![]() |
Vücudumuzla İlgili Deyimler Ve Anlamları |
![]() |
![]() |
#1 |
angelesdream
|
![]() Vücudumuzla İlgili Deyimler Ve AnlamlarıVÜCUDUMUZLA İLGİLİ DEYİMLER AĞIZ Ağız ağza vermek: İki kişinin başkaları işitmeyecek şekilde konuşması ![]() Ağız yaymak: Dürüst davranmaktan kaçınmak ![]() Ağız dalaşı: Bağrışma derecesini geçmeyen kavga ![]() Ağız değişikliği: Yemeğin çeşidinde değişiklik ![]() Ağız kahyası: Birinin söyleyeceği veya söylemeyeceği sözlere karışan kimse ![]() Ağız kalabalığı: Çabuk söylenen ve birbirini tutmayan sözler ![]() Ağız kavafı: Satıcılar gibi, insanı kandırmak için çok lakırdı söyleyen ![]() Ağız satmak: Yüksekten atarak kendini övmek ![]() Ağzı gevşek: Sır tutmayan ![]() Ağız tamburası çalmak: Sözle avutmaya çalışmak ![]() Ağza alınmaz: Söylenmesi ayıp, çirkin söz ![]() Ağzının mührü ile: Oruçlu olarak ![]() Ağza tat,boğaza feryat: Miktarı pek az olan yiyecek şey ![]() Ağzı açık ayran delisi: Yeni gördüğü her şeye alık alık bakan kimse ![]() Ağzı çiriş çanağına dönmek: Ağzı kuruyup acılaşmak ![]() Ağzı kara: Kötü haber vermekten hoşlanan, şom ağızlı ![]() Ağzı kulaklarına varmak: Çok sevinmek ![]() Ağzı pis: Sövmeyi huy edinmiş olan ![]() Ağzı teneke kaplı: Çok sıcak veya çok soğuk şeyleri kolayca içebilen kimse ![]() Ağzı var,dili yok: Pek sessiz bir kimseyi övmek için söylenir ![]() Ağzına baktırmak: Kendini beğeni ile baktırmak ![]() Ağzına bir kemik atmak: Susturmak için az bir şey vermek ![]() Ağzına bir zeytin ver, altına tulum tutar: Küçük iyiliğe, büyük çıkar beklemek ![]() Ağzına burnuna bulaştırmak: Bir işi beceremeyip batırmak ![]() Ağzına taş almış: Lakırdıya karışmayıp susanlar için kullanılan söyleyiş ![]() Ağzına vur, lokmasını al: Uysal ve sessiz kimseler için söylenir ![]() Ağzında bakla ıslanmamak: Hiç sır saklamamak ![]() Ağzından baklayı çıkarmak: Sabrı tükenip sakladığı şeyleri söylemek ![]() Ağzından bal akmak: Çok tatlı konuşmak ![]() Ağzından çıkanı kulağı duymamak: Sözleri tartmadan ağır söylemek ![]() Ağzından dirhemle çıkmak: Sözünü sanki kıskanırcasına söylemek ![]() Ağzından girip burnundan çıkmak: Diller dökerek birini kandırmak ![]() Ağzından kaçırmak: İstemediği halde boş bulunup söyleyivermek ![]() Ağzını açıp gözünü yummak: Öfkelenip ağır sözler söylemek ![]() Ağzını bıçak açmamak: Üzüntüsünden söz söyleyecek halde olmamak ![]() Ağzının payını vermek: Haddini bildirmek, paylayıp susturmak ![]() Ağzını kiraya vermek: Kendini de ilgilendiren bir durumda düşüncesini söylemek ![]() Ağzını poyraza açmak: Umduğunu elde edememek ![]() Ağzını toplamak: Söylemekte olduğu kötü söz veya küfürleri kesmek ![]() AYAK Ayak atmamak: Bir yere hiç uğramamak ![]() Ayak basmak: Bir yere varmak ![]() Ayak bağı: Bir yere veya işe gidilmesini engel olan kimse ![]() Ayak sürümek: Üstüne aldığı bir işten kaçınma çareleri aramak ![]() Ayağı dolaşmak: Şaşırıp, yanlış bir davranışta bulunmak ![]() Ayağı düze basmak: Güçlükleri savarak ilerisinden korkmayacak duruma gelmek ![]() Ayağı suya ermek: Bir gerçeğin önemini sonra anlayıp, aklı başına gelmek ![]() Ayağına bağ vurmak:Bir