Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Genel Konular

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
nefs

Nefs Nedir ?

Eski 06-09-2007   #1
[KAPLAN]
Icon5

Nefs Nedir ?



Kur'an -ı Kerim'de üçyüze yakın yerde “ nefs ” kelimesi geçmektedir Bu kelime, filozoflar, kelâm, fıkıh ve tefsir alimleri tarafından muhtelif manalarda kullanılmış; ruh, can, kalp, ceset, benlik, bir şeyin hakikati, özü ve bütünü gibi yirmiyi aşkın mana verilmiştir Aslında nefsin mahiyeti tam olarak kelimelere dökülemeyecek kadar derindir O yüzden nefsi en iyi kavrayanlar kâmil velilerdir

Nefs kelimesi, sufiler arasında muhtelif makamlara göre, farklı manalarda kullanılmıştır Fakat genel olarak bu kelime tasavvuf dilinde iki manaya gelir

Hayvanî nefs, insanî nefs

Birincisi: “Bir şeyin özü, zatı, kendisi” anlamındadır Buna ‘hayvanî nefs' de denir

Hayvanî nefs, Halk Alemi ( Yaradılmışlar Alemi)' ndendir İnsanî nefsin bineği ve bütün şehvetlerin kaynağıdır His, hareket ve hayat menbaıdır Beş duyu organı ve diğer kuvveler vasıtasıyla hayatı, eşyayı kavrar

İkincisi: “Rabbin emrinden olan insanî ruh, manevi sıfat” anlamındadır Hayvanlarda bulunmayan bu nefse, konuşan insanî nefs , nefs -i nâtıka da denir Emr Alemi'ndendir Allahu Tealâ tarafından insana üfürülen ruh, bedene taalluk edince ‘ nefs ' adını alır Yeri iki kaşın arasıdır İnsanın içi ve dışıyla irtibatlıdır Asıl hakimiyeti beyin ve manevi bir lâtife olan ‘kalp' üzerindedir Yürek dediğimiz kanı pompalayan maddi kalple de irtibatlıdır

Bu nefs hayvanî nefse mağlup olursa, hayvanların aşağısında şeytanların mertebesine düşebilir Mevlâ'nın yardımıyla hayvanî nefse galip gelirse, ruhanileşip meleklerden üstün mertebelere çıkabilir

Nefsin lüzumu ve faydaları

Konuyla ilgili olarak akla şu sual gelebilir: Nefs ve şeytan olmasaydı da, hepimiz cennete gitseydik olmaz mıydı?

Böyle bir soru, öğrenmek kasdıyla değil de itiraz maksadıyla olsaydı, Allah korusun, imanı götürürdü Çünkü Allah'ın takdirine rıza göstermek imanın şartlarındandır O neylerse güzel eyler Ayrıca mülkünde dilediği gibi tasarruf eder Bizler O'nun işlerindeki hikmetleri tam manasıyla kavrayamayız

Ancak, kömür ruhlarla elmas ruhları birbirinden ayırmak Allah'ın hikmet ve adaletinin gereğidir Eğer nefs ve şeytan olmasaydı, Hz Ebubekir ra ile Ebu Cehil'in makamı bir olacaktı Oysa bunların biri elmas, diğeri kömür Ayrıca, şu imtihan dünyasının kurulmasının da bir manası kalmayacaktı

Nefs ve şeytan faydalı birer alet mesabesindedir Tıpkı ateş veya bıçak gibi Ateşi evimizi ısıtmakta, yemeğimizi pişirmekte, etrafımızı aydınlatmakta ve daha bir çok faydalı işlerde kullanırız Ama dikkat edilmezse ateş insanın evini yakar Bıçak elini doğrayabilir Fakat kimse ateş evimi yakar, bıçak elimi doğrar diye bunları kullanmaktan vazgeçmez

Aynen bunun gibi, nefsin sayısız faydaları, yanlış kullanıldığı taktirde de büyük zararları vardır Mesela nefs yaratılmasaydı insan ve hayvanlarda yeme, içme, evlenme, üreme arzusu olmayacaktı Yaşamak ve hayatta kalmak için barınma, ısınma, tehlikelere karşı korunma, düşmanla savaşma, ihtiyaçları giderme, icat ve keşiflerde bulunma gibi yetenekler de bulunmayacaktı Kısacası hayat olmayacaktı

