Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
tarihin, önemli, şahsiyeti

Tarihin En Önemli 20 Şahsiyeti

Eski 06-27-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Tarihin En Önemli 20 Şahsiyeti




Strasbourg'taki Avrupa Konseyi'nde (AK) bugün açılan yeni bir sergide insanlık tarihinin en önemli 20 kişisi arasında Evliya Çelebi de gösteriliyor

AK parlamento meclis girişinde sergilenen 21'nci yy en önemli kişilikleri arasında 'Gutenberg, Leonardo da Vinci, Gandi, Roosvelt, Martin Luther King gibi ünlüler yer alıyor
Kim seçilecek?

Sergiyi gezenler için serginin ortasında seçim sandığı ve yanında halkın tercih yapması için anket formları bulunuyor
Formlarda sizce 21'nci human ve insanlık tarihinde köprü vazifesi gören kimdir yazılı formların doldurulup sandığa atılması isteniliyor
AK, North-South Centre, Lisboa kurumları tarafından desteklenen anketin neticesi şimdiden merakla bekleniyor


İşte o 20 Kişi




Evliya Çelebi


1611’de İstanbul’da doğdu 1682’de, Mısır’dan dönerken yolda ya da İstanbul’da öldüğü sanılıyor Asıl adı Evliya Çelebi Derviş Mehmed Zillî Ailesi Kütahya'dan gelip saraya yerleşti Babası sarayda kuyumcu olan Mehmet Zillî Özel öğrenim gördü Bir süre medresede okudu, babasından tezhip, hat ve nakış sanatlarını öğrendi Musiki ile ilgilendi, hafız oldu Enderuna alındı Dayısı Melek Ahmed Paşa aracılığıyla Sultan 4'üncü Murat'ın hizmetine girdi Gezmeye ilgisi çocukluğunda babasından ve yakınlarından dinlediği öyküler, söylenceler ve masallardan kaynaklanır Seyahatname’nin giriş bölümünde gezi merakını bir rüyaya bağlar Kendi anlatımınına göre, bir gece rüyasında Hazreti Muhammed’i gördü "Şefaat ya Resulallah" diye şefaat isteyecekken, şaşırıp "Seyahat ya Resulallah" dedi Böylece birçok ülkeyi gezme, tanıma fırsatı bulduğunu yazar 1635’te, yani 24 yaşındaki iken önce İstanbul’u dolaşmaya, gördüklerini, duyduklarını yazmaya başladı 1640’ta Bursa, İzmit ve Trabzon’u gezdi 1645’te Kırım’a Bahadır Giray’ın yanına gitti Yakınlık kurduğu kimi devlet büyükleriyle uzak yolculuklara çıktı 1646’da Erzurum Beylerbeyi Defterdarzade Mehmed Paşa’nın muhasibi oldu Doğu illerini, Azerbaycan’ın, Gürcistan’ın kimi bölgelerini gezdi Gümüşhane, Tortum yörelerini dolaştı 1648’te İstanbul’a dönerek Mustafa Paşa ile Şam’a gitti, üç yıl bölgeyi gezdi 1651’den sonra Rumeli’yi dolaşmaya başladı, bir süre Sofya’da bulundu 1667-1670 arasında Avusturya, Arnavutluk, Teselya, Kandiye, Gümülcine, Selanik yörelerini gezdi

50 yıllık seyahat

Gezileri 50 yıl sürdü Gezilerinde karşılaştığı toplumların yaşama düzenini ve özelliklerini yansıtan gözlemler yaptı Kültürleri, günlük yaşayışları inceledi ve ünlü Seyahatname’sinde yazdı Seyahatname’nin üslubu, Divan edebiyatı düz yazılarının tersine son derece sadedir Dili kolayca anlaşılır Konuşma diline yakın, akıcı bir üslup kullandı Anlatımlarında kimi zaman mizah unsurlarına da yer verdi Gözlemlerine, kendi düşünce ve çıkarmalarını da ekledi Anlatımını belli bir zaman dilimiyle sınırlamadı Seyahatname’de geçmişle gelecek, şimdiki zamanla geçmiş iç içedir Yapısı gereği Seyahatname bir kültürel derleme niteliğindedir İçinde, gidilen yerlerde dinlenen halk öyküleri, türküler, halk şiirleri, söylenceler, masallar, maniler, halk oyunları unsurları, giyim-kuşamla ilgili özellikler, düğün-cenaze törenleri, yerel oyunlar, inançlar, komşuluk bağlantıları, toplumsal davranışlar, sanat ve zanaat özellikleri de vardır Ayrıca gezilen bölgelerdeki evler, cami, mescid, çeşme, han, saray, konak, hamam, kilise, manastır, kule, kale, sur, yol, havra, köprü gibi çevresel yapıları da inceler Seyahatnamesi, yalnızca 17'nci Yüzyıl Osmanlı dünyası için değil, Kafkasya, Arap ülkeleri, Balkanlar ve Orta Avrupa bakımından da önemli bir tarihsel coğrafya-kültür haritası niteliğindedir

ESERİ:

Seyahatname (10 cilt İlk sekiz cilt 1898-1928, son iki cilt 1935-1938)




