![]() |
Ebû Eyyûb-El Ensârî |
![]() |
![]() |
#1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Ebû Eyyûb-El EnsârîEbû Eyyûb-el Ensârî Mihmândâr-ı Resûlullah ![]() En güzel günleri başlatacak olan büyük hicret [göç] bitmek üzeredir ![]() ![]() ![]() Neccâroğullarının reisi Hazret-i Ebû Eyyûb da, bütün akrabâlarını toplamış; Resûlullahı karşılamaya çıkmıştı ![]() ![]() Anamız babamız fedâ olsun! Zaman zaman, Resûlullah efendimizin devesi Kusvâ’nın yularını yakalıyanlar, “Buyurunuz yâ Resûlallah! Anamız, babamız, canımız, herşeyimiz; sizin yolunuza fedâ olsun!” diyerek, kendi evlerine götürmek istiyorlardı ![]() Fakat Kâinâtın efendisi, kimsenin gücenmesini arzû etmiyorlardı ![]() - Devemin yularını bırakınız! Kimin evinin önünde çökerse, orada misâfir olurum! Gerçekten o mes’ûd Deve de, sanki vazîfesini biliyormuş gibi hareket ediyordu ![]() ![]() ![]() ![]() Resûlullah efendimiz devesinden inmediler ![]() ![]() ![]() Bunun üzerine sevgili Peygamberimiz, Kusvâ’nın üzerinden inip buyurdular ki: - İnşâallah yerimiz burasıdır ![]() - Yâ Resûlallah! Amr oğulları Süheyl ve Sehl’indir ![]() - Akrabâlarımızdan hangisinin evi buraya daha yakındır? Şeref kazansın Hâlid bin Zeyd Ebû Eyyûb el-Ensârî hazretleri sevinçle cevap verdi: - Buyurunuz yâ Resûlallah! Buyurunuz ki fakîr evimiz, varlığınızla şeref kazansın ![]() ![]() Sonra da ilâve etti: - Yâ Resûlallah! Bana müsâade ederseniz, devenin üzerindekileri oraya taşıyayım ![]() Bundan sonra da devenin üzerindeki Resûlullah efendimizin eşyalarını indirdi ![]() Peygamber efendimizin mübârek anne tarafları, aslen Medîneli ve Neccâroğulları kabîlesine mensup idiler ![]() ![]() ![]() ![]() Peygamberimizin devesi Kusvâ’nın ilk çöktüğü yerde Mescid-i Nebî inşâ edilinceye kadar ağırlama ve evinde bulundurma şerefi bu mübârek zâta nasîb oldu ![]() Hazret-i Ebû Eyyûb’un ev sahipliği kusûrsuz; fakat kendisi huzursuzdu ![]() ![]() Kendisinin üst katta oturması, Ebû Eyyûb hazretlerini ziyâdesiyle rahatsız ediyordu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Uyumamız mümkün değildir Ertesi gün onu üzüntülü gören Allahü teâlânın Resûlü, sebebini sordular ![]() - Yâ Resûlallah, merhamet buyurunuz! Lütfen, kerem edin, yukarı kata teşrîf edin! Siz aşağı katta bulunurken, bizim yukarıda uyumamız mümkün müdür? İki cihân güneşi Efendimiz, bu hassas ve ince kalbi kıramaz idi ![]() ![]() ![]() Ebû Eyyûb hazretleri, zafer kazanılan bir deniz savaşından sonra, esirler arasında bir kadının ağladığını gördü ![]() - Bu kadın, niçin ağlar? - Bilmiyoruz, yâ Ebâ Eyyûb ![]() Kadının dilini bilen birini buldurttu ![]() ![]() - Niçin ağlıyormuş? - Çocuğundan ayrı kalmış efendim ![]() Hazret-i Ebû Eyyûb, derhal vazîfeliyi bularak dedi ki: - Çocuğu bulun ve anasının yanına getirin ![]() ![]() Oradakiler sordular: - Yâ Hâlid! ![]() ![]() Allahü teâlânın Resûlünün âşığı, cevap verdi: - Sevgili Peygamberimizden işittim ki: “Her kimse bir çocuğu, anasından ayırırsa; Cenâb-ı Hak da onu, âhıret gününde bütün sevdiklerinden ayırır ![]() Yüzümü kara çıkarma Ebû Eyyûb-i Ensârî, bir savaşta, birinin yanından geçerken, “Bir kimsenin öğle vakti yaptığı işler, akşam olunca mezardakilere gösterilir ![]() ![]() - Böyle ne söylüyorsun? - Vallahi bunu sizin için söylüyorum ![]() - Yâ Rabbî, sana sığınırım ![]() ![]() O kimse de dedi ki: - Allahü teâlâ kullarının kusûrlarını örter, amellerinin iyisini gösterir ![]() Ebû Eyyûb-i Ensârî