engele çarptırmak ![]() Ayağına kadar gelmek: Alçak gönüllük gösterip birinin yanına gelmek ![]() Ayağına kara su inmek:Uzun süre ayakta kalarak yorulmak ![]() Ayağına pabuç olamamakeğerce ondan çok aşağıda olmak ![]() Ağına sıcak su mu dökelim soğuk su mu?: Uzun bir zamandan beri gelmediği bir yere günün birinde çıkagelen kimseye yarı sitem yarı sevinçle söylenen söz ![]() Ayağında donu yok,fesleğen ister başına: Yoksulluğuna bakmayarak süs ve gösteriş yapmak isteyenler için söylenir ![]() Ayağını denk almak: Uyanık ve sakıngan davranmak ![]() Ayağını kesmek: Bir yere gitmez olmak ![]() Ayağını yorganına göre uzatmak: Giderini,gelirine uydurmak ![]() Ayağını bastığı yerde ot bitmez: Uğradığı yeri yakar yıkar ![]() Ayağının altına karpuz kabuğu koymak: Bir kimseyi düzenle yerinden etmek ![]() Ayağının tozu ile: Gelir gelmez,henüz dinlenmeden ![]() Ağanın türabı olmak: Biri ötekine kul gibi bağlanıp onun her türlü kahrını çekmek Ayaklar baş, başlar ayak oldu: Değersizler başa geçti, değerliler ise geride kaldı ![]() Ayakları geri geri gitmek: Bir yere giderken istemeye istemeye gitmek ![]() Ayakları yere değmemek: Çok sevinmek ![]() BAŞ Baş başa vermek: Birkaç kişi, bir işi aralarında konuşmak üzere toplanmak ![]() Baş çekmek: Önayak olmak ![]() Baş göstermek: Belirmek ![]() Baş kaldırmak: Karşı gelmek veya ayaklanmak ![]() Baştan savma: Üstünkörü ![]() Baş sallamak: Karşısındakinin her sözünü uygun bulur görmek ![]() Baş üstünde yeri olmak: Baş tacı gibi değerli görülmek ![]() Başa geçmek: En üstün yeri almak ![]() Başı dinç: Kaygısı ve tasası olmayan ![]() Başı göğe ermek: Umulmayan bir mutluluğa ermek ![]() Başı kazan olmak: Başında uğultulu bir sersemlik olmak ![]() Başı nara yanmak: Başkası uğruna büyük bir zarara uğramak ![]() Başı sıkılmak: Herhangi bir güçlük karşısında kalmak ![]() Başına çalsın: Birine verilmek istenilen bir şeyin öfke ve tiksinme ile geri çevrildiğini anlatmak için söylenir ![]() Başına dolamak: Musallat etmek ![]() Başına devlet kuşu konmak: Büyük bir nimeti ele geçirmek ![]() Başına hal gelmek: Pek çok güçlüklerle karşılaşmak ![]() Başına iş açmak: Uğraştırıcı ve üzücü bir işin çıkmasına yol açmak ![]() Başına taç etmek: Çok değer verip ilgi göstermek ![]() Başında kavak yeli esmek: Toyca hülyalarca beslemek ![]() Başından atmak: Yapılması güç bir işi yapmaktan kendini kurtarmak ![]() Başından büyük işlere girişmek: Gücünün üstünde işlere karışmak ![]() Başından korkmak: Canında veya ağır suçlu düşmekten korkmak ![]() Başını bir yere bağlamak: Birini işe koymak yolu ile alaverelikten kurtarmak ![]() Başını ezmek: Bir daha kötülük edemeyecek duruma sokmak ![]() Başını koltuğunun altına almak: Ölümü göze alarak bir işe karışmak ![]() Başını taştan taşa vurmak: Çaresiz kalarak çok pişman olmak ![]() Baştan çıkartmak: Ayartmak, kötü yola sürüklemek BURUN Burun kıvırmak: Önem vermeyip alay etmek ![]() Burun bükmek: Aşağısamak ![]() Burun şişirmek: Kibirlenmek ![]() Burun yapmak: Üstünlük taslamak ![]() Burnu havada: Kendini pek beğenmiş ![]() Burnunda tütmek: Çok özlemek ![]() Burnu sürtülmek: Büyüklenme huyundan vazgeçip uysal bir hale geçmek ![]() Burnundan kıl aldırmaz: Kendisine söz söyletmez, huysuz ve gururlu kimse ![]() Burnundan yakalamak: Hiçbir bahane ile kaçınamayacağı bahane ile yakalamak ![]() Burnunu kırmak: Büyüklenmesini önlemek ![]() Burnunu sokmak: Gerekmediği halde bir işe karışmak ![]() Burnunun dikine gitmek: Öğüt dinlemeyerek kendi bildiği gibi davranmak ![]() Burnunun direği kırılmak: Pis bir koku duyarak tedirgin olmak ![]() Burnunun direği sızlamak: Çok acı sızlamak ![]() Burnunun ucunu görmüyor: Çok sarhoş ![]() Burnunun yeli harman savuruyor:Çok büyüklenenler hakkında söylenir ![]() DİŞ Diş bilemek: Öç almak için elverişli durum kollamak ![]() Diş geçirmek: Güçlü bir kimseye sözünü geçirebilecek durumda olmak ![]() Diş gıcırdatmak: Öfkesini haliyle göstermek ![]() Dişine göre:Gücü göre olan ![]() Diş kirası: Eskiden iftardan sonra çağrılılara verilen armağan ![]() Dişine değmemek: Pek az gelmek ![]() Dişinden, tırnağından artırmak: Yiyecek ve giyeceğinden keserek biriktirmek ![]() Dişini tırnağına takmak: En zayıf çarelere bile baş vurmak ![]() Dişten artırmak: Giderleri kısarak tutum sağlamak ![]() EL El altından: Gizlice ![]() El atmak: Karışmak ![]() El çekmek: Vazgeçmek ![]() El ayak çekilmek: Herkes uykuya dalıp ortalık sessiz kalmak ![]() El bebek gül bebek: Nazlı, şımarık ![]() El kadar: Küçücük ![]() Eli açık: Cömert ![]() El elden üstün: Herkesin kedinden üstün biri bulunacağını anlatan deyim ![]() El ermez, güç yetmez: Bir iş karşısındaki güçsüzlüğü anlatmak için kullanılır ![]() El etek öpmek: Bir işi yaptırmak için yalvarmak ![]() El koymak: Yetkili olanlar, bir sorun veya olayı ele almak ![]() El pençe divan kurmak: Saygı için ellerini birleştirip ayakta beklemek ![]() El üstünde tutmak: Bir kimseye çok saygı ve sevgi göstermek ![]() Elde, avuçta bir şey kalmamak: Hiç malı, parası kalmamak ![]() Elden ağza yaşamak: Günlüğü ancak günlük kazancını karşılayacak kadar olmak ![]() Ele avuca sığmamak: Söz dinlememek, baskı altına alınmamak ![]() Ele bakmak: Avuç içindeki çizgilere bakıp kişinin geleceğini okumak ![]() Ele vermek: Suçlu bir kimseyi haber verip yakalatmak ![]() Eli ağır: Yavaş iş gören ![]() Eli ayağı bağlı: İstediğini yapamayacak durumda olan ![]() Eli boş: O sırada işi olmayan ![]() Eli sıkı: Çok tutumlu ![]() Eli uz: Usta,becerikli ![]() Eli böğründe kalmak: Bir işi yapmaya meydan bulamamak ![]() Eli darda: Geçimini sağlayacak parası olmayan ![]() Eli hafif: Acıtmadan iş gören ![]() Eli dursa ayağı durmaz: Kıpırdak, hareketli ![]() Eli ekmek tutmak: Geçimini kendi emeğiyle sağlayacak hale gelmek ![]() Eli genişlemek: Bolca paraya kavuşmak ![]() Eli kalem tutar: Düşündüğünü yazabilir ![]() Eli kolu bağlı kalmak: Bir engel dolayısıyla hiçbir iş yapamaz hale gelmek ![]() Eli uzun: Fırsat buldukça öteberi aşıran ![]() Eli maşalı: Şirret, edepsiz ![]() Eli varmamak: Bir işi yapmaya gönlü razı olmak ![]() Elini sallasa ellisi, başını sallasa tellisi: Bir işaretim üzerine dilediğim kadar ve dilediğim gibi istek çıkarabilir ![]() Eline