Konfüçyüs

Konfüçyüs (Çince: Kǒng Fūzǐ, Latince: Confucius, “Üstad Kong” Çince , Kǒng Zǐ, Wade-Giles: K’ung-tzǔ) Çinli filozof, MÖ 551 – MÖ 479 tarihleri arasında, Doğu Zhou Hanedanlığı döneminde yaşadığı sanılmaktadır Kong Qiu (Wade-Giles: K’ung Ch’iu) adı altında, Lu devletinin Qufu şehrinde (günümüzde Shandong eyaleti) doğmuş ve aynı şehirde vefat etmiştir
Öğretisinin ana teması insancıl düzendir Buna ulaşmanın yolunun diğer insanlara saygı ve atalara hürmet etmekten geçtiğini belirtmektedir Konfüçyüs „Yüce“ (???? junzi), mükemmel manevi insan olarak anılmaktadır Yüce/iyi insan, ancak dünya bütünüyle uyum içinde yaşayan insandır: “Ahlaki varlığımızın tüm dünya düzeniyle uyum içinde olma noktasına erişmesi”, insanın ulaşabileceği en büyük amaçtır “Uyum, denge ve iç huzura erişmenin yolu Konfüçyüs’e göre eğitimden geçer”

İsmin tarihçesi
Kǒng Zǐ ismini, batıdaki Konfüçyüsçülükle anılan bilginlerin okulundan almıştırGerçek adı Kǒng Fū Zǐ, (daha saygın hitap şekli) Üstad Konfüçyüs anlamını taşır Ismin sonundaki „-us“ parçasının kaynağı, yazıtlarının ilk başta Cizvitler tarafından Latince’ye çevrilmesiyle ilgilidir Böylece „Kǒng Fū Zǐ“, “Konfüçyüs’e” dönüşmüştür
Kong ailesi günümüzde hâlâ cınar aılesı olmakta ve dünyanın tarihçe kanıtlanmış en eski ailelerinden biri sayılmaktadır Kong ailesinin 75 nesil üyesi bugün Tayvan’da turan cınar olarak yaşamaktadır Qufu şehrinde yaşayan diğer bir ailenin de gene Konfüçyüs soyağacına dayandiğı bilinmektedir Soyağacının çok eskiye dayanmasından ötürü, binlerce ailenin cınar ailesine bağlı olması mümkün sayılır Günümüzde halen daha Kong ailesi fertleri, tapınak görünümlü malikanelerindeki kabristana defnedilmektedir
Hayatı
Doğumundan (MÖ 551) iki sene sonra Lu’da (günümüzde Shandong) babası vefat eder Bunun üzerine genç Konfüçyüs, dedesinden özel ders almaya başlar 19 yaşında evlenir ve MÖ 532–502 yılları arasında düşük işlerde çalışır
Annesi MÖ 529 yılında vefat eder Laozi ile Luoyang’daki buluşmasından (MÖ 518) iki sene sonra iç savaştan kaçar ve komşu devlet Qi’ye sığınır Lu’ya geri döndüğünde, MÖ 500 civarında Konfüçyüs’ün yükselişi başlar Önce inşaattan sorumlu bakan, daha sonra Lu’nun adalet bakanı ve nihayet MÖ 498′de başbakan vekili olur
MÖ 497′de 13 yıllık sürgüne gider ve sırasıyla şu devletleri gezer:
* MÖ 495 Wei
* MÖ 494 Chen
* MÖ 492 Wei, daha sonra Jin
* MÖ 490 Cai
* MÖ 489 Chen ve Cai’daki çatışmalarda Konfüçyüs neredeyse açlıktan ölmek üzeredir
* MÖ 488 Wei
MÖ 484′de Lu’ya geri döner Burada (MÖ 482) oğlu Bo Yu’nun ölümünü yaşar MÖ 481′de öğrencisi Yan Hui’nin ölümü ve komşu şehir Qi’deki dükün öldürülmesi aynı zamanda Muharip Devletler Dönemi’nin başlangıcıdır MÖ 480′de öğrencisi Zilu savaş meydanında ölür Bundan bir yıl sonra da Konfüçyüs hayatını kaybeder

Ögretisi
Konfüçyüs’ün kendi ve öğrencileriyle yaptığı konuşmaları toplayan Analektler (Çince lùn yǔ / lún yǔ), Çin edebiyatının en önemli 13 klasik eserlerinden biri sayılmaktadır ve dört temel kavramı içerir:[kaynak belirtilmeli]
* Anaya-Babaya saygı (xiao),
* insancıllık / merhametlilik (ren),
* adalet
* yazıtlar / ayinler
Ana-Babaya saygı, büyüklere hürmet, ahlak kurallarının başında gelen erdemlerdir Her insan bu kurallara uygun yaşamayı amaçlamalı ve bunu çevresine, dostça, sevecen, ılımlı, güvenilir, dürüst davranışlarla göstermelidir Konfüçyüs’e göre, “Yüce” insan olmanın ilk şartı, bu dört erdeme ulaşılması asla mümkün olmasa da, yılmadan gayret göstermektir Gerceği görmek, çaba gösteren herkes için mümkündür Bunun aracı da Konfüçyüs’e göre bilgidir Bilgi sahibi olmak, insanların mevki durumuna göre ayırım yapmadan, herkese açık olmalıdır
Konfüçyüs’ün öğretisi din değil, eski Wu-dinine dayanan etik felsefedir Öğretisinde kesin bir hiyerarşi sözkonusudur İnsan ilişkilierinde birbirine itaat etmesi gereken grupler şunlardır:
* vatandaş – hükumdarına itaat etmeli
* genç-yaşlıya itaat etmeli
* kadın-kocasına itaat etmeli
* çocuklar Ana-Babaya itaat etmeli
Bu erdemlere ulaşmanın yolu bilgiden geçer İnsan, hayatı boyunca, alçak gönüllülüğünü koruyarak, yeni şeyler öğrenmeye çaba göstermelidir