Resûlullahın mübârek kabrine yüzünü sürdü ![]() - Beni bırak! Taşa, toprağa gelmedim ![]() ![]() Ebû Eyyûb-i Ensârî hazretleri şöyle anlatır: “Bir defasında Resûlullah efendimiz ile Hazret-i Ebû Bekir’e yetecek kadar yemek hazırlayıp, huzurlarına götürdüm ![]() - Yâ Ebâ Eyyûb! Ensârın ileri gelenlerinden otuz kişiyi da’vet et! Ben yemeğin azlığını düşünürken tekrar buyurdular: - Yâ Ebâ Eyyûb! Ensârın ileri gelenlerinden otuz kişiyi da’vet et! Altmış kişiyi da'vet et! Binlerce düşünce ile Ensârdan otuz kişiyi da’vet ettim, geldiler ![]() ![]() ![]() - Altmış kişi da’vet et! Ben mu’cize olarak yemeğin azalmadığını gördüğümden, daha ziyâde sevinerek, altmış kişiyi Resûlullahın huzuruna da’vet ettim ![]() ![]() ![]() - Ensârdan doksan kişi çağır! Çağırdım, geldiler ![]() ![]() ![]() ![]() Ebû Eyyûb-i Ensârî yine anlatır: “Resûlullaha her gün akşam yemeği yapıp gönderirdik ![]() ![]() Yine bir gece, yapıp gönderdiğimiz sarmısaklı yemeği Resûlullah efendimiz geri çevirmişti ![]() ![]() - Yâ Resûlallah! Anam babam sana fedâ olsun! Siz akşam yemeğini yemeden geri çevirdiniz ![]() ![]() Siz onu yiyiniz! Resûlullah efendimiz buyurdular ki: - Bu sebzede bir koku hissettim ![]() ![]() ![]() - O yemek harâm mıdır? - Hayır! Fakat ben kokusundan dolayı yemedim ![]() - Senin yemediğini ben de yemem ![]() - Siz onu yiyiniz! Bunun üzerine biz de ondan yedik ve bir daha Resûlullaha o sebzeden yemek yapmadık ![]() Hayber gazâsından dönerken, Ebû Eyyûb hazretleri gece Resûlullah efendimizin çadırını beklemişti ![]() - Yâ Rabbî! Beni koruyarak gecelediği gibi, sen de Ebû Eyyûb’u koru ![]() Resûlullah efendimiz bir kuşluk vakti, Hazret-i Ebû Bekr-i Sıddîk ve Hazret-i Ömer-ül Fârûk ile beraber Ebû Eyyûb-i Ensârî hazretlerinin evine gittiler ![]() ![]() “Hoş geldiniz, yâ Resûlallah! Arkadaşlarınızla beraber safâ geldiniz” diyerek karşıladı ![]() ![]() ![]() Sütlü hayvan kesme! Resûlullah efendimiz buyurdu ki: - Yâ Ebâ Eyyûb! Bu salkımdaki kuru hurmaları ayır! - Yâ Resûlallah! Emir sizindir ![]() ![]() - Eğer hayvan keseceksen, sütlü hayvan kesme! Ebû Eyyûb-i Ensârî oğlak kesip, hanımı Ümmü Eyyûb da yarısını söğüş yaptı, diğer yarısını da kızarttı ![]() ![]() ![]() ![]() - Yâ Ebâ Eyyûb! Bu ekmek ile etten bir parça da kızım Fâtıma’ya götür ![]() ![]() Emir yerine getirilip, sofra kalktıktan sonra, Peygamberimiz, “Bütün bu ni’metler, ekmek, et, hurma, ne güzel ![]() ![]() - Nefsim, yed-i kudretinde olan Allahü teâlâya yemîn ederim ki, bu ni’metler yüzünden, yarın kıyâmet gününde siz suâl olunacaksınız ![]() ![]() ![]() Resûlullah efendimiz gitmek üzereyken de, “Yâ Ebâ Eyyûb! Yarın da sen bize gel” buyurarak da’vet etti ![]() Hayır iste! Ebû Eyyûb hazretleri bu da’vete seve seve icâbet edip, Resûlullahın yanına gitti ![]() - Yâ Ebâ Eyyûb! Bu hizmetçi hakkında Allahü teâlâdan hayır iste ![]() ![]() Ebû Eyyûb Resûlullah efendimizin yanından ayrılınca; “Ben Fahr-i âlem hazretlerinin vasiyetlerinde hayır görüyorum ![]() ![]() Ebû Eyyûb-i Ensârî Peygamberimiz için, hergün bir sofra hazırlamak âdetiydi ![]() ![]() Hicretten 52 yıl sonra, İstanbul üzerine; İslâm seferi açıldı ![]() ![]() (İstanbul elbette fetholunacaktır! Onu fetheden emîr, ne güzel emîr; fetheden asker, ne güzel askerdir ![]() Üstelik hastasın! İşte bu methedilen, övülen askerler arasına katılmak arzûsuyla Müslümanlar, akın akın İstanbul fethine koştular ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() - Yâ Ebâ Eyyûb! 