eteğine sarılmak: Çok yalvarmak ![]() Elinden hiçbir şey kurtulmamak: Her şeyi becerebilmek ![]() Eline eteğine doğru: Temiz, her türlü kötülükten uzak olan ![]() Eline kalmak: Ondan başka yardımcısı olmamak ![]() Elini ayağını kesmek: Uğramaz olmak ![]() Elini çabuk tutmak: Çabuk davranmak ![]() Elini eteğini çekmek: Uzun zaman yapageldiği bir işten çekilmek ![]() Elini sıcak sudan soğuk suya sokmamak: Pek nazlı yetişmiş olmak ![]() Elinin körü!: Ortaya sürülen saçma bir düşünceye karşı azar olarak söylenir ![]() Elden vefa,zehirden şifa: Zehirden şifa beklenemeyeceği gibi, yabancılardan da vefa beklemek boştur ![]() GÖZ Göz almak: Göz kamaştırmak ![]() Göz aşinalığı: Birbirini ara sıra uzaktan görmekle doğan tanışıklık ![]() Göz atmak: Kısaca bakıvermek ![]() Göz boyamak: Gösterişle aldatmak ![]() Göz dikmek: Bir şeyi ele geçirmek arzusuna kapılmak ![]() Göze gelmek: Bakışları karşılaşmak ![]() Göz önüne getirmek: Tasarımlamak ![]() Göz hakkı: Görülüp de imrenilebilecek ufak şeylerden görenlere çıkarılan pay ![]() Göz hapsine almak: Bakışlarını üzerinden ayırmamak ![]() Göz kamaştırmak: Hayran etmek ![]() Göz kesilmek: Bütün dikkatiyle bakmak ![]() Göz koymak: Bir şeyi ele geçirme isteğini gütmek ![]() Göz önünde tutmak: Hesaba katmak,dikkate almak ![]() Göz yummak: Kusurları görmezlikten gelmek ![]() ![]() Gözü açık: Uyanık ve becerikli ![]() Gözden sürmeyi çekmek: Çalamayacağı hiçbir şey bulunmayacak derecede becerikli hırsız olmak ![]() Gözden uzaklaşmak: Ayrılıp başka yere gitmek ![]() Göze almak: Gelebilecek her türlü zararı önceden kabul etmek ![]() Göze batmak: Bakanları tedirgin edebilecek gibi aykırı, uygunsuz görünmek ![]() Göze çarpmak: Üzerine dikkati çekmek ![]() Gözü keskin: Çok iyi gören ![]() Gözleri bayılmak: Uyku, arzu gibi herhangi bir hal gözlerine vurmak ![]() Gözleri çakmak: Ateşli hastalıkta gözleri kızarmış ve parlak ![]() Gözleri fal taşı gibi açılmak: Hayretten gözleri fırlamak ![]() Gözleri kan çanağına dönmek: Gözleri çok kızarmak ![]() Gözleri velfecri okuyor: Gözlerinden kurnaz bir zeka belli oluyor ![]() Gözlerinin içi gülmek: Çok sevindiği yüzünden,gözlerinden belli olmak ![]() Gözlerinin içine kadar kızarmak: Utancından yüzü çok kızarmak ![]() Gözü aç: Kanmak bilmez, açgözlü ![]() Gözüne kestirmek: Başarabileceğini ummak ![]() Gözü açılmak: İyiyi kötüyü veya kendine yarayanı ayırt eder hale gelmek ![]() Gözü arkada kalmak: Arkada bırakılan bir şeye merak ve ilgi ile bağlanmak ![]() Gözü doymak: Çok istenen bir şeyin yeter miktarını elde ettikten sonra artık çoğunu istememek ![]() Gözü gönlü açılmak: Ferahlamak ![]() Gözü ısırmak: Bir kimseyi tanır gibi olmak ![]() Gözü kaymak: İstemeyerek bakıvermek ![]() Gözü sönmek: Kör olmak ![]() Gözü toprağa bakmak: Ölmek üzere olmak ![]() Gözünü korkutmak: Yıldırmak ![]() Gözü yüksekte: Yüksek emel peşinde olan ![]() Gözünde büyümek: Bir şey birine olduğundan büyük veya önemli görünmek ![]() Gözünde tütmek: Çok özlemek ![]() Gözünü doyurmak: Bol bol vermek ![]() Gözünü dört açmak: Çok dikkatli ve uyanık olmak ![]() Gözünü kan