Baron Pierre de Coubertin
Baron Pierre de Coubertin (doğum 1 Ocak 1863 - ölüm 2 Eylül 1937) Fransız pedagog, tarihçi ve sporcudur Modern Olimpiyat Oyunları'nın kurucusudur
İtalyan kökenli ve aristokrat bir Fransız ailesinin çocuğu olarak 1863’de Paris’te doğdu İngiliz ve Amerikan okullarındaki eğitim sistemini inceleme fırsatı buldu Bu onun eğitim anlayışının gelişmesine ve ülkelerdeki değişik sistemlerin avantajlarını ve dezavantajlarını görmesine sebep oldu Alman orduları karşısında Fransa'nın bozguna uğrama nedenini Fransız gençliğinin fiziksel olarak iyi yetişmemesine bağladı
Antik oyunların yapıldığı Olympia antik kentinin o dönemde açığa çıkarılmasından doğan eski oyunlara genel ilgi onu da yakından ilgilendirdi Oyunların tekrardan başlatılması fikrini planlamaya başladı
Bu planlarını açıklamak için 23 Haziran 1894 günü Paris, Sorbonne'da bir kongre organize etti Bu kongrede oyunların tekrar başlatılmasını teklif etti Kongre sonunda Uluslararası Olimpiyat Komitesi (IOC) kuruldu ve Pierre de Coubertin genel sekreter oldu
De Coubertin, 1937 yılında Cenova'da ölene dek IOC'nin onursal başkanı olarak kaldı Öldükten sonra komitenin genel merkezinin bulunduğu Lozan'da gömüldü


Jean Henri Dunant

Jean Henry Dunant, (d 8 Mayıs 1828 - ö 30 Ekim 1910) Cenevreli yazar, iş adamı ve Kızılhaçın kurucusu İsviçre -Cenevre'de doğdu, Heiden'de öldü "Un souvenir de Solferino" (Bir Solferine Hatırası) adlı kitabında Kuzey İtalya'daki Solferino Savaşı'nda gördüğü sefaleti, kıyımı ve yaralıların içler acısı halini anlatır Savaşın acılarını yaşadıktan sonra hemen harekete geçerek, 1864 Cenevre Konvansiyonu ile Kızılhaç Teşkilatı'nın kurulmasına ön ayak olmuştur Gösterdiği çabalar nedeniyle 1901 yılında Nobel Barış Ödülü'ne layık görülmüştür


Alıntı Yaparak Cevapla

Tarihin En Önemli 20 Şahsiyeti

Eski 06-27-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Tarihin En Önemli 20 Şahsiyeti





James William Fulbright
(9 Nisan 1905 - 9 Şubat 1995) olarak Amerika Birleşik Devletleri Senatoru Arkansas 1945 den 1975 kadar



Mohandas Karamchand Gandhi
Ekim 1869'da Hindistanın Porbandar kentinde doğan Mohandas "Mahatma" Gandhi, bağımsız bir Hint devleti kurma yolunda şiddet dışılık, barış ve birlik adına mücadele veren bir dava adamıdır


Büyük İskender
Büyük İskender, adı Doğu efsanelerinde yaşayan, o zamanki dünyanın yarısını 13 yılda fethetmiş, Pers İmparatorluğu'nun güçlü ordularını yenmiş, MÖ 336-323 yılları arasında Makedonya kralı ve tarihteki en büyük komutanlardan biri
Tarihin gelmiş geçmiş en ünlü atı sayılan Busefalus, satılmak üzere Kral Filip'e getirildiğinde, en usta biniciler bile hayvanı yatıştırmak için boşuna uğraştılar, Genç prens Iskender, bunun üzerine hayvanı yularından tutarak güneşe çevirerek gölgesinden ürkmesini önleyerek sakinleştirdi ve azgın ata egemen oldu Kral Filip bunu görünce "Oğul" diye seslendi; "Sen kendine layık bir krallık kurmaya bak , çünkü Makedonya senin için pek ufak" Kralın sözleri adeta bir kehanet niteliğindeydi, çünkü azgın ata hakim olamayı beceren genç prens, aradan yirmi yıl bile geçmeden, Iran'ı da fethedecek ve Doğu'da çok büyük bir imparatorluk kuracaktı



