![]() |
Helâl Ve Harâmı İyi Bilen Sahâbî: Muaz Bin Cebel |
![]() |
![]() |
#1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Helâl Ve Harâmı İyi Bilen Sahâbî: Muaz Bin CebelPeygamber efendimiz Müslüman beldelerine vâli ve zekât tahsil memurları gönderdiği sıralarda, bir gün sabah namazından sonra Eshâb-ı kirâma dönerek buyurdu ki: - İçinizden hanginiz Yemen'e gider? Hazret-i Ebû Bekir cevap verdi: - Ben giderim yâ Resûlallah! Peygamberimiz bir müddet sonra tekrar sordu: - Hanginiz Yemen'e gider? Bu sefer Hazret-i Ömer cevap verdi: - Ben giderim Yâ Resûlallah! Peygamberimiz biraz sonra yeniden sordu: - İçinizden Yemen'e kim gider? Mu'âz bin Cebel ayağa kalkıp dedi ki: - Yâ Resûlallah! Ben giderim ![]() Vazife senindir Bunun üzerine Resûlullah efendimiz buyurdu ki: - Ey Mu'âz! Bu vazîfe senindir ![]() Mu'âz bin Cebel, Yemen'de vâlilik yapmak, halka İslâmiyeti anlatmak, Kur'ân-ı kerîmi öğretmek ve Yemen ülkesinde toplanan zekât mallarını vazîfelilerden teslim almak ve onların arasındaki ihtilafları çözüp hükme bağlamak üzere Yemen'e gitmek için hazırlandı ![]() - Sen ehl-i kitaptan ya'nî Yahûdîlerden ve Hıristiyanlardan bir kavimle karşılaşacaksın ![]() ![]() Eğer bunu kabûl ederlerse, onlara, Allahü teâlânın beş vakit namazı farz kıldığını haber ver ![]() ![]() Bunu da kabûl ederlerse, zekât alırken sakın mallarının sadece en iyilerini seçme! Mazlumun âhını almaktan çekin ![]() ![]() Sığırların zekâtı Hazret-i Mu'âz diyor ki: Resûlullah efendimiz bana, onlardan, her 30 sığırda, bir yaşında erkek veya dişi bir dana; her 40 sığırda iki yaşında bir dana ![]() ![]() ![]() ![]() Bundan sonra Resûlullaha dedim ki: - Yâ Resûlallah! Bana nasîhatta bulunur musunuz? - Yâ Mu'âz! Her ne hâlde ve her nerede olursan ol, Allahtan kork! - Yâ Resûlallah! Bana nasîhatınızı artırır mısınız? - Günâhın arkasından hemen iyilikte bulun ki, günâhı yok etsin! - Yâ Resûlallah! Bana nasîhatınızı biraz daha artırır mısınız? - İnsanlara güzel ahlâkla muâmele et! Yâ Mu'âz! Sen kitap ehli bir kavmin yanına gidiyorsun ![]() ![]() Mu'âz bin Cebel tekrar sordu: - Yâ Resûlallah! Bana, kitapta bulunmayan ve senden de işitmediğim bir şey sorulur ve halledilmesi için bana getirilirse ne yapmamı buyurursunuz? - Allah için tevâzu göster, Allahü teâlâ seni yükseltir ![]() ![]() ![]() Kabrimi ziyârete gelirsin Resûlullah efendimiz vedâlaşırken buyurdu ki: - Yâ Mu'âz, sen belki bu seneden sonra beni bir daha göremezsin ![]() ![]() Bunu işiten Mu'âz bin Cebel hüzünle gözyaşı dökmeye başlayınca, Peygamberimiz buyurdu ki: - Ağlama yâ Mu'âz! Feryâd ederek ağlamak şeytandandır ![]() ![]() ![]() ![]() Resûlullah efendimiz Mu'âz ile bir mil kadar yürüdü ve son olarak şu nasîhati yaptı: - Kolaylaştırınız, zorlaştırmayınız! Müjdeleyiniz, ürkütmeyiniz! Birleşiniz, fırkalara ayrılmayınız! Bana yakın olanlar, tam bağlı olanlar, nerede