07-17-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Kimleri Geceleri Uyku Tutmaz
Diyelim bir otobüste, dört değişik renkten insan var
Şoför sürekli olarak gaza basıp duruyor Onu kim uyarır? Doğru cevap kırmızı  Herhangi bir olayda ilk atlayan, ilk harekete geçen kırmızıdır Sarı maviye haber gönderir 'şuna söylesene biraz yavaş gitsin' diye Mavi ve yeşil temkinlidir Önce olayı irdelerler sonra harekete geçerler Yeşil bir şey söylemekten ve kendisine bir şey söyleneceğinden çekinir Kısacası, ağzını açmaz Oğuz Saygın, bütün bu örneklerden yola çıkarak şunları söylüyor: "Hepimizde dört karakterden parçalar var
Bunlardan birisi baskın oluyor İş dünyasında başarılı olmanız için zıt karakterdeki insanlarla çalışmanız gerekiyor Benim çalışmayı en çok istediğim grup maviler Çünkü bende mavi yok Yanlış anlaşılmasın, onlarla birlikte çalışmaktan zevk alıyor değilim Ama sonuç alıyorum Onlar beni çıldırtıyor ama ben de onları çıldırtıyorumdur herhalde " Saygın'dan bir başka anektod: "Bir alışveriş merkezine gittiğinizde maviler arabayı hangi sütunun önüne park ettiğimizi, nereden otoparka girdiğimizi ve nereden çıkacağımızı bilirler
Benim eşim böyledir ve biz de ailecek onun peşine takılırız Geçen gün eşim arabadan erken indi, alışverişten dönüşte arabayı hangi sütunun altına park ettiğimi sordu Ben de 'orada sütun mu vardı' diye sordum Arabayı aramaya başladık Yarım saat sonra arabanın bizim aradığımız alt katta değil de üst katta park edilmiş olduğunu gördük Mavi karakterli biriyle de araba aramak zor Çünkü sürekli olarak söylenir Oysa ben kendim kaybettiğim zaman güle oynaya arıyorum ve sorun olmuyor " Bazen de bir süreliğine kendi renginizden başka bir renk olursunuz
Oğuz Hoca, "kitabın matbaaya teslimine sadece bir hafta kalmışsa, o an maviye dönüşüyorum mesela" diyor Gece en zor uyuyan insanlar Salgın'a göre maviler  Çünkü günün bir bilançosunu yapar, ertesi günkü işlerini planlarlar Kırmızı "yarın kalkar çözeriz" diye yatar yatağına
Yeşiller, zaman zaman kırmızının neler yapacağını düşünüp uykusuz kalırlar Sarılar da 'Allah büyüktür' deyip uyurlar Arnavutluk'ta bir toplantıya gittiklerini anlatıyor Oğuz Saygın Devamını kendisinden dinleyelim "Kredi müdürümüz mavi Orada bir sunum yapacak ve bu sunum için aylardır çalışıyor Genel müdür ise kırmızı Sunum tam başlarken kredi müdürüne gidip 'üç dakikan var anlatmaya başla' diyor Kredi müdürü aylardır hazırladığı sunumun küçük bir özetini yapabiliyor ancak Yine Anavutluk Oğuz Hoca anlatmayı sürdürüyor: "Bir konuşma yapacağım Bu konuşmayı birinin Arnavutçaya çevirmesi gerekiyor Oradaki en iyi Türkçe bilen kişiyi getirdiler
Adam çok tipik bir mavi 'Bununla imkansız olmaz' dedim Aralarında bir sarı vardı, Türkçesi o kadar iyi değildi ama ben onu seçtim Adam, beden dilini de kullanarak, gırgır şamata karışık çok iyi anlattı Sonra adamın 15 dakikalığına bir işi çıktı Birinin bu simültane çeviriyi yapmasına gerek duyuldu Mecburen maviyi aldık ama sonuç hiç iyi olmadı Allahtan sarının işi bitip erken geldi de işin sonunu getirebildik Yine Arnavutluk Fabrikada verilen eğitim seminerleri insanların kafasına o kadar iyi yerleşmiş ki artık usta, işçilere adları yerine renkleriyle hitap etmeye başlamış: Mavi buraya gel  "Bana yeşili göndersene" diye  Oğuz Saygın'dan bir anektod daha: "Merzifon'da eğitim yaptık
Eğitimden sonra odaya gidip baktım, semineri düzenleyenler harıl harıl birşeyler arıyor 'Ne arıyorsunuz' dedim 'Sizin paranızı vereceğiz, içine koymak için zarf arıyoruz' dediler 'Zarfa gerek yok, verin böyle' dedim Şaşırıp kaldılar 'Sizden birkaç gün önce gelen arkadaşınıza parayı zarfsız verdik Çok sinirlendi Bize 'oturun' dedi Bir saat seminer verdi Uzun bir zarf almamız, parayı bunun içine koymamız gerektiğini söyledi ' O arkadaşı tanıyorum Tam bir mavidir Ona gidip 'niye öyle yaptın' dedim Benim zarfsız aldığımı söyledim Mahvoldu 'Ne yaptın? O kadar uğraştım, her şey boşa gitti' dedi Son bir hikayemiz daha var Bir gün bir Oğuz Saygın'ın öğrencisi "hocam" diyor "bizim oğlan tam bir kırmızı Ama ben onunla nasıl ilişki kuracağımı öğrendim Markete giderken 'elimizi tut' diyorduk, tutmuyordu Şimdi 'bizi elimizden tutup markete götür' diyoruz, elimizi hiç bırakmıyor " Yazan : Aydın Demirer
|
|
|