Johannes Gutenberg
Johannes Gutenberg (c 1398 – 3 Şubat 1468), 1447 yılında ayrık (hareketli) harflerle dizgi ve baskıyı Avrupa'da ilk kez uygulayan kişi ve modern matbaacılığın kurucusu olarak anılır


Alıntı Yaparak Cevapla

Tarihin En Önemli 20 Şahsiyeti

Eski 06-27-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Tarihin En Önemli 20 Şahsiyeti





Friedrich von Humboldt
Friedrich Wilhelm Heinrich Alexander Freiherr von Humboldt, (14 Eylül 1769, Berlin – 6 Mayıs 1859, Berlin), Prusyalı doğabilimci ve kâşif Prusyalı bakan, filozof ve dilbilimci Wilhelm von Humboldt'un küçük kardeşi Humboldt'un botanik coğrafya üzerine yaptığı çalışmalar biyocoğrafya dalının temelini oluşturmuştur
1799 ile 1804 yılları arasında Güney ve Orta Amerika'ya giden von Humboldt, keşif gezileri sonucunda kıtayı bilimsel açıdan betimleyen ilk bilimadamı olmuştur 21 yıl boyunca yaptığı gezilerde karşılaştıklarını devasa bir eserde toplamıştır Atlantik Okyanusu'nun iki kıyısında yer alan kara parçalarının (özellikle Güney Amerika ve Afrika'nın) bir zamanlar birleşik olduğunu ilk öne süren Humboldt olmuştur Hayatının son dönemlerinde yazdığı Kosmos adlı eserinde dünya üzerine bilgi toplayan çeşitli bilim dallarını birleştirmeye çalışmıştır Humboldt aralarında Joseph-Louis Gay-Lussac, Justus von Liebig, Louis Agassiz ve Matthew Fontaine Maury'nin bulunduğu birçok bilimadamıyla çalışmış ve çalışmaları desteklemiştir


Martin Luther King Jr
Dr Martin Luther King, Jr (d 15 Ocak 1929, Atlanta, Georgia; ö 4 Nisan 1968, Memphis, Tennessee) bir Afrikalı-Amerikalı Baptist papaz ve Amerikan yurttaş hakları hareketi önderi
Dünya genelinde şiddet karşıtı ve ırksal eşitlik görüşleriyle tanınmaktadır ve 1964 yılında Nobel Barış Ödülü'nü kazanmıştır Ayrıca, 1977 yılında, ölümünden 9 yıl sonra, eski ABD başkanı Jimmy Carter tarafından Başkanlık Özgürlük Ödülü'ne layık görülmüş ve onuruna Martin Luther King Günü kutlanmaya başlanmıştır King'in en bilinen ve etkili konuşması "Bir Hayalim Var" dır