Daha da önemlisi, nefs ve şeytanla mücahede kalmadığı için, mümin ahirete yönelik amellerden mahrum kalacaktı Büyük cihat sevabı kazanamayacak, mertebesi yükselmeyip sabit kalacak, cennet ve Cemâlullah'tan yoksun olacaktı

Nefs ve diğer lâtifeler

Fakat bunca faydalarına rağmen nefs , başıboş bırakıldığı zaman azgın bir at gibi binicisini helâke sürükler Zira onun istekleri bitmek tükenmek bilmez İnsanı şehvetlerinin esiri olan bir hayvan haline getirmek için uğraşır Bu yüzden bizlere acıyıp, merhamet eden Rabbimiz, nefse hakim olup zararlı arzularından korunmamız için kalbin bir şubesi olarak aklı yarattı Peygamberleri vasıtasıyla da önümüze bir kitap koyup, iyilik ve kötülüğün ne demek olduğunu gösterdi

Akıl, Allah'ın emirlerini ve nefsin, şeytanın arzularını inceler İyiyle kötüyü, Allah'ın emrine uygun olanla olmayanı birbirinden ayırt eder Ruhun bir başka alt kolu olan vicdan da doğruyu, güzeli, hakikati kalbe bildirir Ayrıca ruh vasıtasıyla hafıza, mürşid , melek ve doğrudan Allah'dan gelen tesirler de kalpte toplanır Beyin vasıtasıyla beş duyu organından gelen tesirler ile nefsin ve şeytanın telkinleri de kalpte toplanır

Gelen bilgi ve telkinleri değerlendiren kalp; aklın, vicdanın veya topyekün ruhun dediklerini tercih ederse, nefsin arzularını yerine getirmez Yani beyin vasıtasıyla kendisine bağlı olan el, ayak, ağız, dil gibi uzuvlara nefsin isteğini yaptırmaz Şehvet, gazap ve aklî hilelerin esaretinden kurtulur Allah'ın ahlâkıyla ahlâklanır Namus, haya, takva, sabır, kanaat, şecaat, neşe, huzur, müsamaha, lütuf, yumuşaklık, vakar, metanet ve güzel suret sahibi olur Lâtifeleri zikirle cilalanır, geldiği ulvi alemlere yükselerek Rabbine vasıl olur Ebedi saadete ulaşır

Nefsin hakimiyeti

Şayet kalp nefse tabi olursa, o zaman hayvanî nefs ; toprak, su, hava, ateş lâtifelerinin yardımıyla ruh lâtifesinin yolunu keser İnsanı mütemadiyen aşağılara doğru çeker Toprak, ibadette gevşekliğe ve Allah'ın emirlerine uymamaya sevk eder Su, riya ve münafıklığa götürür Ateş, gazap, kin, hiddet, intikama yöneltir Hava ise, kibir ve benliğe sevk eder Böylece nefs , askerleriyle birlikte akıl ve diğer lâtifeleri emrine alır

Bu şekilde nefsinin emrine giren insan, yırtıcı hayvanlar gibi hiddetlenir, kızar, dövmek ve sövmekle etrafındakilere saldırır Şehvet galebe edince, hayvanlar gibi boğazının ve eteğinin düşkünü olur Firavun'un kendisini tanrı olarak ilan ettiği gibi, o da her şeyde üstünlük ve efendilik iddiasına geçer Kulluk ve tevazudan hoşlanmaz Bütün ilimlere heves eder, her şeyi bildiği iddiasına kalkışır Alim dendiği zaman sevinir, cahil dendiği zaman canı sıkılır Bu şahsın bir de şeytanlık vasfı vardır ki, bununla akıl ve düşüncelerini kötülükte kullanır Aldatma ve hile yollarına baş vurur, kötülüğü iyilik gibi göstermeye çalışır İşte bu da şeytanlık ahlâkıdır

