07-16-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Humbaracı Ocağı...
Osmanlı askerî teşkilâtında humbara yapan ve bunu kullanan sınıfın bağlı olduğu ocak
Humbara, demir veya tunçtan dökülmüş el bombası olup, tüfekle atılanları da vardı Bu silâhı kullanana “humbaracı”, âmirlerine ise, “humbaracıbaşı” deniliyordu
Humbaracılar, Osmanlılarda eskiden beri mevcut olup, bir kısmı Cebeci bir kısmı Topçu Ocağına bağlıydılar Humbaracıların asıl kısmı, kapıkulu sınıfları gibi maaşlı olmayıp, timar sahibiydiler Bunlar devlet merkezinde bulunmayıp, kalelerde hizmet ederlerdi Bunların timarları, kaleleri civarında bulunurdu Timarlı humbaracılar 17 asır başlarından itibaren ihmal edildiğinden ehemmiyetleri kalmadı
Humbaracı Ocağı, aslen Fransız olup 1729’da Türkiye’ye iltica eden ve Müslüman olduktan sonra Ahmed ismi verilen Kont Bonneval tarafından ıslah ve tanzim edildi Bunlar için Üsküdar’da Ayazma Sarayında yeniden bir imalathane ile kışla yaptırıldı Bu suretle yeniden teşkilâtlanan humbaracıların miktarı üç yüzü timarlı ve üç yüzü ulûfeli olarak 601 kişi oldu Ocak, oda denilen ve her biri yüz kişiden meydana gelen altı bölüğe ayrıldı Bunların üçü ulûfeli, üçü de timarlıydı Her ulûfeli odaya iki yüz akça ile bir odabaşı ve doksanar akça ile iki tane ellibaşı ve elli akça yevmiyeyle üç tane otuzbaşı, otuzar akça yevmiye ile on tane onbaşı, vekilharç, çavuş, imam, cerrah, yazıcı, davulcu tayin edildi Neferlerin yevmiyesi on sekiz, “alaybaşı” denilen humbaracıbaşının yevmiyesi ise üç yüz altmış akçaydı
Üçüncü Selim Han'dan itibaren görülen ıslahat devresinde, 1792’den itibaren Humbaracı Ocağında timarlı ve ulûfeli şeklindeki ayırıma son verilerek, hepsinin devlet merkezinde bulunmaları kabul edildi 1795’te ise Mühendishane-i Berrî-i Hümayunun açılması üzerine Humbarahane kapatılıp talebeleri bu okula nakledildi Humbaracılar, Sultan İkinci Mahmud döneminde Vak’a-i Hayriye adı verilen yeniçerilerin kaldırılması sırasında devletin tarafını tutarak büyük bir hizmet yaptılar
|
|
|