Bir hayalim var ! Martin Luther King

Martin Luther KING 'in 28 Ağustos 1963 tarihinde 300000 kişinin katılımıyla, Washington DC de yaptığı tarihi konuşmanın metni
"Ülkemiz tarihinde özgürlüklerle ilgili düzenlenmiş olan bu en büyük gösteride, şu anda aranızda bulunmaktan kıvanç duyuyorum
Bundan bir asır kadar önce, şu an manevi himayesinde bulunduğumuz Büyük Amerika’lı, Özgürlük Beyannamesi’ni imzalanmıştı Bu tarihi belge, esaret zinciri altında yaşamış ve adaletsizlik ateşiyle yanıp kavrulmuş milyonlarca zenci için, uzun ve zifiri karanlık esaret gecelerini sona erdirecek bir umut ışığı haline gelmişti Ancak ne yazık ki, bundan 100 yıl sonra bile, siyahlar hala özgür değil ve hayatlarını ırkçılığın ve ayrımcılığın prangalarına mahkûm olarak, sürünerek geçiriyorlar
Uçsuz bucaksız zenginlikler okyanusun içinde, fakirlikle kuşatılmış yalnız bir adada yaşıyorlar Hala kendilerini Amerika toplumundan dışlanmış, kendi torakları üzerinde sürgün hissediyorlar ve acılar içinde kıvranıyorlar İşte bu maksatla; bugün, bu utanç verici durumu gözler önüne sermek için burada toplanmış bulunuyoruz
Bir anlamda bugün, ülke başkentine artık vadesi dolmuş çeklerimizi bozdurmak için geldikBüyük Cumhuriyetimizin yüksek mimarı, İnsan Hakları Beyannamesi’nin ve anayasamızın muhteşem sözlerini imzaladıklarında, aynı zamanda her bir Amerikalı’nın bu mirastan kendine düşen payı alabileceğini de vaad etmekteydiler
Bu öyle bir vaatti ki, herkesin; evet, siyah olsun beyaz olsun herkesin vazgeçilmez ve devredilemez, özgürce yaşama ve mutlu olma haklarını teminat altına almaktaydı
Bu gün artık şurası gerçektir ki, Amerika vaat edilen bu haktan, vatandaşlarının renkleri söz konusu olduğunda, vazgeçmiş gibi görünüyor Bu kutsal yükümlülüğü ifa etmek yerine, zenci vatandaşlara, üzerinde ”karşılıksız” yazan sahte çekler veriliyor
Ancak biz, Adalet Bankası’nın iflas etmiş olduğuna inanmıyoruz Bu ülkenin engin fırsatlar hazinesinin iflas etmiş olduğuna inanmak istemiyoruz Onun için buraya; bu çekin, dilediğimiz anda özgürlüğümüzü ve sosyal güvencemizi geri verecek olan bu çekin, karşılığını almaya geldik
Ayrıca, bu kutsal mekândan, Amerika’ya, bu işin çok acil olduğunu hatırlatmaya geldik İşleri ağırdan alma veya uyuşturucu çekmiş kişiler gibi yavaştan hareket etme zamanı değildir Vakit, demokrasiyle ilgili vaatlerin gerçekleştirme zamanıdır Vakit, ulusumuzu adaletsizlik ve ırkçılık bataklığından, kardeşliğin sağlam zeminine oturtma zamanıdır Vakit, tanrının tüm evlatları arasında gerçekleştirme zamanıdır
İçinde bulunduğumuz şu anın aciliyetini görmezden gelmek ve bizi siyah vatandaşların kararlılığını yanlış değerlendirmemek, ülkemiz için gerçek bir felaket olabilir Siyahların memnuniyetsizliğinin yol açtığı bu bunaltıcı sıcak yaz ateşi, ta ki kardeşliğin ve özgürlüğün geleceği serin sonbahar günlerine kadar sürecektir 1963 yılı bir son değil, yalnızca bir başlangıçtır “Zencilerin biraz hava atıp boşalmaya ihtiyaçları var, bunlar hemen sakinleşirler” diye düşünenler şunu iyi bilsinler ki, eğer bu usul önceki tutumlarına yeniden dönecek olursa, sarsıcı bir uyanışla karşılaşacaklardır Zencilerin vatandaşlık hakları verilmediği sürece, Amerika’da ne bir rahat ne de bir huzur kalacaktır Ta ki, adaletin aydınlığına kavuşuncaya kadar, isyan fırtınaları ulusumuzun temellerini sarsmaya devam edecektir
Adalet sarayına giden sıcak eşiğin üzerinde durmakta olan halkıma da söylenecek ir çift sözüm var Haklı davamızı gerçekleştirme yolunda yanlış tutum ve davranışların esiri olmamalıyız
Hürriyet ateşimizi acı ve nefret kâsesinden içerek söndürmeye çalışmalıyız Mücadelemizi daima vekar ve disiplinin yüce kanatları altında sürdürmeliyiz Yaratıcı protestolarımızın fiziksel bir şiddete dönüşmesine asla müsaade etmemeliyiz Her zaman, fiziksel gücü, manevi gücümüzün sosuz yücelikleriyle karşılık vermeliyiz
Zenci toplumunu çepeçevre kuşatmış bulunan bu yeni ve kutsal militan ruh, bizi tüm beyaz insanlara karşı bir güvencesizliğe yöneltmemelidir Beyaz kardeşlerimizin pek çoğu, kendi kaderlerinin bizimki ile sıkı sıkıya bağlı olduğunu idrak etmektedir Bunun en güzel delili, şu an bizim aramızda bulunmuş olmalarıdır Biz, bu yolu tek başımıza yürüyemeyiz
Yolumuzda ilerlerken; daima ileriye bakacağımıza söz vermeliyiz Artık geri dönmemiz mümkün değil… Kendilerini vatandaşlık hakları uğruna adamış kimselere, “Daha ne zaman tatmin olacaksınız?”diyenlere, zenci halkın hiçbir zaman dile getiremediği polis zulüm ve dehşetin bittiği ana kadar, “Asla tatmin olmayacağız!” diyeceğiz
