Prof. Dr. Sinsi
|
Anlattım Roman Oldu
Anlattım Roman Oldu Hikayesi - Roman Hikayeleri - Aynur Engindeniz - Aynur Engindeniz Yazıları
Elli dördün sonbaharıymış Her şeyin kıttan da kıt olduğu günlermiş Ne böyle çeşit çeşit yiyecekler giyecekler varmış, ne de bu denli gelişmiş tıp ve fen İnsanlar hastalanınca, kırığı olan kırıkçıya, veremi vebası olan köy kocakarılarına gidermiş Hal böyle olunca geçim de hayli zormuş
İşte o sıralar annem, sekizinci çocuğuna hamile olduğunu anlamış Öyle şimdiki gibi testle mestle değil Dört aylık olup da bebek tekmeyi basınca anlaşılıyormuş ekseri hamilelikler Tabi ki annem anladığında neredeyse bebek doğmak üzereymiş, ama, bu durumdan kurtulmak için elinden geleni yapmış
Bir sabah, daha babam uyanmadan, köyde herkesin Ebe Kadın diye çağırdığı, gerçek adını doğru dürüst kimsenin bilmediği kadının kapısına dayanmış Halini anlatmış Üç kuruş için cana kıymaktan çekinmeyen kadın:
�_Bir bilezik karşılığında seni bu yükten kurtarırım � , demiş Annem:
�_Etme abla, bir bilezik bu zamanda çok değil mi? Nereden bulurum ben bileziği�, deyince, kadın:
�_ O zaman yüküne razı ol Bilirsin bu işin cezası büyüktür Neden kendimi ucuz yere tehlikeye atayım?� demiş Annem çaresiz, gömleğinin kolu altına sakladığı bileziği kadına uzatmış Kadın bileziği kontrol edip koynuna soktuktan sonra, anneme paslı kapaklı küçük bir kavanoz vermiş
� _ Bu ilacı sabah akşam on gün yeyiver Onuncu günün akşamında kanamayla birlikte karnındaki çıkar gider �
�_Abla kızma ama, bu çocuk üç aylıktan aşağı değil Bir sakatlık olmasın?�
�_Hiç bir şey olmaz kızım Eğer olursa biz neciyiz burada?�
Annem tereddüt içinde evinin yolunu tutmuş Eve varır varmaz, Ebe Kadının dediği gibi kavanozdaki şeyden yemeği ihmal etmemiş Pas kokulu iğrenç tadına rağmen�
Bu arada bebekten haberdar olan babam sevinç içindeymiş Onun bu halleri annemi iyice arada bırakmış Ama çekeceği eziyetleri düşünerek ilacı yemeye devam etmiş
İlaca başladığının dördüncü gecesi rüyasında, Hz İbrahim�le bir başka peygamberi karanlık bir odada namaz kılarken görmüş Annem ve yanındaki kim olduğunu bilmediği bir adam, namaz kılan bu iki peygambere bakıyorlarmış Kan ter içinde uyanan annem, rüyasına bir anlam verememiş Sabah olunca doğruca, köyde herkesin Tabirci Dede diye bildiği elinden Kuran eksik olmayan adamın evine gidip rüyasını anlatmış Tabirci Dede anneme:
�_Kızım, yapmakta ya da düşünmekte olduğun büyük bir günah var O her ne ise bundan hemen vazgeçmezsen - Allah bilir- ama sonun iyi değildir Eğer vazgeçer tövbe edersen rüyanda hayır vardır İki peygamberi namaz kılarken görmek de herkese nasip olmaz Yanlışından dön, tövbe et � Demiş Annem hiç düşünmeden yanlışının ne olduğunu anlamış, eve dönünce Ebe Kadının verdiği kavanozu çöpe atmış
Günler günleri kovalarken annem hep bir üzüntü içinde yaşamış Ya bebeğime bir şey olduysa ne yaparım, hesabını nasıl veririm diye düşünüp durmuş Ne birine derdini anlatabilmiş, ne bu derdi bir dakika unutabilmiş Tek tesellisi bebeğinin durmak bilmeyen hareketleri olmuş
Dokuz ayına gelince annem artık yerinden bile kalkamayacak hale gelmiş O kadar büyük bir karnı varmış ki; gören hayrete düşüyormuş Kendi bile haline şaşar olmuş Çünkü daha önce yedi kere doğum yapmasına rağmen karnının bu kadar büyüdüğü hiç olmamış Hareketleri hiç bu kadar ağırlaşmamış