Nefs ve ötelere ait tablolar

Söz konusu çirkin huyların hepsinin berzah aleminde bir resmi vardır Keşif ya da rüyada görülen hınzır, merkep vs hayvanlar şehveti temsil ederler Köpek hiddeti, tilki hile ve aldatmayı temsil eder Nefsin sıfatlarına göre daha başka hayvanlar veya canavarlar suretinde de tezahür edebilir

Gazalî rh a'in dediği gibi, putperestlerin taşlara tapmasına kızan adamın gözünden gayb perdesi kalkıp da kendi hali görünseydi, bakacaktı ki kendisi bir hınzırın önünde eğilmiş duruyor Bazen dize gelerek secde, bazan da rükû ediyor Onun emirlerini yerine getiriyor, yemek, içmek ve şehevî arzularından neyi istiyorsa onu tedarik ediyor Veya saldırgan bir köpeğin karşısında eğilmiş ona tapıyor, emirlerini titizlikle yerine getiriyor

Hilkatin tersyüz edilişi

Bu adam basiret ve insafla bakarsa, ömrü boyunca nefs ve şehveti uğrunda çalıştığını hemen anlar Akıl ve ulvî lâtifelerini nefsinin emrine vermekle galibi mağlup, efendiyi köle, padişahı hizmetçi yapmış olur Allah, merkebi üzerine binip yularından tutarak sürmek veya sırtında yük taşımak için yaratmıştır Şayet bu şahıs kalkar da merkebi kendi sırtına bindirir, boynuna taktığı esaret yularını da merkebe verirse, yaradılış gayesini ters çevirmiş olur İşte bu zulmün son haddidir

Nefsin esaretine girip hürriyetini kaybeden ruh, malik olduğu itibar ve yüksek kıymetleri unutup, duygularının ve şehvetlerinin girdabına kapılmıştır Gönül nefsin istilasıyla puthaneye dönmüş, Allahu Tealâ'nın zatî tecellilerinden mahrum kalmıştır Yüzü O'nun aşk ve sevgisinden dünyanın maddesine dönmüş, Allah sevgisi yok olmuştur O aslî vatanı asla hatırına gelmeyip, ilk geldikleri ve son gidecekleri asıl ülkesini büsbütün unutarak terketmiştir Kalp, Ruh, Sır, Hafâ , Ahfâ gaflete girmiş ve harap birer şehir haline gelmişlerdir Böylece Kur'an -ı Kerim'de ifade buyurulduğu gibi, insanların çoğu hayvanların mertebesine düşmüş ve hatta onlardan da beter hale gelmişlerdir

Nefsin tabibi

Nefsin hilesiyle kalp ve diğer lâtifeler koma halindedir Zehirli yemler beden kafesindeki kekliği öyle uyuşturmuş ki, uykusundan uyanamaz Artık kâmil bir mürşidden başka onları Emr Alemi'nden haberdar edecek, zikir kamçısıyla onları uyandıracak hiçbir kuvvet yoktur Mürşid , sesiyle, bakışıyla aslî vatandan bahs eder Dilsiz dilsizle konuştuğu gibi, kâmil üstad da lâtifelerle dilsiz konuşur, onlara nereli olduklarını hatırlatır

Nebilerin ve bütün mürşidlerin yaptıkları iş, işte budur Yüce alemlerin kandilini yakarak gönülleri aydınlatmaktır Ta ki insanoğlu nasıl bir çamur deryasında yüzdüğünü görsün Sonra da kabiliyetini işleterek asıl ülkesine dönmeyi arzu etsin

NEFSİN MERTEBELERİ

Emr Alemi'nden rabbanî bir lâtife olan insanî nefs , sıfatlarına göre farklı isimler alır Hayvanî nefsin tesirinden uzaklaştıkça sıfatı değişir, mertebesi de yükselir Nihayet tamamen billurlaşıp Rabbi'ne vasıl olur

İnsan, aşağıda ismi geçen mertebelerden sadece birinde olabilir Üst mertebelere yükselebildiği gibi, geri de düşebilir Bu mertebe ve isimleri sırasıyla görelim:

Nefs-i Emmâre: Kötü his ve huyları, çirkin vasıfları barındırır Şehvet düşkünü hayvanî nefsin hükmü altında olmakla, hayvanların yoluna girmiştir Kötü işleri güzel görür Hesap ve ahiret derdi yoktur Sadece keyfini düşünür