Bizler, bu yolda yürümekten bitkin düşmüş vücutlarımız, otobandaki motellerde ve şehirdeki otellerde istirahat edemedikçe, asla tatmin olmayacağız
Bizler, çocuklarımızı kimliklerinden sıyıran ve insanlık değerlerinden koparan “Beyazlara mahsustur” yazan tabelalar var olduğu müddetçe asla tatmin olmayacağız
Bizler, Mississippi’deki bir zenci oy veremediği ve New York’taki bir zenci oy vermeye değer bir şey olmadığına inandığı müddetçe, asla tatmin olmayacağız
Bizler, adalet sular gibi çağlamadıkça ve haklar gür bir nehir gibi coşmadıkça, katiyen tatmin olamayız ve olamayacağız
Bir çoğunuzun buraya büyük bir çalkantı ve zorlukların içinden sıyrılarak geldiğinizi anlamıyor değilim Kiminiz daracık zindanlardan henüz kurtulmuş olarak burada bulunuyorsunuz Kimileriniz de, hürriyet aşkınız zulüm rüzgârlarıyla gölgelendiği ve polis işkencesiyle tepelendiği yerlerden geliyorsunuz
Sizler, ıstırabın her çeşidini tatmış kahramanlarsınız! Acı çekmeden kazanılan başarıların gelip geçici olduğu inancıyla, yolunuza devam edin…
Bu durumun bir şekilde değiştirilebileceğini ve mutlaka değişeceğini bilerek Mississippi’ye dönün, Alabama’ya dönün, Güney Carolin’e, Georgia’ya, Louisiana’ya dönün, modern şehirlerimizin kıyısındaki fakirhanelerinize ve gettolarınıza geri dönün
Bugün size şunu hatırlatıyorum ki, dostlarım, ümitsizlik batağında boğulmayalım Şu an yaşamış olduğumuz ve önümüzde bulunan zorluklara rağmen, hala bir hayalim var benim Bu hayal, Amerikan rüyasının derinliklerine kök salmışbir hayaldir
Evet… Bir hayalim var benim…
Gün gelecek, bu ulus ayağa kalkacak ve kendi inanç değerlerini tam anlamıyla yaşayacak Şu husus apaçık ortadadır ki, bütün insanlar eşit yaratılmıştır
Bir hayalim var benim!…
Gün gelecek, bir zamanlar köle olanların evlatlarıyla yine bir zamanlar köle sahiplerinin evlatları, Georgia’nın kızıl tepelerinde, birlikte kardeşlik sofrasına oturabilecekler…
Bir hayalim var benim…
Gün gelecek, Mississippi eyaleti bile, adaletsizliğin ve baskıların ateşiyle bunalmış olan o eyalet bile, bir özgürlük ve adalet vahasına dönüşecek…
Bir hayalim var benim…
Gün gelecek, dört büyük çocuğum, derilerinin rengine göre değil, karakterlerinin yapısına göre değerlendirilecekleri bir ülkede yaşayacaklar…
Bugün bir hayalim var benim…
Gün gelecek, Alabama eyaleti, şirret ırkçıları ile, ağzından hep müdahale ve yasaklar yönünde sözler dökülen valisi ile, o eyalet bile, minicik siyah erkek ve kız çocuklarının, minicik beyaz erkek ve kız çocukları ile, kardeşçe el ele tutuşabilecekleri bir yer olacaktır…
Bugün bir hayalim var benim…
Evet, bir hayalim var…! Gün gelecek, özgürlüğümüzün önünde birer engel olan bütün vadiler yükselecek, bütün dağlar eğilecek, engebeli yerler hizaya gelecek ve Allah’ın yüce şanı yeryüzüne inecek ve bütün canlılar bunu hep birlikte göreceğiz
Bizim umudumuzdur bu… Bu umutla Güneye gideceğiz Bu inançla umutsuzluk dağlarını yontarak bir umut anıtı yapacağız Bu inançla ülkeyi saran ahenksiz sesleri kardeşliğin senfonisine dönüştüreceğiz Bu inanç sayesinde, bir gün özgür olacağınızı bilerek, hep beraber mücadele edecek, hep beraber hapse düşecek ve hürriyetiçin hep beraber ayağa kalkacağız
İşte o gün yüce Allah’ın bütün kulları yepyeni bir ruhla söylenecekler bu şarkıyı:
Benim ülkem, senin ülken
Özgürlüğün güzel yurdu,
Sana söylüyorum bu şarkıyı
Atalarımın öldüğü toprak burası
Şehitlerin gururu olan toprak…
Her bir dağın yamacından,
Özgürlük yankılanacak!
Ve eğer Amerika büyük bir ülke olacaksa, bunun gerçekleşmesi şarttır Öyle ise,
New Hampshire’ın yüce tepelerinden özgürlük…
Yankılansın, New York’un ulu dağlarından…
Ve… Pennsylvania dağ kasabalarının zirvelerinden…
Colorado’nun karlarla kaplı kayalıklarından yankılansın!
Yankılansın, California’nın kıvrımlı yamaçlarından…
Yalnızca Georgia’nın Yalçın Dağlarından değil,
Mississippi’deki her bir ağacın yamacından yankılansın özgürlük…
Ve bunu başardığımızda, her kasabadan ve köyden, her eyaletten ve kentten özgürlük şarkısının yankısını duyduğumuzda, o gün daha da yakın olacak ve Allah’ın bütün kulları siyahlar ve beyazlar, Yahudiler, Hıristiyanlar, Müslümanlar ve Budistler el ele tutuşarak siyahların eski bir ilahisini söyleyecekler
Sonunda özgürüz!
Şükürler olsun Ya Rabbim!
Sonunda hepimiz özgürüz