Doğum vakti gelince Ebe Kadın çağrılmış Kadın anneme:
�_ Kız sen de bir hal var Vallahi ben bu çocuğu doğurtamayacağım � Deyip şehirdeki hastaneye göndermiş Allah bilir ama belki de yaptığı günahın neticesini görmekten korkmuştur
O zaman öyle iki dakikada kapında bitiveren taksiler de yokmuş Bir kamyonun arkasına döşek serip annemi hastaneye yetiştirmişler
Saatler sonra kardeşim Serpil dünyaya gelmiş Ama annemin sancıları durmak bilmemiş Doktor bir küçük muayeneden sonra:
�_ Korkmayın bir bebek daha geliyor� deyince annemi de doğumhanedekileri de bir telaş faslı daha sarmış İkinci bebek yani Serap da dünyaya gelince annemin aklına rüyasında gördüğü secde eden iki peygamber gelmiş Yattığı yerde gözyaşları içinde Allah�a şükretmiş �Eğer ilaca devam etseydim, iki cana birden kıyacaktım� diye düşünmüş Tabirci Dede�nin yorumu aklına gelmiş Evet günahından vazgeçip tövbe ettiği için, yüce Allah onu iki evlatla ödüllendirmişti Üstelik doktorun sözüne göre ikisi de sağlıklıymış
Annem yarı ana yarı ırgat hayatına bir katmer daha vurarak devam etmiş Gel zaman, git zaman ikizler dördüncü aylarını da bitirmişler Evde kim rast gelirse o bakıyormuş bebeklere
Annem, yine tarlaya gideceği bir gün, o zamanlar dokuz yaşında olan ablama, ağlayınca bebeklere süt vermesini tembihleyerek işine gitti Daha kendisi çocuk olan ablam oyuna daldı, beşikte ağlayan bebekleri unuttu Öğle vaktini saatler geçmişti ki eve gelip çocuklara baktı Kazandaki sütü ısıtmaktan üşenip öyle soğuk halde biberonlara doldurup birini benim elime verdi, ben Serpil� i o Serap�ı soğuk sütle doyurup, beşiği de kapı önüne koyup tekrar oyuna daldık
O gece Serap ateşlendi Kusmaya başladı Annem hem ağlıyor hem ablamla bana
�_ Allah belanızı versin, ne yaptınız çocuğa Bir gün becerip bakamadınız� diye bağırdı, bağırdı Sonunda ben korkudan, ablamın bebeklerin sütünü ısıtmadığını anneme söylemek zorunda kaldım O gece ablam çok dayak yedi Hiç ağlamadı Sadece garip garip baktı gözlerime Hala bu bakışların acısı içimdedir Ömrümce �neden ispiyonladım� diye kahrolmuşumdur İşin � ablam� kısmı ayrı bir hikayedir ya zaten, şimdilik konumuza dönelim
Velhasıl o gece ikizlerin ikincisi, yani sürpriz bebek Serap öldü Bir zamanlar bu bebekten kurtulmak için kıtlığa rağmen bir bilezik feda eden _ aslında iki cihanını da etmeye yeltenen_ annem, üzüntüden günlerce yataktan çıkamadı Her bakış, her söz daha dokuz yaşında bir çocuk olan ablamı suçladı Zavallı ablam o yaşında �kardeş katili� damgasını yedi Belki suçlu bile değildi Belki çocuğun başka bir hastalığı vardı, ya da annemin hamileyken yediği zehir sonradan etkisini göstermişti Ama en kolay iş suçlayacak kişi bulmak ya, bu yük de ablama kaldı
_ Peki Selma Abla, Serpil� e ne oldu?
_Ah kızım, Serpil yaşadı, yaşadı ama kaç kere ikizi gibi ölmüş olmayı tercih etti bilemezsin Ömrünün baharında biri on yedi, diğeri altı yaşında iki evladını, bir de bir yaşındaki torununu depremde kaybetti
Çok acı hikayeler kızım, çok acı Dinlemeye yüreğin dayanmaz
_ Acı anlatılınca hafiflermiş, ben dinlerim, hem merak da ettim
_ Bugün anlatmayayım o zaman İçim bir tuhaf oldu Çıkıp bir sigara içeceğim Başka birgün anlatırım Haydi sen de işine bak�
Aynur Engindeniz
|