Bu nefsin eserinden kibir benlik, hırs, şehvet, kıskançlık, cimrilik, kin, intikam, hiddet gibi huylar çıkar Allah'ın düşmanıdır Hadis-i kudside: “Nefsine düşmanlık et, çünkü o benim düşmanımdır” buyrulmu ştur Kur'an-ı Kerim'de Hz Yusuf as'ın diliyle: “Ben nefsimi temize çıkarmam Çünkü nefs, Rabbimin merhameti olmadıkça kötülüğü emreder“ (Yusuf, 53) buyrulmaktadır

Bu nefsin bütün huyları bir kişide toplanırsa, o kişi şeytanların mertebesine düşer Nefs -i emmarenin sahibi, ya fasık , ya münafık ya da kâfirdir İtikadı düzeltmek, samimi tevbe ve terbiye ile tedavi olur Tezkiye edilmezse, cehennem ateşiyle temizlenmesi kaçınılmazdır

Nefs-i Levvâme: Kendini kınayan, kötüleyen, azarlayan nefstir Nitekim Allahu Tealâ : “ Nefs -i Levvâme'ye (kendini kınayan nefse) yemin olsun ki” ( Kıyame , 2) buyurmuştur

Bu nefs sahibi, günah işlediğinde pişman olup tevbe eder, kendisini kınar, yapmamak için karar verir Fakat günah önüne gelince duramaz, yine içine düşer Sonra pişman olur İyilik ve kötülük arasında gider gelir

Kendini beğenme, çekişme, gizli riya, makam ve şehvet tutkusu gibi nefs-i emmârenin bazı vasıfları bu mertebede de bulunur Fakat nefs hakkı hak; batılı batıl görür Yine bilir ki, bu sıfatlarla huzurdan uzaktır Fakat onlardan kurtulamıyor

Hali muhabbet, gidişi tarikat, mahalli Kalp'tir Alemi Berzah Alemi'dir Nefsiyle mücahedede sabit olursa Misal Alemi'dir Uykuyla uyanıklık arasında –genellikle oturma halinde- Misal Alemi'nden bir çok manalar temessül eder Bu mertebede nefs ve şeytan birleşip vesveseyle kalbe saldırırlar Tedavisi rabıta ve zikirdir

Nefs-i Mülhime: Allahu Tealâ nefsin isyan ve itaatini vasıtasız ilham ettiği için bu makamda nefsin adı mülhime olmuştur Nitekim Kur'an'da : “Sonra da o nefse isyan ve itaati ilham edene yemin ederim” (Şems, 8) buyrulmuştur

Nefs, tevbe, zikir, rabıta ve mücahedeyle günahların ağırlığından ve şehvet bağından kurtulunca, ilham ve feyiz almaya kabiliyet kazanır Devamlı olarak kâmil mürşidden kalbine ilhamlar gelir Bu mertebede hayvanî nefs tamamen ıslah olur Haramdan kaçar, hayırlara koşar

Alemi Ruhlar Alemi, mahalli Ruh'tur Ruhunda ilâhi aşk ateşi parlamaya başlar İlim, tevazu, yumuşaklık, kanaat, mertlik, sabır, belaya tahammül gibi, güzel hasletler belirir Visal rüzgarları esmeye başlar Fakat şeytan ona açık ve bariz bir şekilde saldırmaya ba ş lar Kendini ve amellerini beğendirir, insanları küçük ve değersiz gösterir, ümitsizliğe düşürür, Allah'ın azabına karşı ona emniyet hissi verir Bu makamda mürşidin himmeti olmazsa tehlikeye düşebilir

Nefs-i Mutmainne: Cenab -ı Mevlâ'nın “Ey tatmin olmuş Nefs” (Fecr , 27) hitabıyla ıstıraptan kurtulup huzura eren nefstir Her türlü şek ve şüpheden temizlenip rahatlamış, ayne'l - yakîne ve kâmil imana ulaşmıştır Kötü huylardan tamamen pak olmuş, fenalıklara arzusu kalmamıştır Seyri, Allah ile gerçekleşmiş (seyr-i meallah), velilik mertebesine ulaşmıştır Alemi, Muhammedî Hakikat, mahalli Sır'dır Manevi tecellilerin mazharıdır Sıfatları, tevekkül, incelik, cömertlik, yumuşaklık, güler yüz, tatlı dil, kusurları bağışlama, hamd, şükür, müşahede, teslimiyet ve rızadır