Alıntı Yaparak Cevapla

Tarihin En Önemli 20 Şahsiyeti

Eski 06-27-2012   #4
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Tarihin En Önemli 20 Şahsiyeti





Ferdinand Magellan
Ferdinand Macellan (Portekizce: Fernão de Magalhães, İspanyolca: Fernando ya da Hernando de Magallanes); (d 1480 İlkbaharı, Sabrosa, Portekiz – ö 27 Nisan 1521, Maktan Adası, Cebu, Filipinler), Portekizli denizci, gezgin ve kâşif İspanya Krallığı'nın desteğiyle denize açıldı Hikâyesi, bu seyahate eşlik eden Antonio Pigafetta'nın anılarını yazması sayesinde günümüze ulaşmıştır
Macellan son yolculuğunu tamamlayamadan Filipinler'deki Mactan Savaşı'nda öldürüldü Ancak daha önce ziyaret ettiği Baharat Adaları'nın ötesine giderek tüm meridyenlerden geçen ilk insanlardan olmayı başardı Büyük Okyanus'a seferi esnasında okyanusu çok sakin gördüğü için "pasifik" (sakin) ismini veren, ayrıca Güney Amerika’da keşfettiği boğaza kendi ismi verilen Portekizli denizci Macellan, Büyük Okyanus'u aşan bir araştırma gezisi yapmış ilk insandır
Dünyayı dolaşmak üzere denize açılan 237 (diğer bir kaynağa göre 270) denizcinin sadece 18'i İspanya'ya dönerek seyahatini tamamlamayı başardı Bu denizcilere Macellan'ın ölümünden sonra yönetimi devralan Juan Sebastián Elcano adlı İspanyol liderlik etmiştir


Marco Polo
Marco Polo (d 15 Eylül 1254, Venedik - ö 1324) İtalyan gezgin Venedikli bir tüccarın oğludur Bazı kaynaklar Marco Polo'nun aslında Macar olduğunu ve Dalmaçya'nın Korcula adasında doğduğunu bu ada o zaman Venedik protektorası olduğu için Venedikli ve İtalyan bilindiğini söyler[1] Çocukluğunda, Karadeniz ve Akdeniz'deki ticaret merkezlerine uğrayan babasıyla yolculuklar yaptı
Papa IX Gregorius, babası ile amcasını Kubilay Han'a mektup göndermekle görevlendirdi (1271) Marco Polo, onlarla birlikte Hanbalık'a (Pekin) gitti Anadolu'yu, Mezopotamya'yı, İran'ı, Türkistan'ı, Pamir Dağları'nı, Gobi Çölü'nü ve Çin'i dolaştı 2,5 yıl kadar süren bu yolculuklarından sonra Kubilay Han'ın verdiği görevle 17 yıl doğu ülkelerini dolaştı Tarih, etnografya ve coğrafya incelemeleri yaptı


Eleanor Roosevelt
Eleanor Roosevelt (1884-1962) ABD'nin Başkanı Franklin D Roosevelt'in eşi ve kuzenidir Başkan Truman döneminde Birleşmiş Milletler temsilciliği yapmıştır İnsan Hakları Bildirisi'ne büyük katkılar sağlamıştır


Alıntı Yaparak Cevapla

Tarihin En Önemli 20 Şahsiyeti

Eski 06-27-2012   #5
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Tarihin En Önemli 20 Şahsiyeti







İbni Rüşd

(1126 - 10 Aralık 1198) Endülüslü-Arap felsefeci ve hekim, bir felsefe, fıkıh, matematik ve tıp alimi Kurtuba'da doğdu ve Marakeş, Fas'ta öldü Künyesi Ebû El-Velid Muhammed Bin Ahmed Bin Muhammed Bin Ahmed Bin Ahmed Bin Rüşd
Batı dillerinde adı Averroes olarak geçer

Hayatı

İbn Rüşt, Maliki mezhebinden fakihler yetiştirmiş bir aileden gelir; dedesi Ebu El-Velid Muhammed (ö 1126) Murabıtlar hanedanının Kurtuba'daki en yüksek dereceli hakimiydi Babası Ebu El-Kasım Ahmed, aynı makamı Muvahhidler'in 1146'daki hakimiyetine kadar işgal etti

Yusuf el-Mansur'un veziri İbn Tufeyl (Batı'da bilinen adıyla Abubacer) tarafından sarayla ve büyük İslam hekimlerinden, sonradan arkadaşı olacak İbn Zuhr (Avenzoar) ile tanıştırıldı 1160'ta Sevilla kadısı oldu ve hizmeti boyunca Sevilla, Kurtuba ve Fas'ta birçok davaya baktı

Aristo'nun eserlerine şerhler ve bir tıp ansiklopedisi yazdı Eserlerini 1200lerde, Yakob Anatoli Arapça'dan İbranice'ye tercüme etti

En önemli orijinal felsefî eseri Tehâfüt-ül Tehâfüt (Çelişkilerin Çelişkileri / İnsicamsızlığın İnsicamsızlığı) ismini taşır ve Gazali'nin Tehâfüt-ül Felâsife (Felsefelerin Çelişkileri / Felsefelerin İnsicamsızlığı) isimli kitabındaki kendiyle çelişme ve İslama mugayir olma iddialarına karşı Aristo felsefesini savunur Faslu'l-makâl ve el-Keşf an minhâci'l-edille isimli iki risalesi de felsefe-din ilişkilerini konu alır

Endülüs'ü 12 yüzyılın sonralarında yayilan fanatiklik dalgasıyla, sahip olduğu bağlantılar kendisini siyasî problemlerden uzak tutamamış ve Kurtuba yakınlarında bir yerde tecrit edilmiş ve ölümünden kısa süre önce Fas'a gidinceye dek gözetim altında tutulmuştur Mantık ve Metafizik alanında verdiği eserlerin çoğu müteakip sansür döneminde kaybolmuştur