olursa olsunlar, takvâ sâhipleri ve Allahü teâlâya hakkıyla kulluk edenlerdir ![]() Ne ile hükmedeceksin? Resûlullah efendimiz ile Mu'âz arasında şu konuşma geçti: - Sana bir da'vâ getirilince, insanlar arasında hüküm verirken ne ile hüküm vereceksin? - Allahın kitabıyla hüküm veririm ![]() - Ya O'nda açıkça bulumazsan? - Resûlullahın sünneti ile hüküm veririm ![]() - Ya onda da açıkça bulamazsan? - İctihâd ederek, anladığımla hükmederim ![]() Peygamber efendimiz, Mu'âz bin Cebel'in bu cevabından dolayı çok memnun kalarak mübârek elini O'nun göğsüne koyup buyurdu ki: - Elhamdülillah! Allahü teâlâ, Resûlünün elçisini, Resûlullahın rızâsına uygun eyledi ![]() Sonra da Mu'âz bin Cebel'e şöyle duâ etti: - Cenâb-ı Hak seni her taraftan gelecek musîbetlerden muhafaza buyursun ![]() ![]() ![]() Mu'âz bin Cebel, Yemen'de uzun müddet kaldı ![]() ![]() ![]() - Ben Resûlullahın elçisiyim ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Allahü teâlânın emâneti Peygamber efendimiz, Yemen'de iken çocuğunun ölümü üzerine Mu'âz bin Cebel'e gönderdiği ta'ziye mektubu şöyledir: "Allahü teâlâ sana selâmet versin! O'na hamd ederim ![]() ![]() ![]() ![]() Muhakkak bilmeliyiz ki, kendi varlığımız, mallarımız, servetimiz, kadınlarımız ve çocuklarımız, Allahü teâlânın sayısız ni'metlerinden, tatlı ve faydalı ihsânlarındandır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Senin bu oğlun, Allahü teâlânın tatlı, faydalı ni'metlerinden idi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu merhamete, ihsâna kavuşabilmek için sabretmeli, O'nun yaptığını hoş görmelisin! Kızar, bağırır, çağırırsan, sevâba, merhamete kavuşamazsın ve sonunda pişman olursun ![]() ![]() ![]() ![]() Üstünlüğü çoktur Mu'âz bin Cebel, Peygamberimizin vefâtını da orada iken haber aldı ![]() ![]() ![]() ![]() Mu'âz bin Cebel'in fazîleti, üstünlüğü çoktur ![]() ![]() Abdullah bin Mes'ud buyurdu ki: - Mu'âz bin Cebel, Allaha ve Resûlüne itâat eden, doğru yolda bulunan bir cemaat gibiydi ![]() ![]() ![]() ![]() Hazret-i Mu'âz şöyle anlatıyor: Bir gün Resûl-i ekrem efendimiz bir hayvana binmişti ![]() ![]() - Ey Mu'âz! - Emredin, yâ Resûlallah! Resûlullah efendimiz üç kere ismimi söyledikten sonra buyurdu ki: - Cenâb-ı Hakkın kulları üzerinde olan hakkı nedir, biliyor musunuz? - Allah ve Resûlü daha iyi bilir ![]() - Cenâb-ı Hakkın kulları üzerindeki hakkı, onların Kendisine ibâdet etmeleri ve başka hiç bir varlığı O'na ortak koşmamalarıdır ![]() - Allah ve Resûlü daha iyi bilir ![]() - Bu takdirde kulların Allahü teâlânın üzerindeki hakkı, Onlara va'dettiği ni'meti vermesi ve azâb etmemesidir ![]() Mu'âz bin Cebel sağ olsaydı Hazret-i Ömer'e, "bize kimi halîfe bırakıyorsun" denildiğinde buyurdu ki: - Şâyet Mu'âz bin Cebel sağ olsaydı, onu halîfe bırakırdım ve Rabbime kavuştuğumda, Rabbim bana, "Muhammed aleyhisselâmın ümmetine