Nefs-i Râdiyye: İster bela, ister sefa, Allah'ın bütün fiillerinden razı olan, O'ndan başka her şeyi gözünden silip atan ve sadece Rabbi'nin rızasına nazarını diken nefstir Bu nefse: “Razı olmuş ve razı olunmuş olarak Rabbine dön” ( Fecr , 28) kelâmıyla hitab edilmiştir Seyri Allah'tadır ( Seyr -i fillâh ) Alemi Lâhut (Ruhanîler) Alemi; mahalli, Sırrın Sırrı'dır Beşerî sıfatlardan büsbütün yok olmakla fenâya varmıştır Fakat bu makama varanlar arif değil, velidirler O yüzden başkasını irşad edemezler Şeytan onların şeklinde başkalarının rüyalarına girip yoldan çıkarabilir

Nefs-i Mardıyye: Allahu Tealâ'nın razı olduğu nefstir Ariflerin makamıdır Bekabillâh burada tahakkuk eder Muhtaç olduğu ilimleri bütünüyle alıp, mana aleminden bu görünen madde alemine dönmüştür Dış itibariyle diğer insanlardan ayırdedilmez Fakat iç itibariyle bütün cisimleri altına çevirecek bir tılsım gibidir Kendine lütfedilen marifet bilgisinden dünya halkına ikram eder İlâhi bilgi dairesinin mahremidir Onun müşahedesine yabancı bir diyar yoktur Kendisine üfürülen ruh ile görür, bilir Sesini uzaklardan işittirir Mürşidinden izin almak kaydıyla irşadı sahihtir Bunların kıyafetinde şeytan başkasının rüyasına giremez Seyri Allah'tan (Seyr-i anillâh )'dır Alemi şu görünen maddi alem, mahalli Hafâ'dır

Nefs-i Kâmile: Seçkin, saf, tertemiz nefstir Allah'ın en seçkin dostları olan Gavs ve Kutupların makamıdır Seyirleri Allah'ladır (Seyr-i billâh) Alemleri; kesrette (çoklukta) vahdet, vahdette kesrettir Mahalleri Ahfâ'dır Önceki bütün nefislerin güzel vasıflarını üzerinde toplamışlardır Her halleri ibadet ve zikirdir Bir an Allah'tan gafil olmazlar Onların muradı Allah'ın murad ettiği şeydir Rızaları da öfkeleri de Mevlâ iledir Allah için olan işleri yaparlar Bunun için çevrenin ayıplaması ve çekiştirmesinden ürkmezler

Cenab-ı Hak onlarla alemlere ikramda bulunur, belaları def eder Saliklerin gönüllerinde onlar sayesinde haller zuhur eder Allah'ın emirlerine riayet edenleri kendi öz çocuklarından çok severler Ama herkese merhamet ve şefkatle bakarlar İnsanların kusurlarına bakmazlar İyiliği emreder, kötülükten sakındırırlar

Pak ve tertemiz yüzleri huzur ve aydınlık saçar Onları görenler Allah'a yönelirler Mübarek yüzlerine edeple bakmak bile ibadettir İnce ve lâtif sözleri katıksız hikmet bilgisidir Gayet ince, zarif, yumuşak ve alçak gönüllülükle telkinde bulunurlar Sıradan bir nazarları dahi dünya ve içindekilerden üstündür

Bu dünyada onların kapısında bulunmaktan daha büyük devlet ne olabilir? Onlar olmadan bunca sarp yollar nasıl aşılır?

AHMET SAFA

Alıntı Yaparak Cevapla

Eski 06-09-2007   #2
Ergenekon
Varsayılan


Ahmet Safa'nın o güzel yorum ve düşünceleri de eklenince konu çok güzel olmuş, teşekkürler
Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.