Felsefesi

İbn Rüşt, Aristo'nun düşünce sistemini İslam ile kaynaştırmaya çalışmıştır Ona göre İslam'la felsefe arasında bir çatışma yoktur Kişinin hem felsefe, hem din yoluyla hakikate erişebileceğini düşünmüştür Kainatın ebediyetine ve formların ezeliyetine (pre-extant) inanırdı

Önemi

İbn Rüşt en çok Aristo'nun eserlerinden yaptığı, bugün Batı'da pek çoğu unutulmuş, tercüme ve şerhleriyle ünlüdür 1150'den önce Avrupa'da Aristo'nun eserlerinin birkaç tercümesinden başkası yoktu ve bunlar da din adamlarınca rağbet görüp, incelenmiyorlardı Batı'da Aristo'nun mirasının yeniden keşfedilmesi, İbn Rüşt'ün eserlerinin 12 yüzyıl başlarında Latince'ye tercümesiyle başlamıştır

İbn Rüşt'ün Aristo üzerine çalışmaları otuz yıllık bir dönemi kapsar ve bu dönem içinde, erişemediği "Politika" dışında bütün eserlerine şerhler yazmıştır Eserlerinin İbranice tercümeleri de, İbrani Felsefesi üzerinde kalıcı bir etki bırakmıştır İbn Rüşt'ün düşünceleri, Hristiyan skolastik gelenekten, Aristo'nun mantık çalışmalarına değer veren [Brabant'lı Siger], [Thomas Aquinas] ve (bilhassa Paris Üniversitesi'ndeki) diğerleri tarafından özümsenmiştir Thomas Aquinas gibi meşhur skolastik filozoflar, ona ismi yerine "Şârih" (Yorumcu) ve Aristo'ya da "Filozof" diyecek yüksek derecede önem veriyorlardı İslam dünyasında bir okul bırakmamış ve ölümü Endülüs'teki serbest düşünce hayatının gurubunu işaret etmiştir

Edebiyatta İbn Rüşd

Orta Çağ'ın Avrupalı skolastiklerinin kendisine gösterdikleri saygıdan ötürü, Dante İbn Rüşt'ü İlahi Komedya'da diğer büyük pagan filozoflarla beraber, "iltifatın üne borçlu olunduğu" Limbo'da tasvir etmiştir

İbn Rüşt, Jorge Luis Borges'in "İbn Rüşt'ün Arayışı" isimli hikayesinde trajedi ve komedi kelimelerinin anlamlarını ararken resmedilir


Alıntı Yaparak Cevapla

Tarihin En Önemli 20 Şahsiyeti

Eski 06-27-2012   #6
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Tarihin En Önemli 20 Şahsiyeti





Albert Schweitzer
Albert Schweitzer (d 14 Ocak 1875 - ö4 Eylül 1965), 1952 Nobel Barış Ödülü sahibi Alman humaniter doktor, filozof, müzisyen, teolog, hayvansever, anti-nükleer aktivist Çok ilginç yaşamı olan Schweitzer, iki doktorasına rağmen tıp doktoru olmaya karar verdi; Afrika'da doktorluk yapma amacıyla 30 yaşından sonra tıp tahsili yaptı; Gabon'da bir hastane kurdu ve yaşamını yöre halkının sağlığına adadı Geliştirdiği yaşama saygı felsefesi ile günümüzdeki çevreci ve hayvansever hareketlerin öncüsü kabul edilir


Leopold Sedar Senghor
(9 Ekim 1906-20 Aralık 2001) Senegalli şair , siyasetçi ve ilk kültürel olarak görev teorisyeni ve Senegal Cumhurbaşkanı (1960-1980)



Huda Shaarawi
(1879 - 1947)
Mısırlı Kadın Hakları Savunucusu


Rahibe Teresa
Rahibe Teresa (Doğum adı: Arnavutça: Anjezë Gonxhe Bojaxhiu [ˈagnɛs gonˈʤa bɔˈjaʤju], Agnes Gonca Boyacı) (d 26 Ağustos 1910, Üsküp, Osmanlı İmparatorluğu – ö 5 Eylül 1997, Kalküta, Hindistan) Arnavut bir Katolik'tir Hayırsever Misyonerler Cemaati'nin kurucusudur Hayırsever faaliyetlerinden ötürü 1979 yılında Nobel Barış Ödülü kendisine verilmiştir



Leonardo da Vinci
Leonardo di ser Piero da Vinci (d 15 Nisan 1452 - ö 2 Mayıs 1519) Rönesans dönemi İtalyan mimarı, mühendisi, mucidi, matematikçisi, anatomisti, müzisyeni, heykeltıraşı ve ressamıdır En tanınmış yapıtları Mona Lisa (1503 - 1507) ve Son Akşam Yemeği'dir (1495 - 1497) Rönesans sanatını doruğuna ulaştırmış, yalnız sanat yapısına değil, çeşitli alanlardaki araştırmaları ve buluşlarıyla da tanınan, dünyanın gelmiş geçmiş en büyük sanatçılarından ve dehalarından biridir 2 milenyumun adamı seçilmiştir



Henrik Arnold Wergeland
(1808-1845) Norveç milli şair, Norveç'in bağımsızlık sembolü


Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.