bürümek: Adam öldürecek derecede öfkelenmek ![]() Gözünün kuyruğu ile bakmak: Belli etmemeye çalışarak yandan bakmak ![]() KAŞ Kaş göz etmek: Kaşlarını,gözlerini oynatarak işaret etmek ![]() Kaş yapayım derken göz çıkarmak: İşi düzelteyim derken hepsini bozmak ![]() Kaşla göz arasında: Kimsenin sezmesine meydan vermeyecek kadar kısa bir zaman içinde ![]() Kaşlarını çatmak: Öfkelenmek üzere bulunmak ![]() Kaşlarının altında gözün var dememek: Doğru ve zararsız da olsa, hiçbir şey söylememek, her yaptığını hoş görmek ![]() KOL Kol atmak: Etrafa yayılmak ![]() Kol gezmek: Karakol dolaşmak ![]() Kol kanat olmak: Yardım etmek ve korumak ![]() Kol vurmak: Dolaşmak ![]() Kollarını sallaya gelmek: Hiçbir şey getirmeden gelmek ![]() Kolu kanadı kırılmak: Bir şey yapamayacak hale gelmek ![]() KULAK Kulak asmamak: Önem vermemek ![]() Kulak kabartmak: Belli etmemeye çalışarak dinlemek ![]() Kulak kesilmek: Büyük bir dikkatle dinlemek ![]() Kulak kesilmek: Büyük bir dikkatle dinlemek ![]() Kulak misafiri olmak: Yanında konuşulan bir şeyi dinlemek ![]() Kulak vermek: Merak edip dinlemek,işitmeye çalışmak ![]() Kulağı delik: Olup bitenleri çabuk haber alan ![]() Kulağı kirişte: Ne söyleneceğini işitmek için çok dikkatli ![]() Kulağına kar suyu kaçmak: Sıkışık bir duruma düşmek ![]() Kulağına koymak: Bir hale veya söze hazırlamak üzere önceden anlatmak ![]() Kulağına küpe olmak: Başa gelen bir halden alınan dersi hiç unutmamak ![]() Kulağını bükmek: Bir sorun karşısında dikkatli davranmasını söylemek ![]() Kulakları dolmak: Aynı şeyleri dinlemekten usanç gelmek ![]() Kulakları paslanmak: Çoktan beri müzik dinlememiş olmak ![]() Kulaktan dolma: Şurada burada işitilerek edinilen bilgi ![]() PAKMAK Parmak atmak: Mesele çıkarmak ![]() Parmak bozmak: Ahbaplığı bozmak ![]() Parmak basmak: O nokta üzerine dikkati çekmek ![]() Parmak ısırmak: Şakalaşmak ![]() Parmak yalamak: Kendine, hakkı olmaksızın bir çıkar sağlamak ![]() Parmağı ağzında kalmak: Şaşakalmak ![]() Parmağı var: İlgisi var ![]() Parmağına dolamak: Bir şeyi ele alıp ilgilileriyle sürekli uğraşmak ![]() Parmağında oynatmak: Ona her zaman istediğini yaptırmak ![]() Parmağını bile oynatmamak: Hiç aldırış etmemek ![]() Parmakla gösterilmek: Eşi az bulunmak ![]() Parmaklarını yemek: Bir yiyeceğin çok lezzetli olması ![]() SAÇ Saç ağartmak: Uzun süre emek vermek ![]() Saçı başı ağarmak: Yaşlanmak ![]() Saç saça baş başa: Sıkı bir kavgaya tutuşarak ![]() Saç sakal ağartmak: O işte uzun zaman çalışmış olmak ![]() Saçı bitmedik: Doğalı çok olmamış ![]() Saçına ak düşmek: Saçı ağarmaya başlamak Saçını başını yolmak: Üzüntüsünü gürültülü olarak açığa vurmak ![]() Saçları iki türlü olmak: Yaşı ilerlemiş bulunmak ![]() Saçını başını süpürge etmek: Özveri ile çalışıp hizmet etmek ![]() TIRNAK Tırnak göstermek: Gözdağı vermek, tehdit etmek ![]() Tırnak sürüştürmek: Kavgayı körüklemek ![]() Tırnak takmak: Musallat etmek ![]() Tırnaklarını sökmek: Elindeki güçten yoksun bırakmak -------------------------------------------------------------------------------- |
![]() |
![]() |
|