmesiyle saf bir marifet elde edilir ki, bunda cehalete yer yoktur Hatta konuşanlar arasında daha söylenilmeden mana anlaşılır Dinleyenin zihninde söyleyenin bir harfinin işareti manayı anlamasına kafi gelir Çünkü Süryanice’de konuşmaktan gaye manaya dalmaktır, yoksa kelime kalabalığı değildir Bunun ,için Süryanice konuşmaya ancak büyük keşif sahibi veliler muktedir olabilirler veya bu mertebedeki ervah(ruhlar-canlar) konuşabilirler Melekler de marifet üzere yaratılmış olduklarından onlarda bir harf ile veya birkaç harf işaretle konuşurlar Adem Aleyhisselamdan sonra zamanla insanlar cehalet sebebiyle Süryani lisanındaki, harflerin manalarından inhiraf ettiler Mana ifade edebilmek için bir harfe başka harfler ilave etmek suretiyle kelime teşkiline mecbur kaldılar Bu suretle kelime denen lafızlar meydana geldi


alıntı

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.