kimi halîfe bıraktın" deyince, ben de, "Senin kulun ve Resûlün olan Muhammed aleyhisselâmın; (Mu'âz, kıyâmet günü, âlimlerin önünde, tek başına bir cemaattır) buyurduğu kimseyi bıraktım" derdim ![]() Mu'âz bin Cebel der ki: Resûlullah efendimiz bana buyurdu ki: - Ey Mu'âz! Sana Allahtan korkmayı, O'na sığınmayı, doğru konuşmayı, verdiğin sözde durmayı, herkese selâm vermeyi, güzel amel ve işlerde bulunmayı, öksüze merhamet etmeyi, tatlı sözlü olmayı, Kur'ân-ı kerîmi okumayı, âhireti sevmeyi, âhiret hesâbının korkusunu taşımayı ve herkese şefkat kanatlarını germeyi tavsiye ederim ![]() Hikmet sahiplerine kötü söz söylemekten, doğruyu yalanlamaktan, günâhkâra itâatten, âdil hükümdara isyândan ve yeryüzünde bozgunculuk yapmaktan da seni nehyederim, sakındırırım ![]() Her yerde Allahü teâlâyı zikretmeyi ve her günâhın peşinden tevbe etmeyi tavsiye ederim ![]() ![]() Allah için seviyorum Tâbiînin büyüklerinden Ebû İdris el-Havlânî, Hazret-i Mu'âz bin Cebel'e, "seni Allah için seviyorum" dediğinde, Mu'âz bin Cebel şöyle cevap verdi: - Sana müjdeler olsun, ey Ebû İdris! Ben Resûl-i Ekremin şöyle buyurduğunu işittim: (Kıyâmet günü Arşın etrafında, birtakım insanlar için kürsüler kurulacaktır ![]() ![]() ![]() ![]() Peygamberimize bunların kim olduğu sorulunca buyurdu ki: (Onlar, Allah için birbirlerini seven kimselerdir ![]() Peygamber efendimiz bir gün Hazret-i Mu'âz'a buyurdu ki: - Yâ Mu'âz! Ben seni severim ![]() ![]() Dînimi bana kim öğretecek? Abdullah bin Seleme şöyle anlatıyor: Mu'âz bin Cebel taûn hastalığına yakalanmıştı ![]() ![]() ![]() - Niçin ağlıyorsun? - Allaha yemin ederim ki, sen benim hocamsın ![]() ![]() ![]() ![]() Bunun üzerine Mu'âz bin Cebel buyurdu ki: - Hayır, bundan korkma! Îmân ve ilim, kıyâmete kadar yerindedir, arayan bulur ve Allahü teâlâ bunları isteyen kimseye öğretecek birini gösterir ![]() ![]() Nitekim Allahü teâlâ ilmi ve îmânı İbrâhim aleyhisselâma ihsân etmiştir ![]() ![]() ![]() Âlimin yanılmasından korkunuz! Doğru olanı, hakîkatı kim bildirirse kabûl ediniz! Doğru, hak olmayanı da söyleyen kim olursa olsun, onu reddediniz! Cennet ehlinin hasreti Bir gün, birisi, Mu'âz bin Cebel'in huzuruna gelip selâm vermişti ![]() - Ey falan! Dünyadaki nasîbin ne ise ve nerede olursa gelip seni bulacaktır ![]() ![]() ![]() ![]() Cennet ehlinin tek bir hasreti, pişmanlığı vardır ![]() ![]() Ebû Bâhirî şöyle anlatıyor: Bir gün Humus şehrinde câmiye gitmiştim ![]() ![]() ![]() - Bir kimse, Allahü teâlânın huzuruna kâmil, olgun bir îmânla gitmek istiyorsa, beş vakit namaz için çağırılan yere gelip namazını kılsın ![]() ![]() Hiç kimse, benim evimde namaz yerim vardır ve ben evimde namazımı kılıyorum, demesin! Böyle yaparsanız, Resûlullahın sünnetini terketmiş olursunuz ![]() ![]() Mu'âz bin Cebel'e sordular: - Duâ ne zaman kabûl olunur? Buyurdu ki: - İnsanlar gaflette