70 yaşını geçtin ![]() ![]() ![]() Hazret-i Eyyûb’un cevabı tereddütsüz ve kesin oldu: - Cihâd ve gazâyı terketmek, daha tehlikelidir ![]() Sevgili Peygamberimizin Medîne’ye gelişlerinden yarım asır sonra, sevgili arkadaşları da İstanbul önlerine geldiler ![]() Kalın surlar dibinde Ebû Eyyûb hazretleri, vefât etmek üzeredir ![]() - Mücâhidlere selâm söyleyiniz ![]() ![]() Etrafındaki gâzi ve askerler, gizli gizli ağlıyorlardı ![]() - Sizlere vasiyetim olsun: Öldükten sonra cesedimi, burada bırakmayın! Gâzilerin girebildikleri, en uzak yere götürün! Bizans topraklarının, İstanbul’a en yakın noktasına defnedin ![]() ![]() Akşemseddîn keşfetti Ertesi gün büyük Sahâbî, şehâdet kelimeleri arasında temiz rûhunu, yüce Allaha teslim etti ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bizanslılar tarafından bile mukaddes bilinen kabr-i şerîfi, 800 yıldan fazla gizli kaldı ![]() ![]() Yüce Allahın izniyle, o güzel emîr, Fatih Sultan Mehmed Hân ve o güzel asker, Osmanlı Türkleri oldular ![]() ![]() İşte ancak o zaman, 800 yıldır bekleyen sabırlı Ebû Eyyûb hazretlerinin yüzü nûrlandı ![]() ![]() ![]() ![]() Allahın en sevgili kulu ve Peygamberine, ev sahipliği yapan Hazret-i Ebû Eyyûb; şimdi de bizlere ev sahipliği yapmaktadır ![]() Hazret-i Ebû Eyyûb Akabe’de, Allah Resûlünün ellerini tutarak, Bî’at etti ![]() ![]() ![]() Başta Bedir ve Uhud olmak üzere, bütün savaşlara katıldı ![]() ![]() Niçin bu kadar geciktirdiniz? Bir ara Mısır’a gitti ![]() ![]() ![]() - Ey Ukbe! Sevgili Peygamberimiz buyurdular ki: “Akşam namazını, yıldızların gökyüzünü kaplamasına kadar geciktirmeyiniz ![]() ![]() ![]() Ukbe, “Evet” diye cevap verince, sordu: - Öyleyse akşam namazını niçin bu kadar geciktirdiniz? Ukbe, meşgûliyeti sebebiyle bu gecikmenin olduğunu söyleyince, “Yemîn ederim ki, senin bu yaptığını görerek, halkın, Resûlullah efendimizin de böyle yaptığını zannetmesinden endişe ederim” buyurarak vâliyi îkaz etti ![]() Ebû Eyyûb hazretlerinin bildirdiği bir Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki: (Kıyâmet günü Eshâbımdan herbiri, kabirlerinden kalkarken, vefât ettiği memleketin bütün mü’minlerinin önüne düşerek ve onlara nûr ve ışık saçarak, onları Arasat meydanına götürür ![]() İstanbul’un ma’nevî fâtihi olan Hazret-i Ebû Eyyûb-i Ensârî’nin asıl ismi Hâlid, babasının ismi Zeyd, annesi Rebia kızı Hind, Künyesi Ebû Eyyûb’dur ![]() ![]() ![]() Eyyûb, Abdurrahmân, Hâlid isminde üç oğlu ve Amre isminde bir kızı vardı ![]() Medîneli Eshâbın en büyüklerindendir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Sevgili Peygamberimizin öz dedesi Abdülmuttalib’in ana tarafı, Neccâroğulları’na mensup idi ![]() ![]() Câmi ve türbesi hemen yapıla! Akşemseddîn tarafından kabri tesbit edildiğinde, Fetihler Babası Gazi Mehmed Hân buyurdu: - Câmi ve türbesi, hemen yapıla! Cümle Müslümanlar beş vakit, İstanbul’un ma’nevî fâtihine duâ edeler! Yapılan Eyyûb Sultan Câmiine 1723’te iki minâre ilâve edildi ve 1800 senesinde üçüncü Selim Hân tarafından yeniden yaptırıldı ![]() ![]() ![]() Hazret-i Ebû Eyyûb, yedi ay Allahü teâlânın Resûlüne ev sahipliği yaptı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Osmanlı devrinde ve günümüzde Hacı adayları, önce Ebû Eyyûb (Sultan) türbesini ziyâret ederler; sonra Mukaddes topraklara giderler ![]() ![]() ![]() Siz de çok sıkıldığınız zaman, orayı ziyâret ederek duâ ediniz ![]() |
![]() |
![]() |
|