oldukları zaman, sen, Allahü teâlâya dön ve ondan ne dilersen o zaman iste! İşte o zaman duâlar makbûldür ![]() Amel etmedikçe Yezîd bin Câbir diyor ki: Ben Mu'âz bin Cebel'den şöyle işittim ![]() "- Ne kadar çok ilim öğrenirseniz öğrenin, bunlarla amel etmedikçe öğrendiğiniz ilimden sevâb alamazsınız ![]() Recâ bin Hayve şöyle bildiriyor: Bir zamanlar Mu'âz bin Cebel'in bir sohbetinde bulunmuştum ![]() "- Size benim vasiyetim olsun! İlmi, ancak Allah rızâsı için öğrenin! Zîrâ Allah rızâsı için öğrenilen ilim, takvâyı, Allahtan korkmayı hâsıl eder ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bir insan, bir yerde yalnız kaldığı zaman, ilim ona sıkıntıyı gideren bir arkadaş olur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Canlı ve cansız her ne varsa, hattâ denizlerdeki balıklar ve diğer hayvanlar, havada uçan kuşlar, karadaki bütün hayvanlar, âlimlere istiğfâr ederler ![]() ![]() ![]() İlim ile amel eden insan, seçilmiş kimselerin makâmlarına yükselir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İlim, amellerin imâmıdır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Son namaz bil Mu'âz bin Cebel oğluna şöyle vasiyet etmişti: "Ey oğlum! Bir namazını kıldığın vakit, o namazın senin kıldığın son namazın olacağını düşün! Bir daha böyle bir namaz vaktine yetişeceğini ümit etme! Ey oğlum! Mü'min olan bir kimsenin iki hayırlı iş arasında ölmesi lâzımdır ![]() ![]() Mu'âz bin Cebel'e dediler ki: Falanca, Kur'ân-ı kerîm yazıp satıyor ![]() Buyurdu ki: - Bu, Kur'ân-ı kerîmi satmak değildir ![]() ![]() ![]() Merhametli ol ki Birisi Mu'âz bin Cebel'e, "bana öğüt ver" deyince, buyurdu ki: - Merhametli ol ki, ben de senin Cennete girmene kefil olayım ![]() Mu'âz bin Cebel şöyle anlatıyor: Birgün Resûlullahın huzuruna varmıştım ![]() - Ey Mu'âz! Sen, bu akşam nasıl sabahladın? - Yâ Resûlallah! Allahü teâlâya îmân etmiş olarak sabahladım ![]() - Ey Mu'âz! Senin her sözünün doğruluğuna bir delilin vardır ![]() - Yâ Resûlallah! Ben, geceden gündüze çıktığım zaman, bir daha akşamı beklemem ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bunun üzerine Resûlullah efendimiz buyurdu ki: - Ey Mu'âz! Sen çok iyi yapmışsın ![]() Bir defasında Mu'âz bin Cebel'i ağlarken gördüler ve sebebini sordular ![]() - İnsanlar iki gruptur: Biri Cennetlik, diğeri Cehennemlik ![]() ![]() Senden korkuyordum Hazret-i Ömer'in halîfeliği sırasında Kilâboğulları beldesine zekât memuru olarak, sonra da Suriye taraflarında din bilgilerini ve Kur'ân-ı kerîmi öğretmekle vazifelendirildi ![]() ![]() Mu'âz bin Cebel vefâtı esnasında buyurdu ki: - Allahım! Şimdiye kadar senden korkuyordum ![]() ![]() ![]() ![]() Ölüm sancıları şiddetlenip baygınlıklar geçirip, ayıldıkça: - Allahım! Beni ne kadar sıkıştırırsan sıkıştır, bilirsin ki, kalbim sana bağlıdır, seni sever, buyurdu ![]() alıntı |
![]() |
![]() |
|